ohrmazd yazar profili

ohrmazd kapak fotoğrafı
ohrmazd profil fotoğrafı
rozet
karma: 2793 tanım: 358 başlık: 112 takipçi: 58
“good thoughts (humata), good words (hukhta) and good deeds (hvarshta).”

son tanımları | başucu eserleri


sözlük yazarlarının ruh halini anlatan görseller

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

gün içerisinde gözlük ve maske birleşiminden dolayı darth vader misali içmeksizin cama tüttürüyor; huzursuzlanıyorum.

şart oldu.
devamını gör...

yeni dünya düzeninde zorsunanlar veri tabanı

işbu başlık insanlar arası iletişim ve etkileşimin gerçeklik düzleminde ve siber âlemin imkânları dairesinde eşzamanlı hâle gelmesi, senkron iletişim ve etkileşimin silikon tadı vermesi, globalleşen dünyanın müşterek problemlerine devletlerin eş-benzer çözüm yöntemleri uygulaması, uygulamaların tartışmaya kapalı olması, folklor unsurlarının yerini dikte edici uluslararası dev şirketlerin ticari emtialarının alması, kitlelerin gem vurulmak ve pasifize edilmek suretiyle matriks benzeri bir yapıya doğru adım adım götürülmesi; güdülmesi, devletlerin klasik hizmet anlayışlarını yürütmede bocalamaları ve yerine getirmekle yükümlü oldukları hizmetlerinin usul ve esaslarında güncellemeye gitmek noktasında radikal kararlar almaya itilmeleri, [...], pre-apocalyptic sancılanmaların sirayetleri ve post-apocalyptic projeksiyonların hemen her alanda bulunabilmesiyle birlikte sıradanlaştırılmış olması, blockchain teknolojisinin yansımaları ve ilerleyen zamanlarda hantal yapıların merkezine geçerek köklü değişiklikleri tetikleyeceği ve onları bertaraf edip tekçi düzenin omurgası olarak addedileceği senaryosunun kuvvetle muhtemel olması ve sâir bilumum esbabı haiz yeni dünya düzeninde alışkanlıkların terkinde, vizyon ve misyonunu güncellemede ve dahi umumi bir ifadeyle iş yapma noktasında zorsunan yazarları ve tabiî onların girilerini ihtiva eder.
devamını gör...

haktan akdoğan

nedendir bilinmez, salt adı geçse dahi aklıma ömer çelakıl gelir. fraksiyonel ve kafada neredeyse müstakil aşiyan gelir.

çelinen akla çekinmez, norşin'den arizona'ya edip yüksel gelir.

nedenli nedensiz öykündüğüm olur.

sade' ufo fantezileriyle 'geçim' gelir.

"cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen cevizin hepsini kabuk zanneder.*"miş ya insanın da özüne inmemiz gerektiği gelir aklıma. oturup karşı karşıya özünü dinleyesim gelir.
devamını gör...

dünya dışı varlıklar

tözümüz dünya dışından.
yıldız tozundan mürekkep özümüz.

biziz.
dahası var mı?
velev ki var.
(h)elbet bir gün tanışırız.
devamını gör...

cennetiniz nasıl bir yer olurdu sorunsalı

ihtiyaç ve hazlar doğrultusunda şekillenecek olan cennet tahayyül ve tasviri.

tahayyül/tasvirim:

apak bir salonun orta yerinde upuzun ve envai inse yetecek denli büyük, yuvarlak, devinen bir masa. masaya oturdukça tümleşerek eksilen bir sûret. neticede beliren belit*.
devamını gör...

sevilen şiirin en vurucu dizeleri

baştan sona vurucu olan kuzgun:

ortasında bir gecenin, düşünürken yorgun, bitkin
o acayip kitapları, gün geçtikçe unutulan,
neredeyse uyuklarken, bir tıkırtı geldi birden,
çekingen biriydi sanki usulca kapıyı çalan;
"bir ziyaretçidir" dedim, "oda kapısını çalan,
başka kim gelir bu zaman? "ah, hatırlıyorum şimdi, bir aralık gecesiydi,
örüyordu döşemeye hayalini kül ve duman,
ışısın istedim şafak çaresini arayarak
bana kalan o acının kaybolup gitmiş lenore'dan,
meleklerin çağırdığı eşsiz, sevgili lenore'dan,
adı artık anılmayan.ipekli, kararsız, hazin hışırtısı mor perdenin
korkulara saldı beni, daha önce duyulmayan;
yatışsın diye yüreğim ayağa kalkarak dedim:
"bir ziyaretçidir mutlak usulca kapıyı çalan,
gecikmiş bir ziyaretçi usulca kapıyı çalan;
başka kim olur bu zaman? "kan geldi yüzüme birden daha fazla çekinmeden
"özür diliyorum" dedim, "kimseniz, bay ya da bayan
dalmış, rüyadaydım sanki, öyle yavaş vurdunuz ki,
öyle yavaş çaldınız ki kalıverdim anlamadan."
yalnız karanlığı gördüm uzanıp da anlamadan
kapıyı açtığım zaman.gözlerimi karanlığa dikip başladım bakmaya,
şaşkınlık ve korku yüklü rüyalar geçti aklımdan;
sessizlik durgundu ama, kıpırtı yoktu havada,
fısıltıyla bir kelime, "lenore" geldi uzaklardan,
sonra yankıdı fısıltım, geri döndü uzaklardan;
yalnız bu sözdü duyulan.duydum vuruşu yeniden, daha hızlı eskisinden,
içimde yanan ruhumla odama döndüğüm zaman.
irkilip dedim: "muhakkak pancurda bir şey olacak;
gidip bakmalı bir kere, nedir hızlı hızlı vuran;
yatışsın da şu yüreğim anlayayım nedir vuran;
başkası değil rüzgârdan..."çırpınarak girdi birden o eski kutsal günlerden
bugüne kalmış bir kuzgun pancuru açtığım zaman.
bana aldırmadı bile, pek ince bir hareketle
süzüldü kapıya doğru hızla uçarak yanımdan,
kondu pallas'ın büstüne hızla geçerek yanımdan,
kaldı orda oynamadan.gururlu, sert havasına kara kuşun alışınca
hiçbir belirti kalmadı o hazin şaşkınlığımdan;
"gerçi yolunmuş sorgucun" dedim, "ama korkmuyorsun
gelmekten, kocamış kuzgun, gecelerin kıyısından;
söyle, nasıl çağırırlar seni ölüm kıyısından? "
dedi kuzgun: "hiçbir zaman."sözümü anlamasına bu kuşun şaşırdım ama
hiçbir şey çıkaramadım bana verdiği cevaptan,
ilgisiz bir cevap sanki; şunu kabul etmeli ki
kapısında böyle bir kuş kolay kolay görmez insan,
böyle heykelin üstünde kolay kolay görmez insan;
adı "hiçbir zaman" olan.durgun büstte otururken içini dökmüştü birden
o kelimeleri değil, abanoz kanatlı hayvan.
sözü bu kadarla kaldı, yerinden kıpırdamadı,
sustu, sonra ben konuştum: "dostlarım kaçtı yanımdan
umutlarım gibi yarın sen de kaçarsın yanımdan."
dedi kuzgun: "hiçbir zaman."birdenbire irkilip de o bozulan sessizlikte
"anlaşılıyor ki" dedim, "bu sözler aklında kalan;
insaf bilmez felâketin kovaladığı sahibin
sana bunları bırakmış, tekrarlıyorsun durmadan.
umutlarına yakılmış bir ağıt gibi durmadan:
hiç -ama hiç- hiçbir zaman."çekip gitti beni o gün yaslı kılan garip hüzün;
bir koltuk çektim kapıya, karşımdaydı artık hayvan,
sonra gömüldüm mindere, sonra daldım hayallere,
sonra kuzgun'u düşündüm, geçmiş yüzyıllardan kalan
ne demek istediğini böyle kulağımda kalan.
çatlak çatlak: "hiçbir zaman."oturup düşündüm öyle, söylemeden, tek söz bile
ateşli gözleri şimdi göğsümün içini yakan
durup o kuzgun'a baktım, mindere gömüldü başım,
kadife kaplı mindere, üzerine ışık vuran,
elleri lenore'un artık mor mindere, ışık vuran,
değmeyecek hiçbir zaman!sanki ağırlaştı hava, çınlayan adımlarıyla
melek geçti, ellerinde görünmeyen bir buhurdan.
"aptal," dedim, "dön hayata; tanrın sana acımış da
meleklerini yollamış kurtul diye o anıdan;
iç bu iksiri de unut, kurtul artık o anıdan."
dedi kuzgun: "hiçbir zaman.""geldin bir kere nasılsa, cehennemlerden mi yoksa?
ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan!
bu çorak ülkede teksin, yine de çıkıyor sesin,
korkuların hortladığı evimde, n'olur anlatsan
acılarımın ilâcı oralarda mı, anlatsan..."
dedi kuzgun: "hiçbir zaman.""şu yukarda dönen gökle tanrı'yı seversen söyle;
ey kutsal yaratık" dedim, "uğursuz kuş ya da şeytan!
azalt biraz kederimi, söyle ruhum cennette mi
buluşacak o lenore'la, adı meleklerce konan,
o sevgili, eşsiz kızla, adı meleklerce konan? "
dedi kuzgun: "hiçbir zaman."kalkıp haykırdım: "getirsin ayrılışı bu sözlerin!
rüzgârlara dön yeniden, ölüm kıyısına uzan!
hatıra bırakma sakın, bir tüyün bile kalmasın!
dağıtma yalnızlığımı! bırak beni, git kapımdan!
yüreğimden çek gaganı, çıkar artık, git kapımdan! "
dedi kuzgun: "hiçbir zaman."oda kapımın üstünde, pallas'ın solgun büstünde
oturmakta, oturmakta kuzgun hiç kıpırdamadan;
hayal kuran bir iblisin gözleriyle derin derin
bakarken yansıyor koyu gölgesi o tahtalardan,
o gölgede yüzen ruhum kurtulup da tahtalardan
kalkmayacak - hiçbir zaman!

edgar allan poe

dipnot: işbu telif çeviri ülkü tamer'e aittir.
devamını gör...

tanrının insana verdiği en büyük ceza

düalist dinler düzleminde özüyle olan savaşımına özünden üflediğini de dahil ederek bünyede psikoz ve nevrozlara sebebiyet vermesi veya din terminolojisi bağlamında dominant âmil olarak meçhul olanın mâlûm olduğu zannına sebep olması.
devamını gör...

una pura formalita

tavsiye üzerine izlediğim, izlerken not aldığım ‘94 yapımı italyan filmi.

ihtar: notlar spoiler içerir!


una pura formalità (a pure formality: “şüpheli/sadece formalite” [1994])

onoff february -isim babası bir serseri olan faubin-/yazar <yaş 48 ve son 6 yıl hiçbir şey yayımlamamış/nero adlı oyunu çok kötü bir şekilde yönetmesinden sonra intihara varan yazamama sendromu> [(bkz: gérard depardieu)]

onoff’un romanları:

•the palace of nine fronties (dokuz cepheli saray)

•degrees (derece)

•hatred (kin)

•geometry (geometri)

•a treatise on pleasure (zevk üzerine bir tez)

•nero <oyun> (siyah)

•the two thorces (iki meşale)

•stairways (merdivenler)

onoff’un kimlik karmaşası ve kayıp kimlik: uhrevî olana varılmazdan evvel dünyevî aidiyet ve unvanlardan arınma.

ınspector/müfettiş [roman polanski]: onoff’un vicdanı. (“onun hayatını sanki kendim yaşamış gibi iyi biliyorum.”)

akrebi ve yelkovanı kırık duvar saati (21.15: _._ exitus): duruk zaman. arafa delalet.

dolaptaki fare kapanı…
kapanda asılı peynir parçası…
daktiloyla zabıt tuttuğu sanılan andre [sergio rubini]’nin aslında hiçbir şey yazmadığı gerçeği…
işlemeyen telefon…
akmayan musluklar…
durmaksızın yağan yağmur…
damlatan çatı, karakolun ıslak zemini… yazmayan kalemler…

belli ki naaş yağmur altında.

- … ve işte bu yüzden bu park diz çökmüş adamlarla ve terk edilmiş dansçılarla dolu.

-… ve işte bu yüzden iki duvarın birleştiği bu nakışlı köşede gölgelerden arınarak yerleşmiş figürler görüyorsun.

*onoff’un kanlı gömlekteki lekeli kısmı yırtması ve sonunda kana bulanık kumaş parçasını yok etmek için kumaşı lime lime yutması: bir başkasının katili olduğu zannı ile hareket ededursun katlettiği ne yazık ki kendisi. (intihar)

nümeroloji:

*93633396 (aramak istediği telefon no/ eski ikinci karısı ve menajerine ait)
*günde 3 paket sigara
*son 10 yıldır her gün 03.30’da kalkış
*doğum tarihi: 3 şubat 1946 (vercere-aziz blaise günü)
*“9 yıl önce boşandım.” (48-9= 39)
*müfettiş -sorgu esnasında onoff’a hitaben evini kastederek-: “ne kadardır burada kalıyorsunuz?” onoff: “hemen hemen 9 gün…” * the palace of nine fronties’i yazdıktan -aşırdıktan da denebilir- sonra gelen 3 yıllık sessizlik…


*bölgeden kaçmak isterken yakalanan kurt/ayı kapanı…
*düğüm çözülmeden çıkış yok.
*ceset torbasında ne var? sadece anılar/fotoğraflar.
*itiraflar, arınma, aydınlanma ve iyi bir yere doğru son yolculuk…
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının şiirleri

üç harflilerden aldım indirimle yap-boz
açıldı kutu, saçıldı halıya desen oldu toz.

mâî üzre sarımsı bulut şeridi,
boz beygirin yoz mâbadı belirdi.

mâbadınla kuyruğun raks eder hevâ ile
beygirin küsküye kondu kelebek geldi dile.

dedi: “ihtişamlı yâr ak şâhikasında,
damar damara binmiş masörüm aslında.”

dedim: “meddahlık ise yegâne ereği
“skip ad”sem ya, bigâne kel ebeğini!”

dediler: “çatma kaşın anca üç otuz para ediyi,
kırışır cildin yazık! hafife al müptezel âdîyi.”
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim