hikayedir. uzayı zamandan bağımsız düşünmenin doğru olmadığı varsayılarak uzay zaman denen bir kavram icat ediliyor ve einstein ın düşüncesine iman edilerek bu kavramın yani uzayın bükülebildiğini ve kütle çekim kuvvetinin varoluş sebebinin bu bükülme olduğu iddia ediliyor.
tamamen boşluktan oluşan uzayın karanlık madde denen hayali bir madde ile dolu olduğunu ve bu bükülmenin gerçekleştiği mekanın karanlık maddeden oluştuğu varsayılıyor.
hepsi hikaye. biliyorum sıradan bir ekşi yazarının yıllarını fiziğe adamış binlerce akademisyen ve bilim adamlarıyla aynı düşüncede olmadığı için kızacak belki ne cahil herif lan bu diyeceksin içinden ama okumaya devam et rica ederim.
karanlık madde gerçekten var diyelim. gezegenler neden bu karanlık maddenin içine gömülüyor? yer çekiminin varoluş sebebi olan bu bükülme olayı yer çekimi olmadan nasıl gerçekleşebiliyor. semantik bir problem var burada. uzay bükülüyor diyelim, peki ama neden bükülüyor yer çekimi yok ki, yer çekiminin varlık sebebi zaten bu bükülme olayı.
dünya dahil, tüm gezegenleri incelerseniz eğer maddenin özkütlesi en ağır olandan, en hafif olana doğru gökyüzüne doğru yükseldiğini görürsünüz. en hafif olanları maddenin gaz hali olduğu için atmosfer gazlardan oluşur, en ağır elementler ise dibe çökmüştür. yani dünyanın merkezinde keşfedilmeyi bekleyen yüzlerce element varolabilir, o periyodik cetvel bu zamana kadar keşfedilenlerden oluşturulmuş bir cetveldir.
peki öz kütlesi ağır olan elementler neden dibe çöküyor? bunun sebebinin ise yerçekimi olduğu söyleniyor.
eğer yer çekimi uzayın bükülmesi ile oluşuyorsa, gezegenlerin uzayı bükmedine sebep olan şey nedir nedir? yer cekimi olamaz. çünkü zaten yer çekimi söz konusu bükülmenin bir sonucu. bir çesit paradoks bu.
neyse, einsteina ve isaac newton a selam eder senin de gözlerinden öperim.
devamını gör...