gezegenlerinanası yazar profili

gezegenlerinanası kapak fotoğrafı
gezegenlerinanası profil fotoğrafı
rozet
karma: 1787 tanım: 196 başlık: 0 takipçi: 78

son tanımları


yazarlara dertlerini unutturacak şeyler

dertlerim çözülse ulan nelere dertlenmişim be der yine dertlenirim öyle.
devamını gör...

uzun tırnaklı ya da takma tırnaklı kadınlar

kendi kişisel zevklerine göre elini ayağını süsleyen canım bacılarımdır.
devamını gör...

eskisi daha iyiydi dediğimiz şeyler

neskuik.
devamını gör...

sevilen türkünün en vurucu sözleri

aman ecel canım ecel
üç gün ara ver
çalın davulları
devamını gör...

an itibarıyla yazarların nerede olup ne yaptığı sorusu

evde odamdayım, bu akşam çay erken bitti dışarıda yakın cevrede her yer de kapandı dışarı çıkıp bir şey yapamıyorum belki örgü örgü orerim kış geldi iyice ördüğüm şey dizlerimde kalırsa ısıtıyor güzel oluyor, kombiyi de açmadık daha havalar bir sıcak bir soğuk evde astım hastası var çok sıcak olunca tıkanıyor ne yapacağımızı da bilemiyoruz daha alışamadık hasta olmasına.
devamını gör...

kağıt bir lira kullanmış nesil

dedem bayramda harçlık niyetine veriyordu 25 kr biftekli cips 25 kr küçük asitsiz kola 25 kr buz parmak kalanla da küçük tüpte leblebi tozu ve oralet alıp yiyorduk.
devamını gör...

başladığı yere geri dönmek

konunun ne olduğuna göre iyi mi kötü mü olduğu değişir.
devamını gör...

kızların keko erkekleri daha çekici bulması

genelleme yapmasak mı artık ya bazılarımız istanbul beyefendisi seviyor çünkü
devamını gör...

tanrının neden inanmadın sorusuna verilecek cevaplar

konu sen değildin ya sana inandım da din işleri pek sarmadı güven vermedi yani
devamını gör...

yazarların en köylü özelliği

yemeği mutfakta masada yiyoruz ama sandalyeye bacaklarımı toplayıp oturuyorum, sabahları uyanınca sırtıma yelek geçiriyorum ve hepsinde illa iç cep var, tarhana çorbasının içine ekşimik ya da lor koyuyorum, patik ve terlik giymeden gezemiyorum, benden küçük bir tanıdık selam verirsen sen kimin çocuğusun diye soruyorum, bazen halı altına para saklıyorum, evde şalvarla geziyorum, temizlik veya mutfakta bir iş yapacaksam illa başıma yemeni takıyorum, yoğurda yurt, leğene ileen, domatese domat, ablaya abu diyor çoğu cumlemde mari, mare, aboo şeklinde anlamsız şeyler söylüyorum bu saydığım kelimeleri genelde köyde vakit geçirdikten sonra kullanıyorum çünkü bazen yaşlılar bizim şehirde kullandığımız kelimeleri anlamadıkları için mecbur onların anlayacağı şekilde konuşmak zorunda kalıyoruz normal hayata dönünce de hemen dil dönmüyor haliyle.
devamını gör...

her dinlediğinde ağlatmadan bırakmayan şarkılar

aglatmaz ama derin hüzünlere sürükler
unutmak kabil mi
devamını gör...

en sevilen alkollü içki

ortama göre degişkenlik gosterse de rakı
devamını gör...

özlediği halde aramayan insan

arayabileceğim bir numarası yok, olsa bile o telefonu açabilecek kimse yok artık boşluğa baka baka geçen yıllarda silinmeye başlayan yüzünü hatırlamaya çalışarak özlüyorum.

gururunuzu boşverin arayın, bazen edilecek kavgalar, duyulacak alaylı sözler bile bir gün o telefonu açamayacak olmasından iyidir.
devamını gör...

yazarların en sevdiği söz

bir öğretmenimden aldığım en iyi hayat dersiydi belki "sınırların var, insanların kötülüklerinden kendini korumak için, sende var olan kötülüklerin başkasını yaralamaması için o sınırları çizmeyi ögren. en çok da kendi kendine verebileceğin zararlardan sakınmak için kendine bile o sınırları çiz."
devamını gör...

boşluk

onunla tanışalı 9, onu kaybedeli 8 yıl oldu, hayatı daha tanıyamamış duygularını bilmeyen ve onları kontrol etmekten bi haber ergen bir kızken karşılaştık, önce arkadaş olduk ama sonrası yoktu, sevgilim desem diyemezdim ama hep yanındaydım, doktorların yapacak bir şeyimiz artık yok evine götürün dediklerinde o daha 18'ine girmemişti bile.

o zamanlar çok yakın bir arkadaşım amatör bir yazardı güzel hikayeler şimdi basılsa çok satanlara girebilecek kadar iyi romanlar yazardı ve bana okuturdu, her şeyimi paylaştığım arkadaşıma herkesten gizlediğim onu anlattım, gideceğini biliyordum "yazdıklarının içine ondan sonra tutunabileceğim bizi anlatan bir şeyler sıkıştır kimse bilmez belki ama ben okuyunca biz olduğumuzu anlarım." demiştim, arkadaşım yazdı başta anlamadım bizden bahsettiğini enerjisi yüksek kendi ayakları üzerinde duran bir kadın ve ona uyum sağlamaya çalışan sakin bir polisin hikayesi olarak başladı her şey.

çok sevdiğim arkadaşım tüm o hikayenin içinde o gece tam da onu kaybettiğimi ögrenmeden 3 saat önce bana yeni yazdığı bölümü ve bir şarkı yolladı benden özür dilerken bununla yüzleşmek zorundasın dedi ben o 3 saat boyunca o şarkıyı dinleyip o polis ve kadının hikayesini okudum, sonra telefonum çaldı ablası aradı onu kaybettik memlekete defnedeceğiz gelmek istersen yardımcı olabilirim dedi.

ben içimdeki çiçekleri o gece soldurup kendimi o boşluğa bıraktım, defalarca arkasından gitmeyi denedim beceremedim, cenazesine gitmedim, mezarı nerede hiç öğrenmek istemedim, arkadaşımın yazdığı hikayede polis gorev için kendini öldü gösterip 6 ay sonra geri dönüyor ve mutlu sona ulaşıyorlardı bizim bir sonumuz olamadı, bana 18'ime girdigim gün saçima papatyalardan taç yapıp babamın karşısına dikileceğini söylemişti benim 18. yaşımı hiç göremedi, universiteden mezun olduğumda yanımda olup cübbemle fotograf çekinecegini soylemişti ben o yanımda olamayacak diye mezun olmadım.

gidişinden aylar sonra ablası bana ulaştı, içimde sanki o hikayenin sonu gibi bir son olur umuduyla gittim belki dedim belki başka bir yerde tedavisini olmuştur iyileşmiştir geri gelmiştir. gelmedi. ben o günden sonra onu beklemeyi bıraktım. ablası bana teşekkür etti, son aylarını seninle mutlu geçirdi, sevmeyi ve sevilmeyi tattı dedi.

8 yıl sonra ben aynı hikayeyi okumaya tekrar başladım içimde ilk günün heyecanıyla, o bölüme geldim, devam edemedim içimi yokladım yıllardır aynı yerinde duran boşluk içinde kendime dair bir şeyler aradım bulamadım.

8 yıl içinde başka başka insanlarla ilişkilerim oldu, çok sevildim, aldatıldım, terkedildim, hatta başkasına aşık oldum ama hiç biri onun açtığı o koca boşluğu doldurmadı.
devamını gör...

ilk defa tanışıp sabaha kadar mesajlaşılan o gece

unuttum ben ya ne konuşuyorduk
devamını gör...

gözlük takan kişilerin sıkıntıları

ıslanması buhar yapması falan hikaye 3d film izlemeye gitmek gerçek eziyetidir.
devamını gör...

bir dönem duvarlarına pop yıldızlarının posterini asan nesil

ergenliğim 2010'lu yılların başına denk gelmişti evdekilerin tüm karşı çıkmalarına rağmen türlü pop yıldızlarının ve sevdiğim filmlerin afişlerini ciddi toplayıp duvarımı doldurmuştum bazilarıni haftalık değiştiriyordum, şimdilerde takip ettiğim edebiyat dergilerinden çıkan posterlerle yapıyorum aynı şeyi ileride daha buyük bir odaya sahip olursam muhtemelen çok sevdiklerimi çerçeveletip o şekilde sergilemeye devam ederim.
devamını gör...

misafir çocuğu

evimde oynamak istedikleri her seyi ellerine verip oynatırım, yukseklere bir sey saklamam ki almaya calisip kendilerine zarar vermesinler istedikleri şeyi sorgusuz sualsiz hemen aldıklarında ona zarar vermediklerini fark ettiğimden beri umurumda değil, arkalarından dağınıklık toplamak kırdığım kalplerini toplamaktan daha kolay bu yüzden kafam rahat.
devamını gör...

depresyon

kendisiyle 9 yaşımda tanıştım, annemin bizden kopuşunu kendi içinde yalnızlığa sürüklenişini izledim, onu seven bir eşi iki çocuğu vardı neden olduğunu anlamadığım bir şekilde annem yavaş yavaş tanımadığım birine dönüştü, daha az konuştu, daha az güldü, bizi sevmeyi bıraktı sonra bir gün gözlerimizin önünde kriz yaşadı hemen tedaviye başlandı ağır depresyon dediler, 7 yıl boyunca antidepresanların her türlüsünü kullandı, sonra ben büyüdüm annemi anladım. içime kapandım sanki ruhum çekilmiş gibi daha önceden yapmaktan zevk aldığım şeyler tatmin etmemeye başladı, annem gibi daha az gülmeye daha az konuşmaya insanları daha az sevmeye başladım bir sabah uyandım gerçekten annemi anladım elimden tuttu çok gençsin daha düşme içine dedi kendi elleriyle götürdü doktora anksiyete, depresyon ve okb tehşislerini arka arkaya verdi doktor ilaçlar, konuşma terapileri uyanmak istemediğim sabahlar, içine sığamadığım odalar, almak istemedigim nefesler yemek istemediğim yemekler yaşayamadığım onca gün.

diyeceğim şu sevgilimden ayrıldım mutsuzum yatagimda oturup butun gun dizi izleyip cikolata kaşıklayacağim denilen şey depresyon değil geçici bir mutsuzluk sadece, depresyon çok yorucu bir hastalık yaşamayanın anlaması mümkün değil, 5 sene oldu ben tedaviye başlayalı hala bazı şeyler düzeldi zannediyorum ama aynı yerinde sayıyor konfor alanınız dışına çıkmanız gereken bir süreç ama bu hastalığın bana kalırsa en zor yanı o konfor alanını terkedebilmek zaten.

depresyon havası atılacak, övünülecek bir hastalık değil eğer kendinizi zihinsel olarak iyi hissetmiyorsanız, bazı şeyleri içinizde atlatamıyorsanız, kendinize zarar vermek gibi bir düşünceye giriyorsanız lütfen uzman desteği alın. depresyon ciddi bir hastalıktır ve tedavisi önemlidir.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim