1.
normal sözlük yazarlarının hissettikleri
uzun bir süredir kendimle savaşıyorum. anlık mutlulukların içinde kendimi hüzne boğacak şeyler getiriyorum aklıma. bu çoğunlukla benimle benim aramda, benimle çözemediğim meseleler hakkında. bu yüzden sevgilim, olurda denk gelirsen bu yazıya, aklına başka şeyleri getirmeni istemiyorum. yetersiz de hissetme kendini, senin aşık olduğun kadın biraz deli.
yetemiyorum kendime. kaçmak istediğim her şeyi sırtımda taşıyor gibiyim. biraz da kendi hayatımın kurbanıyım. belkide cesaretim yok bazı şeyleri değiştirmeye, mağdur olmanın daha az sorumluluk getirmesini seviyorum, bilemiyorum. fakat ben mutlu değilim. gittikçe eriyorum sanki. formumu kaybediyorum, yere seriliyorum. yere… yer… belki toprak…
çocuk seslerinden rahatsız oluyorum. kahkahalar kulaklarımı tırmalıyor. insanların birbirleriyle konuşması dahi gözüme batıyor. kuşlar cıvıldadığında pencereyi kapatıyorum artık. kafamın içindeki gürültüye eşlik edecek hiçbir şey istemiyorum hayatımda.
müzik açtığımda kulaklığımda hayat durur, akış bozulur, benim hayallerimin introsu girerdi. 3-2-1 kayıt !
şimdi kafam kaldırmıyor hiçbir şarkıyı, enstrümanların tellerini, gergin derilerini, tuşlarını parçalamak istiyorum. öyle de öfkeli, öyle de tahammülsüzüm artık.
3-2-1 yeter !
anlamıyorsunuz değil mi? biliyorum. ben de anlamıyorum bazen kendimi. kimim ben? bilmiyorum. ayna garip bir şey gösteriyor bana, gösterdiği değilimdir diye dualar ediyorum. adaklar adıyorum tanrılara. fakat benim sanırım bu. sararmış ve yorgun gözler, çatlamış dudaklar, biraz daha büyürse okula yazdıracağım burun, memenin altındaki yara, bacaklarındaki morluk… benim. benmişim. nasıl da acıyorum bu ameleye…
ah gece! nedir senin benden çektiğin? ne hüznün var da batırıyorsun güneşini? üstüne bir de beni çekiyorsun… kusura bakma ama sen de pek yalnızsın aslında. kucağında sallıyorsun şu an tüm insanları. bir beni uyutamadın bir de içimdeki sesi. kırgınım da aslında sana, getirdin aklıma onca şeyi.
ne yapacağız şu gelecek meselesini? psikolog mu olmak istiyorsun yoksa psikolojisi berbat insanlarla ordu kurup dünyayı feth etmeyi mi? delirme özgürlüğünü insanların elinden almakta hoş değil sanki. hele bir de üstüne para istemek, tanrım! yapabilir miyim acaba?
neyse, önce bi karşımdaki insan travmalarına giriş yaptığı sırada analı kızlı tarifi düşünmemeyi öğreneyim de, halledilir herhalde diğerleri.
ben ve seslerim. binlerce, milyonlarca ses. hepsi farklı şeyler hissediyor. hepsi birbirinden alakasız şeyleri dert ediyorlar kendilerine. hangisi gerçek benim? ben ne hissediyorum?
bilmiyorum!
yetemiyorum kendime. kaçmak istediğim her şeyi sırtımda taşıyor gibiyim. biraz da kendi hayatımın kurbanıyım. belkide cesaretim yok bazı şeyleri değiştirmeye, mağdur olmanın daha az sorumluluk getirmesini seviyorum, bilemiyorum. fakat ben mutlu değilim. gittikçe eriyorum sanki. formumu kaybediyorum, yere seriliyorum. yere… yer… belki toprak…
çocuk seslerinden rahatsız oluyorum. kahkahalar kulaklarımı tırmalıyor. insanların birbirleriyle konuşması dahi gözüme batıyor. kuşlar cıvıldadığında pencereyi kapatıyorum artık. kafamın içindeki gürültüye eşlik edecek hiçbir şey istemiyorum hayatımda.
müzik açtığımda kulaklığımda hayat durur, akış bozulur, benim hayallerimin introsu girerdi. 3-2-1 kayıt !
şimdi kafam kaldırmıyor hiçbir şarkıyı, enstrümanların tellerini, gergin derilerini, tuşlarını parçalamak istiyorum. öyle de öfkeli, öyle de tahammülsüzüm artık.
3-2-1 yeter !
anlamıyorsunuz değil mi? biliyorum. ben de anlamıyorum bazen kendimi. kimim ben? bilmiyorum. ayna garip bir şey gösteriyor bana, gösterdiği değilimdir diye dualar ediyorum. adaklar adıyorum tanrılara. fakat benim sanırım bu. sararmış ve yorgun gözler, çatlamış dudaklar, biraz daha büyürse okula yazdıracağım burun, memenin altındaki yara, bacaklarındaki morluk… benim. benmişim. nasıl da acıyorum bu ameleye…
ah gece! nedir senin benden çektiğin? ne hüznün var da batırıyorsun güneşini? üstüne bir de beni çekiyorsun… kusura bakma ama sen de pek yalnızsın aslında. kucağında sallıyorsun şu an tüm insanları. bir beni uyutamadın bir de içimdeki sesi. kırgınım da aslında sana, getirdin aklıma onca şeyi.
ne yapacağız şu gelecek meselesini? psikolog mu olmak istiyorsun yoksa psikolojisi berbat insanlarla ordu kurup dünyayı feth etmeyi mi? delirme özgürlüğünü insanların elinden almakta hoş değil sanki. hele bir de üstüne para istemek, tanrım! yapabilir miyim acaba?
neyse, önce bi karşımdaki insan travmalarına giriş yaptığı sırada analı kızlı tarifi düşünmemeyi öğreneyim de, halledilir herhalde diğerleri.
ben ve seslerim. binlerce, milyonlarca ses. hepsi farklı şeyler hissediyor. hepsi birbirinden alakasız şeyleri dert ediyorlar kendilerine. hangisi gerçek benim? ben ne hissediyorum?
bilmiyorum!
devamını gör...