gelelelele gelelelele yazar profili

herkesi toxic olmakla suçlayarak kendilerini vicdan mastürbasyonuna uygun bir biçimde dramlarının mağduru haline getirmek. hep bir mağdur edebiyatı. hep kendisi melek başkaları şeytan. başa gelen her şeyden başkalarını sorumlu tutma. kendi sorumluluğunu alamama. birey olamama. üzerine yıkılacak, parazit olarak beslenecek birilerini arama. parazit olarak beslenmesini kabul etmeyeni de kötü ya da toxic ilan etme. böyle motivasyonları var işte.

tek eşlilik masalıyla beyni sulanmış insanlara gerçekleri söyleme gafletine düşmüş kadındır. halbuki bol keseden namus edebiyatıyla kendisine olmayan değerler, erdemler atfetmeyi öğrenmiş olması gerekirdi.

herkes bir başkasına ilgi duyabilir tabii. zaten ilgi duyduğu halde ilgilenmeme fedakarlığıdır sadakat. aldatamayanın sadakati komik olur zaten. yani adem'in havva'ya sana sadık kaldım demesi bir erdem değil, zorunluluktur. özgürlüğün olmadığı yerde erdem olmaz. en büyük erdem özgürlüktür.

hangi köyün küs itlerini barıştırıyor acaba? bizim köydekiler çok hırçın, bırak iti, insanlarını da barıştıramaz. öyle bir hırçınlık yani. bir el atar mı acaba?

bu yüzyılda hala ortaçağ marabası kafasıyla yaşamaya çalışan bir mal olduğum için diye cevaplanması gereken soruyu soran kayıpeder. kız isteme ne la? ortaçağ adetleri bunlar. ve bu mallar medeni ayağına yatıyor bir de. yersen. herkesi kendileri gibi mal sanıyorlar.

arz talep meselesi kardeşim. alla alla. ayrıca bir kadının az bir şey yüz vermesi halinde kuçu kuçu olacak erkek beyanı. hemen arza başlarlar. borsadaki hisse senetleri bile arza başlarken daha mıy mıy.

şu sıralar tasma vuranı yok herhalde arkadaşların. havladıklarına göre. dişilere o konuda ben de çok kırgınım. kafamız şişiyor. ortalık libidosu tavan olduğu için agresif maldan geçilmiyor. her yer testesteron. lütfen şu tasmaları sıkı tutup, doyurun şu adamları artık ya.

aynı zamanda kızları olsa prenses muamelesi çekip, öyle yetiştirecek erkek beyanı. herkesin kızı prenses ise siz kime köle muamelesi çekeceksiniz olum. matematik özürlü lan bunlar.

votka, votka, votka ve daha çok votka. beklentileri dağlara çıkarmazsan karşılaması kolay oluyor haliyle. hayat basittir. ideallerle şişmiş kurbağalar zorlanırlar. sürekli bastıkları havanın sönmesinin korkusu. üzücü tabii halleri. içlerinde bir düş ve düşün peşine takılarak düşmüş düşkünler.

votka. her problemi çözüyor. beyin kadar zorba bir şey yok. bu vıcık vıcık şey hayatı da cıvıtıyor. bir kabus olarak bilinç. daha neye gerek var? kafanın içinde geçmiş, gelecek hepsi birbirine karışmış berbat bir çorba. ayarı da yok üstelik. ya baharatı fazla, ya yağı, ya da suyu. kus kus dur yani. bütün bunların hepsi de bir arada bayağ bir kusmuk eder. dünyada hiçbir şey yoktur iğrenç iğrenmenin kendisinden başka. o da bilinç işte. halbuki her şeye zamanla alışılır ama bilince alış bakalım. yok öyle bir şey. öyle olunca da biraz kafayı çekmek lazım işte. ne diyor bir büyüğümüz; problemleri problem etmezsen problem kalmaz. aynen öyle. amen.

bunlar hep anglo-sakson püriten ahlak. kraliçe viktorya dönemine denk düşer. dünyayı kendi kafasındaki ideale uygun bir hale getirebileceğine ve hoşuna gitmeyen her şeyi yok edebileceğine dair narsist sanrılara dayanır. emperyal ingilizler kültür ve ahlaklarını da yaydılar maalesef. bunlar dünyanın depresif, şizofren, hayatsız malları.

dün gece bir carlsberg luna, üç kırmızı bremen, bir şişe amsterdam ve iki bardak sek votka içtim. haddinden fazla içtiğim için de hala ayılamadım. benim mutluluğum sarhoşluk. yani çakır keyif bir durumdayım. oh be. kafam hep böyle kalsa. ayık kafa çekilmiyor dünya. bir şişe votka ile bütün sorunları çözebiliriz. bu kadar basit.

günaaayydddııığğğğnnn...
(bkz: paranoyak deli)
sana da günaaayydddııığğğğnnn...

çay, sigara. postanedeyim. posta yolluyom. kendimi de paket edip yollayabilsem. ne güzel olurdu.

idrak etmeye değer hiçbir şey yokmuş. bu kadar.

ben bir terapi yöntemi olarak alkolü tercih ederim. ne sinir kalıyor, ne stres. oh mis. ama kimsenin terapi yöntemine de kimse karışamaz tabii. ona o iyi gelir, diğerine başka şey, diğerine bambaşka şey. herkes kendisi bilir. bilmiyorsa da öğrenmeli yani.

ikisi de hemen hemen aynı şeye yakınsadı sanki. insanlar en çok seviştikleriyle savaşıyor. sevdiği kürk misali herhalde.

afiyet olsun herkese. mesai bitiminde aralarına dahil olmak istediğim yazarlar.

aslında adamın babacan bir tavrı var. bir kere kendisiyle konuşmuştum. boynuna sarılasım gelmedi ama. adamın bir takım yetenekleri ya da karizması yok değil.

benim kimseyi ihbar etmek gibi muhbirlere özgü ispiyoncu huylarım yok. o yüzden çok zorda kalmadıkça ihbar işlerine hevesli değilim. hele böyle tırt bir meseleden.

haraç vermeyi sevmiyor olabilir. bu şirketler, bankalar ve devletler mafyadan beter. herkesi haraca bağladılar.