geçtiğimiz yüzyılda şark meselesi denilerek şark çıbanıyla bir tutulan ve türlü ameliyatlarla hâlledilebileceği zannedilen sorun. aktüel adlandırması “kürt sorunu” olan, esasında politik hatalı tanılama, tanımlamalarla devlet aklının derinlik sarhoşluğuyla suyu bulandırıp vakıayı sığlaştırarak meseleyi mesele etmeme yahut mübalağalı müdahaleler ekseninde kendini tükettiği uluslararası mesele. anglosakson muhipleri ittihatçıların üniter-sekter, statükocu zihniyetinin mirasıdır.
bölünme paranoyası içerisinde koca rolüne soyunanlarca ve bir koltuğa iki karpuz sığmaz diyenlerce çözüm geçiktirilmekteyse de çözüm kendini günbegün dayatmaktadır.
mütedeyyin, akil kimseler kur’ân-ı kerim’in rum suresi 22. ayetini gayet iyi bilirler:
“o’nun kanıtlarından biri de, gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olmasıdır. kuşkusuz bunda bilenler için ibretler vardır.”
peygamber muhibbanı bilir ki
üstünlük takvadadır, arap’ın arap olmayana, arap olmayanın arap’a; beyazın siyaha, siyahın beyaza bir üstünlüğü yoktur. öyleyse etrâk’ın ancak ekrâd ile kuvvetli olduğunu zaman zaman unutarak ekrâd’a üstünlük taslaması, elde kalan osmanlı mirasını veya idris-i bitlisi’nin safevi tehdidi dolayısıyla devlet-i aliyye’ye peşkeş çektiği kürdistan’ı sahiplenmesi, düşmana karşı birlikte kıyam ettiklerini unutmak istemesi hayra alamet değildir. türk’ün kürt’e, kürt’ün türk’e bir üstünlüğü yoktur.
hülasa kürt bir sorun değildir. kürt sorunu tanımlaması da sapına kadar yanlıştır. kürt’le türk paydaştır, devleti bina edenlerdir. sırt sırta verip sırtlanlarla mücadele etmelidirler. yoksa
wasp gelir konar, acımaz sokar.
devamını gör...