where are you now?
thought ı heard your voice
like outside of all time
thought ı saw your shape
here near by me
ıt happens all the time
ı guess you're out there somewhere
today ı remembered your (sad) smile
and how it used to be before
we dream of an ocean
once bloomed in our hearts
the words are dead now
she haunts me apart
you came and stayed
slept through the days
carried a fragile mind
season of woe
dwelled too deep
and didn't let you go
yeni yıkanmış çamaşır kokusu eşliğinde kahve içerek hayatımın belli noktalarını düşünüyorum.
her şeyin bu derece belirsiz olması ve ihtimallerden birini seçebilmemiz için bize hiçbir spoiler verilmemesi durumu düşündükçe daha da korkunç geliyor.
ne olacağını bilmediğim ve aklıma gelemeyecek her şeyin bile olabileceği bir güne uyanmak riskten başka hiçbir şey değil.
çok ekşın, çok yoruyor.
yattığım yerden bile yoruluyor olmam bu yüzdendir belki de.
yoksa üşengeçliğimden falan değildir di mi?
değildir değildir.
benim dışımda gelişen olaylardan bile etkileniyorum bir şekilde.
bir insanı neden güneşin doğuşu gerer? ben geriliyorum işte.
bana doğan güneş bir başkasının son gördüğü güneş oluyor.
o gün neyle karşılaşacağımı bilmediğim bir güne alışamıyorum da.
her gecenin sonu aynı bitiyor gerçi.
bu konuya nerden geldiğimi de bilmiyorum. en son yeni yıkanmış çarşafların arasında sigara içemediğim için size mızmızlanacaktım .
o yumoş kokusunu sigarayla bozamam, şu an değil.
ama her an bozabilirim.
al işte bak yine ayrı yere geldik.
her an sigarayla yumoş kokusunu bozabilirim, her an her şey olabilir dünyada ve bunu kabullenemiyorum.
dünyanın da çok şeyindeydi kabullenip kabullenmem.
bence şeyinde olmalı yani.
insan bir düşünür, ben böyle işliyorum da bu insanlar ne pok yiyecekler der.
nerdeee.
sonuç olarak bu odada sigara içmeye karar verdim.
hepsi dünyanın işleyişine olan sinirimden, başka bir şeyden değil.
güzel olan her şeyi mahvedip suçu da dünyanın işleyişine atan biri olmamdan falan değil yani, yanlış anlaşılmasın.
daha bu gece saçma sapan bir şey yaşadık.
saat üç civarı erkek arkadaşım ortada hiçbir şey yokken * 'onlar ne, havada bir şey uçuşuyor' diyerek beni uyandırdı.
kalktım, sinek falandır diye düşündüm ama orada hiçbir şey yok. hiçbir yerden ışık falan da gelmiyor, havada yuvarlak bir şeyler de uçuşmuyor, dümdüz zifiri karanlık.
bir şey yok , yanlış görmüşsündür falan diyerek çok önemsemedim.
kafamı yastığa koyduğum anda 'nasıl yok ya' diye bağırmaya başladı.
biraz daha bakındım bir şey var mı diye , hâlâ yok.
sonra ben de onun durduk yere bağırmasında korkup ona yatıp uyumasını söyledim, elimi yüzümü yıkamaya gidip geri geldiğimde uyuyor gibiydi.
bu sabah sordum ne görmüştün diye, hiçbir şey hatırlamıyor. hatırlamayı geçtim rüya bile görmediğini söylüyor.
ben de rüyada olmadığıma da eminim çünkü hem saate baktığımı hem de yüzümü yıkamaya gittiğimi çok net hatırlıyorum.
bir daha böyle bir şey yaşarsam odadaki cinlerle kendisini baş başa bırakıp direkt topuklamayı düşünüyorum.
başlıkta iki çeşit ırkçı var.
biri yüksek ihtimalle ırkçılığını kabul edecek bir kürt ırkçısı.
diğeri ise kendi ırkçılığının üzerini örtmek için çeşitli yollara başvuran, kürdistan savunucusu bir türk ırkçısı.
okul hayatım boyunca hep bu tiplerden biri olduğum için öğretmenlerim her zaman iyi bir yere geleceğimi düşünürlerdi.
zeki sanarlardı, fazla kitap okuduğum için fazla bilgili olduğumu düşünürlerdi, kimseyle konuşmadığım , asosyal bir tip olduğum için diğer insanlardan daha wooaaw olduğumu düşünürlerdi vs.
işin kötü tarafı aileme de hep böyle anlatmışlar zamanında.
bu kız mal gibi gözüküyor ama aslında çok zeki, sadece çekingen falan filan demişler.
e ailem de benden hep buna göre bir şeyler bekledi tabii.
asosyal davranışlarımın hepsini 'işte benim kızım bee, diğer insanlardan daha üstün çünkü benim kızım' olarak yorumlayan bir babam var.
benim bir hatam olsa hâlâ 'vardır bir bildiği' der , kapatır konuyu.
size kötü bir haberim var ki ben dümdüz malım.
hatta hem çekingen, hem sosyalfobik, hem de iletişim problemleri olan bir malım.
konuşmuyor olmam çok asil olduğumdan falan değildi, uğraşmak istemiyordum. onun yerine mal gibi gözükmeyi tercih ediyordum.
öyle gözüke gözüke en son gerçekten o raddeye geldim yıllar sonra.
fazla kitap okuyor olmam kitap okumaya bayıldığımdan değildi, insanların benimle iletişim kurmalarını istemediğim içindi. tabii zamanla sevmeye başladım orası farklı konu.
bunları şu an babama anlatsam 'hayır, yanlış biliyorsun' der mesela.
asla kabul etmez benim aslında ne kadar şey biri olduğumu.
sonuç olarak o sessiz ve görünmez kız hiçbir yere gelemedi.hiçbir yere gelemediğiyle kalmayıp daha da geriledi.
ama hâlâ halledeceğini düşünüyor.
halledemeyecek çünkü o hiçbir hatasından ders almayı tercih etmeyen bir adet insancık.
ders alamasa bu kadar üzerine gitmeyeceğim gerçekten ama ders almayı tercih etmemek nedir lan?
yıllar önce kullandığımda bile sapıklarla doluydu. sırf bu sebepten dolap uygulamasına geçtim, orası da aynı.
şu an iki platform da sapıklardan geçilmiyor gördüğüm kadarıyla.
hayır, anlamadığım konu bu tarz şeyler yapmaları için kurulan siteler de var mesela. neden o siteler yerine başka bir amaç için kullanılan siteleri tercih edersin?
kendi cinsel şeylerini cinsel amaçtaki sitelerde kullanmak varken neden ikinci el siteleri, nedenn?
bir şeyleri ciddiye alıp almama mevzusunda her zaman bir yanlışım oluyor.
çoğunlukla fazla ciddiye alıyorum, fazla ciddiye almıyorsam da ciddiye almama konusunu fazla ciddiye alıyorum. eşittir her şeyi ciddiye alıyorum.
yaşadığım hayatı da gereğinden fazla ciddiye aldığımı düşünüyorum çoğu zaman.
baktığım zaman kısa bir süreç, çokta önemi olmayan ve benim dışımda kimseye bir şeyler hissettirmeyen bir süreç, akmayan ve durgun bir süreç, kazandırmayacak hatta kaybettirmeyecek kadar bile tepkisiz bir süreç. anı bile biriktirilmeyecek kadar boş bir süreç.
ciddiye alıp almamamın bile bir önemi olmazken nedense sanki önümde çok uzun yıllar varmış gibi hayatın ciddiye alınıp alınmaması gereken bir şey olduğu konusunda çok fazla düşünüyorum.
bunun farkında olmama rağmen yine de düşünmeye devam edeceğimi biliyorum, düşüncelerimi yönetemiyorum bu konuda.
bazen de hayatımın benden bağımsız bir şekilde hareket ettiğini düşünüyorum. kendi kendine akıyor ama ben orada yokum aslında, sadece izleyici gibiyim. ben yönetmiyorum, ben oynamıyorum, müdahale etmiyorum. benim görüntümde birisinin oynadığım bir filmi izliyorum sanki.
film de bok gibi film, oyuncuya da ayrı ayar oluyorum. her kim yazıp yönettiyse ona da sövmek isterdim ama neyse işte.
kendime çok sövdüm bugün, birazcık sakinleşsin sonra devam ederim.
çok mutluydum sözlük.
çünkü yeni aldığım pijama takımım bana ulaşacaktı.
kavuştuk ve yaklaşık üç beden büyük geldi.
artı olarak görselde kullanılan mankende çok tatlış dururken beni çapulcu yaptı.
bir de rahmetli dedemin giydiği gömlek tarzında bir gömlek ile geldi.
dedem görse bu gömleği benden çalardı, çok severdi mesela.
tamam, bazı kilolar alınmış olabilir ama gözüktüğüm kadar değilim .
değilim ulan değilim, artı 10 kilo daha kattı bu pijama bana.
iade etmeye ise üşeniyorum, o yüzden hayatıma bu pijama ile devam edeceğim.
neyse ki rengi hoş.
buna mı üzüldün de demeyin lütfen, size mi soracağım neye üzüleceğimi.
sakinim.
ben kendimle dalga geçmekten çok kendimi zorbalamayı seviyorum.
maksat kimse beni benden çok zorbalayamasın ki ani bir kırılma yaşamayayım.
bir süredir yaşamıyorum zaten.
can dostum da, eceli düşmanım da kendimim.
seviyorum keratayı bu açıdan.
bu özelliğim kendimde övebileceğim şeylerden biri mesela aynı zamanda da.
arada dalga falan da geçerim kendimle.
başkalarıyla geçtiğim dalgayı dışarıya yansıtmam, çünkü neden yansıtayım.
ama kendimle geçtiklerimi her zaman yansıtırım ki benimle benden daha fazla dalga geçemesinler.
yazdıklarımı okuyunca pasif bir aşağılık kompleksi sezdim kendimde ama halledeceğim.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.