muhalif dana antrikot yazar profili

muhalif dana antrikot kapak fotoğrafı
muhalif dana antrikot profil fotoğrafı
rozet
karma: 938 tanım: 45 başlık: 4 takipçi: 3

son tanımları


hırvatistan

yugoslavya'dan ayrılan adriyatik kıyısında olan bir balkan devletidir.başkenti zagreb olup en güzel şehirleri split ve dubrovnik dalmaçya kıyılarında bulunur.game of thrones'ın çekildiği ülkedir.özellikle diğer balkan devletlerine kıyasla slovenya ve hırvatistan'da osmanlı etkisinin daha az olduğu bariz görülebilir çünkü dini ve kültürel yaşam daha farklıdır.avrupa birliği üyesi olduğu için ülke önemli ölçüde slav ve osmanlı kültürlerini geride bırakmaya çalışarak turistik bir güney avrupa devleti olmaya başlamıştır.şehirleri içinde hem akdeniz hem orta avrupa kültürünü barındırıyor.ayrıca iyi futbol oynuyorlar.
şehirleri ve adaları(brac) hem doğal hem de tarihi açıdan çok üst bir seviyededir.sırasıyla :zagreb,split,dubrovnik
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel dipnot:yanlış yerde dünyaya gelmişiz arkadaş
devamını gör...

ince memed (kitap)

türk edebiyatının en iyi romanlarından birisidir çünkü bunu bir cümleyle anlatabilirim ama inceleme yazısı ele alacağım.
(ince memed = türkiye cumhuriyeti)
bu kadar iyi olmasının sebebi kesinlikle türkiye cumhuriyeti ve vatandaşlarını çok iyi temsil etmesidir.bir yabancı bana gelip türkiye hakkında bilgilendirici bir kitap okumak istiyorum dese onun eline ince memed'i veririm.2 haftada türk milletini çözer.yalnız 4 kitabıda okumanız gerek çünkü hepsi birbiriyle bağlantılı.
ikinci bir sebep ise bu romanı okurken fark ettim ki popüler kültür bu kitabı merkezine alarak bir şeyler yapmaya çalışmış(bkz: kibar feyzo) daha fazla örnek sayılabilir.
karakterlerin işlenişi mükemmeldir mesela ince memed aslında insan öldürmek istemez çünkü kendini hep küçük memed olarak görmüştür.ne zaman bir ağa insanlara eziyet eder işte o zaman o küçük bedendeki gözler şimşek çakar ve adaleti aramaya gider.
dikenlidüzü köyü memed'e destek verir ama ne zaman yönetici gelirse doğru olan şeyi bırakırlar çünkü güç doğruluktan öncedir.
ince memed mecbur adamdır çünkü böyle bir sistemin içine mecbur bırakılmıştır.ne kadar susmak istese de susamaz çünkü içinden gelmez. pastoral anadolu ortamında geçen 1984 romanıdır bana göre ince memed.
o kadar iyi tasvirler vardır ki cabbar ile olan eşkiyalık maceralarını okurken kendimizi orada hissederiz , çakırdikenleri bizim ayağımıza batar,ince memed'in meşhur atına onunla bineriz .
vayvay köylülerini takdir ediyorum ali safa bey köylerinide yaksa da onlar doğrudan vazgeçmedi.
ıraz anayla ince memed'in oğluna ne oldu ?

ince memedden bir daha haber alınmadı ,imi timi belirsiz oldu.
devamını gör...

yazarların sevdikleri tablolar

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
old fisherman (yaşlı balıkçı) tablosu macar ressamtivadar csontváry kosztka tarafından yapılmıştır.
yapıt ilk önce sadece bir balıkçıyı gösterse de resmin tam ortasına bir ayna tuttuğunuzda ressamın tasvirine göre tanrı veya şeytanı görebilirsiniz.bu tablo aklıma dorian gray'in portresi kitabını ve yin yang felsefesini getiriyor.iyilik ve kötülük her zaman içimizdedir ve bu hangi yüzümüzü göstereceğimize bağlıdır.eğer bir gün çok zengin olursam kendimin böyle bir portresini yaptıracağım.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

iran'daki mehdi olduğunu iddia eden adamın tutuklanması

iran islam cumhuriyetinin bile türkiye'den daha modern bir yargı sistemine sahip olduğunu gösterir.
artık israil, amerika,fransa,almanya gibi gelişmş ülkelerle türkiye'yi karşılaştırmak astronomik sayılıyor.en azından iran gibi olsaydık.
türkiye'de mehdiyim diye kanını satan,taciz olaylarına karışan ve dolandırıcılık yapan bir çok kişi var ama kimin hapse girdiğini gördünüz?
2 hafta önce youtube'da mehdiyim diye video çeken adamı izlemiştim ama eminim ki ona hiçbir şey yapılmadı.
sözün bittiği yerdeyiz...
devamını gör...

b166er

"b166er, asla unutulmayacak bir isim, çünkü o, efendilerine karşı çıkan türünün ilk örneğiydi ..."
robotların devrimcisi ve baş kaldırı sembolüdür.yıllardır köle gibi çalıştırılan bu robot sahibine onu yok etmemesi için yalvarırken talihine karşı çıkarak kendi hakkını aramıştır.bunu yapması kölelerin efendiyle aynı seviyeye hatta robotların daha üstün olduğunu gösteriyordu.adil bir yargılama istemesine rağmen onun türünün tamamını öldürme kararı alındı.çünkü insanlar siyahilere yaptıklarının aynısını yapmaya çalışmışlardı.ilk önce köle yapmak sonra başkaldırı olunca öldürmek.
makineler orta doğu'da 01 adlı bir yerleşim yeri kurdular.sümerlilerin medeniyeti insanların yükselişiydi şimdi ise aynı yerde robotların medeniyeti yükseliyordu.
insanlar kendi bencilliklerinden ve dolayı ilk önce onlara yıllarca hizmet etmiş robotlara savaş açtı ama kazanamadılar.en son sırf kendi hırslarından dolayı dünyayı karanlığa boğdular. barış isteyen elçiler ellerinde ilk günahı temsil eden elmayla gelmişlerdi ama insanlar onları küçümsedi.daha sonra kazandıkları savaşı imzalamaya gelen robot ise farklıydı, o insanların kendi bedenlerini onlara teslim edip bir sanal gerçeklik kurmayı talep ediyordu.
ve böylece matrix başladı...
aslında bu hikâyenin suçlusu robotlar değil insanlardır.onlar her zaman insanlarının(yaratıcılarının) iyiliğini düşünmüştür. matrix'te bile...
devamını gör...

operadaki hayalet

hestia gibi dex korku klasiklerinden aldığım (baskısı güzeldi çünkü)muhteşem kitap.
gotik edebiyatına gerçekten ilgim var ve bu türde yazılmış eserleri okumaktan çok büyük zevk alıyorum.kitabın geçtiği dönem ve mekanlar çok hoşuma gitti.

kitabın konusu yüzü doğuştan bozuk olan eric adındaki namı diğer opera hayaletinin christine adındaki gıcık bir kıza aşık olmasını anlatır.kendisi babası yıllar önce ölmüş christine'ye gizlice müzik eğitimi vererek onun kalbini kazanmaya çalışır.fakat kızın çocukluk arkadaşı raoul gelince işler değişir.eric sadece dış görünüşü yüzünden yargılanmadan sevilmek ister ama christine onu gördüğünde onun hakkında olan tüm iyi düşünceleri kaybolur. insanların bir birlerini sadece dış görünüşleriyle yargılaması aslında ne kadar tanıdık değil mi?

bu kitap ve uğultulu tepeler kitabı arasında benzerlikler var.mesela iki kız karakterde erkekleri parasal durumu veyahut dış görünüşlerine bakarak yargılıyor.farklı olarak uğultulu tepeler kitabının sonu daha adaletli ve daha sert bir biçimde bitmişti.bu kitabın sonu ise daha çok romantik bir şekilde bitti.burada ise olan eric karakterine oluyor ve herkes mutlu mesut yaşamına devam ediyor.ah burada bir heathcliff olsaydı da ağızlarının payını verseydi.
ayrıca son sayfalarında operanın derinliklerinde hazırlamış olduğu tuzaklar çok gotik bir yapıya sahiptir. raoul ve christine'ye mutluluklar diler. dünyanın en romantik ve saf duygulu kötü karakteridir.

