maddeninhicimi yazar profili

çok sevdiğim sert filmlerden biri.
bir ayrılık hikayesinin erkekte yol açtığı yarayı fevkalade anlatıyor.
normal koşullarda filmin yok alt metni, yok şu mesaj, yok efendim şuna gönderme var gibi belki filmin yönetmeninin bile haberi olmadığı çıkarımlar yapılmasını fazla zorlama buluyorum.
fakat yönetmen öyle bir pencere açıyor ki filmin anlatmak istediği birçok şey seyirciye geçiyor. bu öyle sistemli ki... düşündüklerin için yönetmen zaten bunu anlatıyor diyorsun.
yönetmeni de modacı parfümcü bey. tom ford. bu kadar winner tipli bir herif başarısızlık ve kaybetme üzerine nasıl bu kadar katmanlı bir film yapabiliyor?

filmi tavsiye ettiğim kişilerden dayanamayıp filmi bitiremeyenler oldu. tabi herkes bu kadar ponçik olmayabilir.
iyi seyirler olsun.

bir işin yapılışını daha kolay ve iyi bir hale getirecek çözüm yolunu, sadece yeni bir şey diye reddetmek, daha zahmetli olan eskisiyle değiştirmemek. her zaman eski daha zahmetli olmaz tabii. eski bazen kolaydır. beyin zaten kolayı seçmeye meyillidir. yaşlanmaya başladığında daha bir meyillidir.

zahmetli eski alışkanlık: emekli maaşının hepsini maaşın yattığı gün çeken emekliler.

kolay olan eski alışkanlık: dayı espirisi. beyin kısıtlı kalmış kıvraklıkta olduğu için ancak kendisine kolay gelen eski yaratıcılık teknikleri ile bir şeyler üretebiliyor.

son yıllarda insanlar çok fazla haksızlığa uğradı. ve bu haksızlığın hesabı hiçbir şekilde sorulmayacak. bu adaletsizlik bilinci insanlarda inanılmaz baskı oluşturuyor. bu baskı sosyal medyadan çok kolay bir şekilde yansıtılabiliyor. herhangi bir ergenin bile herhangi bir konuda 'yha bu salak yhaa... bunu dinleyen salak yhaa... ah bunu bana yapacaktı nasıl döverdim... onlar sivilce değil et beni jkldsaf..' gibi cümlelerle kendini ifade ettiğini düşünürsek, senelerdir sindirilmiş insanların neler yazacağını, ne kadar ileri gideceğini düşünmek zor değil. anonimlik de güzel bir kılıf. sadece siyaseten ve sosyolojik olarak değil; genel olarak sorumsuzluk içeren bir kılıf. e her koşul hazırken bu tür şeylerin yaşanması çok olası.

ve ne yazık ki bir kesimden nefret etmek o kesimin yok olmasını sağlamıyor. yani buz gibi karşında dikilyorlar bütün ülkeye sızmış halleriyle.
sosyal medya aksiyonları da aynı zamanda normal hayatta pasifize olmayı beraberinde getiriyor.
yani herkes kin nefretle dolu ama ölüm sessizliği içinde...

okan bayülgenin 2010 öncesi dönemine denk gelseydi yüz kere okan'ın programına katılacağını, hatta belki okan ile beraber ortak program yapacağını düşündüğüm ne iş yaptığını pek bilmesem de videolarına rastladığımda köpek gibi kendini dinlettiren insan bireyi.

büyük bir kitle tarafından tutmaycağı tahmin edilen tv kanalı. bu tahminin altının boş oluğunu düşünmüyorum. çok geçerli sebeplerle insanlar tv izlemiyor. tv izleyenlerin de bu kanalı seçmeyeceği ortada. aynı zamanda bu kanalı akşam kuşağı için seyredileceğini düşünenler de yanılıyorlar. çünkü o kitlenin şu anda inanılmaz fazla alternatifi var. ayrıca sansüre uğramış bir içeriği tercih etmek çok mantıklı gelmeyecektir kimseye.

fakat!!
'arkada bir şey dönsün' bağımlıları tarafından inanılmaz bir şekilde kullanılacaktır bu kanal. ki bu bağımlılığın yılmaz bir temsilcisi olduğumdan cnbc-e an itibariyle benim asla kapatmayı düşünmediğim bir sekmede açık vaziyette. (arada alkış sesleri geliyor ya bir yarışma programı var şu anda ya da sansür konusunda yanılıyorum. türk televizyonu için bir devrim gerçekleşiyor olabilir ajsdk)

eminim televizyonda da bu şekil kullanımı fazlaca olacaktır. bu ne kadar fayda sağlar bilemem. ama ben varım!!

küçük bir iki öneri:
ali ihsan varol gibi hem kitlesi olan hem de kalite kokan kişileri toplayabilirlerse miss olur.
yüz yıldır trt bünyesinde film eleştirisi programı yapan alin taşçıyan ve mehmet açar'ı da transfer edebilirler. gerçi trt tatlıdır, olmaz bu iş :))

neyse.. takipteyim.

ich bin so sad zaten
biraz glück şarkılar please...
jksanf
güzel yayınlar

femina summa prudentia'dan kaliteli bir yayın olmuş ve olmakta.
matt elliott - what's wrong isterim. ama şart değil. amaç adet yerini bulsun

çocuklar dediğimiz şirin ama gerizekalı tipler. bence boyle şeylere gerek yok aksdljf.
şaka bir yana uzun mevzu. yayının sonuna yetiştim, yazardım bir şeyler.

edit: doğru şarkı : )

dedi ve hesap defterini alıp kendi evine gitti. yattığında uyumadan önce aklına ilk gelen excel'i ne kadar iyi bildiğiydi. gülümsedi. ardından yattığı odadaki eşyalarını gözden geçirdi. bir demirbaş eksikti. yanıbaşındaki kağıt havlu yoktu. bu biraz içine dert olmuştu. çünkü yaptığı excel tablosuna göre bu havlunun iki gün sonra bitmesi gerekiyordu. iyi haber: hesapladığının üzerinde, gayet formundaydı. (kıps) kötü haber ise tekrar bir hesap yapması gerekcekti. bunları düşünürken uykuya daldı. yine uyurken gözlüğünü çıkarmayı unutmuştu. sabah, şakaklarında gözlüğünün iziyle uyanacaktı. ama bu önemsiz bir ayrıntıydı. kimse bunun farkına varmayacaktı.
çünkü o hep gözlükle dolaşırdı.

sevgilinden kaçsan da ben yaptım azıcık edebiyat sana.
kudur muhasebeci!

run adlı şarkılarının klibi de kendisi de bir harika.
çok dinamik geliyor. o yüzden her modda dinleyemiyorum.
fakat enerjik ve kafamın karışık olmadığı bir anımdaysam, kulağımdan içeri yağ gibi kaydığı doğrudur.

kurtlar vadisi özelinde değerlendirirsem osman sınav'ın karşısında inanılmaz zayıf, genel olarak değerlendirdiğimde ürettiği her şeyi başarılı bulduğum yönetmen.
kendisi yüzünden kurtlar vadisi'nin ilk 97 bölümü geyiği benim için ilk 55 bölüme evrilmekte. senaryo yüzünden 97'ye giderim. ama osman sınav inanılmaz iş yapmış. inanılmaz!!

#2863144 'a ek olarak ortaoyuncular tiyatrosu'nun olduğu halep pasajı'ndaki ibb beyoğlu sineması'na gitmek de istanbul'da yapılabilecek aktivitelere süper bir alternatiftir.. film seçkisi gayet güzel. internet sitelerinden seans bilgilerine ve filmlere ulaşablirsiniz.
seanslar ücretsiz.

inanılmaz sevdiğim film. aşırı fazla izlediğim bir film
halychtidae çok güzel bir sürü şey anlatmış.
benim tavsiyem üzerime izlemişti kendisi. hiçbir şey eklmeyeceğim.
ama 'the sicilian scene''e bir göz atın.

bolca beyaz şarap yetmezse devamında vişne likörü.

zordur ve giderek zorlaşır.
bu konu hakkında düşündüğümde aklıma taylan yıldız ve tevfik göksu arasında geçen muhabbet geliyor.
internetçi arkadaş dendikten sonra taylan yıldızın kendini açıklaması esnasında tevfik göksu'nun suratı ve o gülüşü...

umarim çok icenler olarak hepimiz bir ferhan şensoy veya bir metin akpınar bünyesine sahibizdir. öteki türlüsü ileride sorun olacak.

inanılmaz hasta ruhlu 3 kişiden oluşan (alper çelik, ömür okumuş ve nuri çetin) enfes bir komedi podcast serisi. bazen yaptıkları şakalardan çok normallikleri güldürüyor. çünkü gerçekten defolular. ama öyle bir durum ki bu kişileri hem çok yakın hissediyorsun hem de aynı ortamda olsak belki çok pis kavga ederdik diye düşünüyorsun.

son podcsat bölümünde paris gezilerinden olağanca saçma sapan şekilde bahsettiler. ve ardından gözlerinin içine baka baka nasıl aynı ortamda kendi şakasının başkası tarafından anlatıldığından bahsedildi programda. (seslerinden kim kim hala çözemedim ya:)) stand-upçıların arakladığı şakalardan bahsettiler. cem yılmaz'dan ata dermirer'e hepsinden örnek verdiler. ve bunun ülke çok kabul edilen bir şey olduğunu ve kimsenin umursamadığının altını çizdiler. sadece bu açıdan değil birçok konuda bu böyle. hah işte konular hep böyle...mevzuyu uzatabiliyorsun kendinle konuşurken. anlattıkları konular ile ilgili donen her daim elinde oluyor.

dinleyin dinlettirin.

geçenlerde yine paylaşmıştım bu videoyu.
adam radyo programı ismi için telif isteyebilir.
5 bira 1 şişe şaraba çözersiniz muhtemelen.

tam moda giricem inanılmaz bir bas sesinin kulaklağımda patldığı şarkıya sahip hatun. (elimde fotografın)
'muhtemelen zamanın en baba basçısını ayarlamışlar ya' hissini sonuna kadar yaşıyorum.

2024 yılının sevgililer ile alakalı olan günü. çiftlere şimdiden başarılar diliyorum.

kendini bir bok sanmaktan çok daha samimidir.
gerçekçi midir? kesinlikle değil.
ama kendini bir bok sanan kesinlikle bok gibi biridir.