jarelion yazar profili

alejandro jodorowsky ve david lynch filmleri.

popülizmin pohpohladığı, ne kendisini ne de sanatını ilginç bulduğum abartılmış bir sanatçı

vintage ve bol giyinmenin bağımlısı oldum. bir kere başlayınca bir daha dönüşü yok. dikkatli olun

sokak köpeklerinin ısrarla sokakta olması, itlaf edilmemesi gerektiğini savunmak bana göre tozpembe düşünceden ileri geliyor.
itlafın gereğini hayvan düşmanlığı argümanı ile savunmak da cabası. hepimiz hayvan seviyoruz, yalnızca kendi hayatlarımızı daha çok seviyoruz.

albert camus'dan 'sisifos söyleni'. yazarın kendisi felsefenin varoluşçuluk ekolünün bir savunucusu. genellikle kendisi varoluşçuluk ekolünü kısa romanlar ile bir araya getiriyorken bu kitapta ise daha akademik bir dile sahip. kısaca kitabtan birkaç alıntı aktarayım sizlere:

"gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır: intihar. yaşamın yaşanmaya değip değmediği konusunda bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir."


sisifos, bazen sırtı ile dayanarak ve bazen de kolları ve de bacakları ile kayayı kucaklayarak büyük kayayı akşama doğru büyük zorluklarla tepeye çıkarır. tam tepenin oyuğuna yerleştirecektir ki, kaya yeniden aşağıya yuvarlanır. bu işlem her gün defalarca sürer gider. sisifos, homeros’un yorumu ile “yararsız ve umutsuz bir çaba ile cezalandırılmış olduğunu” anlar. sisifos bu cezaya karşı dirençli ve kararlı bir şekilde durarak tanrılara karşı bir tür zafer kazanabileceğini ispat etmek üzere her gün bu kaya ile aynı şekilde boğuşmaya devam eder. çünkü artık kendisinin varoluş nedeninin bu çabası olduğunu kabullenmiştir. ancak hiçbir zaman sisifos intihar etmeyi ve cezasından kaçarak kurtulmayı amaçlamaz. zira o, bu şekilde hareket ederek tanrılara başkaldırmaya devam etmektedir...

plastik,dandik bir action man(muhtemel yan sanayi) figürü. çok net hatırlıyorum kendisini.. o geçirdiğimiz yalnız ve sessiz günleri. çocukluk arkadaşımdı. kırmızı bir yelek, yeşil bir pantolonu vardı. hala semt pazarlarına yolum düşerse ufaktan bir göz atıyorum oyuncakçılara belki kavuşuruz tekrar diye...

genellikle insanlara ne izlemek istediklerine kanaat getirerek öneriyorum fakat bu şu an mümkün değil gibi.. birkaç favori filmlerimden yazayım:

-stalker
-apocalypse now
-the tragedy of macbeth (roman polanski)
-name of the rose
-ran(akira kurosawa)

monty python's the meaning of life.
bununla birlikte bütün monty python filmlerini izlemiş bulundum. "içinden hangisi favorin" diye soracak olursanız 'holy grail' derim elbette.. ve olur ki hala izlemediyseniz: “ı don't want to talk to you no more, you empty-headed animal-food-trough wiper. ı fart in your general direction. your mother was a hamster, and your father smelt of elderberries.”