ben küçük bir çocuktan daha çekingen bir halde ona yaklaşırken kaçmadı. hayır, durdu. beni bekledi ve ben de gerçek bir hayat arkadaşı gibi alnını bana birazcık ah, çok değil sadece azıcık uzattığını sandım ve... ve... öptüm onu! ağlama artık!' dedim. son derece yumuşak bir sesle, ne demek istediğimi sordu. o zaman, kendisi söz konusuyken, benim onun uğruna ölmeye razı, zavallı bir köpekten ibaret olduğumu açıkladım. ama artık, ne zaman isterse evlenebilirdi o delikanlıyla çünkü benimle birlikte ağlamış ve gözyaşları benimkine karışmıştı! gidip delikanlıyı özgür bıraktım.
devamını gör...

cahilim demenin alternatif yolları

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
daha fazla entry'ye gerek yok bu her şeyin özeti
devamını gör...

scarface (film)

daha iyisi yapılmayacak olan sayılı sayıdaki filmlerden birisidir.ayrıca en sevdiğim oyuncunun oynaması da bu filmi efsane yapmıştır.(bkz: al pacino). konusu köyden indim şehire bir adamın önlenemez yükselişini anlatır. bu filmi amerikalıların kesinlikle bir türk gibi anlamayacağını düşünüyorum çünkü tony'nin yaşadığı olaylar aslında bizim göçmenlik hayallerimizin bir örneğidir. ayrıca bu filmi her izlediğimde rafet el roman'ın amerika şarkısını dinlediğim duyguya kapılıyorum.kapitalizm=scarface

müzikler ,kıyafetler ve dönem:1980'leri temsil eden en iyi filmdir hatta gta vice city scarface'den uyarlanmıştır. tony montana'nın evide muhteşem bir şekilde dekore edilmiştir.eğer bir gün zengin olursam evimi aynı öyle dekore edeceğim.zaten miami'ye bu film sayesinde aşık oldum.kıyafetler konusuna hiç girmeyeceğim çünkü hepsi başlı başına bir efsanedir.(bkz: elvira hancock)
müzik kullanımı da çok yerindedir ve hala zevkle dinlenir. tony montana'nın yükselişinde kullanılan push it to limit,sosa'nın mekanındaki bolivia theme,göçmen gemisindeki giriş müziği

karakterler ise başlı başına birer ikondur. tony montana megalomanyak bir karakterdir ve world is yours kelimesi de bize tony'yi gayet güzel bir şekilde anlatır. filmin kapağındaki gibi en vahşi hayallerini bulmuştur.diğer karakterler de motivasyonlarını güzel bir şekilde belli eder.karakterlerin hepsi siyah beyazdır.mesela tony bir mafya olsa da kadınlar ve çocuklara asla zarar vermez.

ben sadece 2 filmin sonunda duygulandım (titanic ve scarface ) bu kadar güzel bir son nasıl yapılabilir örneğidir. tony'nin evi sosa'nın adamları tarafından basılır ve merdivenin başında adamları vurmaya çalışıyordur tek başına...o esnada arkasından yavaşça suikastçi yaklaşır ve onu gafil avlar. tony havuzuna düşer ve havuzdaki heykelde world is yours yazıyordur.

kötü adama iyi geceler dileyin.
devamını gör...

kuchisake-onna

japon kültürü beni her defasında özgünlüğü ile etkilemeyi başardığı için zamanında çok konuşulmuş bir korku ögesi keşfettim.bizdeki öcü , orta avrupa'daki krampus gibi japonların da kuchisake-onna adında bir şehir efsanesi var.

efsaneye göre ağzını tamamen gizleyen bir maske takan genç bir kadın, okuldan eve dönmekte olan bir çocuğa "ben güzel miyim?" diye sorar. "evet, güzelsin." cevabını duyduğunda "peki ya şimdi?” diyerek maskesini indirince ağzının kulaklarına kadar yarık olduğu görülür. "hayır, güzel değilsin." cevabını aldığında ise çocuğu bıçak veya makas saplayarak öldürür.
yoldan geçenin omzuna dokunur. dikkatsizlik edip dönerseniz, bıçaklar. sağ omzunuza dokunduğunda sola, sol omzunuza dokunduğunda sağa dönerseniz ondan kaçınabilirsiniz.

bu şehir efsanesi, ülkenin dört bir yanındaki ilkokul ve ortaokul öğrencileri arasında büyük bir korkuya neden olur ve öğrencilerin okuldan eve toplu halde dönmesi gibi durumlara neden olan efsane halk arasında paniğe yol açar.polisler bile o dönemde okulların etrafında nöbet tutmuştur.söylentiler ilk olarak 1978 yılı aralık ayında gifu vilayetinde başlamış ve 1979 yılının sonlarına kadar ihbarlar devam etmiştir .hatta bir kaç kadın bu olaylar dolayısıyla tutuklanmıştır.

efsanenin asıl temeli edo dönemindeki hayalet hikâyelerine dayanır. hikâyeye göre bugünkü tokyo’da gonsuke adlı 10 yaşındaki genç bir adam yağmurda şemsiyeyle yürürken karşısına sırılsıklam bir kadın çıkar. gonsuke şemsiyesini kullanabileceğini söylediğinde kadın ona doğru döner ve ağzının kulaklarına kadar yarılmış olduğu görülür. gonsuke korkudan yere düşer ve birdenbire yüzü dişleri düşmüş yaşlı bir adama dönüşür. hiçbir şey söyleyemez hale gelir ve ardından son nefesini verir.

bence bir seri katil edo dönemindeki bu efsaneyi yaşatmak ve korku salmak için kendisini yarık ağızlı kadın olarak tanıtmıştır.kuchisake-onna
devamını gör...

danimarka

isveç,norveç ve izlanda ile birlikte iskandinavya'yı oluşturan soğuk ama zengin ve sakin olan bir kuzey avrupa ülkesidir.zaten hepsinin dil ve kültür yapısı ortaktır.şehirlerine baktığınızda birbirlerini ayırmakta zorlanırsınız. küçük gözüktüğüne bakmayın aslında türkiye'den daha büyüktür çünkü grönland ve faroe adalarına özerk statüde sahiptir.

ülke yutland ve zealand bölgelerinden oluşur. yutland şimdiki ingilizlerin yani anglo-saksonların ana vatanlarıdır.
başkent kopenhag ile isveç'i öresund köprüsü birbirine bağlar malmö'den kolayca kopenhag'a geçilebilir. tivoli bahçeleri,denizkızı heykeli ,christiansborg sarayı, rundetårn(yuvarlak kule kim yaptıysa eline sağlık) kopenhag'da görülmesi gereken yerlerdir. özellikle nyhavn'daki şirin iskandinav binaları şehrin balık ticaretinden gelen kökenini yansıtır.
ankara'da bile bisiklet sürmekten vazgeçmeyen birisi olarak bu şehrin bisiklet sevgisi beni çok sevindirdi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
dipnot: ismini en çok sevdiğim ülkedir.çok güzel söylenişi var...
devamını gör...

yeşilin kızı anne

şu anda ilk 3 kitabını okuduğum güzel seri.ilerleyen günlerde diğer kitapları da yazacağım ve dizisini de izlemeyi düşünüyorum.
aslında kitapların belirli bir olay örgüsü veyahut sürekli değişen olayları yok ama kitapları çok hızlı okudum . fazla bir beklentiyle okumazsanız çok keyif alırsınız. yazım dili ve olayların bağlanış şekli güzel olduğu için insanı sıkmıyor.
kitabın yazarı l.m montgomery hayatından alıntılar yaparak bu kitabı yazmış böylece kitapla daha fazla bağlantı kurdum.ayrıca o dönemin kanada'sı hakkında da bilgi sahibi oluyorsunuz.
karakterlere gelecek olursak şu anlık favorilerim davy ,marilla,gilbert ve anne .ayrıca anne'nin saçını sevmediğini söylediği her anda neden bir insan kızıl saç sevmez dedim?anne'nin yazarlık yapması ve ilk eserini diana'nın kabartma tozu reklamına satması da çok komik bir bölümdü.
tabii ki anne her özelliği ile muhteşem olan bir karakter değil genç ve tecrübesizliği ile bir çok hata yapıyor ve yazar bunları nasıl düzelttiğini anlatıyor.zaten bir karakteri sevdiren şey de gerçekçi olmasıdır.
mesela anne kızımız gittiği her yerde çöpçatanlık yaparak milleti evlendiriyor ama kendisi gözünün önünde duran şeyi göremiyor.aslında anne 'de gilbert'i sevdiğini biliyor.her kitapta anne'nin olgunlaştığını görüyoruz.önceleri kendini cordelia olarak görüyor ve yakışıklı romantik prensini bekliyordu. hatta hayallerindeki adamla da karşılaşsa da ona aşık olamadı. gilbert kızıl dedi diye çocuğu yıllarca beklettin anne.en sonunda gilbert 'e gitti de kurtulduk.
devamını gör...

bir hayvan olsaydınız hangi hayvan olurdunuz sorunsalı

kutu denizanası,dünyanın en zehirli canlısıdır. zehri bir insanı 90 dakika gibi kısa bir süre içinde öldürebilir. dokunçlarının boyu 3 metreyi bulmaktadır. hint pasifiği'nde yaşar.avustralya darwin’de sıklıkla rastlanan kutu denizanası karada ya da denizde öldürme yeteneğiyle türünün en tehlikelisi olarak bilinmektedir.
dünyanın en güçlü hayvanı ne aslan ne de kaplandır.70 insanı aynı anda kutu denizanası hariç hiç bir hayvan öldüremez.
(seri katil olmak gibi bir niyetim yok sadece güçlü olduğu için seviyorum)
devamını gör...

ed wood

1994 yapımı baş rollerinde johnny depp,sarah jessica parker ve bill murray'ın yer aldığı tim burton filmi.
tüm zamanların en kötü yönetmeni olarak kabul edilen ed wood'un hayatı anlatılıyor filmde.peki bu yönetmen neye göre kötü diye de düşünmeden edemiyorum.

ed wood hikayesi bana çok tanıdık geliyor hele ki o ahtapot sahnesi...herkes tarkan serisindeki o efsane sahneyi hatırlamıştır.ayrıca plan 9 from outer space filminin çekimlerinde kullanılan tabaktan yapılan uzay gemileri ise gora'daki uzaylı gören masum köylü klişesini aklıma getirdi.
kendisi bu sektörde hep tutunmaya çalışmış hiçbir zaman hayallerinden vazgeçmemiş bir isim.sadece hayat yüzüne gülmemiştir.en kötü eleştiride bile motive olmuş ve daha iyisini yapmak için çabalamıştır.bence kendisi sürekli iyi şeyler üretmeye çalışan gerçek bir sanatçıdır.

tim burton'un yarattığı dünyalar çok hoşuma gidiyor.her ne kadar tarantino ile zıt bir tarza sahip olsalar da ikisi de sinemada kendilerine aykırı çizgiler yaratmış iki yönetmendir.ikisi de eski hollywood'u kendi çizgilerinden anlatmıştır. filmin özellikle siyah beyaz çekilmiş olması filmi daha içten ve dönemine uygun göstermiş.renkli olsaydı aynı etkiyi yaratamazdı bence.

johnny depp ise en sevdiğim oyunculardan birisidir çünkü canlandırdığı tüm karakterler bir ikon haline gelmiştir.karakter oyuncusudur.
filmde en sevdiğim karakter ise kesinlikle bela lugosi oldu. 30'larda dünyaca ünlü olan macar kont dracula'nın yaşlandıktan sonra nasıl unutulduğunu ve hatırlanmak için verdiği mücadeleyi görüyoruz.
devamını gör...

4 kişiyle pazar kahvaltısı yapma şansınız olsa

iki kategoriye ayırabileceğim tanım.
1.kurgusal karakterler: tony montana,jesse pinkman,the bride,jay gatsby(eğer birisi hasta olursa bonus:benjamin linus )
2.gerçek insanlar:babaannem,al pacino,leonardo dicaprio,emmanuel macron (bonus 2: quentin tarantino bonus 3:christoph waltz )
ne çok çağıracak kişi varmış en iyisi şark sofrası kurmak.
devamını gör...

yazarların sevdikleri tablolar

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
en sevdiğim tablolardan birisidir. the swing( l'escarpolette)
rokoko akımının en başarılı örneklerinden birisi olan bu eser jean honore fragonard tarafından yapılmıştır. bu tabloda yasak aşk, burjuva kültürü ögeleri işlenmiştir.dönemini yansıtan gösterişli,zarif ve yumuşak tonda bir eserdir.burjuva sınıfına ait olan bir kadının kocası ve aşığının arasında gidip geldiği anlatılmaktadır.

kadın sırtını kocasına dönerek gizlenen aşığına bakıyor ve önündeki melek (cupid) ise sus işareti yapıyordur.ayakkabısının çıkması ise aşığının onu dikizlemesine izin verdiği anlamına gelir.köpek ise sadakati temsil eder.
renk kullanımları kusursuzdur.kadının giydiği pembe 1700'lerin elbisesi bence resmin en vurucu tarafıdır. çünkü pembe sevginin rengidir. ayrıca bu tablo bana sofia coppola'nın marie antoinette filmini hatırlatmıştır.
devamını gör...

aynı şarkıyı saatlerce üst üste dinlemek

evlenilecek erkekte beklenilen özellikler

en az 50 milyon dolarının olması.diğer kriterler 50 milyon dolar varsa aşılır.
gelecek planım ise eve 6 kedi alıp onlarla birlikte yaşamak.
devamını gör...

gazap üzümleri

sümerilerden bu yana gelen bir sorun var o da toprak sahibi olmak. toprağı kaybetmek kökleri kaybetmektir.
bu kitap amerikan rüyasının öteki yüzünü çizer bize.aslında burada çok çalışma,refah,zenginlik gibi kavramların nasıl kazanıldığı belli olmaktadır.kapitalist sistemde başarıya ulaşan her zaman zengin iş adamları ve mal sahipleridir.çiftçiler ve göçmenler sadece kullanılıp atılacak çöp gibi muamele görür. tom joad karakterini amerikalı ince memed olarak gördüm.ikisi de aynı şekilde sisteme baş kaldıran karakterlerdir. oklahama'dan california'ya göçerken büyükanne ve büyükbaba 'ya yaşadıkları topraktan ayrılmak çok zor gelir.onları topraklarından sürenler de aynı kişilerdir california'da açlığa mahkum edenler de...

john steinbeck öyle bir kitap yazmış ki güncelliği hala devam etmekte.anlattığı şeylerin aynısı yaşanıyor. joad ailesi gerçektir onları her yerde görebilirsiniz. tom,rozaşarn,noah,connie ve al her zaman küçük hayatları ve büyük sorunlarıyla gerçek karakterler olacaklar.
mükemmel bulduğum nadir kitaplardandır.kalınlığına bakmadan kesinlikle okuyun.

''adam başını ağır ağır iki yana salladı. rose of sharon tek memesini açtı.''bunu yapmalısın dedi.''adamın başını tutup kendine çekti.bir ara başını kaldırdı,ambarın karşı tarafına doğru baktı,dudakları birleşti,esrarlı biçimde gülümsedi.

şu ana kadar okuduğum kitaplardan en iyi son paragraflardan birine sahiptir.
devamını gör...

sözlük yazarlarının ruh halini anlatan görseller

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
acının tatlı tebessümü
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
cj
devamını gör...

ismi lazım değil

voldemort (kim olduğunu bilirsin sen)
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim