holloway yazar profili

holloway kapak fotoğrafı
holloway profil fotoğrafı
rozet
karma: 886 tanım: 74 başlık: 43 takipçi: 11

son tanımları


üretmek yerine tüketmek

ürettiğinden fazla tüketmek hazırdan yemek olduğu için eninde sonunda bitmek zorundadır. borç ile belirli bir noktaya kadar idare edilebilir.
çok fazla üretmek ise makro ölçekte dünyamıza büyük zararlar vermektedir.
devamını gör...

trine

bir bulmaca oyun serisinin ilk oyunu. kısa süren bir oyun. sadece iki boyutta hareket edebiliyorsunuz. soldan sağa doğru engelleri geçmeye çalışıyorsunuz. bunu yaparken büyücü, okçu ve savaşçı kullanabiliyorsunuz. büyücü, kutu yaratıp bunları hareket ettirebiliyor, okçu ok atmasının yanı sıra bazı yüzeylere grappling hook atıp oralarda tutunup sallanabiliyor. savaşçı sadece düşmanları kesiyor. 3 kişi oynamayı destekliyor ama 2 ya da 1 kişi oynayabilirsiniz.
devamını gör...

kingdom come: deliverance

bir rol yapma oyunu. oyunun en temel amacı, olabildiğince gerçekçi bir rol yapma amacı sunması. bir demircinin oğlu olarak başlıyoruz ve bu yüzden hiçbir becerimiz yok. herhangi bir şeyde iyi olmayarak başlıyoruz. diğer birçok oyunun aksine seçilmiş insan değiliz. bu yüzden gidip rastgele köylülere saldırırsanız görürsünüz ki dayak yiyorsunuz. bu çok gerçekçi atmosferde karakterimizi bir dizi aksiyondan geçirerek geliştirmeye çalışıyoruz. oyunun bu çok gerçekçi olma çabasına bir örnek vereyim, mesela elinize bir kitap geçerse harfler rastgele gözüküyor çünkü okuma bilmiyorsunuz. eğer bir script bulursanız ve o size okumayı öğretirse ilk başta zor okuyorsunuz. bunu da bazı kelimeleri karıştırarak yapmışlar. mesela: bne gidioyrum yazıyor çünkü okuma seviyeniz düşük. daha sonra, okudukça bu düzeliyor. bence gayet güzel bir yaklaşım olmuş okumayı öğrenmeyi gösterme açısından. oyundaki diğer özellikler de böyle. herhangi bir alanda hiç iyi değiliz ve ancak o alana yoğunlaşırsak gelişebiliyoruz. mesela, bu bir oyun diyip iki hayduta dalarsanız işiniz anında biter.

oyun, 13. yy bohemya'sında geçiyor. bohemya, günümüzde çek cumhuriyetidir, oyun o bölgelerde geçiyor. yanlış hatırlamıyorsam başta sigismund var ancak ülke bir savaş içinde. bu savaş, tabi ki bizi de etkiliyor. savaşın vahşetini görme şansı elde ediyoruz. aynı zamanda, bohemya'da o zaman yaşamak nasıl bir his ve şehirler nasıl bunları da görme şansı elde ediyoruz. tarih sevenler için çok güzel bir oyun. o anın dokusunu gerçekten iliklerinize kadar hissediyorsunuz.

oyunu yapan şirketin indie olmasından dolayı animasyonlar rezil rüsva seviyede. sanki kuklalarmış gibi ve hiçbir hareket doğal değil ancak küçük bir stüdyonun motion capture yapmasını beklemek mümkün olmaz. bu yüzden, bunu görmezden gelmeniz lazım.

son olarak, hayatımda gördüğüm en ama en aptal dizayn fikrini bu oyunda gördüm ve bunu paylaşmak istiyorum. oyun ilk çıktığında saviour schnapps denen içkiye sahip değilseniz oyunu kaydedemiyordunuz. yani, sadece içki içerek kaydoluyordu. hayatımda bu kadar aptalca bir şey ne gördüm ne duydum gerçekten. sonra oyundan çıkarken kaydet ve çık seçeneği eklediler neyse ki.

en son olarak, modlanabilir bir oyun. sevmediğiniz özellikleri modlayabilirsiniz.
devamını gör...

