ofnebilim yazar profili

ben lisedeyken okulum siyaset yuvasıydı torpilli öğretmenleri geç milli bayramlarda törenlere gelmez konuşma yapmazdı müdürümüz hatta 10 kasımda hastalanır direkt okula adım atmazdı öyle büyük yada girerdi, yersen. onlardan olmayan öğretmeler dışlanır ötekileştirilirdi teneffüste öğrenciler kendi arasında seçim şarkıları söylerse gülünür gençliğe hitabe söylenirse aman izmir marşı söylenmek akıldan geçerse bile uyarı çat diye verilirdi, sadece öğretmenler değil azımsanmayacak sayıda öğrenciler gençlik kolları üyesi olduğu için mesleğinin zaten hazır olduğunu istediğini okuduktan sonra yerinin hazır olduğunu ortamlarda gururla söylerlerdi en önemlisini az kalsın unutuyordum referandum zamanı müdürümüz çıkıp bizim cevabımız belli bizden farklı düşünen arkadaşınız varsa bana isim verin özellikle konuşuruz diyerek zaten sayıca azınlık olan 'bizi' de rahatça tehdit edebiliyordu, bunlar olurken hiçbiri siyasetten sayılmadı hiçbiri okulda siyaset olmaz demedi ama şimdi aynı tarafın adamları ne hikmetse liseli ses çıkaramaz siyaset yapmamalı eğitimine bakmalı okullunun başka derdi olmamalı bunlar serseri hayırsız vatan haini denmeye başlanmış bile. bu yaşta tek derdi çektiği aşk acısı olması gereken platonik sevgili olması gereken ergenleri önce harçlıkları yetmediği için açlığa ekonomik buhrana mahkum ettiler, yetersiz torpililerle eşitsiz eğitme mahkum ettiler, geleceklerini yıktılar ve hep sessizce boyun eğeceklerini sandılar. liseli ergenleri tebrik etmek gerekiyor her şeye rağmen çıkabildikleri sessiz kalmadıkları için, korkmaya devam etsinler.

sevgili futbolcularımız normal doğum yaparken umarım çok zorlanmazlar. kadınların kendi bedenleri hakkında kendi fikirleri dışında herkesin yorum yapması akıl vermesi öncelikle politiktir sonrasında kadının özgürlüğünü elinden alır dahası kadını objeleştirir evet. bu yüzden bu sadece bir pankart değil kamu spotu değil kadınların kendi bebeğini nasıl doğuracağına kadar yorum yapılması bunu 12 erkeğin yapması eril hakimiyet kurulma çalışmaları siyasi mesajlar amaçlar... neyse biz yine de erkeklerimizin nasıl doğurmak istediklerine karışmayalım kadınlar zaten doktorlarıyla vajinal doğum mu sezaryen mi karar verebilirler.

aylar sonra girdiğim ilk tanım olma hakkını hakkediyordur umarım bu fotoğraf

kimse beni koleksiyonun kötü parçası gibi hissettirmemişti sözünü neden yazdınız ki.. çok can sıkıcı
aşk,virüs

beni ilgilendirmiyo benim limit 7k.(ziraatgençkarthavası)

7 numara dizisinde ayten aşk acısı çekerken zeliha yenge 'karşılıksız sevdalar erken gelen baharlar gibidir, çiçek açtırmadan meyve verdirir eğer sahici bir sevdaysa acı çekersin ama çabuk büyürsün.' diyor; annemden gelen bir öğütmüş gibi hissettiriyor.

uzun zaman sonra ne zaman sözlüğe bir bakayım desem çöküyor.. size iyilik olsun diye ya devamlı gireceğim ya da hiçbir zaman girmeyeceğim. sizin canınız sağ olsun bu kadar iş içinde uğraşması zor işler.

nasıl birisin? beni böyle üzebilirsin..

bana çok gereksiz gelen bir ritüel, nasıl olduğumu merak etmiyor ki ben de zaten ona nasıl olduğumu anlatmak istemiyorum. iki tarafta birbiriyle ilgilenmiyor hızlıca sadede gelip işimize bakalım.

yağmur yağdığında mı ağlar insan?
yoksa hata yaptığında mı?

hayat tamamen değişimden oluşuyor, gelecekte de kimse olamayacağız çünkü ne zaman işte şimdi oldum desek yine değişeceğiz.

ay kadıköy ve eminönü nasıl karışıyor iki ayrı dünya.

toksik ilişkim var istanbul'la, sadece istanbul'la var toksik ilişkim. içindeyken kurtulsam diye beklediğim gün saydığım ama 2 hafta uzaklaşınca çok özleyip koşa koşa geri döndüğüm şehir. evet deniz her yerde var evet belki bu tarihi binaların daha güzeli başka bir sürü yerde var ama istanbulunki bir başka, havası, denizi manzarası, bunaltıcı bina manzaraları bile başka... herkes anlayamaz istanbulu.

çekilişe katıldım! numaram:40

feyza altun feminist ilkemle pek desteklemediğim bir kadın ancak durup dururken şeriate küfür etmemiş bu ülke yönetimini değiştirip şeriat isteyenlere küfür etmiştir, istediğiniz şeriat gerçekten dininizde geçen şeriatmiş gibi din savunuculuğu yapmaya gerek yok, cumhuriyet düşmanlığını görüyoruz feyza altuna suçlu diyenlerin.

latife tekin'in 2004 yılında yayımlanan kitabı. kitabın dili ve kurgusu pek alışılmış değil en azından benim açımdan öyleydi. herhangi bir olay olmadan diyaloglar ve tebessüm hanımın gözlemleri yaşanan kısa olayları ve karakterler hakkında bildiklerini bize dökmesiyle oluşuyor kitap.
unutma bahçesi eski mühendis şeref beyin yaşam üzerine düşünüp unutup yaşamı daha hafif yaşama amacıyla kurduğu bir bahçe, gizemli soğuk biraz da sert mizacıyla yansıtyor anlatıcı tebessüm hanım onu. tebessüm unutma bahçesine yerleşmiş ancak her şeyi unutmanın imkansızlığı üzerine düşünüyor kendi içinde. bahçede yaşananlar yeni bahçıvan cömertin gelmesiyle anlatılmaya başlıyor. cömert ve şerefin arasında belirsiz gerginlik sözünü dinletmek isteyen kurucu ve ona zıt davranan çalışan olarak yansıtılıyor. benzer bir iktidar-halk sürtüşmesi gibi. her karakter kendine özgü olaylar yaşamış kendi karakterini oluşturmuş unutmaktan daha çok halktan kendini soyutlamaya gelmiş kişiler. unutma bahçesinde kalmaya gelen kişiler tüm benliklerini ve mesleklerini tamamen bırakmış olmakta zorunda. kitapta her karakterin verdiği mesajlar kesin olaylar olmadan bazen sadece tek cümleyle bazen küçük bir olayla anlaşılmayı bekliyor.

unuttu diyor seni bilenler, yalan de şüphe etmem sevginden
neredeysen

bankacılar. bir tane bile gülen bankacı görmedim, doğuştan suratsız olma ihtimalleri yüksek.

açık ara en güzeli.

2024te gireceğim ilk tanım bu başlığa olmalıydı... dandik ama inanılmaz bir tat.