iletişim problemine yenilikçi bir bakış açısı olmuş..
ben ne söylüyorum sen ne anlıyorsun havasında geçen fiyaskolara alışık bünyeler..
her ne kadar alışık olsak bile sinir stres tavan vaziyette..
sadece kendi dilimi çözdüm, bitti yok. kaç çeşit dil var aguca, babuca vs..
herkes cümleleri yan yana getirip bir sonuca varamıyor.
girişlerde paspas olmaz, kapının zili çalmaz, gelişmelerde gelişememenin hüznü çöker üzerine..
her aguda biraz daha geriye gitmenin öfkesine kapılırsın.
benim dilim ne? ben ne anlattım biraz önce?
iletişim zor bir konu. herkes kendisini doğru ve düzgün ifade edemez bunun bir meziyet olduğunu düşünüyorum. her konuşan ben iletişim kuruyorum demesin.
iş olduğunda hakkıyla yaparsın, sorumluluğunu alırsın. 10-12 saatlik çalışmalarda dilerim ki sadece vakit geçireceğiniz zamanlar oluyordur. bu insan çünkü yıpranma payı var.
soyut dışavurumcu bir dostluğun anatomisi
veyahut yan yana...
artık film başlığına alabiliriz..
beklediğim ve beklentimi fazlasıyla karşılayan bir film oldu.
sabah sabah bu şarkı kafamda çalıp duruyor.
durduramıyorum..
şunu net bir şekilde söyleyebilirim, belki hikayenin çok bir espirisi yok ama bu iki oyuncunun yeri çok başka. kendilerini izlemeye doyamıyorum bir 2.5 saat daha oynasalardı yine hiç sıkılmadan izlerdim. olayımız bu işte.. büyük olaylar olmasına da gerek yok.
hayranlıkla izlediğim iki oyuncu vardı karşımda.. ben çok sevdim.. herkes gitsin izlesin..
ne yaptınız jon jonlar ?*
efenim millet 2026 ya şimdiden hazırlanmaya başlamış. noel teması çok hızlı bir giriş yaptı hayatımıza. etraf kırmızılar ile donatılmaya başlandı. bir an evvel 2026 ya geçmeyi planlıyoruz bir baktık o da olmadı kestirmeden 2027 ye gideceğiz. hızlı, hızlı hiç bekleme yapmadan nerde güzel bir an görüldü herkes o senede yaşasın kalsın. ne yapayım yani ben, sen iyi anını yaşarken ben kötüde kalmak istemem. herkes istediği seneyi yaşasın hepimiz farklı yıllarda olalım. ortak noktada buluşmak zorunda mıyız, ne ayıp..
bence ortalamanın üstünde bir zeka bunda empatik tarafınında etkili olduğunu düşünüyorum. kendiliğinden gelen bir samimiyeti var, kasmıyor. konuştukça insanı daha da rahatlatıyor. upuzun saçma bir metni dikkatle izlettirmek onun başarısı.
mizahi yönü oldukça kuvvetli, o zaten kendi yapısında olan bir şey zorlama değil ve iyi ki allah yürü ya kulum demiş ve bizimle buluşmuş.
yeni filmi için beklentim yüksek. gerçi epey eleştiride aldı ama haluk bilginer'den çok onun oyunculuğunu merak etmekteyim..
su insanı olduğumu düşünüyorum.
beni her türlü kurtarıyor. ruhuma iyi geliyor. psikologa gideceğime denize gidiyorum. iki dertleşiyoruz, bakışıyoruz haşur huşur ses veriyor, denk gelirse ıslatıyor.
bugün önüme deniz anası fırtlattı mesela, ne alaka dedim sonra sinirlendi bir tane daha attı kıyıya... seni şakacı dedim buz gibi olmasına rağmen yine içine atlayasım dedim. derin ve dalgalı olmasına rağmen yine avucuma aldum suyunu yine içine çektim o huzurlu kokuyu..
mavi çok derin bir mevzu ben de...
denizlere çıksın tüm yollarım..
-hayır o öyle değil böyleciler.. *
-sadece kendi hikayelerini anlatmak isteyenler ve dinleme yetileri olmayanlar.
-sen konuşurken esneyenler, göz teması kuramayanlar, dikkatleri başka yere kayanlar..
-önyargılı konuşmacılar.
-felaket senaryosu yazıp sana olumsuz etki bırakanlar..
- hiçbir zaman konu bulamayanlar hep karşıdan konu bekleyenler.
şimdilik akla gelen bunlar..
herkesle de sohbet etmeyelim zaten..bir konu ilerlemiyorsa, akmıyorsa, kişi size bir anlam ifade etmiyorsa sadece uzaklaşın.. sohbet öyle bir şey değil kendiliğinden gelişir..
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.