divinity original sin

larian studios'un geliştirdiği rol yapma oyunu. temelinde source hunter olarak oynadığımız bir crpg oyun. izometrik bir bakış açısına sahip, yani karakterlere hafif açılı bir şekilde yukarıdan bakıyoruz. crpg olması sebebiyle birçok diyalog içermekte ve kendimiz de birçok şey seçebilmekteyiz. oyunun en temel özelliklerinden birisi dövüş dışındayken normal akan zaman dövüşe gelince sıra tabanlı hale geliyor. yani herkes aniden duruyor ve sırayla hareket etmeye başlıyor. böylelikle daha taktiksel bir oyun oynayabiliyorsunuz. pek olmuyor ama eğer olur da etrafınızda savaşa katılmayan npc'ler olursa onlar sıra tabanlıya geçmediği için normal hareket ediyorlar siz dururken. birazcık komik bir durum oluşturabiliyor. oyunda birçok tür de var. karakterinizi çok farklı şekillerde oluşturabiliyorsunuz. daha sonra bu alanlarda gelişebiliyor ya da başka alanlara yönelebiliyorsunuz. tam net hatırlamıyorum ama büyücü olabiliyorsunuz, uzun mesafe savaşçısı olabiliyorsunuz, yakıncı olabiliyorsunuz vs. tabi bunlar da kendi içinde ayrılıyor. pyrokinetic var, ateş büyücüsü. sucu var vs. partiniz de 4 kişi. yani birçok farklı alanda uzmanlaşmış kişilerle oluşturduğunuz bu partide çok farklı taktikler uygulayabilirsiniz. aynı zamanda, bu partiden bir karakteri bir arkadaşınız da yönetebilir, ki bana kalırsa oyunu oynamanın en zevkli şekli bu. devam oyunu olan divinity original sin 2 daha güzel olsa da temelinde çok fazla fark yok. eğer tek bir oyun oynayacak vaktiniz varsa ikincisini öneririm ama çok vaktiniz varsa iki oyunu da oynayabilirsiniz. ikisi de uzun sürüyor. arkadaşımla iki oyunda da 100 saati çok rahat devirdik.
devamını gör...

fallout 4

bethesda tarafından yapılan, fallout serisinde bir oyundur. new vegas'tan sonra çıkmıştır ancak halefi kadar sevilmeyen bir oyun olmuştur. öncelikle, oyunda fallout serisi ile özdeşleşmiş rol yapma elementleri azaltılmıştır. diyaloglar çok daha jenerik bir hal almış ve ne diyeceğiniz tam olarak bile gözükmez hale gelmiştir. biraz daha aksiyona kayan bir oyun olmuştur bu haliyle. kendisinden sonra gelen fallout 76'ya göre çok daha iyi bir oyundur ancak bunun sebebi fallout 76'nın bir rezillik, bir çuvallama olmasıdır.
devamını gör...

duyunca güvensizlik hissi veren kelimeler

(bkz: itopya)
devamını gör...

oyun kulübü

öncelikle kafa sözlük oyun kulübü diye düzenlense daha hoş olabilecek bir başlık. sonralıkla birçok farklı video oyunu konusunda katılmak istediğim kulüp.
devamını gör...

tiktok videosu için bıyıklı babasına büstiyer giydiren kız

komik bir videodur. babanın kendisiyle barışıklığını göstermektedir.
"yeni nesilde ar damarı çatladığı için" gibi saçma sapan çıkarımlar yapılmasına sebep olmuştur ancak şunu söylemek isterim ki baba kıyafeti zorla giymediyse asıl arsızlık buna karışma hadsizliğini göstermek olur.
devamını gör...

spyder

bir python ide'si.
devamını gör...

düşünce deneyi

ışık hızıyla ilgili yapılmış ilginç deneylerden birisinin türü.

öncelikle iki insan hayal ediyoruz. bu insanlardan birisi sağa doğru giden bir trende. aslında yön fark etmez ama kafalar karışmasın. bir diğer insan da dışardan treni izliyor. şimdi, eğer trenin içindeki insan koridorda ayağa kalkar ve tavana bir top fırlatırsa bu top trendeki insana göre sadece dikey düzlemde hareket etmiş olacaktır. yani yukarı çıkıp aşağı inmiş olacaktır. buna karşılık dışardan izleyen bir insan için top yukarı ve sağa hareket edecektir çünkü dışardaki insana göre trenin içindeki insan trenle beraber sağa doğru hareket etmektedir. top elden ilk çıktığı andan inene kadar tren biraz sağa hareket ettiği için top tavana değip inmiş ve aynı zamanda soldan sağa hareket etmiştir. daha sonra bu trendeki insanın rahat durmayıp bir de fener açtığını hayal edelim. bu fenerden çıkan ışık tavandaki bir aynaya çarpıp geri fenere dönüyor olsun. bu durumda trendeki kişi için ışık sadece dikey bir hareket yapacaktır. yine dışardaki insanımız bu olayı da izlesin. bu insana göre ışık, aynı topta olduğu gibi yukarı ve aşağı giderken aynı zamanda sağa da gitmiştir çünkü tren sağa hareket halindedir. yalnız, ışığın toptan küçük bir farkı vardır. ışık, her gözlemciye göre aynı hızdadır. yani, eğer siz 50 km/s ile giden bir arabanın tepesinden 10 km/s ile giden bir top atarsanız yolun kenarındaki adam bunu 60km/s olarak görür ancak eğer aynı arabadan farları açarsanız yolun kenarındaki adam bunu (ışık hızı+50km/s) olarak algılamaz, sadece ışık hızı olarak algılar. tren örneğine geri dönecek olursak burada bir karışıklık doğacaktır. basit yol denklemini yazalım:

