müslümanlarda ilk gelişen yönetim biçimidir. fakat bu yönetim biçiminin allah'ın ya da peygamberinin emri olması bastan aşağı yanlış bir ifadedir. kuran ve hz. muhammet herhangi bir yönetim modeli önermemiştir. böyle olunca müslümanlar zamanın şartlarına göre değişik yönetim biçimleri geliştirmişlerdir. halifelik bunlardan biridir.
peygamber'in ölümünden sonra müslümanlar, onun yerine birini halife olarak seçme arayışına girerler.
şiilere göre (bkz:
gadir-i hum) hz.muhammet,hz.ali'yi kendine halef ilan etmiştir. neyse bu konu farklı ama kabileler arasındaki denge dikkate alındığında en uygun isim olarak hz. ebubekir görülmüş ve halife seçilmiştir. hz. ebubekir kendini "resulullah'ın halifesi" olarak tanımlamıştır. dolayısıyla hilafetin müslümanların gündemine ilk girişi önceki yöneticinin "varisi" şeklinde olmuştur.
sonrasında gelen hz. ömer, ebubekir'den farklı olarak kendini "emir-ul muminin"(inananların hükumdarı) olarak tanımlamıştır. dolayısıyla meşruiyetini yönetilenlerden almıştır. ömer şehit edilmeden önce kendi vekilini seçmek üzere altı kişilik bir aksakallılar kurulu tayin etmiş, onlar da ümeyye kabilesinden hz. osman'ı halife olarak seçmiştir.
on iki yıl yönettikten sonra vefat eden hz. osman, kendinin yerine herhangi birini işaret etmediği için, dördüncü halifenin seçiminde müslümanlar arasında çatışmalar baş gösterir. müslümanların büyük bir kısmı, peygamberin kuzeni ve damadı olan hz.ali'ye biat eder ancak yirmi yıl suriye valiliği yapan muaviye halifeliğin kendi hakkı olduğunu iddia eder. bunun üzerine kanlı iktidar savaşı başlar. yedi yıl sonra hz. ali bir suikastle şehit edilir. ardından muaviye kudüs'e giderek kendini tüm müslümanların tek halifesi ilan eder.
muaviye ile birlikte seçim esasına dayalı hilâfet kurumu yerini saltanata terk etmiştir. başta muaviye olmak üzere emevi hükümdarları kendilerini "emirullah" yani allah adına yöneten olarak tanımlamıştır. böylece yönetimin referansı yönetilen halk olmaktan çıkmış, allah olmaya başlamıştır.
emeviler' i takip eden abbasi yöneticileri ve sonrasında osmanlı yöneticileri, kendilerini "zilullah-ı fil ard" yani allah'ın yeryüzündeki gölgesi şeklinde tanımlamıştır.
kısacası halifelik referansını halktan alırken kendine çok sonraları "ilahî" bir misyon yüklemiştir.
devamını gör...