15 temmuz 2016 darbe girişimi

olayda hayatını kaybeden masum insanları en içten vatansever duygularımla anıyorum.

anlayamadığım konu iktidarın bunu propoganda malzemesi haline getirmesidir. iktidardakiler bu olayı çok iyi bir şekilde kullanmıştır.

tanım: üzerine türlü tartışmaların döndüğü şaibeli girişim.

toplumu büyük bir şok doktoriniyle esir alma üzerine kurgulu garip bir geceydi. esas itibariyle acı bir geceydi. gecenin acısını duymak salt biz muhaliflerin yüreğinde ne yazıkki. zira hangi partiye ve görüşe sahip olduğu hiç umrumda olmayan 200 den fazla insanımızı kaybettik. huzur içinde uyusunlar. belli tedbirlerle önlenebilecek 200 küsür ölümün olduğu gecenin yıldönümü nasıl bayram olabilir?

o gün televizyonlarda neredeyse canlı yayın işkenceler verildi. ve o yayınlardan sonra hala yurt dışındaki esas suça karışmış cemaat üyelelerini bize iade etmelerini bekliyoruz.
o görüntülerin esas amacı şuydu. ''ulann fethullahçılara bile bunu yapan iktidar bize neler etmez. en iyisi mi her türlü talan karşısında susalım''
daha sonra kürtlere daha beterleri edildi. orada da amaç, ''ulann kürtlere bile bunu yapan iktidar bize neler etmez. en iyisi mi tüm talan karşısında susalım''
aynı ergenekon sürecinde ulusalcılar üzerinden topluma verilen korku gibi bir şeydi bu.

ama hiç bir şok doktrini sonsuza dek sürmez. insanlar açlık ve yokluktan bu konuda da homurtulara başladılar. gün gelir gerçek mekanizması bu kötülüklerin hesabını sorar.

tanım: o gece yaşamını yitiren hangi parti üyesi ve görüş sahibi olursa olsun tüm masumların yakınlarına sabırlar dilediğim günün yıl dönümüdür.

yine içimizden bizden birileri kendini feda etti insanların darbelerden ders alarak bunu engellemeye çalışması kadar doğal bir şey yok o gün hala gözümün önünde. ben ve ailem de oradaydık etrafımızda insanlar şehit oldu ve hepimiz sandık ki vatan millet savunuyoruz… neyse neyse konuşmak istemiyorum daha fazla.

olay bir anda gerçekleşince tam ortasında kaldığım ve kendimi amerikan filminin içinde gibi hissettiğim gün geldi aklıma. ateş ediliyor ölmüyorum bombalar atılıyor bana bi şey olmuyor falan. darbe demeyelimde kendi içinde çıkar çatışması yaşayan iki vatan millet düşmanı güruhun birbirini suçlayarak yine birbirlerinden kurtulma çabasıdır.

reklamı ve propagandası, aslının önüne geçmiş/geçirilmiş olay.

kimisine göre zafer, kimisine göre çıkar çatışmasının doğurduğu bir kara leke.

gezi'de ellerinde silah olmayan insanların ekonomiye getirdiği yıkım(!) yıllardır propaganda malzemesi yapılırken, tankla, topla, uçaklarla ve tabi ki devlet destekli kadrolaşmalarla 20 yıldır ülkeyi soyup soğana çeviren fethullahçıların verdiği yıkımın hesabını kimse vermez.

hakkımı asla helal etmiyorum!

sadece ölen şahıslara üzülüyorum, allah rahmet eylesin.
diğeri ? yok! yok! o çıkar çatışması idi darbe en son 1980 yılında olmuştu.

yanıbaşındaki yaverleri dahi fetöcü çıkan erdoğan ın, el cezire canlı yayınında eniştesinden öğrendiğini söylediği kalkışma. aynı erdoğan dün "din kisvesi altında sömürüye izin vermeyeceğiz" diyordu.

tek umurumda olan o gece ölenler. gerisi beni ilgilendirmiyor.

öncelikle bu darbe girişimi hükümete karşı değil, genelkurmay başkanlığı'na yapıldı. amaç (bkz: hulusi akar)'ın imza atacağı bildiriyi trt'de okutturup bütün askeriyenin desteğini çekmekti. bildiriyi okutturdular ama hulusi akar'ın imzası yoktu. hulusi akar imza atmamakta direndi ve derdest edildi. bu yüzden bütün ordu komutanları, şüphe içerisinde kaldı. istanbul'daki 1. ordu komutanının darbeye destek vermemesi, ibrenin hükümet lehine dönmesine yol açtı. hatırlayanlar bilirler, sonra bütün ordu komutanları televizyon kanallarına telefonla bağlanıp darbe girişimine karşı olduklarını belirttiler.

bu tiyatro filan değildi, kanlı bir darbe girişimiydi. tiyatro derseniz başta (bkz: ömer halisdemir) olmak üzere darbeye direnen askerlerimizin, ölen vatandaşlarımızın ve gölbaşı'nda şehit düşen polis özel harekat personelinin anısına hakaret etmiş olursunuz.

doğru yaklaşım budur. bakın, "kontrollü darbe" deyiminden buralara gelindi.

ha hükümet çok mu masum. elbette değil. darbe'nin sinyallerini öngörmelerine rağmen büyük bir aymazlıkla önlem almadılar. gerçi şu hükümetin son 10 yılda hangi işi düzgündü ki. hepsi birer aymazlık örneği.

hükümet 17-25 aralık'tan sonra, sadece emniyet genel müdürlüğü ve yargıdaki belli stratejik noktaları fetöcüden arındırabilmiş. ancak alt kadrolar silme fetöcüler ile doluydu. en basitinden fetöyle mücadele edecek personel de fetöcüydü. darbeye kadar etkin mücadele yapılamamış. mit bu noktada sınıfta kalmış. en son yaş kararlarıyla orduyu temizleme işine gitmeyi akıl ettiler. darbe sinyalleri almalarına rağmen, "bu iletişim çağında" darbe yapamayacaklarını düşündüler. darbe günü c. başkan'ı mit müsteşarına ulaşamadı. bu da istihabarat'ın aymazlığıdır.

darbe önlendikten sonra hükümet, krizden faydalandı. 15 temmuz'u milli bir bayram olarak benimsetmek yerine %50 gibi laflar edildi. ayrıştırmaya devam edildi. her yere isminin verilmesiyle aşırı derecede karikatürize edildi. değeri düşürüldü. khk'lar ile hukuk dışına çıkıldı. khk'lar ile kış lastiklerinin düzenlenmesi bunun en absürt örneğidir.

tabii, 15 temmuz gazisi olacağım diye bazı fırsatçıların (bkz: şerife boz) tutumları da bu önemli günün değerini azalttı. insanları bundan tiksindirdi.

fetö ile mücadele yine aymazlık içerisinde devam etmektedir. her ne kadar bazı ülkelerden fetöcüler operasyonla getirilse de, örgütün en önemli adamları abd, almanya ve yunanistan'da halen durmaktalar. elebaşı da dahil olmak üzere bunları alamazsınız. ayrıca fetö borsaları kurularak fetö zenginlerinin malına çöküldü. bu durum terör örgütü ile mücadelede önemli bir zafiyet oluşturmakta ve milletin inancının yitirilmesine neden olmaktadır.

sonrasında akp teşkilatlarının olduğu binalara atatürk posterleri asılandır.

keşke "mustafa" denen john dündar uydurmasını izlerken ayıkmış olsaydınız lan! ama tabii çok meşguldüler o vakit kandırılmakla ve vatansever subayları tasfiye etmekle. ne oldu hani mustafa diyordunuz... hani o da sıradan biri diyordunuz ne oldu? içine ettiğiniz şu ülkeyi 15 temmuz gecesinden sonra yıllarca sürecek bir iç savaştan, yine mustafa kemal'in askerleri mi kurtardı yoksa!

açılımcı iç işleri bakanınızın jandarma'ya doldurduğu ödlek cia elemanlarını sabaha kadar çatışıp kim topladı kedi eniği gibi, hıı? buradan senelerce demokrasi demokrasi aman da ileri demokrasi askeri vesayetsiz pek de süper demokrasi diye diye...sonunda vardığınız nokta iki sene ohal oldu! umulur ki bu acı günden dersinizi çıkartmışsınızdır da bir daha yoldan çıkmazsınız...

