onbirinci köydeki göçmen yazar profili

polis akademisi 4 yıllık üniversitesi seviyesindeydi, myo gibi birşey değildi.
akademi mezunları komiser yardımcı oluyordu, normal polis değil.

polisinin itibarını akape düşürdü. kendi adamlarını alabilmek için şartları "hiçbir şey olamıyorsan polis ol" seviyesine indirmedi mi?

polisliğe başvuru önerin için teşekkürler. mülakatta elenirim senin de bildiğin gibi.


araştırma önergesi şartlarını, x'ten hiç araştırma önergesi vermemiş milletvekillerine sormalisin. bu şartlarda bilmeden mi milletvekilleri oldular veta seçildikleri şehirlerin ya da ülkenin durumu mükemmel mi?
bir kere bile kürsüye gelmemiş akp milletvekillerini sayar misin?

binlerce reddedilen önerge var. ilgili başlıktan sondan başa doğru cevaplayabilirsin. ya da ilk olarak yenidoğan çetesiyle ilgili araştırma önergesini cevaplayabilirsin.

1994'te rte "bütün servetim yüzüğüm" dedi.
1999'da “eğer bir gün duyarsanız ki tayyip erdoğan çok zengin olmuş, bilin ki haram yemiştir!” dedi.
akapede de çıkar işleri varsa şu an akapenin diğer partilerden farkı ne?

(bkz: ekonominin beli kırıldı). kim kırdı?
yetki verin, ben ekonomistim, sorumlusu benim diye biri mi?

adı çay saati oldu diyorlar

#3509683 numaralı entryde
"ekonominin beli kırıldı ama başkasının toplayamayacagını sizde biliyorsunuz."
yazması önemli bir kırılma noktası çünkü artık akapeli yazar da ekonominin çok kötü olduğunu kabul ediyor.

peki neden edilgen yazılmış ? ekonominin belini kıran belirsiz mi ya da önemsiz mi?
kim kırdı? rte "ekonominin sorumlusi benim" dedikten sonra akapeli neden edilgen cümle kuruyor?

"... başkasının toplayamayacagını sizde biliyorsunuz." diye durumu savunmaya çalışıyor. doğru, başkası da toplayamaz
çünkü başkanlık sistemiyle rte kimsenin düzeltemeyeceği şekilde ekonominin belini kırdı.

kamu fabrikkarini özelleştirdi ya da kapattı. herşeyi ithalata ithalatı yandaşlara bağladı. sanayiciyi ve üreticiyi küstürdü.

çiftçiyi desteklemedi, tarımı hayvancılığı bitirdi.

tecrübeli elemanların yurtdışına kaçmasına sebep oldu. ağır aksak giden eğitim sistemini, meslek eğitimi bozdu. tekniker, kaliteli mavi yaka yetişemez oldu.

polis kolejlerini ve polis akademisini kapattı. vergileri arttırdı. can ve mal güvenliği olmayan esnaf kepenk kapatıyor.

sonuç olarak rte, akapeli idareciler ve bazı partililer bilerek ekonomiyi ve toplumsal yapıyı başka kimsenin düzeltemeyeceği şekilde bozdu.

not: alıntıyı entryden olduğu gibi kopyaladım.

göz göre göre yapılan zulumleri ve haksızlıkları görünce yüreğiniz nasıl rahat ediyor?

parti örgütünde menfaat döndüğünü görmek için akplilerin neden 10 yıl parti örgütünde çalışmasına gerekiyor?
diğer birçok kişi dönen menfaat ve çıkar hesaplarını partide çalışmadan da görüyor.

polis kolejleri neden kapatıldı?

gerçi gelecek tepki belli de yine de soruyoruz verilen önergeler gibi.
(bkz: ak parti ve mhp oylarıyla reddedildi)

insanlar "acaba?" diyor.

sonra kaç kere tarafsız ! sayıştay'ın denetlediğini ve birşey bulamadığını hatırlıyor.

boykota devam ederse, özellikle ötvli ürün satışları azalırsa, bu çıkmaz bitebilir.

- boykotyap.net sitesine tekrar erişim engelli geldi. boykotyap.org açıldi.
- bir espressolab şubesi, xyx köyü dayanışma lokaline dönüştü.
- muse, istanbul konserini iptal etti. dbl entertainment ile calışmayacaklarını açıkladı.
- dbl entertainment'in (adi neden yerli ve milli değil) 3 yıldır vergi vermediği ortaya çıktı.
- yavuz bingöl, özgür özel'e boykot hakkında açık mektup yazdı.
- sözlükten bir yazar 'online alışveriş boykotu", başka bir yazar "alkol, sigara, akaryakıt" boykotu önerdi/başlattı.

önce kaynak

vatandaşlara doğrudan seslenerek

"bu konuda en etkili yöntem milletimizin fahiş fiyat artışı yapan ürün ve hizmetleri boykot etmeleridir. satılmayan, alıcısı olmayan ürünün önemi de kalmayacaktır." dedi.

6 ocak’taki kabine toplantısının ardından

"pahalı ürün satanları dize getirecek en etkili yöntemlerden birisi boykottur. vatandaş olarak fırsatçılık yapanlara karşı en büyük kozumuz satın almama özgürlüğümüzü kullanmaktır." dedi.

o zaman boykot demeyelim de, enflasyonu düşürüyorum diyelim.

en iyi açıklama yine ! ondan ! geldi.
ne kadar da iktidar, bi' o kadar muhalefet.

ilk geldiğinde türk futbolunun gelişir diye umutlandım.

lig başlarındaki rakipleriyle ilgili açıklamalarını objektif olunsun istiyor diye düşünüyordum.

hakkındaki bir entryde "algı oluşturup durumu iyi yönetiyor. ama bizde bu yaklaşım tutmaz. bizim heryerimiz algı, her günümüz kaos." gibi birşeyler yazıyordu. büyük ölçüde yazar haklı çıktı.

gazetecileri küçümseyen hareketler ve sözler, rakipleriyle ilgili yaptığı açıklamalar, maç hakkındaki garip yorumlar gittikçe artıyor. bence isteyerek dozajı arttırıp aşırıya kaçıyor.
bence artık bir şekilde kovulup tazminat alıp gitmek istiyor. başka bir açıklama bulamıyorum.

tazminatın pahalı olması ve yerine kim gelecek sorunu yüzünden kovulması zor. zaten kovulmasını istemem. madem kaos istiyordu, bir yıl daha kaosu beraber yaşayalım.

türk futbolunun bu halde olmasını sebeplerinden biri budur.

diğer bazı sebeplerle

yıllardır haksız yere hapiste yatan binlerce insan var.
önce özgür olursun, sonra ekmek bulursun.

- "dbl entertainment olarak projelerin tamamından çekiliyoruz." diyerek projeleri başka yandaş firmaya devretti.

- ticaret bakanı ömer bolat: "boykot çağrısı yapanlara karşı ticaretinde maddi kaybı olan tazminat davası açabilir."
zamanında kola, israil ürünleri, starbucks vb. için boykot çağrısı yapanları desteklediler. şimdi tazminat davası.

- istanbul cumhuriyet başsavcılığı, sosyal medyadaki boykot çağrılarına ilişkin halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlarından re’sen soruşturma başlattı. kaynak

bansko, uygun yaşam maliyeti ve uzaktan çalışanlardan oluşan canlı topluluğu nedeniyle dijital göçebeler için birkaç yıldır popüler bir yer.

kasabada dijital göçebeler için rahat ve üretken bir ortam sağlayan çeşitli ortak çalışma alanları (coworking bansko gibi) var.

2024 festival

faydalı olacağını düşünüyorum.

başlığı açan yazara ekonomik boykota katkılarįndan dolayı teşekkür ediyorum.

espressolab olayı boykotu görünürlüğü sağladı.

normalde boykotun işe yaramadığı anlamaz için aylar geçmesi lazım. ama insanlar buranın şubelerine bakıyor. bayramda bile sadece birkaç kişi var. "demek ki boykot işliyor" diye düşünüyor.

şubelerde genelde işlek yerlerde.
insanlara boykotu hatırlatıyor.

boykotu kola dökmek,
starbucks'takileri darlamak (ama aynı zamanda gemiciklerle ticarete devam etmek),
portakal kesmek zannedenlerin
işe yaramayacağını savunduğu boykot.

burada amaç boykotu görünürlüğü sağlamak.
tabii sadece bir günden pek birşey olmaz. o yüzden diğer günler günlerde de genel boykota, özellikle yüksek ötv olan ürünlerde devam edilmeli.

- demirören avm ismini istiklal avm olarak değiştirdi.
- ihlas holding yönetim kurulu başkanı cb ile görüştü.
- ünlüler sessizlilleini bozup açıklama yapmaya başladı.
- sanayi ve teknolojiyi bakanı bir espressolab şubesine gitti. (gizli reklamdan dolayı soruşturma açıldı.)
- milli eğitim bakanı bir d&r şubesine gitti.

doğuş holding ve ntv'ye reklam veren firmalar boykot listesine eklendi.

flash tv'ye atanan kayyum çalışamaya başlamış.
ama ben pek bir fark göremedim.

ötv de halk için tehlikeli.

hala alınıyor.
araba, televizyon, klima, cep telefonunu geçtim kişisel bakım ürünlerinden bile alınıyor