kalubela yazar profili

"şeyh saitin devamiydim, kullanıldım"

ingilizler lozan'da musul meselesi görüşülürken, şeyh said'i kullanmışlardı, fransızlarla hatay için buluşulurken dersim isyanı patlak vermişti, türk ordusu kıbrıs'taki kıyım ve savaşa dur deyince asala örgütünün katliamları başlamıştı, güneydoğu anadolu projesi ile türkiye suyun kontrolünü sağlayacakken pkk ortaya çıkmıştı...
sevr'den büyük ortadoğu projesine türkiye...

halk müziğinde bir de halk edebiyatında daha önceden hiçbir şiir ya da söz şarkı yazma yeteneği olmayan bir kişinin geleneksel olarak bir su, dere kenarında uyuyakalmasıyla oluşan bir ritüeldir. odur ki aşık bir su dere kenarında veya mezarlıkta uyuyakalır ve rüyasına bir kişi gelip ona aşk şarabı, bade, ab-ı hayat suyu içirir.. ve aşık uykusundan uyandıktan sonra eli yüzü kan içerisinde uyanır ve artık o dakikadan sonra kendine ilahi bir ilham gelir.. aşık kimin elinden bade içerse artık o tarzda şiirler ve sözler yazmaya başlar.. edebiyatta badeli aşıklar ve badesiz aşıklar olarak ikiye ayrılırlar..
aşık ilahi bir kişinin elinden bade içerse uyandıktan sonra dini ve tasavvuffa yönelir, bir askeri komutanın elinden içerse kahramanlık askerlik gibi sözleri yönelir, eğer sevdiği kadının elinden bade içerse aşka sevgiye yönelir...

nesimi, sümmani,aşık garip, pir sultan abdal, aşık kerem(kerem ile aslı hikayesinin kahramanı) en çok bilinen badeli aşıklardır.. en son günümüzde ise aşık mahsuni şerif, mahzuni adını rüyasında görerek mahlasını almıştır..

ismail altunsaray - başımda altın tacım
artık anadolu'da kullanılmayan ağırlama ve karşılama adında iki olgu vardır. başımda altın tacım bir ağırlamadır. eskiden gelin baba evinden çıkarılırken vedalaşma uğurlama olarak çalınırdi.. gelin alayi denilen bir grup, başımda altın tacımı çalarak kız kapısının önünde çok ağır bir halay oynarlardi.. burada halk müziğinde gelin ağlatma da denilen bir olay gerçekleşirdi.. halk müziğinin enstrümantal olarak çalması ve okumasi en zor eserlerinden biridir...

elif buse doğan - kırmızı buğday

pek bilinmese de, ağır oyanan bir zeybek türüdür.. yarasına kan bulaşan kendi düğününe giden ali osman efe, bir buğday tarlasının yanında vurulur, oraya sığınır artık sarı buğdaylar kan kırmızı olmuştur.. o halde düğününe gelen ali osman efe, ağır bir zeybek oynamıştır. daha sonra yere yığılmıştır. onu yerden kaldırmak isteyenler göğsünün üzerindeki o kırmızı buğdayı görünce, oynadığı zeybeği örnek alıp türkünün adı da kırmızı buğday koymuşlardır..

hasret gültekin - bir insan ömrünü neye vermeli

bir insan ömrünü neye vermeli
harcanıp gidiyor ömür dediğin
yolda kalanda bir yürüyende bir
harcanıp gidiyor ömür dediğin

olaylı vakadan hatıra fotoğrafı..

bebeğimiz de atarlıdır..
03/06/2025 - adana şehir hastanesi

yıllar var ter içinde taşıdım ben bu yükü,
bıraktım acının alkışlarına 3 haziran 63ü...

nazım hikmet
orhan kemal
ahmet arif
yılmaz güney
hüseyin inan
cahit zarifoğlu
kazım koyuncu
barış akarsu
ali ismail korkmaz
ethem sarısülük
mehmet ayvalıtaş
medeni yıldırım

(bkz: haziranda ölmek zor)

uçuş bölgesi olarak ankara kule ve istanbul kule olarak türkiye'yi ikiye bolünmüstur. doğudan batıya gidiyorsan ankara radara baglanirsin sonra istanbul kuleye... batıdan doğuya gidiyorsan tam tersi.. yaklaşma izni aldıktan sonra, ineceğin meydana yaklaşma yapılır.. ticari uçuşun rotasını, yüksek alçak irtifayi havalimanındaki (bkz: aim memuru) belirler..
(bkz: pilot sözlük yazarları)

lisede okurken, liselerarası turnuvada üst üste 3 kez türkiye şampiyonu olduğum branş.. bir zamanlar lisanslı oyuncuydum. vakit bulamıyorum artık.

insan, doğuştan teistik olarak inanmaya yatkındır.. görünmeyeni hissetmeye, anlamı bir inanışa oturtmaya, bilişsel olarak eğilimlidir.. inançsız hiçbir toplum yoktur.. insanın, insan olma gayelerinden biridir bu.. kültürel etkileşimi olmayan çocuklar ve tarih boyunca tüm toplumlar hakikati, bir yaratıcıya atfetme eğilimi gösterirler.. bu inanma eğilimi insanın özünden gelir.. sadece içerik ve devamlılık sonradan öğrenilen bir durumdur.

oy benim canım, yaralı ceylanım.. henüz yolun başında solup giden baharım..

bir daha bana uğrama, yaklaşma, hakkın yok buna!

ölümünden 2 ay önce, kendi hastanemin yoğun bakımina yatırdıktan sonra deliryum'a giren 99 yaşındaki anneannemin, elini ayağını bağlattiğim için bana dönüp "senden hiç beklemezdim, sen bir mağara adamısın, ilk insansın" dediğini hiç unutmuyorum.. böyle elit bir kadındı rahmetli.. ağzından hiç küfür duymadım..

öyle bir mimarisi vardır ki, mahkumlar arasında "metris'e güneş doğmaz" diye anılmıştır.. çünkü duvarları çok yüksek avluları çok dar olduğu için, sabahlar dahil günün hemen hiçbir saatinde, hiçbir avlu ve koğuşa güneş ışığı girmemektedir.. bu yönüyle metris cezaevinin mimarisi insan psikolojisi üzerinde büyük bir umutsuzluğa ve bunalıma sebep olur..

evrenden bir mesaj var...

6 sene oku,üzerine dünyanin en zor 2. sınavı seçilen tus'a günde 18 saat ders çalışarak hazırlan. 5 sene uzmanlık yap hayatın kaysın.. 2 -5 sene de doğuya git yıllarca geri geleme.. en az en iyi ihtimalle hayatından 16-17 yıl gider. yaş 40 olur hayatını yine de toplayamazsin... çocuğun sana adınla, anneannesine anne diye hitap etsin. eşini haftada 3 gün gör.. tıbbiye parasi için yapılacak bir meslek değildir..

01 yaş arasında bir yenidoğan açlıktan ağlıyorsa elini ağzına götürme eğilimindedir, düşükten başlar yüksek seslere sonradan çıkar,.. gaz ağrısı varsa ayaklarının karnına çeker panik havasındadır genelde akşamları olur.. temas eksikliği sosyal bağlanma isteğinden yani yalnızlıktan doğan ağlamalar bebek kucağa alındığında aniden susar ve sakinleşir, eğer bir kişi bebeği özellikle anne kucağına almazsa ağlamanın şiddeti artar.... esneme gözlerini ovuşturma gibi ağlamalar genelde bebeğin yorgunluk ağlamasıdır.. özellikle 6 aydan sonra bebeklerde bilinçli ağlama özelliği başlar alışkanlık ağlaması da denilebilir buna, burada bebeğin ağlamasının şekli çok değişiktir dramatiktir bebek kendini manipüle eder susar sonra tekrar geri ağlamaya başlar burada bebek ilgi çekmek ister. bebek annesini gözleriyle arar annesini gördüğünde ağlaması birden kesilir ve güler daha sonra tekrar ağlamaya başlar..

yenidoğanlar ağlarken annelerinin beyninde, görsel iletilerden bile daha hızlı şekilde işlem başlar.. yani bebek ağlamasını duyan anne gözle görmekten bile daha hızlı beyin aktivitesi oluşur.. annenin prolaktin dopamin gibi kimyasal aktiviteleri tetiklenir sütü gelir, eğer bebek çok fazla ağlamaya başlarsa anne de kortizol artar ve stres hormonu tetiklenir..
sadece gebelikten sonra annelerde oluşan bazı duyusal uyarı mekanizmaları vardır, yani annelerin kulağı daha fazla keskinleşir. annenin bebek ağladığında karar verme motor refleksleri de artar.

yenidoğanlar annesinin sesine, kokusuna, yüzüne, tepki verirler. sadece bu şekilde kendilerini güvende hissederler... yenidoğanlar annesine bağlanmak için biyolojik olarak programlanmıştır. eğer bebek sevilmediğini güvende olmadığın hissederse kortizol artar, bebek ağlamaya başlar...

yeni doğan bebekler sadece 30-40 cm uzağı görebilir, bu annesinin kendisini emzirirken, memesi ile kendi gözleri arasındaki mesafe kadardır. gözleri ve dünyayı hemen hemen siyah beyaz şekilde görür...

mezarınin (bkz: ibrahim erkal) ve (bkz: sümer tilmaç) ile dip dibe olduğunu fark ettiğim münevver karabulut'un katili...