bunu yakın bir zamanda hissettiğimde çok koymuştu. benim gibi bir insan her zorluğu aşabilirdi çünkü. eğer konu parasızlık, mesafe, gurur gibi şeyler olsaydı yani. ama karşındaki insanın saf bir kötü olduğunu fark etmek, yani hiçbir şeye değecek birisi olmadığını görmek en kötüsü. işte gerçek imkansızlık duygusu budur.
duygularınızı tüketmenize sebep olursa vay halinize. eskiye dönemiyorsunuz bazen, iyi insanlarla tanışsanız da şans veremiyorsunuz. tükenmişsiniz çünkü ve siz de eskisi gibi değilsiniz.
çalışmaya başladığımdan beri hissettiğimdir. daha önceden hiç yorulmamışım meğer ben, şimdi anlıyorum. gözlerimi açacak, depresif düşüncelere geçecek zamanım bile kalmadı. hayatımda ilk defa inişli çıkışlı duygu durumum yok. o kadar yorgunum ki tek derdim eve gidip uyumak. vay arkadaş ya 20 günde neler oldu böyle.
3 sene önce çocuk nefretimi bu başlıkta dile getirmişim. hayat ise beni çocuk hemşiresi yaptı.
arkadaşlar büyük konuşmayın veya bir şeyden nefret etmeyin, gelip sizi buluyor. hatta sevmek zorunda bile kalabiliyorsunuz.
kağıt üstünde gözüme güzel gelen ancak her fikirde yaşandığı gibi mutlaka insan sömürüsüyle sonuçlanacağına inandığım sistem. kapitalizmin yol açtığı sömürüye karşı olan bir yaklaşımdır. küresel sorunlara kolektif çözümler üretmeyi amaçlar.
insanların eşit koşullarda yaşamaması beni eskisinden daha çok rahatsız ediyor. yaşım ilerlediğinden dolayıdır muhtemelen.
devlet hastanesi güzellemesi yapanlar şehir hastanelerindeki işleyişten habersizler. o kadar büyük bir ihtiyacı gideriyor ki. hatta bu işi oldukça az personelle yapmak durumunda kalıyorlar. yapılırken bu kadar itiraz eden kesim hastalanınca devlet hastanesi kovalarken ne hissedecekti acaba?
gerici zihniyet.
iskandinav polisiye mini dizisi. toplam beş bölümden oluşuyor ve 2 cinayet konu ediliyor. genel olarak izlenilebilesi bir dizi, sardı şahsen.
kar teması diziye dair güzel olan şey. manzara beni mest etti izlerken. ancak cinayetlerin işlenişini pek beğenmedim. ikinci cinayet nispeten daha güzel işlenmişti.
şu an trt 2’de 19 mayıs özel konserini dinleyerek neşe içinde kutluyorum bayramımızı, güzel atamın samsun’a çıkışını. samsun devlet klasik türk müziği korosu harika bir iş çıkartıyor.
kendi şehrimin merkezinde bir hastaneye atanmamla beraber almayı düşündüğüm araç. şehirlerarası kullanılmaması canımı sıkıyordu ama şehir dışına arabayla çıkmak bana göre olmadığından artık alabilirim diye düşünüyorum.
kullanan kadın yazarlar varsa bana ulaşabilirler mi? çok memnun olurum.
bugün dördüncü yirmiliğimi de çektirmemle beraber umarım ki uzun süre yaptırmayacağım eylem.
yalnız şaka maka felaket oluyor yirmiliğin iyileşmesi, tek tek çektirerek ancak idare edebildim. siz siz olun asla ikisini aynı anda çektirmeyin.*
“iyi bir insan” olmak ne ki? ben hiç iyi bir insan görmedim, kendim de öyle değilim. insan doğası zaten çelişkili bir yapı.
din konusu zaten ayrı, inanmayanı zorla inandırmaya çalışan cahiller kadar sinir bozucusu yok. müslüman olmadığını söylediğinde kendince sana kuranı anlatmaya çalışırlar falan. sence senden önce hiç araştırma yapmadım mı ben? sana mı ihtiyacım var? ama bunları diyemiyorsun işte nazik olmak adına.
kanımca doğru düşünen insandır.
insan gençken ve tecrübesizken hata yapmaya meyilli oluyor, özellikle benim gibi dürtüsel hareket eden bir insansanız. dünyaya kendi pencerenizden bakıyorsunuz. artık sizin bakış açınız nasılsa her şeyi, herkesi de öyle görüyorsunuz. hamsınız yani. sonra duvarlara çarpmaya başlıyorsunuz. uykusuz geceler, ağlayarak düşünmeler, hatalar ve küçük düşmeler… bunları atalatabilirseniz de dünyayı bambaşka görüyorsunuz. ama atlatamazsanız da vicdansız oluyorsunuz, tekrar eden döngüyü devam ettiriyorsunuz. buna inanıyorum ben, atlatamayan insanların kendilerini inciten insanlara dönüştüğüne. yani acıyorum aslında böyle insanlara.
olgun olmayı seçin, acı çekmeden yontulamazsınız.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.