olm yok öyle bişi. bizzat kendim ateistim, çevremde en çok sevilen, günde en az 3-4 misafir ağırlayan adamım (ya beyler muhabbet sohbet ok ama cidden az gelin çalışacak zaman kalmıyor) parantez içi beni tanıyanlara gelsin.
başlığı açanın cahilliği der geçerim, ateist adam kafası çalışan sorgulayan adamdır.
ikinci el olarak başkası tarafından kullanışmış inançlar ile işi olmaz, ödül-ceza gibi aonuçlara göre "yönetilmez" yada koyun gibi güdülmez. okur, araştırır ve bilimin mantığın kabul etmedine inanmak zorunda değildir.
cennet çok güvenli bir yer ise bir yılan elini kolunu sallaya sallaya nası giriyo oraya? hacer ül esvet cennetten düşen taş diyorlar (halbuki meteor) yahu duvarları bile sağlam olmayan bir yapı. bir de hikayeyi diğer taraflardan dinleyin dimi.
neyse, ben kendine bomba bağlayıp insanlar içinde patlatan gerizekalı ateis görmedim.
domuz bağı ile insanları bağlayıp işkence eden ateist görmedim.
başka dine mensublar diye okulda bütün yahudileri öldüreceğiz diye marşlar okutan ateist ülkeler görmedim.
ateizmde 7 yaşında eğer ateist namazı kılmıyorsa çocuğunuzu dövün diyen bir uygulama görmedim.
ateizm kurslarında çocuklara bebeklere tecavüz eden ateistler görmedim.
imam nikahlı eşini öldüren ateist görmedim.
camilerde bağış toplayıp fetö örgütü kuran, lideri habeşistanda olup burada eğitim yurtlarından yetişen bireyleri (sığırları) devlet mekanizmalarına yerleştirip, orduyu, hüvenlik teşkilatınına sokulup darbe yapmaya çalışan ateizm tarikatı da görmedim.
hızlı tren kazasından sonra, yaw allahın takdiri diyen ateistte görmedim.
yani kısacası siz, hangi tarafın ne bok yediğine bakıp ona göre insanları yargılayın. bu arada kimsenin bizi sevip sevmemesi de cidden umrumuzda bile değil.
sevmeyenler gidip yukardaki vahşilikleri yapmış insanları sevmeye devam edebilirler.
kimseye karışma yok, öncekilerden kalan bombok bir düzen içinde kendi habitatlarını oluşturup yaşamlarından keyif alabilecekleri bir ekosistemleri oluşturabilmişlerdir.
akıllılar, zekiler ve espiri anlayışları çok iyi. eldeki malzemeyi çok iyi kullanıyorlar.
bağnaz değiller, yozlaşmış değiller.
inançları zayıf (-ki bu sorguladıkları anlamına gelir) bu kötü birşey değil. adamlar haklı, kendilerinden öncekilere bakıp aman bir patırtı çıkmasın diye kamufle olmadalar.
genelde insanlar 35 yaşından önce adam akıllı aklını başına toplayaz. o yaşa kadar da türlü maymunluklar yapar (bizzat) asıl o dönemden sonra olgunlaşma denilen evde başlar. şu ana kadar kendi ve çevremizin yaşadıkları biçimden çok daha olgun olduklarını gözlemleyebiliriz. sadece dürüst ve tarafsız analiz edin inceleyin aynı kanıya varacaksınız.
içinde bulundukları ortamlar (sosyal çevre ve sosyal medya) onları (davranışsal) izleme fırsatı verir, ama bize onları asla yargılama fırsatı vermez.
genç yaşta başladığım mesleğim gereği 30 yıla yakın bir süredir 15-25 yaş arası insanlar ile çalışıyorum. bu süre zarfında bir çok yöreden bir çok kesimden fazlasıyla genç tanıma olanağı - şansı elde ettim.
kartları açık, gizli kapaklı oyunlar yada arkadan iş çevirmeler yok.
saygı kavramını "göremedikleri" için henüz tanışamadılar, onu da gördükçe ne cana yakın insanlar oluyorlar bir bilseniz keşke.
sözün özü, uğraşmayın uğraşmayın z adlandırılan ama kendilerinden öncekilerden hiç bir farkı olmayan pırlanta gibi insanlarla; önlerine hedef koyulduğunda nasıl keskin bir kılıca, nasıl sivri bir mızrağa ve nasıl şahlanmış bir ata dönüştüklerine ben şahidim. ilerde parlak alev olacak kıvılcımlar onlar.
samimi olmamaları sizi yanıltmasın, yapay sosyallikten ve gereksiz süslemekerden uzak durdukları için (durmayı tercih ettikler için) diğer insanlara samimi değillermiş gibi duruyor. bu davranışın altında "benim fikrim de bu ve buna saygı duy" mesajı gizli. bu mesajı göremeyenler fazlaca eleştiriyor, anlamamaya çalışıyor.
ben bile kendimin 20 yaşındaki halini görseydim, la çekil git derdim. kendimizi bile anlamaya gayret göstermemişiz. kimseyi bizim istediğimiz gibi davranmıyor diye dışlamamalı, aksine anlamalı ve yolunu açmalı.
ne zaman büyüdük biz?
yargılayanların sadece egosu büyüdü, yeni nesillerin ise özgüveni.
hangisinin iyi hangisinin kötü olduğuna siz karar vereceksiniz. kimseyi yargılamak bana düşmez.
matematik hayatım boyunca sıfır, sayılara bakınca gerçekten benim için hiç birşey ifade etmiyor. hani harflere bakıp kelimeyi okursunuz ve gözünüzün önüne yazan şey gelir ya, ben de o yok. kaplumbağa yazmak isterim kplumbağa yazarım, orada a harfini gereksiz görmüş beynim ne diyim.
okulda şansa iyi öğretmenlere denk geldim, hatta size bir anımı anlatayım:
havuz problemi çözülüyor klasik, iyi bir okul iyi bir öğretmen. bir türlü beceremiyorum öğretmen ise neden kağıda tek bir şey yazmadan kağıda bakıp düşündüğümü sordu. şöyle bir cevap vermiştim, su seviyesi yüksekken su daha hızlı akar, su seviyesi alçakken su daha yavaş akar, dolayısıyla aradaki basınç farkını ölçmenin mümkünatı olmadığından nasıl bir formül uygulanacağını bilemiyorum. çok sağolsun hocamız "sen o ayrıntıyı görüyorsan zaten bu sorunu çözmene gerek yok" demişti gülerek, şansa o sene matematik dersinden muaf olup geçer notla sınıfı geçmiştim.
yabancı dil öğrenmek ölüm, aynı kelimeyi bir hafta boyunca günde on defa ezberlemeye çalışıyorsunuz, gözünüzü kağıttan çektiğiniz anda hemen unutmaya başlarsınız.
14 ile 71 hep ters yazılır, telefon numarası yazmak kaydetmek birinin söylediği bir şeyi not almak cidden zordur.
buna rağmen uzay geometrim , üç boyutlu tasarımım iyi, katı yüzey modellemelerim aşırı iyi. kafamda bir nesneyi katı model olarak oluşturup, nerede nasıl hata var nerede ne olabilir bunları çok rahat öngörüp bir de üzerine modeli kafamda çalıştırıp hata var mı yok mu söyleyebiliyorum. neyseki işimiz buna göre uygun, bu yüzden çok sıkıntı çekmiyoruz. kabusumuz olan meslekler arasında: bankacılık muhasebecilik matematik haritacılık falan bulunur.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.