1.
aralık ayının son gününü yeni yılın ilk gününe bağlayan gece saat 00:00 yılbaşıdır. büyük umutlarla yeni yıl karşılanır.
devamını gör...
2.
pesimist şahsım tarafından hep yılsonu olarak kutlanan ve kutlanacak olan ritüel.
devamını gör...
3.
çanakkale de bir sokağın ismidir. her yılbaşı bu sokakta konser verilir , varillerde yanan ateş çevresinde eğlenilir. bu yılbaşı yapılmayacak muhtemelen.
devamını gör...
4.
bu sene kutlamalarında virüs sebebi ile onlarca eve şikayet üzerine ceza kesilecek gün.
ama açılış falan yapabilirsiniz. grup toplantısı yapabilirsiniz. o serbest.
ama açılış falan yapabilirsiniz. grup toplantısı yapabilirsiniz. o serbest.
devamını gör...
5.
başlarken çalgılı çengili hoşgeldin, biterken bir gitse de kurtulsak.
devamını gör...
6.
365 gün ve 6 saatin bitmesine son 10 saniye vardır.
devamını gör...
7.
bugündür. hadi gençler oturmaya gelmedik diyerek tüm sözlüğü dansa kaldırmak istiyorum.
tanım: eski yılın bizi terk ettiği, yeni yılın bizi kucakladığı gündür.
tanım: eski yılın bizi terk ettiği, yeni yılın bizi kucakladığı gündür.
devamını gör...
8.
yılın en berbat zamanlarından oldu genelde benim için. anlamsız yerlerde, anlamsız insanlarla geçirdim. biten bir yılın yorgunluğunun başlayan bir diğerini anımsatmasından ibaretti. düşünüyorum, güzel geçen yıllarım bile kötü bir yılbaşı ile başlamış nasıl olduysa.
indigo'nun uzakta diye bir şarkısı var, "bugün yılbaşı ayığım, bir yanım eksik kaldı" dediği. sahiden yeni yıllar hep eksik başladı, bu şarkıyı da her sene dinlerim. sonuncusuna yine ait hissetmediğim bir evin balkonunda duvara dayalı sigara içerek girdim. öncekine yurt odasında kinyas ve kayra okuyarak girmiştim. böyle devam ediyor. yani yeni bir yıla girmenin kutlanacak tarafı yok bence zaten ama dönüp baktığımda kutlama ile eğlence ile özdeşleşmiş bir günün bende hiç iyi anıları olmaması azıcık buruk bir durum.
gelecektekiler umarım daha iyi olur ve umarım daha iyi zamanların başlangıcı olur.
indigo'nun uzakta diye bir şarkısı var, "bugün yılbaşı ayığım, bir yanım eksik kaldı" dediği. sahiden yeni yıllar hep eksik başladı, bu şarkıyı da her sene dinlerim. sonuncusuna yine ait hissetmediğim bir evin balkonunda duvara dayalı sigara içerek girdim. öncekine yurt odasında kinyas ve kayra okuyarak girmiştim. böyle devam ediyor. yani yeni bir yıla girmenin kutlanacak tarafı yok bence zaten ama dönüp baktığımda kutlama ile eğlence ile özdeşleşmiş bir günün bende hiç iyi anıları olmaması azıcık buruk bir durum.
gelecektekiler umarım daha iyi olur ve umarım daha iyi zamanların başlangıcı olur.
devamını gör...
9.
yaklaşmakta olan
devamını gör...
10.
yılın ilk gününün, senenin son gününde kutlanması gibi temelinde saçmalık olan eylem
devamını gör...
11.
yeni bir umut.
devamını gör...
12.
