gulmekicinyaratilmis yazar profili

spoiler -benim masalımın kahramanı sendin..
--------
ozge ozpirincci love and other drugs in turkish:)
bir kız var, mevsimi hep hasta. bir adam var, gozu sevdigi kadında. hayat iste bir seyler icin mucadele ediyoruz. cunku sevgi emek ister. acılardan geciyoruz. sonra mutlu son bizi buldu sanıyoruz. tatlılar geliyor. ama julie delpie nin dedigi gibi: -sonsuza kadar mutlu yasadılar sadece bir mittir. cunku hayat devam eder. o mutluluktan sonra nice trajedi de bulacaktır seni.
ve derken hayat son bombasını patlatıyor mutlulugunuza. hastalıgın golgesi dusuyor. acı. cok acı. cok ekşi.
-paralel evrende hastalıklarla isi olmayan bir benzerim var. onun temizlikci teyzeyi hangi gun almak gibi dertleri var. operaya ve baleye akm de mi gitsem sureyya da mı seklinde seyleri dert eden bir beyaz yakalı.
ya bu dunya baska bir cehennemin cennetiyse?

bir adamın bol kravatlı, plazalı, isi gucu bırakıp domates patlıcan sogan biber ekerek kendini dogaya vurdugu film, kapitalist olmayan farklı bir hayat mumkun mudur sorgulaması.

benim buna benzer tam olarak olmasa da donemimin oldugu.
ben 17 yasından beri non-stop calısıyorum. universitede okurken de calısıyordum.
hayatımda ilk defa pandemi cıktıgında mola verdim. 2020 yılını evde gecirdim. faturalarımı odeyecek, bi de kendime sigara yemek alacak kadar butcem vardı. inanın dısarda bi kahve icecek bile butcem yoktu. koyuyordum termosuma kahvemi parka gidip kitap okuyordum. o kadar cok kitap okudum ki o sene keyifli keyifli. bazen haftada bir, bazen iki haftada bir gorustugum, her gun muhakkak mesajlastıgım bir sevgilim vardı. temizligimi yapıyordum. yemegimi yapıyordum. her sabah 7 de ve her aksumustu 5 te yuruyus yapıyordum. bazen spor salonuna gidiyordum.

sıfır param vardı ama cok asık, cok mutlu ve cok huzurluydum.
bosanalı 10 sene oldu. sanırım bu 10 senede en mutlu senem o seneydi.

sonraki sene ise girdim, sevgilimden ayrıldım falan filan.
gecti o mutlu donem tabi.

(bkz: amelie)
(bkz: eternal sunshine of the spotless mind)
(bkz: big fish)
(bkz: punch-drunck love)
(bkz: in the mood for love)
(bkz: wall-e)
(bkz: before sunset) (bkz: before sunrise) (bkz: before midnight)
(bkz: romeo and juliet)
(bkz: up)
(bkz: les amants du pont neuf)
(bkz: blue valentine)
(bkz: edwards scissorhands)
(bkz: lost in translation)
(bkz: the english patient)
(bkz: slumdog milllionaire)
(bkz: the princess bride)
(bkz: top gun)
(bkz: it could happen to you)
(bkz: twilight)
(bkz: pleasantville)
(bkz: reality bites)
(bkz: cashback)
(bkz: high fidelity)
(bkz: the curious case of benjamin button)
(bkz: the mirror has two faces)
(bkz: 500 days of summer)
(bkz: the way we were)
(bkz: bright star)
(bkz: wings of desire)
(bkz: moulin rouge)
(bkz: ghost)
(bkz: once)
(bkz: silver linings playbook)
(bkz: the notebook)
(bkz: serendipity)
(bkz: sideways)
(bkz: as walk to remember)
(bkz: something's gotta give)
(bkz: as good as it gets)
(bkz: the bucket list)
(bkz: elizabethtown)
(bkz: pride&prejudice)
(bkz: a good year)
(bkz: atonement)
(bkz: juno)
(bkz: ps ı love you)
(bkz: last chance harvey)
(bkz: just like heaven)
(bkz: letters to juliet)
(bkz: groundhogday)
(bkz: everafter)
(bkz: 17 again)
(bkz: only you)
(bkz: dear john)
(bkz: 10 things that ı hate about you)
(bkz: forrest gump)
(bkz: water for elephants)
(bkz: cold mountain)
(bkz: how to lose a guy in 10 days)
(bkz: when in rome)
(bkz: the last song)
(bkz: shall we dance)
(bkz: knocked up)
(bkz: in time)
(bkz: maid in manhattan)
(bkz: someone like you)
(bkz: keeping the faith)
(bkz: mr&mrs smith)
(bkz: something borrowed)
(bkz: one day)
(bkz: out of africa)
(bkz: the last of mohicans)
(bkz: the bridges of madison county)
(bkz: my big fat greek wedding)
(bkz: under the tuscan sun)
(bkz: must love dogs)
(bkz: brokeback mountain)
(bkz: leap year)
(bkz: flipped)
(bkz: amour)
(bkz: moonrise kingdom)
(bkz: the wow)
(bkz: the lucky one)
(bkz: this is 40)

emir kustarica cok cok sevdigim bir yonetmen.
bu film en iyi islerinden biri.

esas adam der ki: -kendime yalan soyledigimden beri kimseye inanmıyorum.

dogru, yanlıs, ahlak cok girizgahlı anlatan bir filmdir.
cingenelerde bir erkek damat olarak secilmeden once hırsızlık yapması istenirmis. iyi hırsızlık yapan gelini almaya hak kazanırmıs.
ben kendim elimden geldigince dogru ve iyi bir insan olma gayretindeyim bu hayatta. ama gene elimden geldigince olaylara at gozluguyle bakmamaya, kimseyi yargılamamaya, cok acılı dusunmeye, merhametli ve affedici olmaya, onyargısız olmaya calısırım.
bu film cingenelerin gozunden anlatıyor hayatı.
ve azra, beyaz gelinlik aslında sana cok yakısmıstı.

bu sene de gosterimde mi bilmiyorum, trump tower da gecen sene muzikaline de gittim ben. basarılı bir uyarlamaydı.

buyuk bir cingenenin sozuyle bitiricem bu entryyi:
-tanıdıgın insana karsı onyargılı olamazsın.

romantik-komedilerde yeni mahsulleri pek sevmiyorum. bu film istisnası oldu. normalde icinde hastalık olan filmleri izlemeyi de sevmiyorum. bu film gene istisnası oldu. hic duygu somurusu yapılmamıs olmasını da ayrıca takdir ettim.

--- `spoiler` ---
sevdigin kadın parkinson hastası olacak, hastalıgına care olmayacak, git gide daha kotu olacagını adın gibi bileceksin, zamanla o kadından eser kalmayacak, gulusunu, durusunu, yeteneklerini, aklını, her bir seyini kaybedecek; sen tum bunları onceden ongorebilmene ragmen o'nu sececeksin ve o'nu hayatının sansı olarak goreceksin.. gerceklesme ihtimali milyonda bir filan mı? sıradan olanın filmi cekilmezdi mi dediniz.. haklısınız..
-(esas adam)belki paralel evrende tek dertleri temizlikci kadını hangi gunler getirmek olan saglıklı ve mutlu bir kadın ve mutlu bir adamdan benzerlerimiz var. ama ben onlar olmak istemiyorum. ben bizi istiyorum.. sana ihtiyacım var ve senin de bana ihtiyacın var..
-(esas kadın) benim sana daha fazla ihtiyacım olacak. bunu senden isteyemem.
-istemedin zaten..

film.

-bu sarkı bitene kadar dusmeden kendi etrafımda donersem irem de beni sevecek

--- `spoiler` ---
*90 lar. apartmanda saklambac oynadıgımız, balkon altına gizli gizli gidip dedikodu yaptıgımız, bodruma inip herkesten gizli sise cevirmece oynadıgımız gunler. ve karısık kasetler. hatırlar mısınız aramızda karısık kasetler gider gelirdi. benim oynama burak kutları, sımarık tarkanları, aya benzer yuregin mustafa sandalları. sonra isi ilerletip bir taraftan eric claptonlar, phil colinsler, bir taraftan metallicalar, megadeathler, aerosmithler degis tokus etmeye baslamıstık.
-esas cocuk: irem e onu sevdigimi soyleme provası yapıyorum ayna karsısında. bir turlu soyleyemiyorum.
-baba: mektup yaz.
-esas cocuk: denedim. mektup yazmayı beceremiyorum.
-baba: karısık kaset yap.
ve gunlerce ugrasır cocuk. hangi parcaları koymalıdır en guzel duygularını ifade edecek? kaseti yapar ama buyukada ya irem in dogumgune gittiginde irem ersin diye baska bir cocuga kikirdemektedir. kaseti parcalar bizim oglan sinirle.
irem in anne babası bosanacaktır. bizim oglanla okulu kırıp lunaparka giderler. bir oyun oynarlar. herkes sevdigi seylere sevmiyorum, sevmedigi seylere seviyorum diyecektir:
-bizim oglan sabah servis beklerken yanımda arkadasım olmasını hic sevmem.
-irem: cok sacmasın. hem zaten senin servisin 7 bucukta gelmiyor mu? neden hep erken iniyorsun?

irem tasınır aile bosanınca. 10 yıl sonra yeniden karsılasırlar. 2000 ler:
-irem: simdiye kadar kac sevgilin oldu?
-bizimoglan: bir
-irem: neden ayrıldınız?
-bizim oglan: muzik zevkimiz uymuyordu.
bum! saatlerce konusurlar bir yemek masasında. sezen aksu nun yeni cıkan albumu delivereni dinlerler beraber. sevisirler. sabah irem uyanır ve nisanlısının kollarına geri doner.
bir 10 sene daha gecer. 2010 lar: bir arkadaslarının dugununde karsılasırlar.
-bizim oglan: nasıl oluyor. 10 sene konusmuyoruz, karsılasıyoruz. sonra bu?
bizim oglan icer icer irem e trip atar, bagırır cagırır.
-irem: ben seni terk edip baska sehre giden annen degilim. hic bitmeyecek bir kitaba gomulen baban da degilim. kendi sorunlarının hıncını benden cıkarma.
bizim oglan babası vefat edince onun omrunu adadıgı kitabı bitirir. irem in film setine gider kitabı vermek icin.
-bizim oglan: sana kitabımı getirdim.
-irem: ilk cıktıgında almıstım zaten ben.
-bizim oglan: ama bu imzalı. irem seni kaybetmek istemiyorum.
-irem: biz o yola defalarca beraber girdik. o yol hayırlı bir yere cıkmıyor.. bizim filmimizi cekiyorum ya o aksam kitapcıdan sonra yemek masasında saatlerce konusuyorlar ve kız evine donuyor filmde. -bizim oglan: ama kızın fuları. kız fularını oglanda unutuyor ve onu almak icin geri donuyor. barısıyorlar. ama istersen tum bunları yasanmamıs sayalım. hayatıma ilk girdin karısık kasetler yapmaya basladım, 10 sene sonra tekrar girdin bankacılıgı bırakıp dj oldum, on sene sonra tekrar girdin babamın hayali kitabını bitirdim. bi on sene daha beklemek istemiyorum irem.
-cok sacmasın.
ve buyuk opucuk:)
bizim oglan babasının yıllardır tamir edemedigi lambayı sonununda degistirdi, kitabı bitirdi ve babasını sevgiyle ugurladı ya. buruk bir tebessum sardı beni. biraz huzunclu ama umutlu da.
-bu ne?
-karısık kaset?
-bu ne?
-karısık cd.
-bu ne?
-karısık usb.

--- `spoiler` ---
-bu sarkı bitene kadar dusmeden kendi etrafımda donersem irem de beni sevecek.

cok tesekkurler kitabın yazarı uygar sirin, filmin yonetmeni tunc bey ve ozge ve sarp.

-hic kimseyi tanımadım ben senden daha guzel. duman

ezgi mola ve sahan gokbakar ın en iyi filmi.
leziz film.

________spoiler___________
celal: senin kafanda bulgur mu var olm? yaptıgımız alemin videosunu neden facebooka koyuyorsun?
o: bana koysana dediler koydum. uc dakikaya sildim. ama internet alemi cabuk dagılıyor.
**
ceren: kızlar ben bunu hak etmedim. 6 senemi verdim ben bu adama. ruslara gitmis, bir de videoda ceren kadın mı bunların yanında diyor. hayvan oglu hayvan. benim ilk erkek arkadasım. her seyi onla yasadım, anlarsınız ya. sen nasıl ciddi iliski kurucan? ilerde nasıl baba olucan? olsan olsan şam babası olursun. bitti. bitti.
**
celal ın arkadası 1: cok ezildin. seni yalana tesvik etti. kendi yaptı. yalan soylemek mecburiyetinde bıraktı. kendine gel. testesteronu hatırla. sen beni terk edemezsin, ben seni tek ediyorum de.
celal ın arkadası 2: kanuni buyuk adamdı. butun dunyayı feth ediyordu. sonra hurrem her seyi mahvetti. kadın. truvalı helen i biliyor musun? onun icin savas cıktı. insanlar öldü. halk aclıktan kırıldı. gene kadın! hun imparatırlugu kadın yuzunden dagıldı. cekeslovakya diyorum. gene kadın yuzunden dagıldı. kendine gel!
celal: haklısınız. ben de ozgurluge kosucam artık.
**
celal ın annesi: hayatında yaptıgın en iyi sey ceren. bak oglum, hicbir vasfın yok. isinde de iyi degilsin. sana keman almıstım, ne yaptın o kemanı? attın, degil mi bir kenara? ceren taş gibi kız valla. seni ceker cevirir.
celal: anne biz cerenle ayrıldık.
celal ın annesi: aman zaten hic sevmemistim o kızı.
**
celal ceren i arkadaslarının gazıyla da terk eder.
sonra basına gelmeyen felaket kalmaz:
celal: ceren den ayrıldıgım gunden beri yuzum gulmedi. siz kallesmisiniz beni ceren den ayırdınız. ceren e askımı kanıtlıcam
**
-celal: ceren ben cok buyuk hayvanlık ettim. ama aslında bu benim istemedigim bi sey. ben seni cok seviyorum ceren. kalbimden cıkan butun duygular ceren diye cıkıyor yaa. ne bilim, boyle hissediyorum. etle tırnak gibi olduk ya. gozumu ilk actıgım andan beri varmıssın gibi geliyor bana. anladın mı? universitede tanısmamısız gibi. hep benim hayatımdasın, hep benim parcamsın gibi. suheyla behcet uygur gibi. hakan sukur arif gibi. konusmadan anlasırlardı. o havaya kalkardı, o gozu kapalı atardı topu. bizde de boyle bi sey var. hani bazen bana puzzzle alıyorsun ben yapıyorum ya. 5000 lik puzzle. yapıyorum, yapıyorum, bazen bi tane parca yok. cıldırıcam ya. bulamıyoruz o parcayı. o parcayı bulmazsan o puzzle bitmiyor ya, iste o ufacık parca senin puzzlenın en degerli parcası aslında. hayatımız kocaman bir puzzlesa, sen benim hayatımın en degerli parcasısın ceren. bu benim soylediklerimi herkes mutlaka yasamıstır. herkesin bir ceren i vardır. anlıyor musun? benim ceren im de sensin.
**
derken celal ile ceren evlenir.
patron mutlu son istiyor:)

dog gunes, aynı yerden dog
ama aynı yerden batma!
____________spoiler_________________

hayatının askı vefat etmis, gecmisi unutamamıs, kalbi cok huzunlu bir adam ikinci kez asık olunca buna fırsat verecek miydi temalı film.

-sana bi sey soyliyim mi be adam? sen guzel her seyden kacıyorsun. ölüler aldatılmaz
----------------spoiler-----------

-yuregi onceki asktan sogumus bir adam gorurseniz calkalın. seven yanları dibe cokmus olabilir. en azından denemedim demezsiniz.

---------------spoiler-------------------
-adabı vardır rakının. bir kiminle ictigini bileceksin, bir de kime ictigini. ya keyfe iceceksin ya da kedere. inceliklidir rakı, kadehi kolay kırılır. bir de masada olmayana iceceksin ama olsun istedigine.

---------------spoiler-------------------
-adam: zaten dovmecisin. bir isin var. neden geceleri calısıyorsun barda?
-kadın: para biriktirmem lazım.
-neden?
-bodruma tasınıp orda bir dovmeci acmak icin. buyuk sehir yoruyor insanı.
-tek cocuk musun?
-bi kardesim var. o okuyup avukat oldu.
-sen?
-ben ailenin haylaz cocugu. guzel sanatlar okuyup ne yapacagını bilemeyen. peki sen kimsin?
-uzun zamandır hic kimse.
-babam yosun olmamak lazım derdi. amacsız. sırf yesillik icin. biri olmak lazım. en azından biri icin.

---------------spoiler-------------------

-kadın: en son ne zaman bir kadının kalbini hissettin. en son ne zaman bir kadın dizlerinde film izlerken uyuyakaldı. arkadasca soruyorum.
-adam: arkaadslar can acıtmaz.
-kadın: en cok arkadaslar can acıtır. iyi niyetle. yaraya bastırıp merhem olmak isterler. bastırırken acıtırlar.
-ya yara cok derinse?
- o zaman arkadas kar etmez. yurekle sarmak gerekir yarayı. yaralı bir yurege yaralı bir yurek merhem olur ancak.

---------------spoiler-------------------
-kadın: neden kacıyorsun? sana bi sey soyliyim mi? sen bugunden kacıyorsun. zaten eksigiz,
daha ne kadar yarım kalabiliriz. sen tekrar yarım kalmaktan korkuyorsun. yasayan, canlı her seyden kacıyorsun. sana bir sır verim mi be adam? ölüler aldatılmaz.

--------------spoiler----------------
-kadın: git burdan..
-adam: senden baska gidecek ne yer, ne de yol biliyorum.

--------------spoiler----------------
galata kulesi

adam: neye iciyoruz?
kadın: -aramızdaki en kıdemli derbedere!
1500 yıl önce gemiciler için fener kulesi olarak yapılmış. sonra başka biri eline geçirmiş, esirler için zindan yapılmış. esirler bırakmış kendini gövdesinden, o içine atmış.
başka biri yangın kulesi yapmış. yangın habercisiyken 2 kez cayır cayır yanmış, yine yıkılmamış.
biri gelmiş rasathane yapmış. deprem habercisiyken 2 deprem görmüş yara almış, yıkılmamış.
bir fırtına çıkmış kubbesi uçmuş.
beş savaş görmüş, 15 yara almış, yıkılmamış.
şimdi onun yanında başka bişeye içilirse söyle ona içelim.

--------------spoiler------------------

sezen aksu: hosgeldin

mukemmel baslayan, mukemmel devam eden, sonuyla hayal kirikligina ugratan film.

--- `spoiler` ---
filmin paradoksal yapisi adindan ele veriyor kendini. paris in en eski koprusu olan pont neuf de yeni bir askin hikayesi. juliette binoche bir askta gorme yetisini kaybeder. ayni gozlerin gormesini degil, cektigi aciyi bastirmasini saglar baska bir ask. eski askin viyolonsel sesinin uzaklastigi yerde baska bir ritimde kosmalar, kacmalar, kovalamalar baslar.
esas kiz guzelliklerin kucuk seylerde oldugunu bilir ve onlari gorememekten sikayetcidir. varolusu anlamsiz gelmektedir körlügünde. sevdigi adama benim icin her seyi buyuk yap, buyuk gul dediginde kitler seyirciyi kendine. unutamadigimiz icin mi seviyoruz? sevdigimiz icin mi unutamiyoruz? sevdigimizi mutlu etmeye mi calisiyoruz? insan, bencillik, fedakarlik ucgeninde kayboluyoruz galiba. sen mutlu ol yeter diyebiliyor muyuz? yoksa hep yanimizda olsun mu istiyoruz sevdigimiz ama oyle ama boyle? cehenneme giderken sevdigimizi yanimizda goturmek ister miyiz?
iki evsiz evlerini bir koprunun uzerine kurabilirler mi? bir kopruyu sicak ask yuvasina cevirebilirler mi? yatma zamani geldiginde evdeki lambalar yerine koprunun isiklarini sondurerek yasatilabilir mi bir yuva?
asiklar birbirine benzer degil mi sevince? sevdiklerinde, beraber, endisesiz gunler... ister evsiz ister evli? gecen sene bir ev partisine gidicektim, tahminimden yarim saat once gitmem gereken semte varinca bir kopru uzerinde sigara iceyim dedim. hava cok soguk oldugu icin in cin top oynuyordu sokaklarda. banka oturmus karsimdaki guzel manzaraya bakarken bir kararti gordum bana yaklasan. bir adam sigaraniz var mi diye sordu. uzattim, buyurun dedim. cok tesekkurler deyince ne onemi var dedim. adam once monolog yapmaya basladi, ardindan ben sorular sormaya baslayinca olay dialoga dondu:
- siz iyi bir insansiniz. benimle konustugunuz icin cok tesekkur ederim. alti yedi gundur kimseyle konusmadim. uc senedir bu koprude yasiyorum. 26 yasindayim. nefret ediyorum onlarin 'hayat' dedigi seyden. goz gore gore kendilerini kapali duvarlara hapsediyorlar, sonra da şik şık giyinip kendilerini ozgur saniyorlar. su uzerinizdeki guzel kiyafetleriniz olmasa, okudugunuz okullarda okumasaniz bakin bakalim etrafinizda ne bir sevgili, ne bir dost bulabilecek misiniz. terk ettim ailemi, evimi birkac yil once. bu hayati sectim. hic kimse kalmaz yaninizda, anliyor musunuz? hic kimse! bu insanlarin hayati yalan.
-siz mutlu musunuz hayatinizdan?
-hayir, mutlu oldugumu soyliyemem; ama hayat sadece yalanlardan olusur. insan niye mutlu olsun ki yasamaktan? cok sıkılıyorum cok.
birasini yudumlamaya devam ediyor, les gibi kokuyor zaten. fazla guzel seyler soylemeye basladiginda tanimadigi ben hakkinda urkuyorum, alma basina bela diyorum kendime. iyi geceler diyerek kosar adim uzaklasiyorum kopruden.
ask neredeyse hic sinir tanimaz. cirkin bir adamla gitmeni saglar. parasiz bir adamla gitmeni saglar. ayni konulardan zor bahsettigin bir adamla gitmeni saglar. depresif bir adama hayat sevinci vermek icin debelenip durmayi goze alip yine de gitmeni saglar. yerine gore dostlarina, ailene ihanet etmeni saglar... saglar da saglar. askin saglayamayacagi seyler de var. gormeyen gozler gormemeyi kendi secmediyse ve bir gun gormeyi basarirsa yeniden o gozler, hep gormek ister. o gozler hep gormelidir.
yasli bir evsiz olayi pek guzel ozetlemistir filmin en basinda:

ask sokaklarda olur olmasina da aski yasatmak icin, yasatmaya devam edebilmek icin sicak bir yuva gerekir...daha dogrusu en azindan sicak bir yuva kurma istegi...
--- `spoiler` ---

2004, paris

johnny cage in hayatını anlatan film.

yerini fazlasiyla dolduran oyunculuk, yerine cuk oturan goruntuler, yerinde harika dinlenen hatta bazen eslik edilen sarkilar ve enfes senaryonun birlesiminin adidir “walk the line”
johnny cash’in otobiyografisinin high fidelity deki siradan kahramanimizin neden basucu kitabi oldugunu anlamanizi sagliyor film. unlulerin marjinal hayatlariyla yine dustuk yollara diyorsunuz once, sonra bir de bakmissiniz biz olagan insanlarin acilari, korkulari, kayboluslari, basari ve basarisizlik arasindaki uzun bekleyisleri, azmetmeleri, sevincleri, asklari cikmis karsiniza.