20 senedir yetiştirdiğiniz nesillerden bir ömer halisdemir çıkartamadınız oğlum. bir bülent aydın çıkartamadınız. sait ertürk, halit yaşar mine, ziya ilhan dağdaş ile şehit olan askerlerin veya polislerin birçoğu okullardan kaldırdığınız andımızı okuyan nesildendi. andımızı kaldıranların analarını laciverde boyadılar, bir anlayın lan bir anlayın artık.

o gün bu ülkede halkın 250 den fazla kişi öldü ve 1000 lercesi yaralandı, boş tüfekle çıkartılan askerler linç edilerek öldürüldü ve ülkeyi yöneten zat fetö ile kendisi yatağa girmemiş gibi "kandırıldık" diyebildi.

başka da bir şey demiyorum.

darbe olayından çok uzak bir durum olduğunu bir çok yazarımız kanıtlarıyla anlatmış.
şehitlerimizin ve canice katledilen şehitlerimizin olduğu gecedir. ne istendi emir kulu olan masum gencecik vatan evlatlarımızdan. hiç gözlerini kırpmadan boğazlarını kestiler. bir mahallenin bakkalı gidip bu şekilde boğaz kesemez. bir kasap dahi insana bunu yapcak cesareti kendinde bulamaz. bunu ancak amacı öldürmek olan canilik içine içlemiş olan bir mahlukat yapabilir. vatan kurtarmak için oraya gitmiş olanların arasına karışmış masum görünümlü şeytanlar...
oradan canlı kurtulanlar ise hak etmedikleri cezaları aldılar. ne uğruna kıyıldı bu hayatlara? vatan davasında masuma kıyılmaz. masumun bir damla göz yaşına cehennem ayaklara serilir.
ben bügun bunu anıyorum. hayatı söndürülen vatan evlatlarını. bu hayatları söndüren hiç bir davanın kutsal olacağına inanmıyorum. çıkar çatışmasından ya da kurmaca bir oyun daha öte olamaz. olan sadece masumlara oldu. yazık, çok yazık!

senaryosu 10-12 yıl arasında tamamlanan fakat beklentileri karşılamayan film.
imdb 2.1.

edit: bir yazar arkadaşın uyarısıyla düzeltiyorum bu konuşma atatür'ün değilmiş bilgilerinize buradan

tam 17 aralık 1927'de mustafa kemal atatürk mecliste şunu diyor: "efendiler, biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil; bilakis, bu tip yapılar din ve devlet düşmanı olduğu, selçuklu ve osmanlı'yı bu yüzden batırdığı için yasakladık. çok değil, yüz yıla kalmadan, eğer bu sözlerime dikkat etmezseniz göreceksiniz ki bazı kişiler bazı cemaatlerle bir araya gelerek bizlerin din düşmanı olduğunu öne sürecek, sizlerin oyunu alarak başa geçecek ama sıra devleti bölüşmeye geldiğinde birbirine düşeceklerdir. ayrıca, unutmayın ki o gün geldiğinde her bir taraf diğerini dinsizlikle suçlamaktan geri kalmayacaktır."

çok eski iki dostun, iki terörist grubun, iki vatan haini bölücü örgütün “çıkar kavgası” yüzünden meydana gelen ve masum insanların ölümü ile sonuçlanan olaydır!

bu iki grup kimdir herkes çok iyi biliyor. aksini iddia eden o ikiliden biridir!

bazılarının iddia ettiği gibi 15 temmuzu umursamıyor değilim. tam aksine umursuyorum fakat bayram havasında kutlamıyorum. çünkü bunun kan kaybeden iktidarın ''başarı'' yaratma çabası olduğunun farkındayım. bugün 15 temmuz. bugün ölen onca insanımızın ardından sadece ''böyle yendik, söyle güçlüyüz, reisimiz böyle süper'' söylemleri üretiliyor. bu çok yanlış. insanlar ocaklarına düşen ateşin neden düştüğünü çok iyi biliyorlar. dün parti grup toplantısında rte ''aldandık'' dedi haberiniz var mı? geçmişte bu pislikler çok güçlüyken, devlete yerleştirilirken aklınız neredeydi? aa doğru ya kol kola yürüyordunuz... bu insanlar teker teker devletin her kademesine yerleştirilirken buna karşı çıkan onurlu insanlar bir bir işlerinden oldu (babam bir örneğidir.). o gün bu pisliklerle kol kola yürüyenler, bugün herkesi vatan haini ilan ediyor. ulan bi ayarınız olsun. asla omurga yok.. siyasal islam çok acayip bir şey ya.

akıntıya devam etmek için buradan
hem almanya hem avrupa hem de dünya için çok üzücü bir olay.

(bkz: nacht der langen messer)
(bkz: night of the long knives)

darbe olmasının kriteri nedir?
darbe veya darbe girişimi demek için kaç kişi ölmesi gerekli? 280 veya 300 kişinin öldürülmesi darbe girişimi demek için yeterli değil mi? yalnızcı özel harekât daire başkanlığında 48 kişi şehid edildi; bu ülkenin meclisi tarihinde ilk defa kendi uçaklarından atılan bomba ile bombalandı, halkın üstüne ateş edildi; hatta yetmedi üstünden tank ile geçildi; daha ne olmalı idi???
kimin ihmali söz konusu onu ancak uzun yıllar sonra anlayabileceğiz. şimdi bununla ilgili çok şey konuşulmuyor.

ama şu çok önemli bir dönüm noktası, sözde darbe ekibine göre tasfiye edilen "özel kuvvetler komutanı", "zekai aksakallı" darbenin seyrini değiştirmek adına o tarihi emri vermesi ve "şehit ömer halisdemir" in darbeci semih tarzı yi kendi ölümü pahasına oyundan çıkartması;
işte bu an; her şeyin tersine döndüğü andır; bir nevi "gecenin en karanlık anı şafak sökmeden önceki an olması" gibi;
özel kuvvetler komutanlığı, sui-generis bir yapısı vardır; herşey bitti denilen anda, insanları savaşmayı öğretip, milis kuvvetler ile savaş başlatacak birimdir. niteliği gereği, direkt genel kurmay başkanına bağlı olarak görev yapar, savaşçı birliktir, modern zamanların akıncısı diyebiliriz.
sonuç olarak, darbe girişimi gerçektir ve vardır, ancak farklı görüşte olanların birbirlerini ikna edebileceğine inanmıyorum; herkes kendi fikrine sıkı sıkıya bağlı kalacaktır; karşı görüşe şöyle göz ucu ile acıyarak bakacaktır;
keşke, bağımsız bir ortamda herkes fikrini saygı çerçevesinde sunsa da, karşılıklı fikir alış verişi olsa; ama sanırım bu durumdan çok uzağız.

defolup gittiğinizde kendi rezilliğiniz bir başarıymış gibi ülkenin dört bir yanına verdiğiniz 15 temmuz bilmemne isimlerinin hepsi kaldırılacak. o köprünün adı boğaziçi köprüsüdür. 15 temmuz diye bir bayramı ben tanımıyorum .rezilliği bayram diye kutlayan ilk ülke olabiliriz

şerife bacı vardı, kamyona komşularını da bindirip köprüye çıkmıştı. sonradan ehliyetsiz olduğu, araba kullanmayı bilmediği ortaya çıkmıştı.