kendisini, bugünün komünistleri gibi görmemek, yaşadığı dönemde türkiye için komünizmin ne ifade ettiğini iyi çözümlemek lazım.
bolşevik devrimi gerçekleştiğinde, türkler henüz milli mücadele içindelerdi. bolşevik devrimi bir yandan milli mücadeleye dolaylı fayda sağladı. ruslar, çar devrilirken topraklarımızı terk ettiler, bir daha da teşebbüs etmediler. yeni rusya'nın böyle bir amacı da yoktu. en azından stalin dönemine kadar da olmadı. bolşevikler, kendi bağımsızlıklarını kazanmak isteyen milletlere açık destek veriyorlardı. tabii ki komünizm çatısı altına girmesi koşuluyla. bu koşul, öyle her zaman açık seçik dayatılmasa da varlığı inkar edilemez.
o sıralar, ankara'da kurulan mecliste ruslar'ın desteğine o kadar ihtiyaç vardı ki. komünizm'in ne olduğunu dahi bilmeyen vekiller "biz de bolşevikler ile ittifak kuralım, gerekirse onların başarılı devrimlerinde kullandıkları komünizm düşüncesini benimseyelim" kafasındalardı. mustafa kemal atatürk, bunun mümkün olmadığını, milli mücadelenin bir sınıf mücadelesi olmadığını savunuyordu. gerçekten de öyle. milli mücadelenin başındaki hemen herkes yıkılan imparatorluğun askerleri, paşalarıydı. bir sınıf mücadelesi değil, bir bağımsızlık savaşıydı bu.
o yıllarda çok enteresan şeyler oldu. en enteresan olanı
yeşil ordu misal. bunlar komünizmi, sosyalizmi islam ile özdeşleştirdiler. hareketin ismini de islamla özdeşleşmiş bir renk olan yeşilden aldılar. "sizi köle gibi gören otoriteden kurtulun" gibi bildiriler yayınladılar. fakat halkta bir karşılığı olsun diye de bu düşünceleri islamdan örneklerle desteklediler. işte o günkü komünizm anlayışıyla bugünü kıyaslamamaktan kastım tam olarak bu. inanılmaz bir dönem.
tabii o zamanın paşalarının, başta mustafa kemal olmak üzere, mücadeleyi sekteye uğratacak hiçbir iç ve dış hareketliliğe tahammülleri yoktu. ama bir yandan da bolşevik silahına ve altınına ihtiyaç da var. anadolu'da özellikle ankara'da bir kısmı gizli, bir kısmı açıktan komünist partiler de kurulmuş. bunların kullanılıp zamanı geldiğinde tasfiyesi gerekiyor. şevket süreyya aydemir'in dediğine göre atatürk kendisine ve hatta bazı subaylara komünist partide görevler verdiriyor. şevket süreyya aydemir, o zaman o partinin genel sekreteri oluyor. düşünün, yanlış hatırlamıyorsam ismet inönü dahi partide. bunlara öncülük ettiriyor. bu hareketlerin zararlarını zamanı gelince önlemesi lazım çünkü. gerçekten de öyle oluyor. savaş kazanıldıktan sonra hepsi tasfiye ediliyor.
şevket süreyya aydemir'in atatürk'e olan hayranlığı bence bu siyasi dehasından geliyor. tek adam kitabında bu hayranlığını gizlemiyor da. ona göre atatürk ne komünist ne de sosyalist olamayacak, bambaşka bir karakterdedir. şevket süreyya, lenin'i tanımış bir adam. ondan etkilenmiş, belki ona da hayran kalmış. yalnız atatürk'e olan hayranlığı çok başka. onu hepsinden üstün tutuyor. muhtemelen komünizmin ne olduğunun, o sıralar kendisi dışında bir tek atatürk farkında.
sonuç olarak, o zaman daha yeni peydahlanmış, kimsenin tam olarak fikir sahibi olmadığı bir kavram hakkında kendisini döneklikle suçlamak tam da bugünün ahmak komünistlerinin işi bence. türkler tarafından komünizme yanaşmak aldatmacasıyla kandırılıp dünyanın yardımını yapan, savaş kazanılınca "he tamam görüşürüz o zaman" diye oyalanıp kandırılan rus komünistlerin bile sizler kadar zoruna gitmemiştir şu mesele.
devamını gör...