amerikali contry/folk muzigin 1950 lerden beri degismez ismi cash in hayati hepimizin yanindan gectigi hayatlardan degil aslinda. trajediyle erken yasta tanismanin agirligini omuzlarinda omru boyunca tasimak zorunda kalanlardan o. siyahlar icindeki adam o, etrafini eglendirirken daimi kayboluslarinda ‘vakti bitirmeye cabalayan’ o; gitmedigi yol, sevmedigi kadin, ugramadigi sehir bulunmayan, arayisinda calmadigi kapi kalmayan, her evden ‘yine olmadi’ deyip kapiyi vurup cikan, ‘gormek icin bakmayi bileceksin’ derken esine, gitarinin ucunu bile goremeyen, varolusunu gereksiz oksijen tuketimi ve kendinden baska ‘iyi’ bir insanin varolma hakkini elinden alisi olarak gorecek kadar ‘kayip’ bir adam, inanmak isteyip neye inanacagini bilmeyen, inanmayi arayan, saskin ve sudan cikmis yerinde durmaz balik, hem olume yakinlastiranlarla kendi kendini yok etme birligi; hem de kendini yeniden sekillendiricek guc, eline formul tutusturulmayan, tesadufi bir sekilde baskalasmis ve farkliliklari hazmedeyim derken guzellesmis, sekerlenmis hayatin kahramani bir adam.

sahnede uzun sure siyahlar icinde cikiyor karsimiza .
'till things are brighter, i'm the man in black’ man in black diye sarkilar soylerken hicbir seyin daha iyiye gitmeyecegine kendini kurdugunun farkinda mi? hayatinin aski olarak tanimlayacagi onun kahramani, june carter ile tanisincaya kadar farkinda. sonra ise umut ve umutsuzlugun koruklendigi, orta yolun bulunmadigi , bir ters bir duz gidilen, yuksek dozajli mutluluk ve mutsuzluklarla bir surec basliyor cash in hayatinda:
and then i see a darkness oh no, i see a darkness do you know how much i love you cause i'm hoping some day soon you'll save me from this darkness
june carter toplumun bosanmayi lanetlemek olarak gordugu donemdeki dul kadin sarkici. topluma ve ailesine karsi sorumluluklarini bir kenara itemeyip uzun sure baskalarinin uygun gorduklerinin ardindan kostursa da asla yuzeysel bir hayatin parcasi olmuyor. makyaj kupu sahne performanslarinda bile ortaya cikan dogalligi, ictenligi, yasama azmiyle insanin icini isitiyor.
reese witherspoon un oyunculugu sapka cikartiyor; huzne karismis enerjiyi, ihtisamli durusun arkasindaki kucuk kadini, yumusak tavirlarin hakim oldugu; lakin gerekli durumlarda eli masali bir cadalozu barindiran karakteri pek guzel gozler onune seriyor. kederi, sevinci oynamanin otesinde sarkilari seslendirken onlari yasamasi ve yasatmasiyla ise hayranlik topluyor:
“i go out on a party and look for a little fun but i find a darkened corner because i still miss someone love is a burning thing and it makes a fiery ring bound by wild desire i fell into a ring of fire i fell into a burning ring of fire i went down, down, down and the flames went higher and it burns, burns, burns the ring of fire”

binlerce hayranina, yuzlerce basarili konserine karsin hayatinin gereksizligini ve kendisinin basarisiz oldugu saplantisini paltosunun sol cebine diken cash hep ‘dokunsaniz aglarim’ der gibi bakiyor. tanri’ya inanmanin yeterli olmadigi, onemli olanin kendine inanmak oldugu su hayatta cash kendine inanan gozleri june de gordugunde ise ‘zamanin, son gunu getirmek icin tuketimi cagristirdigi yasam’i yeni bir anlami agirliyor. sevdigini kazanmak icin verdigi mucadele once kendini kazanmaktan geciyor ve olaylar gelisiyor…
cash otobiyografisinde june icin sunlari soyluyor:
"what june did for me was post signs along the way, lift me when i was weak, encourage me when i was discouraged, and love me when i was alone and felt unlovable.”
kutu kutu uyusturucuyla beynini yok saydirmayi kayip dunyasinda varolma kaynagi edinen cash beyniyle savasi birakiyor, onunla yasamayi ogreniyor. nefret ettigi babasinin, guzel kahramanlik hikayelerini hatirlattigi gun ise gulumsuyorsun: insan kendini kazanınca gecmis de anlasmaya katiliyor. seyirci icinden gectigi onlarca duygusal hallerden huzuru ve umutu son durak belleyip salondan agiza takilan enfes sarkilarla ayriliyor:
“as sure as night is dark and day is light i keep you on my mind both day and night and happiness i've known proves that it's right because you're mine, i walk the line"

ocak 2006- paris

--- spoiler ---

-sen biliyor muydun?
-bu kadar ani evleniceklerini tahmin etmiyordum.
bana da şok oldu.
**
-arkadaslık teklifi yollamıs sana kerem. kim bu kerem? kızım yıkılıyor. mesajlar da yollamıs. baktın mı?
-bakmadım. bakmadım!
-kızım bi sene oldu. kapattın kendini. biraz etrafına bak. biraz flort et.
-kiminle flort edeyim bu saatten sonra? kime guveneyim? altı sene altı sene.
-cok kolay. bi dugmeye basacaksın. kabul et.
-naptın ya?
-takıl biraz. evlen demiyoruz.
-yaa!
-sen ne yap biliyor musun? eve git. gokhan la eski fotograflarınıza bakıp agla. kendine gel kızım.
**
-sen gergin misin?
-her sey cok hızlı gelismedi mi? gergin degilim. saskınım. uzun zamandır hayatımda kimse yoktu.
-sen tanıdıgım en guzel, en yetenekli kadınsın. uzun zamandır boyle hissetmemistim. bu anlamda benim de hayatımda uzun zamandır kimse yok. sen o sarkıyı soylemeseydin belki benim donum sahneye bakmayacaktım ve su an burda olmıcaktık. tesaduflere..
-tesaduflere..
**
-kusura bakma. seni de cok zor durumda bıraktım. hic boyle olacagını dusunmedim.
-olsun. sen benim elimi tuttun ya gerisi muhim degil.
**
-altı sene iliski. tam evlilik hayalleri kuruyorduk. beni aldatmıs. simdi de gelmis beraber rakı icelim diyor. iyi ki ayrılmısız. iyi ki beni aldatmıs. iyi ki o kadınla evlenmis. yoksa biz senle tanısamıcaktık.
-bi daha seni rahatsız ederse haberim olsun.
-napıcaksın? dovecek misin?
-yok canım.
-kerem sen beni kıskanıyor musun?
-bana tasınsana. ben her sabah seninle uyanmak istiyorum.
**
-daha evvel de rum olayları olmus. babamın dukkanını basmıslar. az daha oluyormus. bir turk komsusu, yorgo ya dokunanı yakarım demis, korumus. babam o zaman burda kalmaya karar vermis, gitmemis, sahiplenmis.
**
-bizi ayırmak icin her seyi yapabilirler. aramıza yollar sokabilirler. yalnız yapamayacakları bi sey var. bu satırları yazan ve sana atan kalbe dokunamazlar.
bu bir veda degil. veda etmek yakısmaz bize. bir gun gelip seni alıcam. bekler misin beni?
-sen benim kaderimsin niko. seni ilk gordugumde artık her seyin degisecegini hissetmistim.
-gulen gozlerini yanımda goturuyorum. sen benim kaderimsin.
**
-sen onu seviyorsun. bu senin kalbinde. bunu senden kimse alamaz. cok sanslısın. boyle guzel duyguları ona hissediyorsun.
**
-iki ok atmıs eros. birine asık olması icin. digerine asık olmaması icin. bir gun kadın defne agacına donusmus. ama adam onu hep sevmis.
**
-saclarını ates almıs. kuller birlesmis sonsuza kadar mutlu ve beraber yasamıslar. kerem ile aslı gibi. ferhat ile sirin gibi.
-cok guzel bir hikaye. oglumuz olursa adı kerem olsun.
-kızımız olursa defne.
--- spoiler ---

bir film.

araya yollar girer. insanlar girer. kotu olaylar girer.
ama birbirine atan iki yuregin birbirine atmasına kim mani olabilir ki?

aşk tesadufleri sever 2

birbirini seven, cok asık iki sanatcı. ama adamın cok ciddi alkol problemleri var, ve kadını da asagı cekiyor bu sebeple. kadının menajeri:
-onu rahat bırak. ben onun basarılı ve mutlu olmasını istiyorum sadece..
**
-ı am sober. ı am gettıng better.
-we both know that u are goıng back to your old days and u wıll fuck all up. when thıs happens ı just wanna make sure that she ıs not wıth u. she loves u too much to let u go. she must not suffer.
**
ve adam gider. ve adam kendi yokolusunu imzalar alkolle, vefat eder. kadın uzulur cok. ve sarkılar yapmaya devam eder. basarı ustune basarı gelir. hep ozler onu ama isine de dort elle sarılır.
bazen cok deneriz. olmaz. cok iyi insanlarızdır, cok hak etmisizdir. ama lanet olsun, olmaz. bazen olmaması kalbi acıtır, kalbe yumru oturtur.

-spoilerımsı-
-(esas kız)sen gelecek icin yasıyorsun, bense gecmiste kaldım...
-spoilerımsı-
bu kadar 'katıksız' kac tane romantik-komedi izledik acaba? fazla olmadıgına eminim. dogal, yalın, samimi.. kara mizahıyla gulduren, yogun hissiyatlarıyla aglatmamamak icin savastıran. filmin gercek bir hikayeden yola cıktıgını bilmek daha da derinden etkiliyor.. boyle bir ask bu dunyada bir yerlerde gercekten yasanmıs.. kavusamamalı, acılı, sancılı ask hikayelerinden sonra ilac gibi geliyor bu film. acısıyla tatlısıyla gercekciligini elden bırakmıyor cunku.. tesadufler her daim var, ama tesaduflerden varmak istedigin eve giden tasları dizmek hep senin elinde diyorlar bize. iyi ki de diyorlar.
-spoiler- -(esas adam) bir daha hayatına birini soktugunda gecmisini unut.
kadınımız da soz dinliyor ve bunu yapıyor zaten.. hem de o'nu sonunda gelecege tasıyan bir adamla..
-spoiler-

her sey iyi hos da boyle insanlar orada varsa kore'ye mi tasınsak yahu?

----spoiler---- adamın kadının yeni talibine ogrettigi on kural:
1-ondan seksi olmasını isteme. sadece isteme...
2-3 bardaktan daha fazla icmesine izin verme. hemen sarhos oluyor...
3-kafeye gittiginizde kola yerine kahve ic...
4-sana vurdugunda acıyormus gibi davran...
5-acıdıgında acımıyormus gibi...
6-beraber yuzuncu gununuzde ona sınıfın ortasında cicekler ver... cok sevinecek...
7-onun icin tenis ogren. arada hapse dusmeye de hazır ol...
8-seni oldurecegini soylediginde, sana kızgın oldugunda onu hafife almazsan iyi edersin...
9-eger ayakları ayakkabıdan agrırsa onunla ayakkabılarını degis...
10-son olarak yazmayı cok sever. onu cesaretlendir... -
-- spoiler ---

2010-ıstanbul

her zamanki `cagan irmak` filmlerinden: leziz.
--- `spoiler` --- "gurbet benim icimdedir" o kadar iyi verilmis ki.. magraben bir cezayirli tanımıstım. yani cezayir in azınlıgından. bana demisti ki "fransa da beni arapsın diye asagılıyorlar, cezayir'de magrabensin diye.. hicbir yere ait olamıyorum.." tam da bunun filmidir dedemin insanları.. istiklal marsını katiyen yarıda bırakmayacak kadar vatan sevgisiyle dolu olup sinirlendiginde yununca kufredecek kadar karmasık insanların filmidir. o kadar guzel bir is cıkarmıslar ki.. filmin aglatmadıgı kısmına da katılmıyorum. ben hungur hungur birkac yerde agladım. dede figuru sahane bir figur. guclu, keyifli, neseli, guleryuzlu, iyicil, yardımsever, sosyal, humanist, kibar, saygılı.. filmde de dedikleri gibi "bu dunya icin fazla nazik.." zaten bu dunyada kendini fazlalık gibi hissetmesi hep bu fazla inceliginden olmadı mı? yanına aldıgı cırak cocuga taptım. nasıl bir saflık, mertlik, guzelliktir o cocuktaki? nasıl bir insan sevgisi doluluktur? kız kardesine diger ona uzunca sure ters davranan cocuk icin, ozan icin "o da senin abin" demis ya, bittim orada.. nasıl bir ici temizliktir bu? fransızların dedigi gibi sanırım: "iyilik er ya da gec karsı tarafta da iyiligi dogurur.." ne olur oyle olsun. sırf filmlere has olmasın boyle seyler..

"vatanı satıyorlar.. vatanı satıyorlar.. herkes nereye saklandı?"

"deli degil o. aklı farklı calısıyor.."

"senin kalbin kotu cocuk.. kalbini duzelt."

"metafor nedir?"

"valizleri sevmem. ayrılık getirirler.."

ve su an aklımda kalmamıs onlarca guzel detay. dedenin denize attıgı mesaj sisesi yunan kıyılarına ulastı ya orada gulumsedim ben. guzel insanların isleri rast gidermis derler. hem hayatın gizli bir dengesi var. --- `spoiler` ---

cok yasa `cagan ırmak`. bu ulkedeki en sevdigim yonetmen olacaksın hep.

film.

george downes: the misery, the exquisite tragedy. the susan hayward of it all. ı can just picture you there, sitting alone at your table in your lavender gown.

julianne potter: did ı tell you my gown was lavender?

george downes: hair swept up. haven't touched your cake. probably drumming your fingernails on the white linen tablecloth, the way you do when you're really feeling down. perhaps looking at those nails thinking: 'god, ı should have stopped in all my evil plotting to have that manicure, but it's too late now.

julianne potter: george, ı didn't tell you my dress was lavender.

george downes: suddenly, a familiar song. and, you're off your chair in one, exquisite movement...wondering, searching, sniffing the wind like a dapple deer. has god heard your little prayer? will cinderella dance again? and then, suddenly, the crowds part and there he is: sleek, stylish...radiant with charisma. bizarrely, he's on the telephone. but then, so are you. and then he comes towards you...the moves of a jungle cat. although you quite correctly sense that he is...gay...like most devastatingly handsome single men of his age are, you think...what the hell. life goes on. maybe there won't be marriage...maybe there won't be sex...but, by god, there'll be dancing.

en sevdigim kadın aktrislerin en sevdigim romantik-komedi filmleri:

`meg ryan` guzellemeleri:
(bkz: sleepless in seattle)
(bkz: kate&leopold)
(bkz: you've got mail)
(bkz: addicted to love)
(bkz: french kiss)
(bkz: when harry met sally)
(bkz: serious moonlight) -bu cok basarılı degil. orta-
(bkz: women) -bu da cok basarılı degil. orta-

`drew barrymore` guzellemeleri:
(bkz: 50 first dates)
(bkz: going the distance)
(bkz: music and lyrics)
(bkz: he's not that into you)
(bkz: the wedding singer)
(bkz: everyone says ı love you)
(bkz: never been kissed)

`julia roberts` guzellemeleri:
(bkz: conspiracy theory)
(bkz: pretty woman)
(bkz: nothing hill)
(bkz: mona lisa smile)
(bkz: the mexican)
(bkz: run away bride)
(bkz: my best friend's wedding)
(bkz: stepmom)
(bkz: miror miror)
(bkz: eat pray love)
(bkz: larry crown) -bu pek basarılı degil. orta-

`sandra bullock` guzellemeleri:
(bkz: the proposal)
(bkz: the lake house)
(bkz: miss congeniality)
(bkz: practical magic)
(bkz: while you were sleeping)
(bkz: two weeks notice)

`michelle pfeiffer` guzellemeleri:
(bkz: frankie and johnny)
(bkz: one fine day)
(bkz: the story of us)
(bkz: ı am sam)
(bkz: cheri)
(bkz: stardust)
(bkz: hairspray)
(bkz: dangerous liasons)

`gwyneth paltrow` guzellemeleri:
(bkz: sylvia)
(bkz: possession)
(bkz: shakespeare in love)
(bkz: great expectations)
(bkz: sliding doors)
(bkz: emma)

ben bu filmi amerikan futbolu hakkında aptal saptal bir film zannettim. o yuzden hic bulasmadım ilk cıktıgında. sonra arkadasım tavsiye etti, sen seversin dedi. allahım ne kadar guzel bir film cıktı anlatamam. bir hayli etkilendim, bir hayli hosuma gitti. gercek hayat hikayesi olması sebebiyle zati yarattıgı etki on yuz bin milyonla carpılıyor..

