izmir'deki kafede otururken popüler bir aylık dergide bu yazarı gördüm ve merakımı gidermek için kendimi burada buldum. dergideki yazısını okurken sanki bir filmin içine düşmüş gibi hissettim... bir ruh eşi arayışında olan insanın, bu adamın satırlarına bakması gerektiği düşüncesiyle yazıdan alıntıladığım kısımları paylaşıyorum:
"doğduğu günden bu yana zaman zaman bir kenara çöker ya insan, eli yüzündedir, düşünür, gökyüzüne bakar, gözlerini kapar geçmişe dalar veya isyan basar boşluğa... yalnızdır sokaklarda yürüyordur, akşamları bir iş dönüşü trafiğinin ortasındadır, bir iş mülakatında, bir öğrenci sınavındadır belki de. biz bilmeyiz fakat ruh eşleri hep böylesi zamanda yanımızda oturmuştur mevcudiyetimizden beri ve saydığım zamanlardaki gibi durumlarda bizimle yürümüştür. buna ister telepatik, ister mitolojik ister psikolojik, ister de ilahi sebepler bulmaya çalışsın insanoğlu “o” geldiğinde biliriz ki, bu saymaya çalıştığımız zamanların hepsinde onunla olmuşuzdur. bu yüzdendir kırk yılda bir gibi oluşu ve bu sebepledir yine sanki onu hep tanıyor gibi oluşumuz. o gelince olumlu/olumsuz yalnız hissettiğimiz zamanlar kendiliğinden karşılık bulur. o, gider geçmişteki karelerin hepsine tek tek yerleşir. tamam, olur film. bunun içinmiş deriz. bunca zaman yol yürüyüşüm, çektiğim acıları hep bunun içinmiş. en mutlu zamanlarımda bile kimseler beni anlamıyorken, yalnız hissedişlerim de bunun içinmiş deriz. ruhların ve kalplerin birbirine akışıdır bu. çok zaman konuşmaya bile gerek kalmadan anlaşılmanın adı…
çok mutlu zamanlarında ve düştüğünü hissettiğin zamanlarda gözlerine baktım uzun uzun. ben ordaydım sevgilim. bu yaşına kadar yürüdüğün yollarda. ruhlar âleminden düşerken dünyaya, o eline dokunan o bağırarak elinle gösterdiğin bendim işte. benimle veya bensiz, ilk tatlarını, ilk sevinçlerini, ilk şaşırmalarını hatırla! korkmalarını sonra. acılarını, hayatındaki kırılma noktalarını, yanlışlarını, kafa tutuşlarını, cesaretli zamanlarını hatırla! mutluluklarını… oradaydım ben, bunları yalnız yaşamadın. sana can üflenirken ben ordaydım sevgilim. adem ile havva’nın dünyaya gönderişlerindeki o arayış oldu yaşantımız. araflar’da kaldık. dilinde duaydım belki, evrene gönderdiğin enerjiydim, ben seni çağırıyordum başka bir kıtada başka bir köşede, sesin sesime değdi, sen de çağırdın beni. “korkutacak derecede büyülü geliyor bu bana” demiştin. seni ilk fark ettiğimde “bu o” dedim, demiştin. “sürpriz oldu, mucize oldu karşılaşmak, bu dünyada bu saatten sonra yaşayamam herhalde bu aşkı varsa şayet aşk, ahirete kaldı artık, bunları düşünüyordum” demiştin. cennetin şımarık çocuklarıyız, üzülüp hayıflandığımı yıllarımın bir anlamı varmış meğer, senin geçmişin bana taşımak içinmiş seni meğer.. her şey bir tekâmül üzereymiş. bu derinliğe her düştüğümde şaşırmaktan alamıyorum kendimi.” demiştin. bazen bir kelime, bazen bir an, bazen dolu bir cümle özetidir tüm yaşanılan hayatın... vardığım yaşa kadar her duygu da her sahnede yanımdaydın, yanındaydım ben de senin. düşünsene olmasan nasıl katlanılabilir şu dakika bu karanlığa, griliğe, bu yorgunluğa, bu dört duvara, yanımdasın sevgilim. buradasın."
devamını gör...