nevres yazar profili

belki yanlış düşünüyor olabilirim ama şöyle bir izlenim bırakıyor z kuşağı bende -ki kardeşim de bir z kuşağı- böyle hemen her önemli kavramın içini boşaltıp önemsiz hale getirip makara kukaraya alıyorlar. bireysel takılma kolektif olamama ve kolektif olmanın önemini kavrayamama gibi bir durum söz konusu. dediğim gibi bunlar benim gözlemim yanılma payimda elbette vardır.

bırakın sözlüğü benim normal hayatta dahi ne kankam ne de arkadaşım var

iki kere iki her zaman dört etmez winston abicim değil mi?

deniz gezmişi anlayabilmek için 70'lerden biraz geriye gitmek gerekir. ikinci dünya savaşı bittikten sonra türkiye batı blokunda yer aldı. atatürk'ün oluşturduğu anlayış,kurum ve kuruluşlarda böylece yok oldu. çünkü truman ve marshall yardımları ile abd önemli alanlarımıza giriş yaptı. soğuk savaşı en yakından hisseden 3 devlet vardır. türkiye almanya ve küba. şimdi türkiye'nin o günkü dış siyaseti sistem etkisinde kalıp sistemin çıkarını yüksek tutmaya yöneliktir. işte bu gibi durumlar ekonomik bağımlılık ve askeri altyapının olmaması sonucunda türkiye bağımsız anlayışını kaybetme noktasına gelmiştir. neticede deniz gezmiş ve arkadaşlarının önce demokratik taleplerde bulunması ve yürüyüşler yapması gibi durumlarda sonuç vermeyince artık mücadele başlamıştır. hatta o dönemlerde türkiye dış politikasi çoğu zaman dünya devletleri tarafından alay konusu olmuştur. nato'nun sözcüsü diye tiye alınmıştır türkiye. yani bağımsızlik vurgusunun deniz gezmiş ve arkadaşları tarafından yapılması böyle bir konjonktürde olmuştur. kendileri sscb ile bağlanmak gibi bir arzu da değildir fakat işte o dönemde yine algı ve propaganda ile bunlar dinsiz bunlar gomünist vs vs sözleri ile tükaka yapılmıştır. deniz gezmiş yakalanınca da kendisini işbirlikçi polisin değil bir zamanlar emperyalizme karşı savaşmış şanlı jandarmanın teslim almasını istemiş aynen de bu şekilde söylemiştir. dileyen arkadaşlarım ile bu konuyu mesaj bölümünden detaylıca tartışır ve fikir alışverişinde bulunabilirim

bir çiçekle yaz gelmez der benim annem sürekli sürekli sürekli der hem de hiç durmaz

hem tabiat münfail hicrinle hem gönlüm harap
geldi amma neyleyim sensiz baharın şevki yok!

zamanında çok duygusal ve büyük olaylar yaşamış olduğum bir dönemde üzerine gelen terkedilme durumuna karşı yapmış olduğum bir şey. ara ara aklıma gelip beni utandırsa da çoğu zaman iyiki yapmışım diyorum. çünkü önemli dersler çıkardım ve en dibi o yalvarma anında gördüm. o tarihten bugüne kendimi yeniden inşa ettim diyebilirim. yani yüzeysel değilde daha temeline bakarsak kârlı bir iş olabilir. hemen küçümsemeyin.

ilk olarak albert camus'a yönelik uyguladığım ardından tolstoy ile devam ettirdiğim en mantıklı kararlarımdan birisi. yazarla birlikte düşün dünyasını yıkıp yeniden inşa etmek ve kimi zamanda birlikte çelişkilere düşmek muhteşem şeyler

alman efsanelerine göre faustlaşmak da denilebilir. breaking bad dizisinde ww'nun zengin arkadaşlarını son bölümdeki ziyareti esnasında bu anlaşmanın tamamlandığını belirten bir müzik çalar arkada. faust. artık ruh tamamen şeytanındır.

ezan okunduğu zaman ben şey düşünürdüm: allah muhammed ve atatürk böyle yüksek bir dağın tepesinden sırayla okuyorlar ve çok iyi arkadaşlar. uzunca bir süre bu düşüncem devam etmişti

yaşamda deli gibi kalma istediği içgüdüsel evet ama bana hep garip geliyor bilmiyorum valla. sizce de çok yaşamıyor muyuz?

bu coğrafyanın tabiri caizse imza hareketlerinde birisi olan anadolu'da 'desinler için yaşamak' olarak bilinen rezil bir şey. ayrıca düğün bu hayatta bana en saçma gelen şeylerden birisidir.