--- `spoiler` ---
karakterleri abartılı bulmadım. ictenlikli geldiler.. bir fransız ozdeyisinde dedikleri gibi "bedavaya yapılan iyilik kadar guzel hicbir sey yoktur bu dunyada".. bir kez daha hak verdim. sonunu da cok guzel baglamıslar kanaatimce.. aynı kenar mahalledeki benzer kosullara sahip, sporda yetenekli cocugun hayatının erken yasta bitmesi, bir silahlı catısmada oldurulmesi; bu cocugun oradan herhangi bir cocuk olabilecegi ve farklı bir yol secen, belki de farklı bir yolun onu sectigi adamın basarı ve mutluluk hikayesi.. hayat ne garip. vapurlar martılar filan.

herkeste calısacak yontemi bir ogretmenin bulması cok onemli. insan iliskilerinde de bu boyle. amerikan futbol takımında basarısız olan micheal ı koruyucu annesinin basarıya goturme tarzı akıllardan cıkmayan sukela film:
-micheal, takım arkadasların senin ailen. ailen zarar gorsun ister misin? bizi canla basla korursun degil mi? takımını da koru...
ardından micheal mucizeler yaratır futbol takımında.

yılmaz erdogan filmi.

eskiden ne guzel severdi erkekler bizi. kacırdık mı o treni?
hissiyatını daha basında hissettiren guzellik. reis tıpkı babam.

dokunuyor iste bana boyle seyler.
resin kızlarının masumiyeti dokunuyor.
ilk ve omurluk asklarındaki hem kızlardaki hem erkeklerdeki masumiyet dokunuyor.
kızların kendini sakınırken sinirlenmeleri, ve "sinirlenince de ayrı guzel oluyormussun" daki erkekler dokunuyor.
reis in kapı gibi durusu ve sonra gelen hastalıgı dokunuyor.
sag sol olaylarına karısan universiteli gencin "bizim davamız baska" deyip buyuk asık oldugu kızı unutusu dokunuyor.
kızın hic kimseye varmayıp yıllarca cocugu beklemesi dokunuyor.

yıllar geciyor. cok uzun yıllar. cok deneyimler kazandıgımız iddia ediliyor.
benim en masum kalmıs taraflarıma bu film ısrarla dokunuyor.

julia roberts bu filmde tipik bir ikizler kadınıdır. sık sık sevgili degistirir. her sevgilisi julia nın kahvaltıyı kendisinin sevdigi gibi sevdigini sanır. bir adamla en sevdigi kahvaltının menemen oldugunu soyler, baska bir adamla en sevdigi kahvaltının kahvaltı tabagı oldugunu soyler, baska bir adamla bu sucuklu yumurta olur, baska bir adamla pastırma, otekiyle kavurma, biriyle waffle, baska bir adamla krep, biriyle börek, digeriyle pancake, berikiyle tost, otekiyle omlet. hep sevdigi adam icin sekil degistirir julia. butun adamlar julia ya tam hayallerimin kadını der, evlenme teklif eder, julia her evlenme gunu gelinliginin altına spor ayakkabılarını giyip ben yapamıcam seklinde kacar. bir gun sahneye richard gere girer ve ilk defa julia ya sorar:

-peki sen kahvaltıyı gercekten nasıl seviyorsun?

yonetici kisilik tipine sahip, kuralcı, disiplinli, iskolik bir istanbul dan gelen kadın ve muzisyen, rahat, neseli izmirli bir adamın bir gunluk yol filmi.
o kadar keyifli bir seyirlik ki..



hayat cagırınca gitmek gerekir.

"kalmasın yarıda
tut elimi gidelim
cozulur sır sen gelince yanıma.."

sandra bullock filmi.

annane ve dede lokum, anne ve baba lokum, cocuklar desen ailedeki keza oyle. sandra yı oyle bir sahipleniyorlar, oyle bir aralarına alıyorlar ki sandra hastası oluyor onların ve sevdigi adam kadar aileyi de seviyor ve bırakmak istemiyor.

sex and city de carrie bir adamla beraber. iliskileri sorunlu gidiyor. ama adamın lokum gibi bir annesi var. carrie ile saatlerce sohbetler ediyorlar, keyifler yapıyorlar, beraber muthisler. carrie adamla sorunlarını cozemeyince anneye gidiyor ve cok uzgunum, oglunla ayrılıyoruz diyor. anne ise iyi dusun, baska bir adamın benim gibi bir annesi olmayacak diyor. haklı da. carrie kadından ayrılırken ciddi ciddi kendi annesinden ayrılmıs gibi bunalıma giriyor.

-yavrum boyle seyler yalnız filmlerde olur.

o yuzden filmleri seviyorum, gercek hayattan daha cok.

aslında dunyanın ozetidir bu film.

bir grup superkahraman canla basla dunyayı kurtarmaya calısır, bir grup ozel yetenekleri olan insanlar var gucuyle dunyayı bitirmeye calısır.

hayat tarih boyunca iyiyle kotunun savası.

sunu unutmayın: ısrarla hep iyilik kazanıyor. kotulugun kazandıgı gun hepimiz zaten yok olacagız.
o yuzden dunyadan umidi kesmeyin. biz daha gucluyuz:)

lezız.

kiki's delivery service deki gibi bir tatlı cadı olup dunyaya iyilik yaymayı duslemek, ustune bu sırada hayatının askıyla karsılasmak; spirited away deki gibi bir ejderhalı yakısıklıya asık olup hem ona kara gunde buyuna posuna bakmadan arka cıkan kahraman kucuk kız olmak, hem de onca sapına kadar korunmayı duslemek; komsum totoro daki gibi sevimli hayvanların sana dostluk yapmasını istemek; hows moving castle daki gibi bir kahraman adam tarafından bir lanet buyu sebebiyle yuz yasında gostersen de asık olunan genc kız olacagını hayal etmek; kucuk bir deniz kızı ponya olup en iyi arkadasın kucuk erkek cocuguyla buyuk maceralara cıkmak; laputa in the sky daki gibi bir erkek cocugun senin maceranda sana cesurca eslik etmesini ve seni korumak icin akla karayı secmesini gormek kim istemez ki?

cher ve winona ryder ın basrollerini paylastıgı sıcacık film.

cher evlenmis bosanmıs, ozgurlukcu, biraz deli dolu, guzel bir annedir.
winona onun kızıdır. winona son donemlerde iyice dinle kafayı bozmus, ornek hristiyan olmak istemektedir.
cher ve kızı, bekar bir anne ve kızı olarak gittikleri her kasabada dıslanmakta, biraz orada yasayıp tasınmaktadir.

ozgurluk, mutasıplıklar, kalıplar, kalıpdısı dusunmek, din, takıntılar, ucarılıklar uzerine leziz bir filmdir.

-sen, anneni ne kadar anlıyorsun?

nick hornby'nin 1992 de çıkan kitabı. 1997 de sinema filmi olarak karsımıza cıkar. drew barrymore oynamaktadır.
hayat futbol mudur? belki de bazılarımız icin oyledir;)

tapıyorum, deli gibi, olesiye. buyuleyici buluyorum. birazcık sihirli.. cok sevdiklerim:

(bkz: kiki's delivery service)
(bkz: majo no takkyuubin)
(bkz: sprited away)
(bkz: sen to chihiro no kamikakushi)
(bkz: princess mononoke)
(bkz: mononoke-hime)
(bkz: howl's moving castle)
(bkz: howl no ugoku shiro)
(bkz: laputa the castle in the sky)
(bkz: tenkuu no shiro laputa)
(bkz: my neigbor totoro)
(bkz: tonari no totoro)
(bkz: paprika)
(bkz: the girl who leapt through time)
(bkz: toki o kakeru shoujo)
(bkz: grave of fireflies)
(bkz: hotaru no haka)
(bkz: ponyo on the cliff)
(bkz: gake no ue no ponyo)
(bkz: whisper of the heart)
(bkz: mimi wo sumaseba)
(bkz: only yesterday)
(bkz: omohide poro poro)
(bkz: the borrower arriety)
(bkz: karigurashi no arrietty)
(bkz: innocence ghost in the shell)
(bkz: kokaku kidotai innocence)
(bkz: the wind rises)
(bkz: kaze tachinu)
(bkz: porco rosso)
(bkz: nausicaa of the valey of wind)
(bkz: kaze no tani no nausicaa)
(bkz: 5 centimeters per second)
(bkz: byousoku 5 centimeter)
(bkz: tales from earthsea)
(bkz: metropolis)
(bkz: metoroporisu)
(bkz: cowboy bebop the movie)
(bkz: cowboy bebop tengoku no tobira)
(bkz: millennium actress)
(bkz: sennen joyu)
(bkz: tokyo godfathers)

her sey sıhırlı filmi..

gelmıs gecmıs en ıcten ıltıfatlardan bırıne ev sahıplıgı yapan film..

--- `spoiler` ---
-u use my gym card. u share my netflıx. ı dıdnt even know about all thıs before ı came here.
-exactly. u are so dıfferent than all women that ı know. u would never care about all thıs stuff.. ı am sorry. ı dıdnt explaın to u all thıs. ı just wanted u and me, only you and me. ı just want you and me, and leave all thıs behınd and have our own lıfe ın new york.
--- `spoiler

harıka film.

zamanda yolculuk yapan adam vefat eden o kucukken, annesinin gecmisteki donemine gider ve metroda karsısına oturur. annesi bir sarkıcıdır. jazz soylemektedir. annesine bir sey caktırmadan bir yabancıymıs gibi konusur:
-ben sizin hayranınızım. cok guzel bir sesiniz var.
-cok tesekkurler.
-bir kadınla tanıstım. o hayatıma girdiginden beri ilk defa kendimi guvende hissediyorum. bir gun sizin sarkılarınızı dinlemesini cok isterim.
-belki bir gun dinler:)

istanbul asıklarına bir film olsa gerek. ankara'nın en sevdigim yanı istanbul'a donusudurculerin filmi olsa gerek. ya da baskasının cocuklarını kendi cocuklarıymıs gibi sevebilenlerin, baskalarının acılarına ve mutluluklarına kendilerininkiymis gibi yaklasabilenlerin filmi olsa gerek. ask'ı her seyiyle sahiplenmek gerek sanki filmi icsellestirirsen. aniligiyle, kendi dogrularıyla, gorece yanlıslarıyla, beklenmedikligiyle, sıradanlıgıyla, sıradısılıgıyla, sıcaklıgıyla, sogukluguyla, hatalı tutumuyla, turnayı yureginden vurmalarıyla, kaderle, kendi elinle yarattıgın gelecekle, umutlarla, vazgecislerle, vazgecemeyislerle, duygu saganaklarıyla, okuzluklerle, sencilligiyle, bencilligiyle, sabitligiyle, tutarsızlıgıyla, mantıgıyla, mantık dısılıgıyla, nesesiyle, acılardan acı begendirmesiyle, guzeliyle, cirkinligiyle, egrisiyle dogrusuyla.. oldugu gibi.. her seyiyle sahiplenmek gerek. cok elestirilmesi bundan olabilir.

harıka wes anderson filmidir.

başyapıt olan film.

benim hayatımın aşkı yok. mr nobody filmindeki gibi farkı yerlerden birlestirdiginde farklı buyuk asklara cıkıyorum. kafam karısıyor. aman zaten neyleyim gecmiste kalmıs buyuk askı? umarım gelecegime gelir, bir kahve icer, kalır.

julia roberts ve george clooney nin basrolu paylastigi enfes film.

bana eski esimi hatirlatiyor.
bunlar cok severek evleniyorlar, sonra kavga edip bosaniyorlar. julia baska bi adamla beraber:
-george: seni benim kadar gulduruyor mu?
-julia: beni senin gibi aglatmiyor.

derken olaylar olaylar.
burasi spoiler. cok asik olduklarini anlayip yeniden evleniyorlar.
ben de bikac senede bir eski esimi yoklarim, musmula suratla cevap verir. bizden bi daha olmayacak, biliyorum.
ama paralel evrenlerin birinde bu filmiz;))

fazla utopik, fazla klise.

--- `spoiler` ---
o hayatınızın askı olacak, birbirinizin hayatınızın askı oldugunuz gun gibi asikar olacak, var olan butun birbirinize karsı olası yanlısları yapıp senelerce birbirinizden ayrı gayrı omrunuzu gecireceksiniz, engelleri yıkıp zar zor nihayet kavusacaksınız, bu sefer de olum sizi erken yasta ayıracak.. oldu, gozlerim doldu. filmdir, kitaptır, kurgudur deyip hayatı kaldıgınız yerden surdurmenize sebep.
--- `spoiler`

ızledıklerım ve cok sevdıklerım:
(bkz: shi gan)
(bkz: time),
(bkz: more than blue)
(bkz: bin jip)
(bkz: 3-iron),
(bkz: keulraesik)
(bkz: spring summer fall winter and spring)
(bkz: yeopgi jeopin geunyeo)
(bkz: my sassy girl)
(bkz: nae meorisoki jiwoogae)
(bkz: a moment to remember)
(bkz: daisy)
(bkz: bimong)
(bkz: dream)
(bkz: ı'm a cyborg but that's ok)
(bkz: windstruck)
(bkz: oldboy)

sevmediklerim: (bkz: the classic) (bkz: tokyo)

izlemek istediklerim: (bkz: kimssi pyoryugi) (bkz: castaway on the moon) (bkz: il mare)

harika film.
su hayattir. her sey sudan baslar, suya doner. deniz evindir. denizin basi sonu yoktur. o etraftadır ve icindedir.

bir aşk masalı film.

assos ta bir ask hikayesi. tam bir feel good movie. tam bir true romance.
bir ada masali dizisinden asina oldugumuz guzellikler. ben on uzerinden dokuz veririm, bir puani racondan kirdim:) su gibi akti gecti bi bucuk saat. yuzumde hos bir tebessum kaldi.

aamir khan ın 2017 yılında cıkardıgı, annelere adanmıs dahi film.
sarkı soyleme ve unlu bir yıldız olma hayali olan 15 yasında gencecik bir kız vardır. annesine sıklıkla siddet uygulayan, cocuklarına cok katı kurallar koyan baskıcı bir baba vardır. ve saf, masum ama dirayetli bir anne. hayal kurmak bile yasaklanmıstır o evde. bir anne-kızın ozgurluge kacıs hikayesi ve hayallerden asla vazgecmeme azmi:

dune 2 de bir sahne hakkında konusmak istedigim.

simdi kral cocugumuz mavi solucan suyunu ictikten sonra gelecegi gormeye baslıyor.
ve onunde 4 alternatif gelecek beliriyor.
sadece tek yol onu, onun kazandıgı tarafa goturuyor ve o yolu izliyor.
simdi benim kafamda deli sorular.
alternatifleri olan bir gelecek mi var?
dogru secimlerle kapalı olan uc gelecek ihtimalini asıp, acık olan dorduncu gelecegi gerceklestirbeilir miyiz mesela?

muhendislik fakültesinde okuyan 3 arkadasın maceralarını konu alan, cok cok gulduren, eglenceli, kimi zaman huzunlendiren, cok guzel bir sistem elestirisine sahip 2009 aamir khan filmi.

kult filmlerimizdendir.
always:

--spoiler--
-neo: sana nasıl guvenebilirim? senin soyledigin yolun neden seceyim?
-kahin: sen secimini zaten coktan yaptın. onun icin burdasın. simdi seciminin nedenini ogrenmeye geldin.
--spoiler-

----spoiler---
esas erkek: artık uyu
esas kız: sen benle egleniyor musun?
esas erkek: hayır.
esas kız: neden bana yazıyorsun?
esas erkek: yalnızım. cok yalnızım. sen de yalnızsan burdayım. istemiyorsan ozgursun..
----spoiler---

3391 km. paris le izmir arasındaki mesafe.
sayılar carpar, boler, ayırır.
ama askınız gercekse aradaki sayıları ortadan kaldırırsınız, tırı vırıysa siz de yalan olursunuz filmi.

-kendinize gariban demeyin. gariban derseniz ezen cok olur. siz sanatcısınız.

216 arif-cem yılmaz

soffıa coppollo nun yonetmenliginde marie-antoinette i kristen durste oynadıgı harika film.

suphesiz en etkili sahne fransa krallıgı dusmek uzereyken ve sarayda herkes kacarken avusturyalı kacan akrabalarına "siz gidin. burası artık benim evim. esimin yanında duracagım" dedigi sahnedir. kamera 180 derece doner ve marie-antoinette krallıgı arkasına alır:

-ben ekmek bulamazlarsa pasta yesinler demedim.
marie-antoinette

sokak roportajı:

woody allen: -kac senedir berabersiniz?
kadın:-5
woddy allen: -nasıl basarıyorsunuz beraber kalıp mutlu olmayı?
kadın: dunya ustundeki hicbi sey hakkında bir bilgim ya da fikrim yok.
erkek: ben de tıpkısıyım.

manhattan-woody allen

2019 model star wars filmi.

-spoiler-

-rey: be with me.. star wars
**
-people keep telling me they know me. noone does.
-but ı do.
star wars
**
-never be afraid of who u are. star wars
**
-she knew everything. but she saw your heart, she saw your soul. star wars

kült film:

-the eyes chico. they never lie.
-gozler chico. gozler asla yalan soylemez-

son 10 yilda izledigin filmlerden en keyif aldiklarinda top 5 yap deseler koyacagim, keanu reeves-winona rider guzelligi....

ona ayril8rken bu filmi izle demistim. cunku izlerse anlar, eminim....

turk-alman yapimi bir film.

-spoiler-



-spoiler-

lezziz film.

-spoiler-

kızımızın esi vefat etmistir. asık oldugu adam onu bir partiye davet eder:
-kızımız: yas tutmam gerekiyor. partiye gelirsem hakkımda ne dusunurler?
-adam: hakkında konuslanlar olmadan da yasayabilirsin. simdi kırmızı elbiseni giyiyorsun ve koluma girip partiye gidiyoruz.

soyle adamların agır hastasıyım:)

film.

a woman whose life is work. a business woman who is mean to everybody at work. a business woman who is not loved by her co-workers. could a man who works by her side reach to the pink sweet heart of hers?

film.

two good hearted sweet witches. two sisters. if a little girl makes a which of the man of her dreams one night, will this man walk in one day in her life when she grown-ups? is life that magical?

-senin gibi tatlı avanak bir kadının benim gibi bı salakla beraber olma ihtimali milyonda bir de olsa ben teklifimi yapıp şansımı denemek istiyorum
filmi.
alınan en sevimli evlenme teklifi;)

başı, ortası, sonu; her şeyi tam kıvamında film.

-ken: barbie, burda kimse kıyafetleri onemsemiyor. geldigine mutluyum. sana kıyafetlerimi gostrebiliyorum.
ken-toy story 3

bunu her konuda bir ilişkiye adapte edebilirsiniz. o senin onemsediklerini onemser. kalp.

-benim intihar ettigim icin gittigim dunyada bile pembe polyanna gozluklerim var.

filmi.

______________

karanlık dusunceleri olan herkese gunde uc posta izletilmesi gereken karanlık bir konudan aydınlıga ve umuda cıkan film.

önce evi temizlemem lazım, ben ölünce arkamdan pis demesinler diye dusunmus kac kisiyiz?;)

julia roberts ve brad pitt guzelligi:

-julia: if two people argue all the time but they love each other, when their relation will end? -eger iki kisi durmadan kavga ediyorsa ama birbirlerini seviyorlarsa, iliskileri ne zaman biter?-

-brad: never. -asla-

film. zekası kendine fazla gelen uyumsuz bir kız. ve bir erkek ona uc dort basamaklı sayıları kafasından carpabiliyor diye asık olur.:) cok guzel bir baba-kız iliskisine de sahit oluruz. onu anlamayan annenin aslında kızını ne cok sevdigini de hissederiz.

emma stone un ilk filmlerindendir. bir genclik filmidir. ama cici mesajları olan, yer yer muzip bir filmdir.
bir kızın hakkında bekaretini kaybetti diye dedikodu cıkar ve olaylar gelisir:)
emma stone nun bu filmdeki kisiligi ve durusu acayip tatlıdır.

taylor swift in bir parcası dusuyor usuma:

insanı ikilemde bırakan film.

serenay sarıkaya ve nejat islerin basrolunu paylastıgı 2016 yapımı film.

sevdiklerim:
(bkz: how to train your dragon)
(bkz: the incredibles)
(bkz: happy feet)
(bkz: marry and max)
(bkz: nine)
(bkz: ice age)
(bkz: toy story)
(bkz: up)
(bkz: wall-e)
(bkz: tangled)
(bkz: ratatouille)
(bkz: despicable me)
(bkz: shrek)
(bkz: finding nemo)
(bkz: monsters)
(bkz: the princess and the frog)
(bkz: lion king)
(bkz: rango)
(bkz: megamind)
(bkz: legend of the guardians)
(bkz: arthur and the invisibles)
(bkz: mulan)
(bkz: anastasia)
(bkz: pocahontas)
(bkz: the triplets of belleville)
(bkz: the prince of egypt)
(bkz: brave)
(bkz: fantasia)
(bkz: alaaddin)
(bkz: chico&rita)
(bkz: une vie de chat)
(bkz: the aristocats)
(bkz: peter pan)
(bkz: alice in wonderland)
(bkz: one hundred and one dalmatians)
(bkz: chicken run)
(bkz: madagascar)
(bkz: the polar express)
(bkz: coraline)
(bkz: surf's up)
(bkz: rio)
(bkz: the simpsons movie)
(bkz: robots)
(bkz: waking life)
(bkz: hotel transylvania)
(bkz: frankenweenie)
(bkz: corps bride)
(bkz: kirikou et la sorciere)
(bkz: princes et princesses)
(bkz: sita sings the blues)

herkesin farklıdır.

benim aldıgım en buyuk hayat dersi:
-guclerini ve beynini kontrol etmezsen ölürsün.
jeanny nin hikayesi.

boyle hikayeler film oluyor iste. karısını daha genc bir kadın icin terk eden unlu haberleri degil. hastalıkta. saglıkta. varlıkta. yoklukta. tum kosullar alehinize islese de kenetlenen sevgiler olay oluyor. filmde dedikleri gibi..
kimse kimseyi degistiremez.. sadece onu sevebilirsin.... ve sen onu sevince degisebilir isterse.

nicole kidman ın monaco prensesini ve grace kelly yi oynadıgı harika film.

krallıgınız ve esiniz prens bey icin; ulkenizi nasıl kurtarırdınız?

ben boyle epik hikayeleri cok seviyorum.
en sevdigim tur epikle lirigin bulusması.
bunda ikisi de var.

hem romantik, hem destansı..

yılmaz erdoğan'ın 2013 yapımı filmi.

aamir kaan ın 2014 yılında cıkardıgı film.

keyifli romantik komedi:

açlık oyunları serisinin ilk filmi. bu filmi neden bu kadar sevdik? çünkü kendi hayatından önce sevdiğinin hayatını düşünmek vardı.

serinin ucuncu filmi ama evveliyatını anlatıyor: