esterabim yazar profili

doğum sancısı olmayan anlık sancılar olsa gerek bu sancılar. yoksa bu topraklardan bu sözler çıkmış ya bunlar kimin torunlarıdır, merak ederdim sonradan.

arada bir bazı bazı,

taa ki sonunu getirene kadar, ulan ben bunu daha önce okumuş muydum-okumamış mıydım hissini yaşatırsa tadından yenmez.

nazan öncel'in ben böyle aşk görmedim(1994) albümünün son şarkısı.
kaseti tersyüz edip, albüme ismini veren şarkıya ulaşmanız gayet mümkün.

uyuyan seçmeni uyandırdılar, artık tekrar deprem gündemine dönülmeli.

masa bileşenlerini tek tek sevmiyorum fakat toplamları kendilerinden fazla ediyor, etmeli de. şimdilik elimizdeki tek seçenek bu, umarım berbat etmezler.

kanunsuz, hukuksuz, eğitimsiz, ahlaksız bir toplumun-devletin enkazı altındayız hepimiz. masa bizi bu enkazdan kurtaramaz belki ama kurtaracak umudun fitilini ateşleyebilir, hayırlı olsun.

buradan

metni pdf olarak indirip inceleyeyim dedim, ilk sayfada takıldım kaldım.

imzalar takıldı gözüme, dile geldiler teker teker, sondan başa doğru gidelim madem.

karamolla'dan kara kara bir molla imzası. arapça desen değil, türkçe desen değil, türk-islam sentezi mi ne olduğu belli değil. karman çorman ne yazdığı da belli değil, tıpkı ne dediğinin ne yaptığının belli olmadığı gibi. sevimsiz, geç.

ablacım sen imza atma lütfen. ilkokul 5ten terk imzası bu. mutasyon geçirmiş ayak parmağı mı desem, daha da fazla mutasyona uğramış inek memesi mi desem bilemedim. bana imza yetkisi vermeyin diyor adeta. söylemleri gibi sıkıcı, sıradan. seçim afişlerine imzanı eklemiyorsundur umarım.

uzun uzun urgan, leblebi sultan imzası. saçmalasa da bodoslama konuya girer (yekten ahmet yazar ama üste bir nokta koyuverir), sonra lafı manasızca, öyle dümdüz uzattıkça uzatır uzatır, en sonunda lafı tayyip'e getirir (imzanın sonunda rte'nin imzasından bir kesit var be) ve totalde aslında hiçbir şey söylememiş olur, laf salatası ve bol safsata.

olduğundan fazla görünme çabası. şuradan bir şey kapabilir miyim, bana da yer açın a dostlar dürtüsü. masada ve siyasette işgal ettiği fuzuli yeri gözler önüne seren bir imza. noktanın sağına soluna fazladan bir dünya boşluk eklemiş ki çapını geniş göstersin, tam bir lüzumsuzluk örneği.

o yea işte imza böyle atılır. ben de işte böyle eşsiz süpersonik bir insanım ya ne sandınız imzası. bunu saat yönünde 90derece döndüre döndüre elden geçireceğiz. ilk hali ile yer yüzüne düşen ilk ali babacan tanesi (ülke için bir lütuf olduğunu düşünüyor), döndürdün hoop konuşma balonu (uzun uzun konuşmayı seviyor), döndürdün hoop yeryüzüne düşen ilk kurufasulye tanesi (boş gaz vermeyi seviyor), son kez döndürüyoruz vaay koşu bisikleti (dinozorların yanında genç, dinamik vesaire).

ve esas oğlanımıza geldik sonunda. hayal gücünden yoksun bol köşeli, zikzaklı, siyasi başarı(sızlık) grafiğini gözler önüne seren sıradan bir imza. kim nereye çekiştirirse oraya giderim imzası. son belediye seçimlerini temsil eden 'le' harfinin başına kadar düşüşte, öyle işte hep ortalama. 'le' ile beraber müthiş bir sıçrama, yükseliş. devamında(seçim ve sonrası) tepe noktayı görüp apar topar bir düşüş ve sonrasında görece toparlanıp eski vasata kavuşma, aslına rücu etme. muhtemelen başkanlığı kurtarsa bile meclis çoğunluğunu alamayacak, sonra da işte amaan, ne olacaksa olacak, saçma sapan şeyler.

üzülmesine hiç gerek olmayan insandır.

o nadide kitaplığındaki kitapları, altı çizili yerleri de göz önünde bulundurulmak suretiyle, unesco dünya mirası listesine itina ile eklenip aportta bekleyen mini minnak küçümen yüreklere itina ile dağıtılacaktır.

okuduğumuzu anlamadığımız tescilliydi lakin dinlediğimizi de anlamıyormuşuz meğer.

adam ne diyor, siz neredesiniz.

kış gelmedi, gelmiyor, gelemiyor. son yıllarda sevmiyordum kışı eskisi kadar ama bu kadarı da fazla yani.

doğalgaz faturaları için iyi ama sonumuz da pek iyi değil gibi. az biraz evvel dışarıdaydım, bahar gecesi gibi hava.

bu isveç'in sağcı moronları da bize dair yakacak başka şey bulamıyorlar demek ki, suudilere hallenseler ne yakacaklar acaba?

yo yo, varım normal biradan pahalı, hem alkolü düşük hem de 50cl değil 45cl. tam bir indirim kovalamaca adiliği.

ne söylerler ne bir haber verirler.

bu işi nasıl kitabına uyduracaklar merakla bekliyorum. erdoğan'ın ikinci dönemi yaşandı bitti, üçüncü kez cumhurbaşkanı seçilemez, açık ve net.

6lar rte'nin aday olmasına karşı değiliz minvalinde konuşuyordu geçen sene, zaman daraldıkça bu mevzu harlanacaktır, yavaş yavaş küçük ortaklar bir şeyler mırıldanmaya başladı, herkes rolünü oynuyor işte. neyse, onlar da aday olamayacağını biliyorlar aslında fakat aday olmasına engel olunmuş gibi bir mağduriyet algısından çekiniyorlar, ne de olsa mağdur edebiyatına muhtaç bir cumhur tarafı mevcut.

en iyi ihtimalle, meclis seçim yenileme kararı alırsa (ki pek çok görüşe göre öyle bir yetki bu takvim için artık yok, hadi diyelim ki var) aday olma ihtimali olabilir. o durumda da 3/5 çoğunluk gerekiyor, muhalefetin oylarına muhtaçlar. 6 nisan(bir diğer görüşe göre 16 nisan) öncesi yapılacak bir erken seçimde de geçen sene kendi çıkarları doğrultusunda çıkardıkları seçim kanunu değişiklikleri geçersiz olacak, aynı zamanda seçim barajı da %7 değil 10 olacak (bu hususta da seçim kanununda yapılan değişikliklerin ne zaman geçerli olacağı, seçim başlangıç tarihi mi -oy verme tarihi mi dikkate alınmalı noktasında farklı yorumlar var).

bu ketenpereye de bunları kim nasıl düşürdü orası da ilginç. al sana başkanlık yetkisi (halbuki ortada yasal bir başkanlık durumu da yok, cumhurbaşkanının yetkilerinin arttırılması olayı var sadece) sonrasında pazarlığa otururuz denmiş olabilir, ya bunu farkedemeyecek kadar körler ya da cumhur ittifakının görünmez iplerini çekiştirenlerin başka hesapları var. bir hokus pokusla adaylık yolu açılabilir mi, açılır açılmasına ya da ysk aday olmasına engel bir durum olmadığına karar verir ve 6lar buna razı olabilir mi, olabilir. ama bakalım nasıl olacak, ne tavizler verilecek, aman ya saçma sapan şeyler.
buradan1
buradan2
buradan3

eğer bir yerlerde hakan taşıyan çalınacaksa "eskici" çalınmalıdır bre napoleon, neyse artık bir dahaki sefere, alacağm olsun.

ikisi el ele verip komple bi' ayrılıp gitseler o biçim rahatlayacaksınız sanki, hayırlısı olsun diyelim.

külliyatımızda zahid'e ayar veren arif'ler bolca bulunur.

ey zahid şöyle yap, vay zahid böyle yapma, şunu böyle sanma ey zahid, ona öyle demezler oy zahid, adam ol akıllı ol bay zahid, bırak bize şekil yapma len zahid. arif olan anlamış işte, devrin çıkarcı-şekilci yobazına vermiş ayarı.

birazdan bakan koca, yayına bağlanıp vaka sayılarını açıklayacak. vakka vakka e yekke.
ben de düzenli bir içiciyim fakat en az 2 sefer yatırdı beni bu sayın virüs, demek alkol de olmasa ne olacakmıştı halimiz.

beam up, beam down ve sıklıkla energize komutlarının muhatabı olan, star trek serileri ile aşina olduğumuz teleport hadisesi.

st evreninde (tv tarihinde daha erkeni var mı bilmiyorum) ilk olarak the original series'in pilot bölümü olan "the cage"'de 6 mürettebat ışınlanmış olsa da (1965) nbc, pilot bölümü geri çevirmiş ve bu bölüm 1988'e kadar izleyici ile buluşamamış. ekranlarda izlenen ilk ışınlama hadisesi ise serinin1966'da yayınlanan ilk bölümü "the man trap"in giriş sahnesine nasip olmuş. stardate 1513.1, ışınlanılan gezegen m-113, ışınlanan mürettebat; kaptan kirk, doktor mccoy ve tayfa darnell. 1973'te bu bölümün turist ömer uyarlaması olan "turist ömer uzay yolunda" filmi ile ülkemizde de ilk ışınlanma sahnesi hadisesi yaşanmış olabilir.

efenim, bu meşhur ışınlanma hadisesi esnasında, ara sıra aksilikler olur. hatta her sezonunun en az bir bölümünde (tos, tng, ds9 ve voyager serilerinden bahsediyorum) ana olay bir ışınlanma kazasıdır.
buradan ve uyuz hafızamdan süzülen bir kaç örnek:
-geri birleştirilememe durumu,
-ileri veya geri yaşlanmış halde birleşme,
-ikinci bir kopyanın meydana gelmesi,
-iki kişinin tek beden olarak maddeleşmesi (tuvix hadisesi-favori ışınlanma kazam budur),
-paralel evrendeki halleri ile yer değiştirme,
-yanlış bir zamanda(genellikle geçmişte)birleşme,
-geri maddeleşme sırasında meydana gelen hatalardan ötürü psikolojik ya da fiziksel rahatsızlık yaşama,
-dna dizilimi hatalarından kaynaklanan sıradışı durumlar,
-yabancı bir yaşam formunun ışınlanan kişi ile birlikte, yanlışlıkla ya da sistemi hackleyerek ışınlanması gibi sorunlar.

tarihte yaşanan ilk ışınlanma kazası ise 1593 yılında yaşanmış olabilir. hadise o yıllarda iki ispanyol sömürgesi olan filipinler'den meksika'ya ışınlanıveren bir askerin başından geçiyor..
ha, bu olay kulaktan kulağa yayılan bir şehir efsanesi miydi, ispanyol amcaların sömürgecilikteki hünerlerini süslemek için uydurduğu bir şey midir yoksa thomas janvier mi uydurmuştur, bilemiyorum.

diğer çeşitlemeleri yine bir nebze olur gibi de hani tatlısı da olmayıversin. sen de ezdirme kendini bu kadar hamsi.

onu da ezince ançuez oluyormuş, ançuezli pizzadan sonrası biraz fantezi sanki.