x=v*t
alınan yol = hız * zaman

tren örneğinde önce trenin içindeki adam için yazalım. bu adama göre ışık sadece tavana çıktı ve geri indi. varsayalım ki tavana gidiş geliş toplamda 10 metre. o zaman:
10 metre = (300.000.000 m/s)* t1

dışardaki adama göre bu yol 10 metreden daha fazla olacaktır çünkü ışık zaten tavana değip geri gelerek 10 metre yol aldı ama aynı zamanda tren sağa hareket ettiği için ışık da sağa hareket etti. böylelikle aldığı toplam yol 10 metreden fazla oldu. diyelim ki 20 metre olsun. o zaman:
20 metre = (300.000.000m/s)*t2

t1 ve t2'nin gerçek değerleri önemsiz ama t2'nin t1'in 2 katı olduğu görülebilir. sayıları atmam gerekirse t2 20 saniye ve t1 10 saniye olsun. bu ne demek? dışardaki adam için 20 saniyede meydana gelen olay trenin içindeki insan için 10 saniyede meydana geldi demek. bu durumda, sırf tren sağa gittiği için trenin içindeki zaman değişmiştir. trenin içindekiler, zamanı daha hızlı algılamaya başlamıştır.

***: burada verdiğim sayılar sizi yanıltmasın, 50km/s ile giden bir tren zaman konusunda o kadar düşük bir etki yapar ki kale almaya değmez. ancak bir düşünce deneyi olarak bakarsak görelilik teorisiyle ilgili iyi bir fikir veriyor bence.
devamını gör...

yazarların mahlaslarının anlamı

(bkz: richard holloway) isimli yazarın soyadı.
devamını gör...

far cry new dawn

far cry new dawn, serinin bir önceki oyunu far cry 5'ten sonra çıkan sözde bir oyun olsa da aslında maksimum bir far cry 5 genişleme paketi olabilecek seviyedeki oyunu. bu oyunda, önceki oyundaki sondan biraz daha ilerisi anlatılır.


far cry 5'te dinci tarikatımızı tam yenmek üzereyken hiç beklenmedik ve alakasız bir şekilde atım bombaları patlamıştı. bu patlayan bombalardan sonra biz de bu tarikatçı adamı öldürmemiştik. bu oyun, bundan 20-25 yıl sonrasında geçiyor. dünya atom bombaları yüzünden mahvolmuş, medeniyet kalmamıştır. bu, açıkçası far cry serisi açısından fark etmiyor keza zaten herhangi bir far cry oyunu medeniyet içeren bir yerde geçmez. serinin olayı bu. neyse, bazı meseleler yüzünden yaşadığımız yer altını terk edip yukarı çıkmak mecburiyetinde kalıyoruz. aşırı mutlu bir hayat sürmeye başlıyoruz, ta ki iki tane deli kadın bize saldırana kadar. bunların amacı etraftaki yerleri yağmalayarak güçlerini korumakmış ama oyunda oldukça deli olan ve sadizmden başka pek de amaçları olmayan iki tane kötü kadın olarak duruyorlar. zaten oyun, tüm yan görevler artı ekstralar artı outpost'lar dahil bitirilince 12 saat sürdüğü için herhangi bir karakteri anlatmaya vakit kalmıyor. haliyle, bu karakterler de hiç anlatılamıyor. bu kötülerin derdi nedir, bunlar aslında ne yaparlarken biz onları kötü görüyoruz ya da bunlar saf kötüyse neden böyle oldular falan hiç yok. bize dalıyorlar, araya 5-10 tane alakasız görev giriyor ve bunları kesiyoruz. sonra oyun bitiyor. far cry'dan hikaye beklemeyen birisi olarak ben bile şaşırdım açıkçası. öyle söyleyeyim.