13.
o mükemmel güne sadece saatler kaldı. yeni yeni yağan karın da etkisiyle, artık iyice kutlama havasına girebiliriz. peki siz hâlâ sizin için özel olan o kişiye büyüleyici bir hediye almadınız mı?
almayın. çünkü yılbaşı kadar iğrenç bir konsept yoktur.
işte size yılbaşından nefret etmek için birbirinden güzel 10 neden:
zaman kaybı
arabanıza atlarsınız, yola çıkarsınız ve büyük bir alışveriş merkezine çekersiniz. saatlerce dükkan dükkan gezersiniz, hiçbir hediye yeteri kadar iyi değildir ve siz hâlâ doğru olanı bulamamışsınızdır. dükkanlarda sürü, sokakta trafik, evde yorgunu oynarsınız. hepsi ne için? ya hiçbir şekilde kullanılmayacak, sadece şirinlik olsun diye alınmış konsept hediyeler * ya da ertesi gün değiştirilecek olan kıyafetler.
para kaybı
kırmızı bir torba veya kap kağıdında aldığınız her ürün içinde küçük bir tecavüzcüyü taşır. “yılbaşı…o halde sok sokabildiğin kadar!” düsturu ile çalışan nice işletme, cüzdanınızdaki o son acil durum parasına kadar cebinizin içine girmeye çalışır. siz de seve seve açarsınız kesenin ağzını, çünkü yılın o inanılmaz sihirli anı gelmiştir. aralık alışverişlerinizin taksitleri haziran’da bitecek. umarım değmiştir.
huzur kaybı
trafikte herkes sizden kötü kullanıyor. o son park yerine yine sizden başka biri girdi. arabayı kitlemiş miydik? tamam, sakiniz. yuh! şu kalabalığa bak. neden bu kadar insan son dakikaya bırakır hediye işini?! siz elbette çalışıyorsunuz ve ancak hafta sonunda bu işe zaman ayırabiliyorsunuz, geri kalanlar sadece sizi uyuz etmek için oraya yerleştirilmiş figüranlar. panik yok, tüm günümü hediye almaya ayırdım zaten. annem, babam, kardeşim, sevgilim, ofisteki çekilişten çıkan andaval. offf uzun bir gün olacak. 6 saatin altında bu işi bitirirsem 1,5 saatte eve gider, sipariş ettiğim yemeğin eve gelmesini 45 dk bekleyebilirim. her şey yeni yıl ruhu için!
kimse işkenceyi bu kadar sevmemeli. kimse.
doğru hediye stresi
ihtiyacı olan bir şeyi mi almalı yoksa hiçbir zaman kullanamayacağı şirin bir şey mi? fritöz demişti…tamam da fritöz ondan ziyade bana hediye değil mi? 50 yaşında kadına ne alabilirim ben? anneme sevgilimden daha iyi hediye alırsam o dırdırlanacak, tersi olursa annem dırdırlanacak. ofisteki andavala ne alıyoruz? hiç de tanımıyorum ki herifi… babam kolay, yine basıyorum kravatı. kardeşe de oyun desek…tamam başarabilirim. dur! sevgilimin küçük kardeşine bir şey almam gerekir mi? kimseyi unuttuk mu berkecan? berkecan, allah belanı versin bir şey söyle!
bitmeyen yılbaşı kampanyaları
bu fritözü alırsanız, yanında şu -2 kere çalıştırıp sonsuza kadar kutusuna kaldıracağınız- nem alma makinasını da hediye ediyoruz. eğer alışverişiniz 150 lirayı geçerse, kesinlikle kazanamayacağınız o arabanın çekilişine katılabilirsiniz. babasına kravat alan tüm müşterilerimize aynı sıkıcılıktaki kol düğmeleri %25 daha ucuz. elbette değiştirme kartını ekliyoruz, hepinizi 1 ocak günü aynı meblağda değişiklikler yapmaya çalışırken 5-10 liralık eksikliklerden ötürü bir kez daha seve seve yolacağız.
istenmeyen akraba fenomeni
mutlaka ailenizde bir tane istenmeyen akraba vardır. kullanma tarihi 1982’de bitmiş şakalar yapan, ağzını şapırdatarak yemek yiyen, her muhabbetin içine girmek isteyen, sofrada talepleri bitmeyen iğrenç, yavşak, sinir bir akraba yoksa zaten yeni yıla girilemez bile. bu fenomeni sadece 3 kere görebilirsiniz: yılbaşı, kurban ve aileden birinin cenazesi. her defasında da daha çok tiksinirsiniz. elbette masada onun yanına düşeceksiniz. başka şansınız olacağına gerçekten inanıyor muydunuz?
bu sene dışardayız kanka
evde yılbaşı kutlayana uyuz olurum. dışarda kutlayanın ise ağzına vurasım gelir. haftalar öncesinden rezervasyon yapılır, mutlaka şık bir şeyler giyilir, paket fiyatlar sorulur edilir, organizasyon, ulaşım, iletişim…ve inatla biri o masadan memnun olmadan kalkar. saatler boyu kesintisiz pop müzik, kötü yemekler ve bunlara kesilmiş absürt fiyatları geçtim, neden tanımadığım 200 kişi ile aynı anda zıplayıp, itişip, kakışıp, gülümsemenin zorunluğu olduğu fotolar çektirip bîtap bir şekilde eve dönüyorum. amaç ne?
elbette taksim’deki pandik fest’i söylemiyorum bile. sevgilinizle giyinip süslenip dışarı çıktığınız yılın en özel gecesinde bir sokak dolusu abazanın dokunmaya kıyamadığınız kır çiçeğinizi pandik manyağı yapma ihtimalinin stresi ile süslenmiş, heyecan dolu bir yeni yıl kutlaması kadar güzel bir eğlence şekli olabilir mi?
kırmızı çatal
inanılmaz kıvrımlara sahip bir kadının poposunu iç gıcıklayıcı kırmızı bir string veya tanga ile süslemesi gerçekten görmeye değer bir görüntü. bunu gerçekten sonuna kadar destekliyorum. hatta sadece yılbaşında değil, geri kalan günlerde de yapılsın. peki neden suratı kadar kıllı bir bele sahip, usta çatalını görmezden gelemeyeceğim ayılar bu kırmızı donlardan giyiyor? daha da beteri; her lobu bir basket topu kadar büyük ama kesinlikle o gerginlikte olmayan nice kadın da bu furyaya katılıyor? bu görsel felakete katlanmak zorunda mıyız?
1 ocak mallığı ve geri sayım
ahh 1999. hayatımın yılıydı. milenyum furyası. her yer ve her şey metalik bir gri ile süslenecekti. tüm yıl yatan bilim insanları tam 30 aralık günü hem ışınlanmayı hem havada giden arabaları icat edecek, 31 aralık günü yeni yılı kutlayacak ve 1 ocak geldiğinde hepimiz işe ya ışınlanarak, ya uçarak gidecektik. 23 yıldır bir gelişme olmadığını görmek bilim adına üzücü. 23 yıldır sabit olan şeyler ise; geri sayım çılgınlığı ve 1 ocak günü her haltın kocaman bir gökkuşağı altından geçmiş gibi değişeceğine inanmak. 28 mart akşamı tüm ailemi ayağa kaldırıp 10’dan geriye sayıp 29 mart’a girişimizi kutlasam herkes bana deli der. bunu 31 aralık’ın son saatinde yaptığınızda herkes sizi sihirli bir partinin parçası gibi görüyor. bu kadar anlamsız bir durum olabilir mi?
1 ocak geldiğinde ne oluyor? berbat bir akşamdan kalmışlıkla yine rutinine devam ediyorsun. hayatındaki tek değişiklik ekstradan aldığın bir apranax. yeni yılın kutlu olsunnn!!!
mutlu olmak zorunluluğu ve ötekileştirme
eğer 31 aralık günü iki gram bile mutsuzsanız sıçtığınızın resmidir. dünya mutsuz olmanıza izin vermez. mutsuzu da geçelim, nötr olmanıza bile izin vermez. çünkü bugün her boku kutlamak zorundasınız. etrafınızda hayattayım, sağlıklıyım, mutluyum, nude istesin veririm modunda dolaşan binlerce neşe böceği varken sizin sadece bir tutam huzur istemeniz elbette toplumun yüce yılbaşı algısına ters düşecektir. sorunlu olan elbette toplum değildir. sizsiniz. siz uyuzsunuz. ne demek herkes zoraki bir şekilde eğlenirken samimi bir şekilde eğlenmediğinizi ifade etmek. siz kesin asosyalsiniz de birazcık. hatta biraz da içiniz ölmüş. kafeslerinden çıkmış maymunlar gibi özgürlüğe hasret toplum elbette kusurlu değil. felekten bir gece çalıyoruz, azıcık içiyoruz, azıcık çerezleniyoruz, bol bol tombala çekiyoruz ve rezalet programlar izliyoruz.
ben bunların hepsini 13 haziran’da da, 25 nisan’da da veya 19 eylül’de de yaparken bana iştirak etmediğinizde ben niye size g.tlük yapmıyorum?
haydi gelin ve bu yıl bir değişiklik yapın. evinizde veya arkadaş çevrenizde benim gibi uyuzlar varsa, onlarla elleşmeyin. saat 00:00 oldu mu ayağa kalkması için zorlamayın. bırakın önceki günü nasılsa onun gibi takılsın. ama n'olur dahil olmak istemediği bir furyanın içine iteleye kakalaya dahil etmeyin onu. yılın bu zamanında ne zaman bir geyik, noel baba veya sprey boya ile yazılmış hoş geldin 2022 görse cidden canı yanıyor onun. azıcık sempati gösterin.
-yeni yılınız kutlu olsuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuun!
+nolur sus...
almayın. çünkü yılbaşı kadar iğrenç bir konsept yoktur.
işte size yılbaşından nefret etmek için birbirinden güzel 10 neden:
zaman kaybı
arabanıza atlarsınız, yola çıkarsınız ve büyük bir alışveriş merkezine çekersiniz. saatlerce dükkan dükkan gezersiniz, hiçbir hediye yeteri kadar iyi değildir ve siz hâlâ doğru olanı bulamamışsınızdır. dükkanlarda sürü, sokakta trafik, evde yorgunu oynarsınız. hepsi ne için? ya hiçbir şekilde kullanılmayacak, sadece şirinlik olsun diye alınmış konsept hediyeler * ya da ertesi gün değiştirilecek olan kıyafetler.
para kaybı
kırmızı bir torba veya kap kağıdında aldığınız her ürün içinde küçük bir tecavüzcüyü taşır. “yılbaşı…o halde sok sokabildiğin kadar!” düsturu ile çalışan nice işletme, cüzdanınızdaki o son acil durum parasına kadar cebinizin içine girmeye çalışır. siz de seve seve açarsınız kesenin ağzını, çünkü yılın o inanılmaz sihirli anı gelmiştir. aralık alışverişlerinizin taksitleri haziran’da bitecek. umarım değmiştir.
huzur kaybı
trafikte herkes sizden kötü kullanıyor. o son park yerine yine sizden başka biri girdi. arabayı kitlemiş miydik? tamam, sakiniz. yuh! şu kalabalığa bak. neden bu kadar insan son dakikaya bırakır hediye işini?! siz elbette çalışıyorsunuz ve ancak hafta sonunda bu işe zaman ayırabiliyorsunuz, geri kalanlar sadece sizi uyuz etmek için oraya yerleştirilmiş figüranlar. panik yok, tüm günümü hediye almaya ayırdım zaten. annem, babam, kardeşim, sevgilim, ofisteki çekilişten çıkan andaval. offf uzun bir gün olacak. 6 saatin altında bu işi bitirirsem 1,5 saatte eve gider, sipariş ettiğim yemeğin eve gelmesini 45 dk bekleyebilirim. her şey yeni yıl ruhu için!
kimse işkenceyi bu kadar sevmemeli. kimse.
doğru hediye stresi
ihtiyacı olan bir şeyi mi almalı yoksa hiçbir zaman kullanamayacağı şirin bir şey mi? fritöz demişti…tamam da fritöz ondan ziyade bana hediye değil mi? 50 yaşında kadına ne alabilirim ben? anneme sevgilimden daha iyi hediye alırsam o dırdırlanacak, tersi olursa annem dırdırlanacak. ofisteki andavala ne alıyoruz? hiç de tanımıyorum ki herifi… babam kolay, yine basıyorum kravatı. kardeşe de oyun desek…tamam başarabilirim. dur! sevgilimin küçük kardeşine bir şey almam gerekir mi? kimseyi unuttuk mu berkecan? berkecan, allah belanı versin bir şey söyle!
bitmeyen yılbaşı kampanyaları
bu fritözü alırsanız, yanında şu -2 kere çalıştırıp sonsuza kadar kutusuna kaldıracağınız- nem alma makinasını da hediye ediyoruz. eğer alışverişiniz 150 lirayı geçerse, kesinlikle kazanamayacağınız o arabanın çekilişine katılabilirsiniz. babasına kravat alan tüm müşterilerimize aynı sıkıcılıktaki kol düğmeleri %25 daha ucuz. elbette değiştirme kartını ekliyoruz, hepinizi 1 ocak günü aynı meblağda değişiklikler yapmaya çalışırken 5-10 liralık eksikliklerden ötürü bir kez daha seve seve yolacağız.
istenmeyen akraba fenomeni
mutlaka ailenizde bir tane istenmeyen akraba vardır. kullanma tarihi 1982’de bitmiş şakalar yapan, ağzını şapırdatarak yemek yiyen, her muhabbetin içine girmek isteyen, sofrada talepleri bitmeyen iğrenç, yavşak, sinir bir akraba yoksa zaten yeni yıla girilemez bile. bu fenomeni sadece 3 kere görebilirsiniz: yılbaşı, kurban ve aileden birinin cenazesi. her defasında da daha çok tiksinirsiniz. elbette masada onun yanına düşeceksiniz. başka şansınız olacağına gerçekten inanıyor muydunuz?
bu sene dışardayız kanka
evde yılbaşı kutlayana uyuz olurum. dışarda kutlayanın ise ağzına vurasım gelir. haftalar öncesinden rezervasyon yapılır, mutlaka şık bir şeyler giyilir, paket fiyatlar sorulur edilir, organizasyon, ulaşım, iletişim…ve inatla biri o masadan memnun olmadan kalkar. saatler boyu kesintisiz pop müzik, kötü yemekler ve bunlara kesilmiş absürt fiyatları geçtim, neden tanımadığım 200 kişi ile aynı anda zıplayıp, itişip, kakışıp, gülümsemenin zorunluğu olduğu fotolar çektirip bîtap bir şekilde eve dönüyorum. amaç ne?
elbette taksim’deki pandik fest’i söylemiyorum bile. sevgilinizle giyinip süslenip dışarı çıktığınız yılın en özel gecesinde bir sokak dolusu abazanın dokunmaya kıyamadığınız kır çiçeğinizi pandik manyağı yapma ihtimalinin stresi ile süslenmiş, heyecan dolu bir yeni yıl kutlaması kadar güzel bir eğlence şekli olabilir mi?
kırmızı çatal
inanılmaz kıvrımlara sahip bir kadının poposunu iç gıcıklayıcı kırmızı bir string veya tanga ile süslemesi gerçekten görmeye değer bir görüntü. bunu gerçekten sonuna kadar destekliyorum. hatta sadece yılbaşında değil, geri kalan günlerde de yapılsın. peki neden suratı kadar kıllı bir bele sahip, usta çatalını görmezden gelemeyeceğim ayılar bu kırmızı donlardan giyiyor? daha da beteri; her lobu bir basket topu kadar büyük ama kesinlikle o gerginlikte olmayan nice kadın da bu furyaya katılıyor? bu görsel felakete katlanmak zorunda mıyız?
1 ocak mallığı ve geri sayım
ahh 1999. hayatımın yılıydı. milenyum furyası. her yer ve her şey metalik bir gri ile süslenecekti. tüm yıl yatan bilim insanları tam 30 aralık günü hem ışınlanmayı hem havada giden arabaları icat edecek, 31 aralık günü yeni yılı kutlayacak ve 1 ocak geldiğinde hepimiz işe ya ışınlanarak, ya uçarak gidecektik. 23 yıldır bir gelişme olmadığını görmek bilim adına üzücü. 23 yıldır sabit olan şeyler ise; geri sayım çılgınlığı ve 1 ocak günü her haltın kocaman bir gökkuşağı altından geçmiş gibi değişeceğine inanmak. 28 mart akşamı tüm ailemi ayağa kaldırıp 10’dan geriye sayıp 29 mart’a girişimizi kutlasam herkes bana deli der. bunu 31 aralık’ın son saatinde yaptığınızda herkes sizi sihirli bir partinin parçası gibi görüyor. bu kadar anlamsız bir durum olabilir mi?
1 ocak geldiğinde ne oluyor? berbat bir akşamdan kalmışlıkla yine rutinine devam ediyorsun. hayatındaki tek değişiklik ekstradan aldığın bir apranax. yeni yılın kutlu olsunnn!!!
mutlu olmak zorunluluğu ve ötekileştirme
eğer 31 aralık günü iki gram bile mutsuzsanız sıçtığınızın resmidir. dünya mutsuz olmanıza izin vermez. mutsuzu da geçelim, nötr olmanıza bile izin vermez. çünkü bugün her boku kutlamak zorundasınız. etrafınızda hayattayım, sağlıklıyım, mutluyum, nude istesin veririm modunda dolaşan binlerce neşe böceği varken sizin sadece bir tutam huzur istemeniz elbette toplumun yüce yılbaşı algısına ters düşecektir. sorunlu olan elbette toplum değildir. sizsiniz. siz uyuzsunuz. ne demek herkes zoraki bir şekilde eğlenirken samimi bir şekilde eğlenmediğinizi ifade etmek. siz kesin asosyalsiniz de birazcık. hatta biraz da içiniz ölmüş. kafeslerinden çıkmış maymunlar gibi özgürlüğe hasret toplum elbette kusurlu değil. felekten bir gece çalıyoruz, azıcık içiyoruz, azıcık çerezleniyoruz, bol bol tombala çekiyoruz ve rezalet programlar izliyoruz.
ben bunların hepsini 13 haziran’da da, 25 nisan’da da veya 19 eylül’de de yaparken bana iştirak etmediğinizde ben niye size g.tlük yapmıyorum?
haydi gelin ve bu yıl bir değişiklik yapın. evinizde veya arkadaş çevrenizde benim gibi uyuzlar varsa, onlarla elleşmeyin. saat 00:00 oldu mu ayağa kalkması için zorlamayın. bırakın önceki günü nasılsa onun gibi takılsın. ama n'olur dahil olmak istemediği bir furyanın içine iteleye kakalaya dahil etmeyin onu. yılın bu zamanında ne zaman bir geyik, noel baba veya sprey boya ile yazılmış hoş geldin 2022 görse cidden canı yanıyor onun. azıcık sempati gösterin.
-yeni yılınız kutlu olsuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuun!
+nolur sus...
devamını gör...
14.
şaka maka bu yılbaşına sadece 2 ay kaldı. zaman yine su gibi geçti.
devamını gör...
15.
basit bir matematikle bu yılın sonuna 3 ay var. yılbaşı dediğimiz şey bir önceki yılın da sonu demek. bu yılın sonuna tam 92 gün var.
devamını gör...
16.
kutlamayı ve kutlanmasını sevdiğim şeylerdendir.
papa noel go home! *
papa noel go home! *
devamını gör...
17.
18.
sırf dışarıdaki kutlamalara katılmamak, ona buna misafir olmamak için çevremi zatürre olduğuma ikna ettiğim yavan gün. yeni yıla en samimiyetsiz halinizle, instagramda efekt seçerek falan girmeyin gençler.
mekandaki hesap diyaloguyla başlamayın yeni yılınıza.
mekandaki hesap diyaloguyla başlamayın yeni yılınıza.
devamını gör...
19.
cüzdanımızı kaybederek tamamlıyoruz çok şükür, yine yüzümüz gülmedi ve şaşkınlığa uğramadık.
devamını gör...
20.
hic sevmem. evet.
devamını gör...