her daim devletin copuna, mahkemesine, ordusuna, polisine hedef olmuş, haklarını verilmiş gibi değil,kanla, bedelle, örgütlülükle söke söke almış, kurulu düzenin kutsallarına diz çökmemiş, adaletsizliğe rıza göstermemiş, gerektiğinde barikat kurmuş, gerekirse yakıp yıkmı ş ama asla susmamış bir tarihsel çizginin pofuduk olmayan gerçeği. yani solun tarihi, güvenli nutukların değil, kanlı, uzun ve sabırlı direnişlerin tarihidir. işçi hakları, daha makul saatler, oy hakları, sendika hakkı,laiklik, ücretsiz eğitim sağlık. bunlar muktedirin sabah kahvesinde “yarın verelim” dediği haklar değildir.
hiçbir siyahi bi günde özgürlüğüne kavuşmamıştır.
hiçbir öğrenci bi günde faşizme karşı yaşam hakkını almamıştır, ülkede ülk*cü paramiliter çeteler üniversitelere salındığında sırtlarını sıvazlayan devlete de direnerek, çatışarak bedel ödeyerek kazanmıştır.
hibçir halk bi günde bağımsızlığını kazanamamıştır. emperyalizmin işgali silahsız dilekçelerle değil, dağlarda, şehirlerde silahlı ve örgütlü direnişlerle püskürtülmüştür.
hiçbir köylü bir günde toprağına kavuşmamıştır.
hiçbir lgbt bir günde kamusal alanda varolma hakkını elde etmemiştir . (sjw abi, bak konuyu nereye getirdi. woke abi efe aydal ve erlik abim öyle dedi çünkü)
(bkz:
türkiye'de sjw var deyip sadece n₂/o₂ döven ithal türk sağı)
hiçbir kadınsa bir günde bedenine sahip olmamıştır.
yani sol aslında kolektif örgütlenme, kamusal yaşamı sermaye mantığının kıskacından çekip alma pratiğidir. yani devlet ve bayrak bu pozisyonu rasyonel zeminden alıkoyduğundaysa, ki çoğunlukla bunu yapar, solun tarihsel olarak devlet ve bayrak düşmanlığının derecesi azalsa da artsa da hep vardır, hep olacaktır. nurullah ankut editlerini bazen ben de seviyorum ama sol bence budur. solu sevmiyorum korkunç yani. tehlikelerini görün diye anlattım. devletimin polisimin yanındayım aga.
devamını gör...