neyse, grafikler güzel ancak atmosfer ilgin. radyasyondan dolayı her yer pembe olmuş. post-apokaliptik bir dünyadan beklenmeyecek şekilde renkli her yer. bana dokunmadı.
görevler tırt, yan görevler tırt, karakterler tırt. oyunda bir yerde bir adam ölüyor bizden ve oyun bunu acıklı bir hale getiriyor ama hikaye o kadar kısa ve tırt ki ben adamın kim olduğunu bile anlayamamışım daha. böyle bir işleyişi var hikaye ve karakterlerin.
fiyatı indirimle 50 lira olmuştu, ubisoft puanları ile 40 liraya aldım. 10 liraya düşerse değer. ondan başka değmez.
devamını gör...

baba yetu

christopher tin tarafından bestelenen civilization iv oyun müziği. swahili dilinde yazılmıştır.

devamını gör...

sid meier's civilization iv

civilization serisinin 4. oyunu. kendisinden sonra, 2021 itibarıyla civilization 5 ve 6 çıkmıştır. civ 4 diye kısaltılması makbuldür. civ4'te, kendisinden sonra gelen iki civ'de de olmayan sağlık mekaniği vardır. sağlık veren binalar yapılmazsa şehirler hastalanabilir. serinin devam oyunlarından bir diğer farkı da tek bir kareye sınırsız sayıda birim yerleştirebilmemizdir. böylelikle, gerçekten bir ordu inşa etmiş gibi her yere onlarca adamla gidebiliriz. hala oynanası olan güzel bir oyundur. müzikleri de çok güzeldir. (bkz: baba yetu), asla unutulmayacak ve oyun tarihinde en güzel müziklerden birisi denilebilecek bir müziktir. ana menüde sizi karşılar ve oyuna başlamak istemezsiniz bile. bunun yanı sıra, oyunda (bkz: miserere mei deus) şarkısı da vardır. yani müzik açısından diğer her civilization oyunu gibi aşmıştır.
devamını gör...

miserere mei deus

(bkz: sid meier's civilization iv) oyununun müziklerinde yer alan çok hoş bir parça.
devamını gör...

zaten sinirim bozuk

anlamadığım şekilde 10-15 tane entry'mi arka arkaya beğenmiş yazardı. uzaklaştırılmış. sanırım aynı anda hem pasif-agresif hem de aktif-agresif.
devamını gör...

türkiye'de vasfı olmayanların bile ünlü olması

tüm dünyada böyledir ve ilginç bir olay değildir keza ünlü olmak ile vasıflı olmanın bir alakası yoktur, hatta aksine ünlülerin çoğu eğlence sektöründen çıkar. bu insanların amacı size eğlenceli vakit geçirmektir ve eğlenceli geçen vakitte genel olarak vasıf aranmaz. belki vasıf ve kalite ikinci planda olabilir ama ön planda olan eğlencedir. örnek vermem gerekirse, ben bir youtuber izlerken acaba bu adam çok yararlı bir iş mi yapıyor, çok vasıflı biri mi diye düşünmem. boşa harcamak istediğim 10 dakikamı harcarken canımı sıkacak mı yoksa sıkmayacak mı diye düşünürüm. sonuçta yorgun geçen bir günümden sonra biraz kafa dağıtmam için bir profesöre ihtiyaç yok değil mi? bu yüzden ün ve vasıf ilişkili değildir ve ne zaman birileri ünlü insanlara vasıfsız dese bu kişilerin ya avamdan daha üstün olma çabasına girmiş birileri olduğunu ya da gizlice bu insanları kıskandıklarını düşünürüm. bu da benim önyargım olsun :)

edit: bir üstümde yer alan entry'e #377712 karşı çıkmak istiyorum, böylelikle fikrimi de daha iyi açıklarım. bir insan örnek olarak yemeğini hazırladı bilgisayarın karşısına geçti ve yemek yerken rastgele bir video açtı 10-15 dakika. bu makyaj da olur gereksiz başka bir şey de olur. bu videoyu izlerken yemeğini yedi ve vakit geçirdi. sonra da videoyu kapattı. bunu bir milyon kişi yapsa bu videoyu çeken ünlü olur ama izleyen herkese salak diyebilir miyiz? hiç sanmıyorum. bana kalırsa "ben o videoları izlemiyorum, izleyen herkesten üstünüm" fikri vermek için direkt tüm insanlara salak demek daha kolay.
devamını gör...

pointerpointer.com

farenizin imlecinin ekranda olduğu yere doğru parmağını uzatan birilerini gösteren internet sitesi. imleç hareket ettiğinde imlecin yeni yerine göre başka bir fotoğraf yükleniyor.

site.
devamını gör...

8d müzik

ilginç deneyim. sürekli arkama, yanıma bakasım geliyor dinlerken.
devamını gör...

yanlış telaffuz edilen kelimeler

kelime sayılmaz ama söylemek istiyorum: k.
örnek: tdk -> te de ke (te de ka değil).

not: yanlış kullanımından son derece memnunum belirtmek istedim.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim