narin insan. asla buyumeyecek cocuk. dunyanin en guclu annesi.
ufacik bir beden nasil tasir onca yuku?
biz lastik atlarken, top pesinde kosarken dusup dizimizi acittigimizda, iki takirtida hurul hurul aglamayi bilirken nasil o kadar saat soguk bir hastane odasindaki kalabalik yalnizliginda o sancilara dayanir on bes yasindaki minik beden can vermek icin bebegine?
biz elimize tutusturulmus iki kucuk sorumlulukta kendimize vakit ayiramamalardan sikayetciyken kisitli zamanda, kucucuk bir kiz cocugu nasil hem bir kocaya, hem bir bebege, hem koca bir eve, hem de kendine yetisir? yetisir yetismesine de kendi kendi midir?
yalnizliga terk edilmistir. dostlarinin da sucu yoktur aslinda. nasil anlasin lise etekli kizlar etek modellerinin secim kararsizligini, cocuguma nasil davranirsam onu daha iyi yetistiririm diye bir kitapcida onca kitap arasindaki kararsizliga takas eden kadini? 'yahu niye kitaplarda ariyorsun yanitlari, sen bilmezsen annen baban bilir, destek olur.' iste anadoluda yer almayan bir yerde kucuk anne bu rolu kendi sectiyse, ailesinin yerine aşkını koyduysa kitaplara basvurmak haricinde secenegi yoktur bir buyuk sehirde.' ailesi konusmayacaktir kucuk anneyle uzun sure.
erken buyumek zorunda kalandir. cocukluktan ailesinin kadini olmaya atlamis aradaki bircok etabi yasamamis, es gecmek zorunda birakilmistir. biz dostlarla sokaklarda gezerken o evinde aksam yemegini ve temizligi yetistirmeye calisir aglayan cocugunu emzirmekten arta kalan zamanlarda. biz problemleri okul defterlerinde cozerken onunkiler kendi boyunu asip onu bogmaya kalkar denizlerde. ve o asla bogulmaz. aslinda bogulma sansi bile elinden alinmistir artik. bir cocugu, bir kocasi vardir bogulursa pesinden gelecek. o yuzden hep yuzer, ister kollarinda derman kalmasin ister yuzerken içi acısın. zorunlu büyük yaşlardaki arkadasları -hani hiç onu anlamayan, sirf ortak alandaki yasamlarin getirdigi arkadasliklar- turkiye sorunlarini konusurken ailelerin bulustugu bir yemekte onun akli arka odada barbilerle ve arabalarla oynayan cocugundadir, ah ben de yanina gidip oynasam diye. ve yine yuzunde agir bir makyaj vardir, masadaki genc bedenini ortpas etmeye cabalayan.
evinde ise hukmu surer kucuk annenin. ama hukumleri veren hep bir bukalemundur. cocuguyla oyunlarinda onu mutlu etme cabasinin otesinde sıkıştırılmış çocuklugunu yasar legolari dizerken. bazen kim anne kim cocuk birbirine karisir. gizli defterlerindeki siirlerinde gencligini yasatir. aksam ise tertemiz bir eve gelen kocasinin onune yemek sunan koskoca bir ev kadinir. insan annesine ve tum yasadiklarindan alninin akıyla cikisina baktikca kendinden utanir. yahu ben ne hakla iki diplomayla, birkac sorunun ustesinden gelerek 'basarili' bir insan oldugumu dusunurum diye, hele hele 'guclu' bir insan oldugumu sanarim diye. anne icinde hangi girdapla debelenirse debelensin hep sicacik kollarin lebr-i deryasini sunmustur yavrusuna. ben bu kadar guclu baska bir kadin gormedim hayatimda.
kucuk anne bir gun buyur. icindeki cocuk buyumek bilmez. belki alismis pembe madalyonundan cikardigi cubugu havaya sallayip istedigi karaktere burunebilen bu dunyaya uyumlu bedenine pelerininde. belki biraz can verdikleri ugrassin ister onu sevip buyutmeye. belki kirgin ve isyankar onu kucuk yasta koca bir kadin yapan kaderine.
2003-parıs
devamını gör...