mokumoku'nun 2017 çıkışlı şarkısı. tipik bir blues örneği, dinleyip işkence edeceksin kendine. tam o tarz bir his veriyor bana.
şarkıda, hako yamasaki'nin help me isimli şarkısının sample'ı kullanılmış. ama orijinalinden daha çok seviyorum bunu. sözleri de ayrı güzel.
i shouldn't call you after all
and i guess you shouldn't pick up telephone,
cause we wanted to and we all do.
no matter how much it may hurt you.
you probably regret it later baby,
but didn't see you in the ages.
you probably will not be against it,
and i won't back down on the date.
time passes by, i still think of you
and push them buttons, here i push.
i now want to make you feel closer to me.
last day, last night i will try to get by your side my baby.
eğer becerebilirsem bu sene benim senem olacak.
ilk hedefim, araba almak. kısmetse olacak.
ikincisi, ailemi ilk kez yurtdışına çıkartmak. bir asya gezisi istiyorum. umarım olur.
üçüncüsü, saçımı uzatmak ve istediğim bedene yaklaşmak. psikolojik yeme olayını bırakabilmek. umarım hallolur.
ilki yüzde yüz olacak gibi ama diğerleri de olursa ve bir de ailem de yanımda olursa, hepimiz sağlıklı, mutlu ve huzurlu olursak tadından yenmez! başka da bir arzum yok zaten.
saç uzatmak amacıyla aldığım ürün. henüz 4-5 kez kullanma şansım olduğu için uzatma etkisini gözlemleyemedim. o konuyu ilerleyen bir vakitte editleyerek anlatacağım. ancak saçı yumuşatma ve parlaklık verme konusunda harika. ben her 2 duştan birisinde kullanıyorum, ideale göre sık kullanmış oluyorum. haftada 2 kez kullanımı öneriliyormuş. bununla beraber revox şampuanı da kullanıyorum.
dax'ın bahsedildiği kadar zor arındığını düşünmüyorum. üstteki tanımda da belirtildiği gibi ilk seferinde saça su dökmeden sadece şampuanlayarak duş alınca çıkıyor. ama biraz yağlı bir görünüm kalıyor. ben 2 kez şampuanlıyorum, bazıları 3 kez şampuanlıyormuş. saçı yıpratmamak için ben tercih etmiyorum, saçımın hafif yağlı durması beni rahatsız etmiyor.
asla kurtulamadığınız banka. günde 10 kez arıyorlar, kredi kartımı kapattırmama rağmen sistemsel işleri nasıl yürüyorsa diğer bankalardaki başvurum da kabul edilmiyor. allahım nereden bulaştım diyorsunuz.
cevabı olmayan soru. çünkü ikisi de çok anlamsız aslında. halihazırda hayatında olmayan birisinin seni hatırlaması veya unutması neden önemli olsun ki?
artık senede 1 kez gerçekleştirilecek olan sınav. kontenjanlara etkisi nasıl olacak acaba? uzman yığılmasının önüne geçilecekse sevindiğim bir adımdır.
ergen işleri. azıcık hayata atılmaya başlayınca ciddileşiyorsunuz, instadan bile tanışmak saçma geliyor. sözlükten hala flört yapan varsa büyümemiş bir ergendir ya da ağır sosyal sorunları vardır.
bilgisayarımdayım, steamden indie korku oyunu bulmaya çalışıyorum.
vay be 3 sene önce ders çalışıyorum diye tanım girmişim şimdi atandık ettik çalışma masası bile kalmadı odamda.
13 senenin ardından remastered ya da remake olmayan bir silent hill oyunu. yepyeni bir hikayeyle karşılaştık yani, bu yönüyle harika. silent hill 2'nin remake'i sayesinde oyun dünyası silent hill serisine yeniden odaklanmıştı, uzun bir ara olmadan yeni hikayenin gelişi çok iyi oldu.
oyun, konami tarafından 2025'te yayınlandı. taze çıktı desek yeridir yani. 1960'ların japonya'sında geçen oyun, atmosfer açısından bence harika. oyundaki kasabamızın ismi ebisugaoka. atmosferi anlamanız açısından bir iki görsel bırakıyorum.
japonca/ingilizce dublaj seçimini yapabilmek büyük avantaj. ben atmosfere yakışması açısından japonca dublajla oynadım, öylesini tavsiye ediyorum. calypso çevirinin çevirisini mutlaka kurun, çok başarılı.
oyundaki ana karakterimiz shimizu hinako. tipik bir japon liseli kız profili. karakterin kadın olması, beni içine çeken bir faktör oldu. zira konusu itibariyle de karakterin sorunlarıyla empati yapmanız sağlanıyor.
haritanın genişliği, bulmacaların anlamlı olması artı yönlerinden iki tanesi. bulmacalar bana gerçekten zevk verdi. kolaylardı, eğer oyunu bitirip sis modunda açmadıysanız. henüz onu denemedim, ama zor seçeneğiyle bile bulmacalar zor değil. zor modunu denemeye değer diyebilirim. endişe etmeyin.
ancak combat konusu ciddi sıkıntılı. mekanikleri oldukça sıkıntılı buldum. yapımcı, oyunun souls tarzında olmadığını savunsa da bana zorlaştırmak adına yapılan saçma bir hamle gibi geldi bu mekanikler.
gelelim internette ciddi tartışma konusu haline gelen mevzuya, bu oyun silent hills serisine yakıştı mı? f'in silent hill serisiyle alakası olmadığını savunan bir kitle var. bilemeyeceğim, benim hoşuma gitti genel itibariyle. combat kısmı bu kadar sıkıntılı mekaniklerle olmasaydı 9.5/10 verirdim kolaylıkla. bu haliyle 8.5 veririm yine de. 0.5 puanı neden kırıyorum peki? buradan sonrası spoiler uyarısıyla devam edecek.
0.5 puanı kırdığım noktaysa şu: oyunu bitirdikten sonra açılan new game + ile beraber diğer sonlara bakabiliyoruz. buraya geldiğimizde öğreniyoruz ki bütün olay hinako'nun evlendirilmek istenmesi, ve öncesinde yaşanan sahnelerin hinako'nun iç çatışması olması. öyleyse kasabada bulduğumuz notlar neydi? her 8 yılda bir bakire genç bir kızın kurban edilmesi? ablamız junko nerede? junko sahnelerde neden ölü gibi duruyor? evlendi ve öldü gibi bir metafor mu yoksa bu kasabada kızlar kurban mı ediliyor? hinako, sis canavarının canlandırılması iin yapılan bir ritüele alet edildi ve başarıyla mı sonuçlandı? çünkü doktorun evine gittiğimizde bulduğumuz notlar, genç kızların ölü bulunduğunu söylüyordu. hatta bir başka notta da deneylerin başarısız olduğunu ve kızların öldüğünü. shimizu ailesinin özel bir aile olduğu, kanlarının farklı olduğu zaten belirtiliyor oyunda. düşüncem o ki hinako ayinde başarılı oldu ve sis canavarıyla birleşti. ayindeki herkesi öldürüp kaçtı, çünkü hapları aldı ve özgür iradesi yeniden devreye girdi.
oyundaki müzikler pek başarılı değildi, bir nokta hariç. buradan sonrasını spoiler uyarısıyla anlatacağım.
sonunda çalanı hariç. onun sözleri etkileyiciydi. oyun bitince sözleri anlam kazanıyor, calypso çeviri ile direkt anlıyorsunuz zaten sözleri.
pekala, eğer oyunu bitiren varsa bana yazabilir! oyun üzerine tartışmayı çok isterim. çünkü harika bir oyundu, açıkçası bitirdikten sonra new game+ kısmını da oynayacağım, kuşkusuz.
olmayı planladığım insandır. artık apple’dan çok sıkıldım. şarkı bile indirememek, fotoğrafları bilgisayara atamamak. su gibi biten şarj. güzel bir android cihaz bulursam geçeceğim.
onu aylar sonra gördüğümde yazdığım bir şiir vardı. hiç beklemezken bir anda merdivenlerde gördüğüm. hayatımın bir anlamının olduğunu düşünmüştüm. onunla karşılaşmak ilahi bir olay olmalıydı. ne de olsa olasılıklar bu kadar düşükken biz yan yana gelmiştik. hesaplamaksızın ve kendiliğinden.
ne komik düşüncelermiş bunlar diyorum şimdi. neredeyse ayda birkaç kez görüyorken onu ve bilirken bunda hiçbir ilahi sebep olmadığını. aynı kurumda çalışırken ancak artık hiçbir önemi olmazken.
aşk bitmez ancak derinlerde kalır. kırık bir umut olarak derinlerdesin.
bıraktığım şiir mi? okudum bir şeyler. kendi kendime bırakmış olayım.
mersin’in küçük ilçesi. hayalet şehir gibi resmen. merkezinde insan yok. ne sokakta ne de deniz kenarında. turizm olmadığı için sanırım deniz kullanılacak gibi değil, tamamen taş dolu. hayatımda bu kadar büyük taşları hiç görmemiştim, ilk defa görmüş oldum. yaşayanlardan yazlıkçı olanları da aşırı kaba, herkese bağırıp çağırıyorlar.
kısacası, hiç beğenmedim.
nöbette sıkıntıdan başladığım ve sadece yoklukta gittiğine inandığım dizidir.
karakterlerin gençlik halleriyle alakası yok. mert’in büyümüş hali resmen bambaşka bir insan. bu kadar kişilik değişimi olur mu?
ayrıca en nefret ettiğim karakter seda’ydı. ondan bir tık iyisi de banuydu ama yine de resmen rezilsin banu.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.