iorek byrnison yazar profili

iorek byrnison kapak fotoğrafı
iorek byrnison profil fotoğrafı
rozet
karma: 29960 tanım: 2313 başlık: 116 apolet: 1 takipçi: 219
hey there i am using whatsapp

son tanımları | başucu eserleri


yazarların itiraf köşesi

bu günün benim açımdan yeni bir başlangıç olmasını umuyorum.
başlangıç dediğime bakmayın, bana dışarıdan bakan biri için hiçbir değişiklik olmayacak büyük olasılıkla çünkü; asıl değişim savaşını kafamın içerisinde veriyorum.

#765274

daha önce yukarıdaki başlıkta sorunumu kısaca anlatmıştım. söz konusu entrynin azımsanmayacak derecede kişi tarafından okunduğunu göz önüne alırsak, benimle aynı sorunları paylaşan insanların sayısının göründüğünden daha da fazla olduğunu söyleyebiliriz belki de.

bugün itibariyle yıllardır geçirmekte olduğum anksiyete atakları, depresyon, panik atak ve paranoya gibi rahatsızlıklarımla mücadele etmek için yeni kararlar almış bulunmaktayım. bu konuda verdiğim en net karar, bahsettiğim psikiyatrik rahatsızlıkların bedenim ve beynim üzerinde kontrol sağlamasına olanak tanıyan zorlantı tipi davranış ve düşüncelerden ani ve kesin bir şekilde uzaklaşmak oldu. bunu okuyan pek çok insana mantıksız gelebilir; hastalıklı davranış ve düşünce biçimlerini öylece bırakabilsen zaten hasta olmazdın, şeklinde düşünebilirsiniz ama bu, verebilmek için tabiri caizse kendimi parçaladığım bir karar.
artık bu hastalıklı düşünce biçiminin beni yönetmesine izin vererek hayatımın kontrolünü bir hastalığa bırakmaktan vaz geçmiş bulunmaktayım. riskli mi, oldukça ama başka şansım yok. beynime yerleşen bir saplantı ne kadar kötü olursa olsun birinden kurtulduğumda yerini hemen diğeri alıyor. artık fiziksel anlamda nefes alamayacak duruma geldim. her allahın günü, göğsüme saplanan ağrılardan ve gördüğüm onca kabustan dolayı harap olmuş hâlde uyanmaktan bıktım. düşüncelerim o kadar depresif bir hâl aldı ki sadece ışık görmekten nefret ettiğim için günün çoğunu battaniyenin altında ve anksiyete atakları eşliğinde geçiriyorum. kısacası yoruldum. hayatımın en güzel yıllarındayım ve her saniyenin tadını çıkarmam gereken yerde kendimi her gün dibin de dibine vuracak şekilde bir bataklığa saplıyorum. bizzat kendi iradesizliğim yüzünden kendi kendime yapıyorum bunu.

işte tüm bu nedenlerden ötürü, yıllardır hiçbir ilacın (antidepresan, antipsikotik allah ne verdiyse kullandım, ilaç firmasında denek olsam bu kadar olmazdı.) geçirmediği bu düşünce ve davranış sorunlarından kendi çabamla uzaklaşmaya karar verdim. şundan eminim ki, bu bir deneme olmayacak; deneme yapma şansını çoktan kaybettim çünkü. hayatta hiç kimse bir sonraki günün sabahına sağ çıkıp çıkamayacağını bilemezken ben bütün verimli günlerimi korku, endişe ve paranoya içinde geçiriyorum. tam da bu nedenle buna burada dur demeye karar verdim. sadece kendim için de değil; çevremdeki ve benden bir şekilde etkilenen herkesin iyiliği için. benimki gibi rahatsızlıklarda, bir süre sonra tanıdığınız tanımadığınız herkese zarar verir hâle gelebiliyorsunuz. başınızı küçük ya da büyük bir derde sokmanız da ayrı bir risk tabii ki ve ben artık gerçekten "mikerler" dediğimiz evreye girmiş bulunmaktayım. bu nedenle artık hayatımın kalan yıllarını (veya ne kadar süre kaldıysa artık.) kendim için iyi bir şeyler yaparak, çevreme mümkün olduğunca yararlı bir insan olarak geçirmek istiyorum.

bana şans dile sözlük!

edit: ilerleme sürecini aklımda tutabilmek için buraya not almaya karar verdim. önce birer gün, daha sonra ise birer hafta arayla buraya, verdiğim kararla ilgili gelişmeleri yazacağım.

