kubelikin öğrencisi yazar profili

zamanında vardı böyle bir hanımefendi, ben namaza başlamadım ama o bıraktı bütün dini vecibeleri. tabiatın kanunu işte ne yaparsın.

iyi insan diye bir şey yoktur!
varsa bile, yanlış âlemde yaşıyor. cennetten kovulmuş bir melek mi bu arkadaş, yoksa hayat henüz ona “hoş geldin, gerçek dünya!” dememiş mi? insan, genelde karakterinden değil, hayatın gazabına henüz uğramadığı için “iyi” görünür; kredi kartı limiti dolmamış, patronu mobbing manyağı yapmamış, sevgilisi tarafından aldatılmamış, trafikte bir magandaya denk gelmemiştir. o yüzden hâlâ gülümsüyor, erdem abidesi gibi ortalıkta dolanıyor.
ama hayat, sevgili dostlar, ben iyiyim dediğin an çelmeyi takar, kroşeyi yapıştırır sana . işte o an, bütün o “iyi insan” maskesi yere yapışır. çünkü herkes iyidir… ta ki canı yanana kadar.

o yüzden, hâlâ iyi olanlara selam olsun; ya hayat sizi unuttu ya da siz sahiden çok şanslısınız.
kötülere de aramıza hoş geldiniz diyorum.

mesela karşındaki ile şöyle ağız tadıyla kavga edememek sağlıksız ilişki belirtisidir. çünkü kavga dediğin, iki ruhun birbirine çarpa çarpa şekil alması demek ve kavgayı sürdürebildiğin insandır aslında doğru kişi; kaçmaz, susmaz, samimiyetiyle seni tanımaya talip. zaten o çarpışmalarla tanırsın birbirini, kelimelerin altındaki duyguyu, sesinin titrediği yeri orda görürsün. bunlardan kaçıyorsa ilgili kişi, ondan bir cacık olmaz ve bitik enerjisiyle yürümez ilişkisi.

o gün aslında tek bir gün değildir. bazen sabah işe giderken, bazen kalabalığın ortasında, bazen de gece yatağa uzanıp tavana bakarken gelir. kronik bir ağrı gibi, hep bir köşede durur. insanı yakasından tutup tok sesiyle “sen neyin peşindesin ulann?” diye fısıldar. önce ufak bir sızı gibi başlar sonra büyür, alışkanlıklarının arasına sızar. en sevdiğin şarkıda bile boşluk duyarsın, kalabalık sofrada bile sessizlik oturur yanına.ama tuhaf olan şu: bu boşluk tamamen karanlık değildir. bazen, işte tam o sızının içinden yeni bir yön çıkar. eskiden önemli sandığın şeylerin aslında kırtıpil dünyanın gereksiz parçalarından biri olduğunu, senin düşündüğünün aksine aslında anlamın çok daha basit, çok daha sahici bir yerde saklandığını görürsün. yani kafaya takılacak bir şey yok, boşlukları doldurmaya devam .

aslında sen çok iyi bir adamsın denilebilir.

bazen o kadar dayı teyze olanlar var ki, okurken “bu entry’yi yazan kişi emekli olmuş olabilir” diye düşünüyorum. gençler belki emojiyle anlatır ama aynı konuyu onlar yılların bakışıyla anlatıyor. tecrübe ve yıllanmışlığın aurası bambaşka ve güzel.

özetle; yaşı kemale erenler sadece hayata değil, sözlüğe de lezzet katıyor. sizleri seviyorum muckk.

kimilerinin sevmediği ve asla sevemeyeceği bir duygu olup kendileriyle araları iyi olan birçokları için ise alışkanlık halini aldığında yaşam tarzı olarak benimsenecek kadar özel ve ulvi bir duygu.

norveçli, kambucyalı ve diğer kıymetli bilimum bilim insanlarının araştırmalarına göre faydalarını konuşalım ki seksin amacı anlaşılsın.

kilo almanızı engelliyor, kalp-damar sağlığınızı koruyor,vücudu gevşetiyor ve uykusuzluk probleminizi gideriyor, koku ve tad duyunuz gelişiyor, cildi güzelleştiriyor ve yaşlanmayi geciktiriyor,bağışıklık sistemini güçlendiriyor,ağrı kesici özelliği var adet sancılarınızı azaltıyor, vucudunuzun esnekliği artıyor, kemiklerinizi güçlendiriyor, pelvik kaslarınızı güçlendiriyor, adetlerinizi düzenliyor,vajinal kuruluğu azaltıyor, kendi limitlerinizi aşmanız için bir yerde "bahane" oluyor evet, cinsel ilişki sırasında kendinizi en doğal halinizle; mutlu, agresif, tutkulu ve heyecanlı bir şekilde ortaya koymanız, gün içindeki tüm monotonluklardan kurtararak bir yerde “sizin siz gibi davranmanızı” sağlıyor, yaşam alanlarınızı farklılaştırıyor hayat renkleniyor, “sizlere dünyanın en güzel meyvesi”ni sunuyor(çocuk)
daha ne olsun yahu? bütün bunlardan anlaşılıyor ki seks; insanın psikolojik, ruhsal ve fizyoljik sağlığı dolayısıyla toplum sağlığı için de şart.
yani seks sağlık içindir.

son sigarayı tersten yakmak kadar acı verici değil.

#gadjo dilo#

anlıyorsun ki yabancı diye bir şey yoktur. gülümsemek, ağlamak her yerde aynı. ve hepimiz üzerinde nefes aldığımız bu kırtıpil dünyanın birer eşit parçasıyız. dolayısıyla arayışımız ölene kadar bitmiyor; bu kimi zaman bir şarkı olabilir veya o şarkıyı söyleyen kadın.. ahh nora luca.

bazı hataların kendisine meylettiren çekici yönleri vardır. tekrarı zevki düşürmüyorsa yapmaya devam edersin.

dayı maske öyle mi takilir dayı?

hiç bir erkekle ironi yapmayan yazar arkadaşlara gelsin.

tatyos efendiyi yad edelim.

bir de lavtacı andon

vergi
torpil
siyasal islam(bunu da tek kelime kabul edin)

enayilik fazla değer vermekle değil değer verilen kişiyi yanlış seçmekle ilgili. yani dozaj değil burdaki sorun. yoksa fazlaca kıymet görmeyi hakkeden birileri mutlaka vardır.

çünkü erdemli olmak için illaki bir dine sahip olmak gerekmez. ve bütün ahlaki değerlerin dinlerin tekelinde olduğu kabul edilemez.

o gitti,atkısı kaldı.