yıllardır direndiğim şeyleri o küçük dünyama girip renklerimi soldurmak suretiyle bozan bir yaşam engeli vardı bende.
her şeye rağmen yamalamış ve devam etmiştim
hani derler ya tanrı aşık olduğun insanı yollar... ama bu da bir sınavdır.
sonra sonne giriyor değil mi? tatatata tammm eins hier kommt die sonne..
ama yok hayır. şaka maka beni zar zor sürükleyerek de olsa fanustan çıkardı.
balon patladı
ariel sudan çıktı
e ne oldu şimdi.
prens eric gitti
sesimi kaybettim. yolumu kaybettim.
denizdeki yaşamımdan oldum.
ben de deniz köpüğü olup öleyim o zaman.
şu dünya o kadar aptal o kadar gri ki.
niye getirdin beni buraya neden soktun aralarına
birini uçurumdan atıp düşerken üzülemezsin.
neden yaptın ki bunu?
keşke hiç sevmeselerdi onlar beni ama sen sevseydin diye düşünürdüm hep.
tam da onlar gibi yapınca feleğim şaştı bu doğru.
ilk defa çok şaşırttı işte bu beni.
ne kadar kötü insanlar var
ve keşke ama keşke o zehirli aşklarıyla benim ışığını söndürmeselerdi.
benim duygularım bile kurtarmaya yetmedi bataklıktaki nilüferi.
şimdi kararımı iyice düşünmem lazım.
çünkü dönüşü yok.
ama bu yaşamak...yaşamak bu değil.
kendi elçiliğimi yapayım
al benden de o kadar*
üç kere bu parça çaldı arabada. üç kere.
ne işaret vermek istiyorsun diye düşündüm.
yapma biliyorsun ama venom işte.
arabadan indiğim gibi bir araç geçti yanımdan.
arkada emir can iğrek - ali cabbar
önceden olsa bunlara kapılırdım.
ama sadece denendiğimi hissettim.
yolumdan şaşmam için.
hapsolmak istemiyorum
veda istemiyorum
ve bir daha asla böyle aşık olmak istemiyorum.
nope. beni ben yapan şeylerden asla utanmam.
düne geri gidemem çünkü dün farklı bir insandım.
sadece deniyorum.
farklı farklı şeyleri.
ve çok üzgünüm de evet.
zorunda kaldığım ya da bana dayatılanlardan tutun ihanet edenlere,hayalkırıklıklarıma
neden böyle oldu neden bana böyle yaptılar neden zamanımı çaldılar neden öyle neden böyle olan oldu ya
bir zaman sonra hesap sorma isteğimi de bastırabildiğimi fark ettim.
bazen tutamıyorum ama daha az yapıyorum.
zaten kimsenin de umrunda değiliz işin aslı
sevgi bile para gibi harcanabilirken kime gerçekten güvenebilirsin ki.*
insanın kendini bilmesi iyi fakat bir başkasının onu bilmesi daha da iyi.*
neyse. gelelim çaresizliğime zorunda kalıplarına
zor bir karar vermem gerekiyor bugün.
tüm emareler tam aksini gösterirken hem de.*
gittiğim yol, durmadan çalan o şarkılar ve geri dönüş yolundaki olan kaza sonra bulunduğum arabanın da bozulması.
anlam vermeye çalıştım.
sanki bir ses bak şarkılara bak yollara bak diyordu
yollar kesildi dönme geri diyor.
radikal bir karar vermem lazım.*
söylenen her şey belki yapmaktan daha kolay olsa da bir kez söylenince (ya da yazınca) venom gibi yakalayıveriyor seni.
sanki bir kez ele geçirildikten sonra yapışıp duruyordu karanlık. ele geçirilmekten bıkmıştım belki de
bozana kadar işlemişti zihne işte.
yoksa ben de isterdim yüküm hafiflesin. *
hayatın bana bir yaz borcu var.*
şu kalbimin ağırlığıyla ezilirken
biliyorum ki aslında hep tekrar. *
omuzlarım çöktü bunca yükten
tükendim ve ağlak bir suratım var durup dururken
artık default olarak üzgün duruyorum kederli ve yalnız.
ben böyle olmak istemiyorum ki.
gideceğim tüm yollar kapalı.
ve gittiğim yollar da çıkmıyor bir yere.
herkes aynı davrandı anlardım da zaten
ama bazen bazı kişilerin herkes gibi davranması koyar insana.
insanlar değersizleşir gözünde.
anlamı kalmaz hayatın.
ama yaşıyoruz ya işte sanat için sanat uğruna
al yükümü de gideyim yoluma
gidiyorum elveda şarkısını söylerken bir selam verip kalana
bir allahaısmarladık dersin hatırana.
bir daha dönmem geri.*
her şeye tamamdı da o gün öldürdün sevgini
tümüyle biten yok edilen bir şehrin kalıntısına bakınca burası bizimdi diyemezsin
varlığı bile kanıtlayamayacak kadar yok edildi
adı bile geçmez artık sevdanın
kendi yuvasına savaş açan bir tiran.
elbette gözü dönüp yiyecekti kendinden olanı.
ne kurbanım
ne kurtulan..
lütfen artık kimse kendisini kandırmasın.
öldüm, öldürdün işte.*
bu yaştan sonra yapmayacağım ne varsa yapar oldum.
bıraksalar da tekrar yeşereyim
ben, ben değilim artık *
ve konuyu yeterince dağıttıysam
burada yazılan her şeyin bir o kadar arkası var.
fakat hiçbirinde nefretle,tiksintiyle hatırlamak istemezdim bir zamanlar yaşadığım viraneyi.
denk düştüğünüz kişilere bakın.
yakıştı mı ona sana biz*
bilmiyorum.
utanç günün birinde pişmanlık olunca kötü
onu biliyorum.
işte ben onu yaşayamayacağım için memnunum.
en azından ben kalmıştım bir ben.
şimdi bekle diyip gidin kimseler de sizi beklemiyor zaten.*
ben inandıklarıma bıraktım bunu
su akar yolunu bulur
beni de bana geri verirse sevinirim.*
özel bir anımız kalmadı
onu da çaldı giden.*
mezarı olsun madem üstünde taşı izlerini*
r.i.p*
ölsem umrunda olmayacak yine mağdur olacak bir denyo var, sözümü tutmuyorum. sen nasıl sözlerinizi bozdun beni bozdun ayarlarıyla oynadın ben de hiçbir söz vermiyorum hepsini bozuyorum.
bu evin altında kalmazsam da bu evi yakacağım zaten.
ne var ne yok harcıyorum ohh sefam olsun bir daha mı gelicez dünyaya s*mişim böyle dünyanın da aşkın da ızdırabını
hadi bakalım yolumuza bakalım yeeee
yanları alıp üstte s*k gibi bırakıyorsunuz ya saçlarınızı acayip eblek duruyor.
tenten gibi bir de kıvrılıyor bu kadar rüküş bu kadar banal bir stil olamaz.
jöleyle saçları diken varoş barzolardan hiçbir farkınız da kalmıyor ha, benden söylemesi.
doğru düzgün saç stili edinin bence ya.
komple kazıtsanız daha yakışıklı görünürsünüz bu kadar saçma sapan modeller yapacağınıza
ama yine de içten içe biliyoruz ki bronte haklıydı..
acı çeken çekmiş tüm kadınların intikam almasıyla dolu içim..
dünyaya karanlığı siz getirdiniz zira.
ha, belki de doğruları söylediğim için lezbiyen de olurum.
hani hemen erkek düşmanlığı yaftasını yapıştırıyorsunuz ya
varsın bu lezbiyen bu erkek düşmanı çok dominant desinler ya.
hakkını arayamayan,duygusal ve fiziksel şiddet görmüş tüm kadınların uğruna yine aşkım için savaşır yine aşkıma rağmen aşık olduğumla karşı karşıya gelirim sıkıntı değil.
siz kendi duyarsız eril egemenliğinize bakın
nasıl da sallantıda ohohohoovv paraya tapanlara bakın hele hele
ben bazı kişiler tanıyorum öylece duruyorlar. kal geliyor desen sonrasında hiçbir duygu belirtisi olmadığından sosyopat gibi bir izlenim vermekteler.
onlar kesin bön bön bakar.
reddedildiğini birkaç gün sonra anlar zaman algısı kaybolduğundan zaar.
sonra da bi iki gün yine kurban rolü ağlar eder
hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam ederler.
korkunç değil mi lan?
olm bu ruh hastalığı ne zamandır sosyal yaşantınızda normalize ediliyor
olağan şaşkınlıkla seyrediyorum.
kendinizi değersiz hissettiren hiç kimsenin yanında kalmayın.
eğer böyle bir ilişki içerisindeyseniz
başınıza felaketler gelse yaa işteyim knk yaa
yaa ölmüş mü vah vah ben o zaman birkaç gün ağlayayım trajedinin kurbanıyım burada kurban benim öhüğğ yapan ya da
beni aşması gerekiyordu başka bir levela çıkmalıydı bro neden ölmüş ki neden sakat kalmış okeyy beni aşsın o zaman benim zaten sorunlarım var moruk ben yazardım ama anla işte tamam mı yazamadım yani anladın mı olmayınca olmuyor maalesef. yoksa yazardım. bahanem bu işte yazamadım bir şeyler oldu yine kafam gitti geldi hatırlamadım moruk. olur böyle.
tarzı gerizekalılar hayatı zindan eder.
bu kişilerle ne bir hayat kurun ne de aile olun.
çok ciddiyim
kafayı yemek istemiyorsanız
önünüzde iyi kötü güzel günler var bunun bilincindeyseniz
gidin.
terk etmesini bilin.
bazen sevgisiz kalmak
gelecekteki tüm problemlere değer.
mental sağlık önemli.
just sayyiiiiinnn broo
yovyov ye
this is how the requiem loves the harlequin
wake up, your chains are porcelain
like a phoenix, from the ashes, we will rise again
this is what the requiem loves to hear you sing
to the beat of your fool heart hammering
one more time, we'll cry into the night again
az önce kitap listeme bakıyordum yeni kitaplar almak için.
leylak ve bayrak kitabına denk geldim. köyden indim şehre kitabı. şehre adapte olmakla alakalı dağ köylüleri derken vay be seni küçük köylü düşmanı dedim kendi kendime
alkarısı, the varoş warrior.
sonra notyourmary olduğum aklıma geldi.
tamam ben mary olduğuma göre köylüleri de sevip saymalıyız.
yaşasın varoşlar.
ığh! yakında bir daha nick değiştirmem gerekecek. bu nickle çok kısıtlanıyorum asla hanım hanımcık olmak istemiyorum fofakseyk.
sana soru soracağımızı mı sandın ha?
seni karşımıza alıp konuşacağız sandın, öyle mi?
babacık sana ülkenin ne hale geldiğini göstersin mi?
yaptıklarının bir bedeli olmaz sandın demek ha?
ve bir gün kendi kendime yeteyim diye uğraşırken
çabalarım sona erecek pilim bitecek ve yenisini takamayacağım.
çünkü her ölümde yeniden doğmak inan çok şey götürür insandan.
daha açabileceğim birkaç sayfa daha kaldı..
ama azaldığını görmeliyiz bence.
yanlış yere düşeceğim yanlış takacağım pilde artık her şey için çok geç olacak uçurumdan bırakacağım kendimi
çünkü insanlar istemezse ben düzeltmemem
ardınızı toplayamam ve
yerinize sevemem, müdahale edemem artık
yorgunum. zihnim yorgun
bedenim ondan yorgun.
tek kritik bir hataya bakıyor artık..
ben bu hayatı boşa mı yaşamışım
ya da boşa yaşar mıyım?
bir adam bir kadını seviyorsa onu neden dinlemek istemez ki.
adam her şeyi yazsın aklındakini söyleyeceğini söylesin ama kadın asla ağzını açmasın.
neden çünkü şu an işteyim
neden çünkü şu an müsait değilim
sen niye bana anlatıyorsun ben niye seni dinliyorum peki?
ama o öyle işte sen kadınsın.
e tamam oturayım oturduğum sadece dinleyeyim konuşmayayım tipik ezik kadın profili.
ne istiyorsun ne bekliyorsun ki benden
nasıl bir arsız erkek hükmü bu?
ve biz böyle erkekleri seviyoruz değil mi?
ben çok yanılmışım.
you dizisindeki son gerçekten o laubali,lakayıt ve sinsi erkeklerin hak ettiği son.
iyi yaptılar joe'ya.
babamdan beri her erkek mi susturmaya çalışır beni ya bu ne densizlik
işler sevişmeye gelince nasıl da yüzsüzce sırnaşıyorsunuz
bir tek boş zaman doldurmak için "karıyı" dinleyen embesil erkekler.
ne yazık.
size inat yaşayıp konuşacağız lan.
size inat mutlu olacağız.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.