noluyo burda yazar profili

depremzedelere millet ittifakı oy verenleri tarafından verilen desteğin, insanlıktan uzak oy beklentili destekler olduğu konusunda bir algıdan kaynaklıdır.

kimse biz bu deprem bölgesine yardım edelim , onlar da bize oy verirler diyerek yardım yapmadı.
kaldı ki bu oy konusunu en çok kullanan hükümet oldu.

hem de şunlara rağmen..
kızılay çadır rezaleti ,
enkaz altında günler boyu üşüyerek ölenler,
fay hattında uganda nın bile yapmayacağı imar affı rezaleti?
hasarsız arşiv binasını yıkmaya çalışılması...
bunlar olmadı mı?

yere düşüyorsun bir kişi koşarak gelip elini uzatıyor tut ve kalk diye, diğeri sallana sallana emir bekleye bekleye geliyor ve hadi kalk kardeşim diyor . ayağa kalktıkdan sonra sadece konuşana sarılıp teşekkür ederim kardeşim derken , elini uzatanı görmezden gelirsen o elini uzatanın hayal kırıklığı ne olur?

istanbul da deprem o-la-cak. 99 depreminden beri 25 yıl geçti. zaman heba edildi. kim heba etti? ölecek en az 100.000 insanın vebali kimde olacak? maraş depreminden gördüğümüz gibi , 3-5 müteahhitte. gerisi yırtacak. koltuklarında oturmaya devam edecekler.

tıpkı çorlu tren kazasında olduğu gibi. dünyada hükümet yıkar o kaza, hadi hükümeti geç, ulaştırma bakanına siyaseti bıraktırır.

biz de? siyasal islam asla bedel ödemez değil mi? çünkü onlar din uğruna mücadele veren kahramanlar he?

mevzu; biz sizinleydik , şimdi siz de bizimle olun, olun ki yanınızda olmayanlara hesap soralım hep beraberden başka ne olabilir? kızgınlık, gönül koyma, agresif tepkiler bundan. sana ilk elini uzatana değil , din dolduruşu yapana sarılıyorsun çünkü.

balık mıyız? ya da köstebek miyiz herkes kendi tünelini mi kazsın?

güne pozitif uyandım. duşta şarkı bile söyledim. işe geçtim. 15-20 dk sonra balkonda sigara kahve içerken buldum kendimi. içeri geçesim yok, bir tuşa bile basasım yok ve fark ettim ki o pozitif başlayan gün , gitsem bir su kenarına tek başıma rakı peynir kavun karpuz yapsam mı gibi kaşıntılı bir güne dönüştü şimdiden.
bugünlerde hiç çalışasım yok sözlük. istifanın taşlı yollarında yürüyorum gibi. direniyorum.

ölümsüz bir liderin, ülkesinin gençliğine armağan ettiği bayramdır.
kutlu olsun, dünya var oldukça kutlanmaya devam etsin. ne üzücüdür ki, bugün hala atatürk'ün yarattığı imkanlarla hür bir yaşam sürmesine rağmen onun önemini kavrayamamış bilinçsiz bir halk kitlesi var.

bizde kitap okuma alışkanlığı eksik olduğundan , açık alanda okuyana show yapıyor şaptığımın enteli diye bakılması kaynaklıdır. adamın okumaktan anladığı tek şey otobüsde başkasının okuduğu gazeteye salça olmak.

the god delusion / tanrı yanılgısı adlı kitabında , boeing 747 üzerinden yaptığı örnekleme ile dünyaya oldukça sade bir dille tanrı diye bir yaratıcının olmadığını anlatmış yazar ve etolog.

dawkins'in bir tanrı olmadığı hakkındaki iddiasına geçmeden önce, söz konusu the god delusion/ tanrı yanılgısı kitabının türkçeye çevrilmesinin ardından bir vatandaş tarafından suç duyurusunda bulunulduğunu da not düşelim. akabinde kitabın toplatılması ve yayıncısı erol karaaslan' ın cezalandırılması talebiyle dava açılmış , mahkeme sonucu yayıncı erol karaaslan, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek veya aşağılamak iddiasından beraat etmiştir. ayrıca mahkeme, kitabın toplanmasına gerek olmadığına da karar vermiştir.

nedir r.dawkins'in nihai boieng 747 gambiti?
( ingilizce olarak adlandırması ultimate boeıng 747 gambit 'dir.

dawkins yaşamı ve evreni teknolojik ve karmaşık bir materyal olan boing 747 uçağının yapısına benzetir.

ve der ki;

bir hurdalıkta boering 747 uçağının parçalar halinde ve dağılmış vaziyette durduğunu düşünelim. son derece kompleks yapıdaki bir boeing 747 tipi uçağının hurdalıktaki her bir parçasının sert bir kasırga esmesi sonucu önce havaya saçılıp , sonra da savrulan bu parçaların birleşerek kendi kendine yeniden bir boeing 747 oluşturmasının imkansızlığından -bile- daha fazla kusursuz ve sonsuz güçteki bir yaratıcı bir tanrı var diye iddia edenlerin , bir boeing 747 tipi uçağın bu şekilde oluşma imkansızlığınını da göz önünde bulundurmaları gerekir.

hadi biz bize neyse de ingilizcesini de yazma meraklılıları için sorundur.

sütçü imam üni. = the uni. of imam the milk trader.

evlat olsa tanımıyorum ben bunu dedirtir.

komikler var ama bir de çok kızdıklarım var, 7-8 kelimelik arada hiç boşluk bırakılmadan oluşturulan nickler onlar. bi gayret '' lan ben bu nicki okurum kafaya koydum'' diye girişip 2. günün sonunda pörtlemiş gözlerle bu muymuş ömrümüzden gitti be dedirtenler. derdin ne hemşerim bismillahirrahmanirrahim ' in rekoruna mı göz koydun? ayırsana şunları.

sürekli almanya dan şikayet ettiğinden, e gel o zaman türkiye ' ye yerleşsene denilen dayı gibidir.
''ya öyle de şimdi bir düzen de var orda yiğenimm ama bugün olsa valla gitmem .''

buzdolabı yoktu. hayır yani bizde değil dünyada yoktu. 2003 de kayseri'de prototipi yapıldı. sonra 2004 de yozgat teknoloji parkında ilk seri üretim başladı. öle dünyaya sattık hepimiz uçtuk, dolar mılyoneri yaptı bizi bir fabrıka yettı kalkındık. g20 den g7 den filan ayrıldık. g1 ülkesi olduk. tek başımıza zirvedeyiz. toplanıyoruz her sene biz bize.

boşanırken mal varlıklarını paylaşsalarmış bunlar olmazdı.

-kediyi ben alırım mukaddes
----tmm. kuş da ben de kalsın o halde şevket.
---- silikonlar ne olacak . onlar benim bak vermem.
-olmaz mukaddes. bir silikon sana bir silikon bana.
---- saçmalama. tamam ben de sana mutluluk çubuğu taktırayım.
-he tamam en az 20 cm lık isterim ona göre.
---- ohho 12 cm daha eklenecek hı? neyse tamam anlaştık şevket.

duymazdan geleceğim anons. ben orda da anonim kalcam.

ben de hep bunu merak etmişimdir. eskimolar soyunuyor mu mesela?

şimdi öncelikle hiçbir kadın erkeklerin askerlik anılarını dinlemeyi sevmez bu 1.
askerlik anısı dediğin şey küfürsüz anlatılmaz bu 2.
önce hanımları sonra moderatörleri dışarı alalım sonra ohho neler var neler. bu da 3 amk.

hala bazen duygusal anlamda köşeye sıkıştığımda bir sezen parçası bana iyi geliyorsa, iyidir ya.
o piyasanın dışında , müzikten dinleyici seviyesinde anlayanlarsak, çok da eleştirilecek bir sanatçı değildir.

onla çatışmış , bunla didişmiş. bunlar her yerde olur her piyasada. esnaflar arasında, komşular arasında, hatta kardeşler arasında olmuyor mu?

şu yorgun kalbim sıkıştığımda bana hala, çek bi sezen dostum bak iyi gelecek diyorsa iyidir işte.

messeela:

basittir.
bütün paramı onunla bir gün için harcadım diye bir tanımı varsa erkek,
eğer ki bütün paramla yeni sezon bot aldım diye bir tanımı varsa kadındır.

herkesin dilinden anlarım ben.

yaşadığı dönemde imkanım sınırlıydı.
back to black parçasını ilk dinlediğimde evdeki eşyalara baktım lan dedim ne para ederse sat ve git londra ya konserine kaçak gir veya evinin önünde bekle vs.

insanı öylesine içine çeken bir sesti. ne şarkılar yazardı neler neler söylerdi. kader onun şarkıları yerine akp döneminde sonsuzluğa sıkıştırdı bir nesli.

mezarlıklı (!!!) görüntüleriyle back to black:

o kadar uzun yazarsanız ciddi bir şey yaptığınızı düşünmeye başlarsınız, takdir edilmeyice de boşu boşuna mı yazıyorum diye kendinizi çok önemseyen birine dönüşürsünüz. kararını bilin kararını. bilim tekniğe makale yazmıyorsunuz ya da cumhuriyet'e sabah'a köşe.