1. gün: bazı zorlantı tipi düşünceler tekrar etse de bunları davranışa dönüşmeden engellemeyi başardım. sadece birinde vaz geçmek üzereydim ki son anda kendimi durdurmayı başarabildim. korku ve endişe azalmakla birlikte hâlâ biraz mevcut ama en azından geleceğe dair umudum bir nebze artmış durumda ve ufak tefek gelecek planları yapmaya başladım. bayramdan sonra istanbul'a girmeyi düşünüyorum mesela. hem uzun bir yolculuk hem de o havayı tekrar solumak bana iyi gelecektir bence. (bunda ne var demeyin. aylardır evinden çıkmayan bir insan için ay'a giden astronot heyecanı demek bu.) bunların dışında iç sıkıntısı hâlâ devam etmekte ve muhtemelen her sabah olduğu gibi yarın sabah da anksiyete atağı ile uyanacağım ama vazgeçmek yok. gerekirse akıl hastanesine giderim ama o iğrenç takıntılara bir daha dönmeyeceğim.
ayrıca:
(bkz: her şey çok güzel olacak)
("yersen" demeden edemiyorum içimden ama hadi bakalım hayırlısı. swh)

bugünlük bu kadar efem. herkese iyi akşamlar dilerim.

2. gün: ne yazık ki bugün epeyce bir gerileme yaşadım. beklenmedik durumlar dolayısıyla anlamsız korku ve panik duyguları yeniden başladı ama elimden geldiğince direnmeye çalışıyorum. zaten önemli olan da bu. her zaman ve her koşulda ileri gitmek hayatta da mümkün değil ama önemli olan bir adım geri gidiyorsan, sonrasında iki adım ileri giderek açığını kapatabilmek. ilerleme bu şekilde sağlanır; bunu öğrendim. hayatınız her zaman sizin yaptığınız planlar çerçevesinde tıkır tıkır ilerlemiyor maalesef.
her neyse. o kadar kötü bir duruma düştüm ki şu son bir haftada; yaklaşan vize ve ödevleri bile unutmuşum.
ben takıntılardan kurtuldukça yerlerini yenileri alıyor. diğer insanları bilmiyorum ama benim beynimin çalışma prensibi bu sanki. tek bildiğim bunu değiştirmeyi başaramazsam hayatımın mahvolacağı.
hiçbir insan böyle bir zihinsel yıkımın sonunda sağlıklı kalamaz çünkü.

neyse sözlük, bugünün notunu da düştüm.
yarın daha iyi haberlerle gelmek umuduyla. iyi akşamlar.

3. gün: evet, dünün notunu bugün düşüyorum. unutkanlık feci seviyelere ulaştı. vizelere pek fazla çalışmadım falan; çok da umurunda değil galiba.
zaten anlayacak kafam da kalmadı. yemek yiyemiyorum. midem kabul etmiyor. ilaçlar yüzünden herhalde.

dün sabah, son bir haftadır süren döngü aynen devam etti. sabah anksiyete atağıyla uyandım. takıntılar yüzünden saçma sapan şeyler yaptım yine. akşama doğru düzeldi tabii ama ne fark eder ki? her akşam "düzelmiş gibi" oluyor zaten. sabah da kaldığım yerden devam ediyorum.

artık kendimi pek kontrol edebildiğim söylenemez. zihnim ve eylemlerim üzerindeki kontrolüm artık gerçekten çok zayıf ve kısıtlı.
geleceğe dair pek bir umudum da yok açıkçası. bir haftada, iyi hissetmenin nasıl bir şey olduğunu unuttum. sağlığımı tamamen değilse bile büyük ölçüde kaybettim. sağlıklı düşünemiyorum, kendimi kontrol edemiyorum ve bu, daha ne kadar böyle devam eder bilmiyorum. evde silah olmadığına şükrediyorum.(etmiyor da olabilirim tabii, bilemedim.)

her halükarda bitik durumdayım; bu çok net.

...

kaçıncı olduğunu bilmediğim gün:

bugün iyi haberlerle geldim sözlük.

son birkaç gündür kendimi kontrol edebilmek adına çok büyük bir mücadeleye giriştim ve çabalarım meyvesini vermeye başladı nihayet.

tam iki haftadır, bütün temel gereksinimlerimi ihmal ederek yaşıyordum. bitiktim, tükenmiştim ve ölecek gibiydim. gerçek anlamda...

ama sonra kendiliğinden bir şeyler oldu...
belki yaşama içgüdüm baskın geldi, bilmiyorum.

ve sonunda o kritik, s..erler eşiğini geçtim.

uzun yıllardır ilk defa, geçmiş veya gelecek yerine, içinde bulunduğum ana odaklanmaya, anı yaşamaya ve o andan keyif almaya başladım.

artık geleceğe daha umutlu bir şekilde bakabiliyorum. küçük ve kötü olasılıklara odaklanmak yerine büyük ve iyi olan olasılıklara odaklanıyorum.
takıntılarım ara ara yokluyor ama onları da kontrol altında tutmayı başarabiliyorum.

umarım her şey iyi bir şekilde devam eder.

...

"umarım her şey iyi bir şekilde devam eder."

diye bitirmişim son notumu ama tabii ki etmedi.

şimdi baktım da, buraya son notumu düşmemin üzerinden haftalar geçmiş. o arada geçen zamanda neler yaşadığımı ve hissettiğimi anlatan bir yazı da yazacağım bu başlığa bir ara. bu zaman dilimi, tamamen ayrı bir yazının konusu çünkü.

tartışmasız bir şekilde, hayatımın en berbat bir ayını geçirdim ve bunun tek sorumlusu benim; benim zihnim.

bugün itibariyle bu yazıya ufak bir ekleme yapabilecek kadar kafamı toparlayabildim ve böyle devam etmesi için elimden geleni yapacağım. buraya kesin ifadeler yazmayı tercih ediyorum zira en ufak bir şüphe kırıntısı dahi beni, başımı daha yeni yeni yüzeyine çıkarabildiğim o bataklığa tekrar saplıyor.

bunca kötü deneyimden sonra sadece şunu söyleyebilirim: ne yaparsanız yapın ama benim durumunda iseniz mutlaka profesyonel bir destek alın. eğer doktorunuz tavsiye ederse en ağır ilaçları bile kullanın fakat kesinlikle bu derece baş belası bir hastalık ile yalnız başınıza mücadele etmeye kalkmayın. bu hastalık yalnız baş edilebilecek türde bir şey değil; bundan emin olun.

...

evet sözlük, yine sayamadığım bir başka günden merhaba.

artık günleri ve haftaları sayacak gücüm kalmadı. tabii bunu diyorum ama aslında son birkaç gündür işler iyiye gidiyor. doktora gidip yeni ilaçlar aldım ve tabii ki b+ktan bedenim sağolsun, yine yan etkiler sebebiyle ilaçları bırakmak zorunda kaldım. yine de o tarihten bu yana gözle görülür bir iyileşme var.

dışarı çıkıyorum, insanlarla konuşuyorum, müzik dinliyorum ve tekrar sözlüğe dönmeye karar verdim bugün en sonunda.

bütün bunlar iyi sayılabilecek gelişmeler.

hâlâ aklımın bir köşesinde o, paranoyak ve takıntılı düşünceler dolaşmaya devam ediyor ama onları görmezden gelmeyi öğreniyorum yavaş yavaş. elbette bu, iyiye doğru gidiş süreci benim kontrolümde başlamadı tam olarak ama bir yerden sonra artık gerçekten silkinip ayağa kalkmam gerektiğini hissettim. zayıf düştükçe kontrolümü daha da kaybettiğimi fark ettim.

ve gerçekten bu şekilde olmuyor. şu an nispeten daha temiz bir zihinle bakınca, güçsüz düşüp pes ettiğim ve kendimi bıraktığım tüm o zaman dilimindeki halimi yakıştıramıyorum kendime açıkçası.

tabii bunlara rağmen, hâlâ oturmuş bir uyku düzenimin olmayışı ve arada bir yoklayan takıntılı davranışlar işleri zorlaştırsa da eskisi kadar yıpratmıyor beni artık. kendimi toparlamak için çaba sarf ettikçe beynimi daha fazla kontrol edebilmeye başladım.

doğal olarak, zaman zaman gerileme sürecine girmem son derece normal ve beklendik bir durum ancak; umarım bu günden başlayarak nispeten de olsa daha kontrollü bir yaşam tarzım olacak.

...
devamını gör...

drakkar

vikinglerin kullandığı, dar ve uzun bir biçime sahip hafif yapılı gemilerin genel adı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

hem kürek hem de yelkenle yol alabilmelerinin yanı sıra tasarımsal yapıları itibariyle alışık olduğumuz tipteki gemilerden farklı olarak hem açık denizlerde hem de nehirlerde seyredebilecek özelliklere sahiptirler ve bilhassa hafif yapıları sayesinde bulundukları döneme özgü çeşitli yöntemlerle karaya çıkarılarak bir nehirden başka bir nehre nakledilerek kullanıldıkları bilinmektedir.

gerek drakkar tipi gemilerin bu kendine has özellikleri gerekse avrupa'da pek çok bölgenin nehirler üzerinden ulaşılabilecek konumda olması nedeniyle vikingler, pek çok bölgeye rahat ve hızlı bir şekilde ulaşarak yapmış oldukları ani baskınlarla avrupa'da yüzyıllar süren bir istila süreci başlatmıştır. (vikinglerin yavaşlamasını ve çağlarının sona ermesini sağlayan etkenlerden biri de hristiyanlık etkisinde kalan dini yapılarının dönüşüm geçirmesinin yanısıra, istifaya açık olan bu kolay ulaşılabilir konumdaki bölgelerin inşa edilen surlarla daha korunaklı bir hâle getirilmiş olmasıdır.)

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

not: gemilerin yanlarında görülen yuvarlak ahşap cisimler ise yine bu nordik elemanların yumuşak ahşaptan yapılmış kalkanları olup nispeten yumuşak bir ahşap türünü kalkan yapımında malzeme olarak kullanmış olmalarının sebebi, ana malzemesi metal olan kalkanların darbeyi geri püskürmesinin aksine karşı tarafın kullandığı silahın kalkanın yüzeyine takılmasını sağlamaktır.
ayrıca gemilerin önünde yer alan ejderha başı figürü bildiğim kadarıyla, gemiyi ve içindekileri koruması ve şans getirmesi için gemiye eklenmektedir.

yamuluyorsam düzeltin editi: yanlış hatırlamıyorsam bu gemiler herhangi bir şekilde çekiç veya çivi kullanılmaksızın yapılıyor. yani bütün parçaları oluşturacak ağaçlar özel olarak seçildikten sonra tamamen balta yardımıyla şekillendirilerek birbirine geçmeli şekilde monte ediliyor. hatta drakkar yapımını konu alan bir belgeselde ekip gemiyi önce modern yöntemlerle yapmaya çalışmış ancak yaptıkları ilk birkaç gemi batmıştı. daha sonra tamamen vikinglerin yöntemleriyle ve onların yaşadığı dönemdeki şartları göz önünde bulundurarak yapılan yeni gemi başarılı bir şekilde suya indirildi.

konuya uygun şarkı bonusu:
devamını gör...

balta

barınak, ulaşım araçları*, bilimum ağaç hammaddeli eşya ve araç gereçlerin yapımı ve biçimlendirmesi gibi çok daha karmaşık işlemlerden, yakacak odun kırmak kadar basit eylemlere kadar geniş bir kullanım yelpazesi bulunan tasarım harikası kesici alet.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kılıç gibi diğer bazı savaş aletleri kadar yaygın olmasa da, savaşlarda da son derece işlevsel olabilmekte olup özellikle bu işlev için tasarlanmış olanları çok daha etkileyicidir. tabii savaş baltası deyince akla gelen gösterişli ve korkutucu tasarıma sahip baltalar genelde dekor amaçlı gördüğüm kadarıyla.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

özellikle belirli bir döneme kadar yapılan baltalar etkileyici görünmekten çok işlevsel ve öldürücü olmak için imal edilmiştir.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bu tip baltalar (özellikle vikinglerin kullandığı tipte olanlar) savaş esnasında fırlatmak amacıyla kullanılabilecek baltalar için de güzel birer örnek aynı zamanda.

ama bence en etkileyici olanları, cermen ve viking kavimlerindeki berserk tipi savaşçıların kullandığı büyük savaş baltalarıdır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

berserk:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

savaş baltasından, daha doğrusu genel olarak herhangi bir savaş aletinden konu açılmışken elbette ki türklerden bahsetmemek olmaz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
yukarıdaki görselde görülen akıncı tipi bir savaş baltası. ya da ona en çok benzeyen model desek daha doğru olur. yanlış bilmiyorsam özellikle deliler gibi berserk benzeri savaşçılardan oluşan türk birlikleri bu tarz silahları yaygın olarak kullanmaktaydı.

yazıyı sonlandırırken gördüğüm ve gerçek bir versiyonuna sahip olmayı istediğim kurgusal bir balta tasarımını da ekleyeyim:*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

evrim hakkında hiçbir şey bilmeden evrim vardır diyen tip

evrim teorisi karşıtı dincilerden daha tehlikelidir.**

bunların en güzel örneği şu, dezavantajlı ve azınlık gruplar hakkında* evrimsel olarak şöyleler, genetik olarak bu konuda başarısızlar, doğaları böyle* bik bik diye öten, kaynağı göt olan iddiaları ortaya atan tiplerdir.
hatta geçenlerde sözlükte bence evrimsel olarak kadınlar rererö diyen bir pekin ördeği vardı yanlış hatırlamıyorsam.
şu cümleye iyi bakın: "bence evrimsel olarak", "bence" ve "evrimsel olarak"...
bu ikisini akademik bir ortamda dile getirse t...k oğlanı olacak halbuki haberi yok.*

şunu iyi idrak etmek gerekiyor: evrim dediğiniz şey öyle, tanrı gibi her şeye kılıf ve kaynak olarak gösterebileceğiniz belirsiz, ucu açık bir kavram değil. evrim bilimsel bir olgu ve kaynaklık ettiği iddialar da en az kendisi kadar bilimsel olmak zorunda.
bu konuda hatırı sayılır bir eğitim almamış hiç kimse bu konu hakkında kıçından tespit uydurmamalı ve uyduramaz da zaten; her şeyden önce etik değil bu.
"bence" diye söze başlayıp milyonlarca yıllık biyolojik süreçler hakkında yardıran arkadaşın da odtü'de profesör olmadığı herkesin tahmin edebileceği bir şey.*
(küçük bir not: burada bahsettiğim şey, yorum yapmamak değil. elbette ki insan okuduğu, gördüğü şeyler hakkında yorum yapacak ama önemli olan bunu uzman olmadığı konularda işin gurusuymuş gibi yapmaması. hele ki ayrımcı fikirlerle.)*

yalnız o değil de, dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama bu, evrimsel süreci kendi saçma inanç ve düşüncelerini meşrulaştırmak için kullanan güruh yüzünden evrim ve genetik yeni bir din olmak üzere ki bunun ucu çok pis yerlere çıkabilir. zamanında bilim adı altında kafa tası ölçümlerinden veya beyin büyüklüğünden üstün ırk, cins, millet bilmem ne tespiti gibi akla ziyan uygulamalar vasıtasıyla ne boklar yendiği hepimizin malumu.

son olarak şunu belirteyim: eğer gerçek bir uzmanın bu tür mecralardaki kahvehane teorisyenlerinden ne kadar farklı olduğunu merak ediyorsanız gidip iyi bir üniversitenin ilgili bölümlerinden birinde bir derse konuk olabilirsiniz. *
devamını gör...

sosyalizm

insan gibi ben merkezli, güç odaklı ve tahripkâr bir doğası olan bir canlınım yaşam biçimine uygun olmadığını düşündüğüm, kaynakların eşit dağılımını temel alan sistem.

ideolojik olarak uygulanabilirliği ise kapitalist ekonomik düzene entegre edilmiş olarak belirli bir düzeyde bulunmakta. günümüzde, sanayi ve hizmet sektörü odaklı büyük devletlerin çoğunda bulunan sosyal devlet yapısı örneğin. ancak bu orta yolcu sistemi bile çökertmeye doğru hızla ilerliyoruz. insanların yaptığı istisnasız her şeyin mutlaka boku çıkıyor bir yerde. sanayi toplumundaki sert kapitalist koşullarla insanları iliğine kadar sömüren devletler, aynısının lacivertini her koşulda ortak mülkiyet gibi sürdürülebilirliği olmayan bir zırvayı temel alarak yapan sözde insancıl özde dikta rejimi olan sosyalist/komünist devletler, en sonunda da tam ikisini bir araya getirip düzgün bir sistemi oturmaya başladılar diye sevinirken mantar gibi türemeye başlayan tatlı su liberali dostlarımız ve bitmek bilmeyen pembiş insan sevgileri yüzünden sistem paraziti kaynak yiyici mülteci kampına dönen medeniyet abidesi ülkeler...

konuyu daha fazla dağıtmadan kısaca toparlamak gerekirse, söz konusu insan olduğunda hiçbir sistem ve çözüm yolu tek başına yeterli değil; farklı ideoloji ve yöntemlerin entegrasyon içerisinde uygulanması gerekiyor çünkü insan çok boyutlu ve karmaşık bir varlık. çok boyutlu ve sürdürülebilir sistemler oluşturabileceğimiz yerde anlamsız bir biçimde fanatiği olduğumuz ideolojileri baskıyla uygulamaya çalışınca boğazımıza kadar foseptik çukuruna batıyoruz görüldüğü üzere.
devamını gör...

profesyonel olarak yalan söylemek

(bkz: sosyal hizmette güçlendirme yaklaşımı)*

profesyonel olarak yalan söyleme eyleminin kendinize yaptığınız bir örneği için:
(bkz: suçluların rehabilitasyonu)
(bkz: topluma geri kazandırma)

hatta işin acıklı tarafı sözde suça "sürüklenen" çocukların dahi hatırı sayılır bir çoğunluğunu geri kazanımının mümkün olmayışı. suçuna göre de değişir tabii. örneğin birkaç vakaya tanık oldum; hem istismara uğrayan hem de istismarı gerçekleştiren kişi, çocuktu...

düşününce ortalama düzeyde vicdana sahip bir insana oldukça korkutucu geliyor farkındayım ancak işin içinde olunca ve tüm o insanları ve içinde bulundukları süreci başından sonuna takip edince en azından çoğu insan için durumun böyle olduğunu fark ediyorsunuz. çoğu insan zorunluluktan falan bulaşmıyor suçlara. çıkma şansları olduğunu bile bile ve yaptıklarının farkında olarak devam ediyorlar.

dipnot: bu entry daha düzgün bir kafayla düzenlenecektir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim