mathias bones yazar profili

mathias bones kapak fotoğrafı
mathias bones profil fotoğrafı
rozet
karma: 6094 tanım: 1131 başlık: 129 takipçi: 74
“Bir şey güzel olacaksa kolay olur” (Bir Arkadaşım)

son tanımları | başucu eserleri


tüm sözlüklerde var olan yazar tipleri

uzuuuun yılların verdiği sözlükler tecrübesi ve şu an yapacak daha iyi bir şey bulamamama dayanarak hazırladığım listedir. iş bu liste kimseye bir faydası olmayacak boş beleş bir liste olup bu da dahil bütün genellemeler yanlıştır. sıralama rastgeledir. atladıklarım varsa ekleyebilirsiniz. let's get in to it :

1- standart yazarlar : bunlar standart yazarlar. varlıkları bilinmez. bilinmesi teklif dahi edilemez. kendi yağlarında kavrulup giderler. üzülüyorum ben bunlara.

2- futbol aşıkları : bunların gündemi ekseriyetle futbol olup bir iki entryden sonrası genelde kavga gürültü, küfür şeklinde ilerler. "aşıklık" kısmı ise karşılıklı atışmadan doğan bir edebi tür olup 15. yy'dan bu yana gelişerek günümüze kadar ulaşmıştır.

3- sorunsalcılar : bu grup habire kendisini ve diğer yazarları ikilemde bırakmak, huzursuzluk vermek, gündemden uzaklaştırmak için cia, kgb, fetö ve sayıştay tarafından tutulmuş kişilerden oluşur. bunların yüzünden kendinizi durduk yere "o olursa bu olur ama aslında doğrusu da budur ya!" diye ekrana dalarken bulursunuz.

4- dertleşecek insan veritabanıcılar : bunların tek amacı başka insanların derdine ortak olmak, anasının, bacısının sıkıntısını sormazken, hiç tanımadığı yazar dostlarının çekilmez * dertlerini paylaşmak, mümkünse bunu da karşılıklı birer kahve, bira içerken yapmaktır. ulvi insanlardır.

5- crpitocular : pijama ile portakal soyarken, 20 doları 21 dolar yapınca grafik, analiz, rsi, bollinger yorumları yapan, ertesi gün 21 doları 18 dolara düşünce "skyrim böyle işi kodumun ponzisi" diyen girişimciler sınıfıdır. bir gün çok zengin olacak ve istedikleri zaman 1,5 iskender yiyebileceklerdir.

6- teşhirciler : memeli, bicepsli olup bunu ağzımıza burnumuza sokmak için profil fotosu yoluyla olsun, "seninle şöyle olabilirdik" başlığına emmeli gömmeli sürtünmeli yanmalı gif'ler koymak vasıtası ile olsun libidoya oynayan ve hiç şaşmaz ki kazanan tiplerdir. bunların ağına düşüp de deşifre olan sivilceliler ya da eşinden sıkılmış azgın tekeler ise bir daha iflah olmaz. bu teşhircileri eli şeyinde gizliden takip eden yüzlercesi tarafından ayıplanır ve recm edilirler.

7- cem yılmazlar : bunlar aslında cem yılmaz'dan bile daha komiktir ama o'nun bulduğu fırsatı bulamamıştır. aslında içlerinde cidden komik olanları da vardır ama tabi bir cem yılmaz olmadıkları için malzemeleri kısa sürede tükenir ve o takdirin yarattığı dopamin ile de sağdan soldan entry, konu çalıp iplikleri pazara çıkınca "vay be bi bilmem ne vardı komik adamdı ama fikir hırsızıydı şerefsiz" diye anılırlar.

8- siyasiler : bunlar biraz daha iyi niyetli gruplar olup memleket meselelerine kafa yorup en azından bir şeyler için çabalarlar. ama tabi burası türkiye'dir ve çabalar nafiledir. bu nafile çabanın nihayetinde de işler er geç çığrından çıkar ve tbmm'nin lokal bir sanal versiyonuna dönüşen oturumlar analı bacılı, teröristli hainli şekilde ilerler. sonra meclis tatile girer. ta ki ertesi güne kadar.

9- x+y+c+z'ciler : "dağ evi+şarap+ilik gibi kız/erkek+sınırsız internet+sınırsız gıda" veya "maldivler+10 milyon dolar banka hesabı+ruh eşin+kaynanan" gibi. bildiniz siz işte. bunların olayı hayatı, ilişkileri idealize edip milletin canını sıkmaktır. asla yahut minicik ihtimallerle sahip olunabilecek şeyleri denkleme, formüle dökerek yüzlerce türk gencinin suretini aşk-ı memnu finali izler hale getirip bir zalım tatmini yaşarlar. bunlar da sorunsalcılar ile benzer fraksiyondan olup tabi ki burada da fbi, pantagon, unesco, tema gibi güçlerin parmağı vardır.

10- anketçiler : bu gariplerim de ünv. hayatında "biraz para kazanmak lazım. anketörler aranıyormuş. kolay iş. üç beş de bişiler kazanır günlük harçlığımızı çıkartırız" diye birbirine gaz verip sonra ayak tabanları şişip günün sonunda da ellerine anca gazoz parası sıkıştırılan ama o travmayı bir türlü atlatamayıp işi sanal mecraya taşıyanlardır. "yazarların okul numaraları" gibi hiç bi skyrim'e derman olmayacak versiyonları ile "yoğamına artık!" dedirtecek kadar işsizleri görülmektedir.

11- jenerasyoncular : bunlar aslında insanlık tarihi boyunca var olan tiplerin 2000'lerden itibaren çekişmeyi sanal aleme taşıyan torunlarıdır. "x jenerasyonunun artık çişini tutamaması" veya "z kuşağının kalitesiz emzik kullanması" gibi alttan alttan jeneratif laf sokmaların, karşılıklı gömmenin gırla gittiği başlıklara can veren güruhlardır. baya vizyonsuz tipler olup kendilerini ölümsüz ve hiç 18 yaşında olmamış veya hep 20 yaşında kalacaklarmış gibi düşünmeleri biraz düşük iq belirtisidir.

12- cinsiyetçiler : bunlar da bi gariptir. "kadınların hep x olması" ya da "erkeklerin hep y düşünmesi" gibi gergin çekişmeler içerisindedirler. toplumsal olaylar, kadına şiddet, feminizm gibi konulardan fazla gaza gelip "erkeğine sokayım hepsi aynı bok" ya da "kadın milleti değil mi? hepsi şeytan" gibi yükselmeler yaşarlar. bunların bir yönü de kendi anne ya da babalarını çok sevmeleridir. davalarının elbette arkasındadırlar ama onlar ayrıdır. enterasan.

13- prime time'cılar : bunların olayı da size 85 milyonun istediği zaman tek tuşla açıp izleyebileceği ya da izlediği skik sokuk programların özetini geçmeleridir. "haydar ödül oyununda kafasını yere sürttüğü için hızı yavaşladı. yoksa haydar o turu geçemeyecek bir haydar değildi" veya "cemile'nin menemene nutella koyduğu için elenmesini gerçekten anlayamıyorum. mutfak da bir sanattır ve sanat yenilik gerektirir. bastırchef benim için bitmiştir" gibi.

14- sürekli diğer yazarları eleştiren gereksizler : (bkz: ben)
devamını gör...

ele güne karşı

ilginç bir bilgi vereyim :

daha mfö diye bir grup kurulmadan önce, 1980 yılında, fuat ve özkan, ferhan şensoy'un tiyatrosuda, iran devrimini temel alan şahları da vururlar adlı oyunun müziklerini yapmaktadırlar. hatta ilk sene sadece müziklerini yapmakta iken, daha sonra hem müzisyen hem de oyuncu olarak oyuna devam ederler. (burada bir parantez açıp müzisyenliği yanında oyunculuğuna da hayran olduğumuz özkan uğur'un bunu yeteneğine ek olarak, ferhan şensoy tiyatrosunun tedrisatından geçmiş olmasına da bağlamalı diye düşünüyorum. )

daha sonra ise fuat ve özkan, artık asıl işleri olan müzisyenliğe ağırlık vermek için tiyatrodan ayrılırlar ve mazhar alanson ile birlikte mfö'yü kurarlar.

tekrar geri dönelim. şahları da vururlar oyununda fuat ile ferhan şensoy'un birlikte yazdığı ve uzun süre oyunda çalınan döndü pervaneler şarkısını dinleyen mazhar alanson şarkıyı çok beğenir ve sözlerini değiştirerek ele
ele güne karşı' yı yazar. besteye ise hiç dokunulmaz. zaten 1984'te şarkı piyasaya çıkınca türkiye' yi kasıp kavuracaktır.

hatta aynı oyun için bestelenip oyunlarda çalınıp söylenen gam yeme sen ey süreyya da daha sonra mfö albümünde yalnızlık ömür boyu olarak sahneye çıkacaktır.

ne ilginç ve güzel bilgiler değil mi? daha da ilginçleşsin mi? fuat ve özkan tiyatrodan ayrılınca, ferhan şensoy müzisyen olarak nejat yavaşoğulları ve derya yener isimlerindeki ikiliyi dahil eder. bunlar da daha sonra bulutsuzluk özlemi'ni kuracaktır.

ya işte böyle... ferhan şensoy tiyatrosu sadece tiyatro için değil, müzik anlamında da bir okuldur. büyük adam.
devamını gör...

life of brian

izlediğim en komik filmlerden biri olabilir life of brian. absürd ve cesur bir film olup, ele aldığı konuyla değil de ele alış biçimiyle öne çıkar.

bu filmi izlediğinizde ya baş ucu filmlerinizden biri olur ya da daha 10 uncu dakkada "bu ne lan?" diyip kapatır ve çok şey kaybedersiniz.
devamını gör...

bulaşıcı kanser

"olmaz" demeyin oluyormuş...

ama korkmayın. dünya tarihindeki ilk ve tek bulaşıcı kanser vakası tazmanya adasındaki tazmanya canavarı' nda görülmüş. eskiden bir ara national geographic wild kanalında bu konu işleniyordu. vaka da yeni değil, 14-15 yıllık bir mevzu. ve gerçekten insanı hayret içinde bırakıyor.

olay şu: ilk başlarda ağız ve kafa bölgesinde çok acayip yaralar ve anormal büyümeler fark ediliyor bu canavarların. incelendiğinde görülüyor ki bunlar kanser hücreleri. sonra inanılmaz bir hızla tazmanya canavarlarının büyük kısmına yayılıyor. zavallıcıklar 3 ay içerisinde falan ölüyorlar. bilim adamları olayın şoku içerisinde araştırmalarına devam ettiklerinde, avlandıkları hayvanları inceliyorlar, onlar normal. ne onlardan bulaşmış ne de o av hayvanlarına bulaşıyor (ki zaten bulaşmaması lazım. sonuçlar normal yani). yavrularda da gözlenmiyor hiç kanser vakası. yetişkinliğe ulaşanlarda görülüyor. ama o kadar hızlı artıyor ki kanserli canavar sayısı, bir bayan bilim insanı bunun bulaşıcı olduğu kanaatine varıyor. dalga geçiliyor bu bayanla.

bayan azmediyor 2 yıl kanserli hücre örneklerini, hayvanların kromozom yapılarını falan araştırıyor ve canavarların birbirlerine kanser bulaştırdığını kanıtlıyor.

peki ama nasıl olur böyle bir şey? onu da buluyorlar...

şöyle: 1941'e kadar tazmanya canavarları avustralya'da ve başka bir takım yerlerde daha yaşamaktayken insanlar ve ringo köpeklerinin yüzünden nesilleri yok olmak üzereyken bir şekilde birkaç tanesi, tazmanya adası'na kaçırılıyor. ve dananın kuyruğu burada kopmaya başlıyor. o adaya sıkışıyorlar ve mecburen aile içi cinsel ilişkiye girmek zorunda kalıyorlar. aile çeşitliliği sıfır çünkü. ve o kadar izole yaşıyorlar ki son 15 yıl öncesine kadar, hayvanların kromozomları birbirlerine inanılmaz şekilde benziyor artık. neredeyse canavarların hepsi "aynı" oluyor.

zamanda bir yerde yaratıklardan birisi bir şekilde kansere yakalanıyor. bu yaratıklar olgunluk çağına geldiklerinde o kadar saldırgan ve kavgacı oluyorlar ki, o ilk kanserli olan canavardan beri, birbirlerinin etlerini ısırıp kanserli hücrelerini diğerine bırakıyorlar. ve işin hem bilimsel hem de şaşırtıcı kısmı şu ki: ısırılan hayvanın vücudu, kendi kromozomları ile ısıran hayvanın kromozomları aynı olduğundan, kanserli hücreyi kendi hücresi zannedip bünyesine alıyor. sonrası malum. o ona, o ona...

sonuç olarak, insan geliyor, hayvanları yerinden ediyor, doğal ortamlarından kovalıyor ve sonuç bu oluyor. bu güzel yaratıkların soyu bu hızla gider ise yakında tükeneceği söyleniyordu... neyse ki güzel bilim adamları var ve bunlar yavruları koruyup, cinsel birleşme ve anomalileri önleyecek çalışmalara başlamışlardı. artık ne oldu bilemiyorum sonrasını.

insan doğayı ve canlıları mahvediyor. ama aynı insan onu kurtarabilecek de tek canlı. vah dünyanın haline!

umarım bu güzel ve nadide yaratığı kurtarabilir insanoğlu.
devamını gör...

yapılmış en aptalca dalgınlık

eminim buna benzer bir şeyi bir çok kişi yapmıştır. böylesini yapmış mıdır bilmiyorum:

bir elinde çöp torbası, bir elinde içinde annenin lahmacun yaptırtmak üzere hazırladığı harçtan hangisini çöpe atmak? evet. daha da acayibi yanlış torbayı attığını ne zaman fark etmek? evet. pideciye çöpü uzatmak. o kadar dalgın ve beter durumda olmak. pidecinin çöpü açıp dehşetle sana bakması. senin "kaç tane çıkar usta?" diye sorman, iyice s.çıp sıvaman.
devamını gör...

boston pekmez faciası

tarihin en trajik facialarından birisi olup cidden akıl alır gibi bir olay değildir. final destination filminden bir sahne gibidir

1919 yılında, amerika birleşik devletlerinin boston şehrinde, -izlediğim bir videoda anlatıldığı üzere- çeşitli mühendislik/hesaplama hatalarından dolayı, yüksek bir noktaya kurulan devasa bir pekmez tankının patlaması sonucu, yaklaşık 10 milyon litre pekmez, boston sokaklarına 56 km hızla ve 8 metrelik dalgalar formunda hücum etmiş ve 21 kişinin ölümüne yaklaşık 150 kişinin de ağır yaralanmasına sebep olmuştur.

pekmezin yoğunluğunun suya göre hayli yüksek olması ve insanların böyle bir ihtimale hazırlıksız yakalanması da facianın boyutunu artırmıştır. sonraki nesillerin çocuklarına, torunlarına, dedelerinin, ninelerinin nasıl öldüğünü anlatmaları hayli zor olmalı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

geceye bir sanat eseri bırak

(bkz: mauris cornelis escher) o bir dahi :

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

necmettin erbakan

çeşitli mecralarda, yıllar geçtikçe hakkında yazılan güzellemeleri gördükçe "ne kadar çok aptal var" diye içimden geçiriyorum.

hadi erbakan kafasında olan siyasal islamcıları boşver de muhafazakar camiadan olmamasına rağmen yok "müthiş siyasi deha" , "iyi niyetliydi" , "kıymeti bilinmedi" yok efendim "vatanseverdi" v.s. gibi bilmeden, düşünmeden tespit yapanların da, erbakan'ın ardılları olan recep tayyip erdoğan, melih gökçek ve daha nicelerinin başımıza musallat olmasında ya da bu zehirli siyasetten kurtulamamamızda payı vardır ve suçlulardır.

bu ahlak timsali, müthiş siyasetçi (!) :

- zimmetine halkın parasını geçirdiği yargı kararı ile tespit edilmiş,
- sağına recep tayyip erdoğan'ı, soluna da melih gökçek'i alıp zilyon tane miting yapıp bunları şimdiki türkiye'nin içinde bulunduğu rezaletlere hazırlamış,
- libya lideri kaddafi'nin, çadırında ve kameralar önünde yüzüne karşı pkk'yı savunmasına tek bir ses bile çıkarmamış,
- susurluk skandalı sonrası, temiz siyaset için eylem yapan halka "gulu gulu dansı yapıyorlar" demiş ve bunu da daha sonra mehmet ali birand'ın 32. gün programında şöyle açıklamıştır :

"gulu gulu dansı zencilerin yaptığı bir danstır ve zenciler bilgisiz, kültürsüz insanlardır"

daha ne yapsın tuvalette kuran mı yırtsın ulan! 2 dakikanızı ayırsanız bu "yok artık!" diyeceğiniz şeyler hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz çok zor değil.

he yavrum erbakan çok iyi insandı çok.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim