gaunter o dimm yazar profili

gaunter o dimm kapak fotoğrafı
gaunter o dimm profil fotoğrafı
rozet
karma: 3333 tanım: 194 başlık: 27 takipçi: 81

son tanımları


çaylaklar sözlük

yeniden açılmış, duygulandırdı.
devamını gör...

21 ocak 2024 fenerbahçe samsunspor maçı

ismail hoca ne yazık ki dakika kaç olursa olsun rakipten gol gelince panik havasına giriyor. samsun maçın başından beri önde presle savunma çizgisini de öne çekerek oynarken golü atınca geri çekildiler. oyun sete döndü. ismail hoca gitti set oyununa alışkın ön üçlüyü bozdu. king, bats, emre mor tamamı açık alan oyuncusu. iyi de rakip kapandı neyin açık alanını bulacak bunlar? bir nebze cengiz set oyununu oynar. ama irfan’dan iyi oynamaz. maç 1-1 e geldiğinde hiçbir şey yapmayıp ismail krunic değişikliği yapsa bu takım dakika 80 olmadan koparırdı maçı. yazık etti. puanlar tekrar eşitlendi. açık konuşmak gerekirse de psikolojik üstünlük de gs nin oldu tekrar. içeride bu kadar puan kaybı şampiyonluğu net etkiler.
devamını gör...

18 eylül 2023 savaş cebeci ve kaan kazgan kavgası

ben üzülüyorum böyle işlere ya.

biri çıkmış ben pro dövüşçü de olsa 70 kilo adamdan dayak yemem demiş, öbürü çıkmış ben döverim demiş. tamam buraya kadar sıkıntı yok. daha olayı neden kişiselleştirip şu rezilliği kendinize yakıştırıyorsunuz. bir de iki tarafın da yanlarındaki arkadaşları silahlı. hatta bir ara savaş denen adam ilyas denen arkadaşına sesleniyor ki üstündeki dayak yediği elemanı vursun diye. oha ama ya. muhtemelen o çocuğun yanında getirdiği silahlı elemanlar durdurdu ilyas’ı. orada bir anlık adrenalin ve testesteron etkisiyle olay çok farklı yerlere de gidebilirdi.

bir de olayı romantize eden genç arkadaşlar var. yok kafasının altındaki taşları temizlemiş adil olsun diye bilmem ne. yavrum o taşın orada temizlenme sebebi centilmenlikten değil, altımdaki adamın eline geçerse alıp da kafama vurmasın diye. kendilerini şu duruma sokan adamlardan ne centilmenliği bekliyorsunuz? bu tipleri neden yüceltiyorsunuz?

ikisi de topluma kötü örnek oldukları için yargılanmalılar. sporla alakalı profesyonel yaşamları sonlandırılmalı. böyle örnek olunmaz. bu işin olur tarafı bir ringde hakem eşliğinde öyle ya da böyle eldivenle dişlikle vs. ne ekipman gerekiyorsa takarsın, madem sporcusun bu işi sporun kuralları çerçevesinde yaparsın. yenersin yenilirsin. ama bu başka bir şey olmuş. olmamış.
devamını gör...

fenerbahçe

galatasaray ne kadar iyiyse fenerbahçe o kadar iyi olur, fenerbahçe ne kadar iyiyse gs o kadar iyi olur. rekabetin önemini anladığımız bir transfer sezonundayız. eğer gs bu şekilde ligin üstünde bir kadro kurmasa bizim ucuzcu koç'un kımıldayacağı yoktu. ezeli rakip olarak gs'nin ligi domine edecek hamleleri karşılık bulmuş oldu. hiç yoktan tadic, dzeko, fred falan izleyeceğiz. benzia, frey, ayew seviyesinden buralara gelmek de başarıdır.

ha bir fb klasiği olarak iyi hoca vasat kadro, iyi kadro vasat hoca denkleminden kurtulamadık o ayrı. ismail kartal çok iyi bir adamdır, çok iyi fenerlidir ama bu seviyede hiçbir başarısı ne yazık ki yok. rakipte de okan buruk neyse ki aman aman üst düzey bir hoca değil.
devamını gör...

mizofoni

bu hastalığa sahip olanlar inglorious basterds filminde hans landa'nın tatlısını şaplata şaplata yerken bir yandan konuştuğu sahnede sinir krizi geçirebilirler. hastalığın kaçıncı evresidir bilmem ama o an karşımda olsa çeker vururum. ha bir de teşhis koyucudur. bu sahneyi izlerken çıldıracak gibi oluyorsanız geçmiş olsun.

devamını gör...

2 ağustos 2023 rtük'ün disney hakkında inceleme başlatması

trt'de yayınlanan kurtuluş dizisi ve veda filmi dışında türkiye'de atatürk hakkında yapılmış düzgün bir içerik yok. halbuki tek adam kitabı bile atatürk hakkında 8 sezonluk dizi yapmaya yetecek bilgiler içeriyor. disney+ platformundan içerik beklemek asıl hataydı. ne tür aptallıklar içereceği belli bile değil yapımın. işin sonunda ermeni baskısıyla iptal ediyorlar ve atatürk'ün partisine çöreklenmiş çeteden tek bir ses yok. akp'liler bile daha çok ses çıkardılar. rtük aksiyon almış. utançtır bu chp için. belki canan, sezgin falan mutlu bile olmuşlardır. türk milleti tarihin hiçbir döneminde bu kadar kimsesiz, bu kadar devletsiz kalmamıştır. yazıklar olsun.
devamını gör...

şevket süreyya aydemir

kendisini, bugünün komünistleri gibi görmemek, yaşadığı dönemde türkiye için komünizmin ne ifade ettiğini iyi çözümlemek lazım.

bolşevik devrimi gerçekleştiğinde, türkler henüz milli mücadele içindelerdi. bolşevik devrimi bir yandan milli mücadeleye dolaylı fayda sağladı. ruslar, çar devrilirken topraklarımızı terk ettiler, bir daha da teşebbüs etmediler. yeni rusya'nın böyle bir amacı da yoktu. en azından stalin dönemine kadar da olmadı. bolşevikler, kendi bağımsızlıklarını kazanmak isteyen milletlere açık destek veriyorlardı. tabii ki komünizm çatısı altına girmesi koşuluyla. bu koşul, öyle her zaman açık seçik dayatılmasa da varlığı inkar edilemez.

o sıralar, ankara'da kurulan mecliste ruslar'ın desteğine o kadar ihtiyaç vardı ki. komünizm'in ne olduğunu dahi bilmeyen vekiller "biz de bolşevikler ile ittifak kuralım, gerekirse onların başarılı devrimlerinde kullandıkları komünizm düşüncesini benimseyelim" kafasındalardı. mustafa kemal atatürk, bunun mümkün olmadığını, milli mücadelenin bir sınıf mücadelesi olmadığını savunuyordu. gerçekten de öyle. milli mücadelenin başındaki hemen herkes yıkılan imparatorluğun askerleri, paşalarıydı. bir sınıf mücadelesi değil, bir bağımsızlık savaşıydı bu.

o yıllarda çok enteresan şeyler oldu. en enteresan olanı yeşil ordu misal. bunlar komünizmi, sosyalizmi islam ile özdeşleştirdiler. hareketin ismini de islamla özdeşleşmiş bir renk olan yeşilden aldılar. "sizi köle gibi gören otoriteden kurtulun" gibi bildiriler yayınladılar. fakat halkta bir karşılığı olsun diye de bu düşünceleri islamdan örneklerle desteklediler. işte o günkü komünizm anlayışıyla bugünü kıyaslamamaktan kastım tam olarak bu. inanılmaz bir dönem.

tabii o zamanın paşalarının, başta mustafa kemal olmak üzere, mücadeleyi sekteye uğratacak hiçbir iç ve dış hareketliliğe tahammülleri yoktu. ama bir yandan da bolşevik silahına ve altınına ihtiyaç da var. anadolu'da özellikle ankara'da bir kısmı gizli, bir kısmı açıktan komünist partiler de kurulmuş. bunların kullanılıp zamanı geldiğinde tasfiyesi gerekiyor. şevket süreyya aydemir'in dediğine göre atatürk kendisine ve hatta bazı subaylara komünist partide görevler verdiriyor. şevket süreyya aydemir, o zaman o partinin genel sekreteri oluyor. düşünün, yanlış hatırlamıyorsam ismet inönü dahi partide. bunlara öncülük ettiriyor. bu hareketlerin zararlarını zamanı gelince önlemesi lazım çünkü. gerçekten de öyle oluyor. savaş kazanıldıktan sonra hepsi tasfiye ediliyor.

şevket süreyya aydemir'in atatürk'e olan hayranlığı bence bu siyasi dehasından geliyor. tek adam kitabında bu hayranlığını gizlemiyor da. ona göre atatürk ne komünist ne de sosyalist olamayacak, bambaşka bir karakterdedir. şevket süreyya, lenin'i tanımış bir adam. ondan etkilenmiş, belki ona da hayran kalmış. yalnız atatürk'e olan hayranlığı çok başka. onu hepsinden üstün tutuyor. muhtemelen komünizmin ne olduğunun, o sıralar kendisi dışında bir tek atatürk farkında.

sonuç olarak, o zaman daha yeni peydahlanmış, kimsenin tam olarak fikir sahibi olmadığı bir kavram hakkında kendisini döneklikle suçlamak tam da bugünün ahmak komünistlerinin işi bence. türkler tarafından komünizme yanaşmak aldatmacasıyla kandırılıp dünyanın yardımını yapan, savaş kazanılınca "he tamam görüşürüz o zaman" diye oyalanıp kandırılan rus komünistlerin bile sizler kadar zoruna gitmemiştir şu mesele.
devamını gör...

kapatılan ogs gişelerinin hgs gişelerine dönüştürülmemesi

istanbul'da hemen hemen her ücretli geçiş noktasını en az yarı kapasiteye düşüren, iş bilmezliğin, liyakatsizliğin yansıması olay. birader madem kapattığınız ogs gişesini hgs'ye çevirmeyeceksiniz, önüne duba koyup iptal edeceksiniz, ben orayı kullanamayacağım, neden ogs'yi kapattınız lan? bu salaklık yüzünden her gişe girişinde trafik oluyor. isyan edecek daha mühim meseleler olduğundan bu tip dangalakça işler yeterince tepki görmüyor bence. iş bilmezlerin cahilliğini, salaklığını biz çekiyoruz ya.
devamını gör...

konyalı kızlar

hayatımda iki kız tanıdım konyalı. ikisiyle de bir online oyunda tanıştık, arkadaştı bunlar. enteresan bir şekilde çok açık görüşlü, modern tiplerdi. o zamanlar msn falan var oradan yazıyoruz, muhabbet çeviriyoruz. sonra bir gün oynadığımız oyunda bulunma sebeplerini "bizim dış dünyaya açılan penceremiz, burada farklı insanlarla internetten de olsa tanışıp sosyalleşiyoruz" falan dediler. oyun da öyle bir oyun ki avrupa haritasında oynanıyor, fransız, ingiliz, sırp, bulgar ne ararsan var cidden. gel zaman git zaman bunlarla facebook arkadaşlığı falan da başladı. bir gün iş icabı konya'ya gittiğimde de buluştuk. baya eğlenceli de zaman geçirdik diyebilirim. daha samimi bir dostluğa evrildi arkadaşlığımız. ne yazık ki kızlardan biriyle daha da samimi bir ilişkiye evrildi. sonra diğer kız soğuk davranmaya başladı. neredeyse günde her gün yazan insan hiç yazmaz oldu. diğeriyle de flörtleşir gibi olduk ama ben istanbul o konya'da... baştan belli bir bok olmayacağı. ben, içimden diyorum ki "ulan ne güzel dostluğumuz vardı, bu gönül işi her şeyi bok edecek". nitekim öyle de oldu. sonra diğer kız bir gün msn'den yazdı. seninle arkadaşlığımı bitiriyorum, sen x'e zarar veriyorsun, ona iyi gelmiyorsun dedi. lan diyemedim ki ne alaka, seninle olan dostluğumuz neden bitsin... eyvallah dedim, seninle alakalı bir şey yok ama sen bilirsin.
sonra öğrendim ki bu ikisi isimlerini bile yalan söylemişler bana, hayatları hakkında anlattıkları birçok şey yalan çıktı. büyük ihtimalle onun vicdan azabıyla bir bahane bulup beni hayatlarından çıkardılar. sonra 1 sene geçmeden en son biri nişanlanmıştı, evlenmiştir. diğeri ne yaptı bilmiyorum.

bu olaydan şunu anladım, orada kızlar/kız çocukları çok fazla baskı altındalar. gerçekten bunun aksi de zor. iki kız bir erkek bir yerde çay içiyorsun herkes size bakıyor. yolda yürürken herkes size bakıyor. sonuçta bekar iki kız bir erkekle ne işi var değil mi? adamların bakışı bu. aileler de baskı kuruyor muhtemelen. hiçbir zaman bunları onlarla konuşmadım, ama anlayışlı karşıladım. neden sahte bir karakter yarattıklarını, neden isimlerini ve hayatlarını farklı lanse ettiklerini anladım. empati kurabildim. üzüldüm de. hem biten dostluklara hem onların yaşadıklarına. umarım ikisi de mutludur şimdi. her şeye rağmen mutluluğu hak eden insanlardı. inanıyorum ki söyledikleri yalanlar kötülükten değildi.
devamını gör...

kişinin 17 yaşındaki haline vereceği öğüt

kredi çek varınla yoğunla daire al. evlenene kadar en az 2 daire, hadi koçum başarırsın. sonra kralsın.
devamını gör...

subcomandante marcos

en son hatırladığım kadarıyla silahlı mücadeleyi kendi açısından bitirdiğini açıklamıştı. güzel ülkemde bu adam ve mensup olduğu örgütün güzellemesini pkk sempatizanları yapar genelde. fakat, meksika yerlilerinin onurlu mücadelesinin pkk ile uzaktan yakından alakası yoktur. kendileri en basitinden para için uyuşturucu kaçakçılığı yapmazlar mesela. bu boklu sempatizanlar ezln ile pkk arasında bir benzerlik uydurmaya çalışarak bazı şeyleri meşrulaştırmaya çalışırlar. oysa chiapas bölgesinde bir tabelada yazılı olan aşağıdaki yazı, neden bu heriflerin pkk ile tamamen zıt olduklarını daha iyi anlatır.

"zapatista asi bölgesindesiniz. burada emirleri halk verir, hükûmet ise itaat eder." "kuzey bölgesi. iyi devlet konseyi. silah ticareti, uyuşturucu üretimi, uyuşturucu kullanımı, alkollü içecekler ve yasadışı odun satışı kesinlikle yasaktır. doğanın yok edilmesine hayır."

bu dünya görüşü, hangi siyasi görüşten olursan olsun insanda saygı uyandırıyor. özellikle bu görüşler lafta kalmayıp icraata da döküldüyse.
devamını gör...

ultras

türkiye'de eğreti duran kültür. yani bundan yaklaşık 5 sene evvel passolig diye bir şey çıktı. dünyada eşi benzeri var mı bilmiyorum. sözde cezaları kişiselleştirmek için her taraftarı bu şekilde kayıt altında tutacaklardı. pratikte hiç de öyle olmadı. bizim ultras tayfa şu an passolig ile tribüne gidiyor, arada siyahları çekip twitter'da poz paylaşıyorlar. oğlum sizin her yanınız ultras olsa ne yazar. daha bir araya gelip passolig protestosu yapamamış, boykot edememiş bir topluluksunuz la siz. anca gidin gece vakti rakip takım stadyumuna pankart asın. diğeri de aman pankart asılmasın diye gece nöbeti tutsun. kıçımın ultrasları.
devamını gör...

trabzonspor taraftarı

ekseriyetle cahil olurlar. kendileriyle muhattaplığı minimum düzeyde tutmak akıl sağlığınız için elzemdir. twitter'daki kanaat önderleri nevzat aydın'dır. kendisi zır cahildir. ayrıca binlerce insanın kimlik no, adres gibi bilgilerinin çalınmasından sorumlu olmasına rağmen komik bir cezayla ödüllendirilmiştir. buna rağmen, kendisi yüzsüz olduğu için twitter'da adalet, hukuk diye işkembeden laflar söyler. trabzonspor taraftarı tam olarak budur işte.

ha bir de çok kutsal saydıkları şehirlerini araplara peşkeş çekmişlerdir. arap kardeşleri, hafta sonları türk kızlarının götünü başını videoya alıp eğlenirken, bu kağıttan kaplanlar "bu şehre fener formalı giremez" diye artistlik yaparlar. geçen sene bağdat caddesinde yedikleri dayak bir nebze kendilerine getirdi bunları. eskisi gibi asarız keseriz bize her yer trabzon muhabbeti dönmüyor. anladılar ki cadde sadece fenerbahçe'nin.
devamını gör...

çok iyi araba kullanmak palavradır

kuzenim daha küçük yaşlarında bir oto tamircide çalıştı, 10-11 yaşında direksiyon koltuğundaydı, 13 14 yaşlarında babasının arabasını çalar, mahalleden arkadaşlarını doluşturur turlardı, sonra bu çılgınlık ve delilik çağları geçti elbette. yalnız adamın vücudu arabayla bütünleşmişti artık. ben yolcu koltuğunda otururken kolay kolay kimsenin direksiyonuna güvenmem. yalnız bu çocuğun yanında otururken genelde yola bile bakmam. her türlü arabayı, her türlü yolda, her türlü şartlarda kullanır. bir keresinde acil istanbul'dan ankara'ya gitmemiz gerekti. daha istanbul'dan çıkamadan araba arızalandı. pistonlardan biri tamamen gidik. tek pistonu tamamen bozulmuş bir arabayla yaklaşık 400 km yol gittik. bana mısın demedi herif. hemen olaya adapte oldu.

usta şoför vardır. ustalığı çetin yollarda daha iyi anlaşılır.
devamını gör...

1 temmuz 2023 twitter'da yeni dönem

eğer bu kararlar bundan birkaç ay önce deprem felaketi zamanında alınsa birçok can kurtarılamazdı. özellikle türkiye'de böyle dönemlerde twitter çok işe yarıyordu. bundan böyle o amaçla kullanılamayacaktır. ayrıca birçok kişi takip ettiği kişilerin/kurumların bazılarından feragat edeceklerdir. bildiğin tweet okuma kotası koymuş çünkü. bok ettin elon.
devamını gör...

death stranding

farklı bir deneyim sunan, herhangi bir türe oturtulması zor, deneysel bir aaa oyun. bu denli yüksek bütçeli bir oyunda bunu deneme cesaretini ancak kojima gösterebilirdi zaten.

şimdi spoiler vermeden oyunun dünyasını anlatmaya çalışacağım. daha oyunun yarısına geldiğim için ilerleyen bölümlerde neler yaşanır bilmiyorum zaten. oyun, amerika'da post apokaliptik bir dönemi yansıtıyor. bu seferki kıyamet senaryosu daha önce bu tip kıyamet sonrası dönemde geçen oyunlardan farklı. öyle büyük patlamalar, dünyaya düşen meteorlar falan yok. ölüm kıyısı olarak adlandırılan bir kıyamet yaşanıyor. burada kıyıya vurmak metaforu kullanılmış. dünya ile ahiret arasındaki çizginin zayıflamasıyla, dünyaya bazı varlıklar sızmaya başlarlar. bu varlıklar hem yaşayanlara saldırıyorlar, hem de cesetlerle etkileşime geçerlerse büyük patlamalara sebep olup orada krater oluşturuyorlar. kiral denen bir maddeden oluşuyor bu varlıklar.

dünya bu şekilde yaşanmaz hale gelince insanlar yer altlarına sığınıyorlar ve zamanla yer altı şehirleri oluşuyor. tabii yaşamak için kaynağa ihtiyaçları var. işte bu durumda bizim gibi gözü kara kargoculara ihtiyaç duyuluyor. biz, bir yandan bu dışarıdan gelen varlıklarla ve bu varlıkların yarattığı zamanyıkım adı verilen doğaüstü olaylarla debelenirken diğer yandan sırtımıza yüzlerce kilo yükleyip dağ bayır geziyoruz.

hikayeyi derinleştiren başka şeyler de var. bizim yönettiğimiz sam karakteri bir öteci. yani öteleşim hastalığına sahip. bu hastalığa sahip kişiler dış dünyadan gelen varlıkları hissedebiliyorlar. öldüklerinde derz adı verilen bir arafa gidip orada ruhunu bulup yeniden canlanabiliyorlar. aslında karakterimiz ölümsüz diyebiliriz. bunun sebebi de öteleşim dediğimiz hastalığa sahip olması.

peki karakterimiz, kiral maddeden oluşan bu varlıkları göremiyorsa bunlarla nasıl savaşacak ya da kaçınacak. işte burada kısaca bb denen, bağ bebeklerden yararlanıyor. karakterimizin vücuduna bağlı olan bu bebek, beyin ölümü gerçekleşmiş annelerin rahminden alınıp göbek bağı kesilmeden, rahmin simule edildiği küvoze benzeyen bir şeyin içine konuluyor. vücudumuza bağladığımızda onu hissedebiliyoruz ve bebeğin anıları bizim anılarımıza karışıyor. ama işte bu bebekler bizim tersimize ölümlü oldukları için kiral maddeden oluşan varlıklara duyarlılar. onlarla olan savaşımızda ekipman olarak bb'leri kullanıyoruz.

oyunun başında bridget firmasının (aynı zamanda bu yeraltı şehirlerini yöneten oluşum) başında annemizin olduğunu öğreniyoruz. annemiz öldüğünde onu sırtımızda yakmaya götürüyoruz hatta. işte en başta dediğim gibi, cesetler zamanyıkım ile etkileşime girerlerse büyük bir patlama yaşanıyor çünkü.

amelie adında kız kardeşimiz var bir de. bu kız kardeş kıyı'da mahsur kalmış, bir şekilde hologramı ile iletişime geçiyoruz. ara ara rüyalarımıza giriyor. onu kurtarmak için de bu yeraltı şehirlerini kiral ağ ile birbirine bağlayıp amerika'yı yeniden ayağa kaldırmaya çalışıyoruz. karakterimizin asıl motivasyonu da bu aslında. sonra sonra hikayede farklı motivasyonlar da oluşuyor ama başlangıçta bu.

evrenin hikayesi dışında kalan mekanikler de hikayeyle çok güzel bir şekilde örtüşüyor. oyunu benim açımdan farklı noktaya getiren şey de bu. bu anlattığım şeyleri oyun sizin gözünüze sokmuyor. öyle sinematikle falan al sana hikaye demiyor. oyun içinde yaşaya yaşaya öğreniyorsunuz. sizi bu dünyaya çeken şey de bu oluyor. bir yerden bir çip buluyorsunuz size kiral maddeyi anlatıyor, biri size yer altı şehrinden e posta atıp yükçüleri anlatıyor, kiral ağa bağladığınız yer altı şehrinden biri size zamanyıkımı anlatıyor. amelie karakterini başkalarının ağzından dinliyorsunuz, fragile iyi mi kötü mü herkesin farklı fikri var.

bundan sonra oyunda neler yaşarım bilmiyorum. ama şimdiye kadar bana tattırdığı deneyimden memnunum.

edit: bir takım anlatım bozukları ve yazım hataları.
devamını gör...

kapanmayı istemeyen kız evladı evlatlıktan reddetmek

bu başlık özünde söylemiyorum ama ben böyle çooook büyük konuşup da lafını yutan gördüm. burada arkadaş olta atmış troll yapıyor olsa da dikkatli olmasını öneririm.

ben tarikat mensubu adamların her iki kızının birden kapanmayı geçtim ayda bir saçları boyattıklarını, gayet özgürlüklerine düşkün olduklarını, siyasi görüş olarak da babalarından ne kadar uzak düşündüklerini gördüm. bunlara şahit oldum. hayat öyle 1-0 lojik falan değil.

ha bir de evlatlarınız sizin istediğiniz gibi yaşamıyor diye bu onların suçu değil. bu onların seçimi. allah başka dert vermesin diyorum bu yüzden. o yüzden siz yine de büyük konuşmayın.
devamını gör...

yazarların oynadığı en iyi beş oyun

(bkz: need for speed underground 2)
en iyi oyun olduğundan değil de hayatımın belli bir döneminde beni saatlarce pc başında oturttuğundan dolayı listeye ekledim. tabii kötü oyun da değildir. görseliyle, mekaniğiyle, araç modifiyesiyle bir hayli ilgi çekicidir.

(bkz: witcher 2)

neden 3 değil de 2? çünkü 2. oyunu oynarken ağzım açık kalmıştı oynanışla alakalı ögelere. aynı şaşkınlığı 3. oyunda yaşamadım. zaten biliyordum az çok beni bekleyeni. ama 2. oyun benim için kırılma noktasıydı. bu tip oyunları witcher 2 ile sevmeye başladım. milattır.

(bkz: the elder scrolls v skyrim)

special edition versiyonuyla birlikte yüzlerce değil binlerce saatimi gömmüşümdür bu evrene. evreni, beni bu kadar içine çeken başka bir oyun yoktur. bir şaheserdir, sanat eseridir. starfield'i bu yüzden heyecanla bekliyorum.

(bkz: grand theft auto iv)

devrim niteliğinde bir oyundu. liberty city, baş karakter niko bellic, hikayesi, karanlık atmosferi her türlü serinin 5. oyunundan iyidir bu.

(bkz: medieval 2 total war)
(bkz: crusader kings 2)
(bkz: hearts of iron 4)
(bkz: europa universalis 2)

birini diğerinden ayırt edemedim. bunlar benim bebeklerim. bunlar bana oyunların eğitici tarafını göstermiş, tarih sevdirmiş, savaş tarihi sevdirmiş, dünyaya ve devletlere başka türlü bakmamı sağlamış cevherler.
devamını gör...

üsküdar

uzun zaman sonra bugün ziyaret ettiğim istanbul ilçesi. afedersiniz bok olmuş ilçe bok! bir yanda devam eden şantiye diğer yanda sahilde denize giren barzolar öte yanda arap turist/sığınmacı yoğunluğu. burada yaşayan insanlar nasıl katlanıyor bu manzaraya bilmiyorum. 20 dakika kadar zor dayandım. kendi ülkemize yabancı kaldık. püh!
devamını gör...

sinirli kadınları sakinleştirme yolları

tam böyle sinirli sinirli çemkirirken çok ani bir hamleyle meme ucunu sıkın. kadın bir şaşıracak, ne oluyor diyecek. durduk yere meme ucumu neden sıktı diye düşünecek. çünkü hayatın olağan akışında durduk yere kimse kimsenin meme ucunu sıkmaz. sonra baş parmağınız ve işaret parmağınızın arasındaki meme ucunu hafif hafif gevşeteceksiniz. o esnada kadının şaşkın bakışlı gözlerinden gözlerinizi ayırmayacaksınız tabii ki. bakın nasıl da uysal bir koyun gibi teslim oluyor size.

bu tavsiyeleri evde ya da sokakta fark etmez, tanımadığınız kadınlara denemeyin.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim