punkçıserpil yazar profili

punkçıserpil kapak fotoğrafı
punkçıserpil profil fotoğrafı
rozet
karma: 1478 tanım: 19 başlık: 18 takipçi: 76
hey there i am using whatsapp

son tanımları


uykuda allah dostlarından olduğun bilgisini almak

benim bildiğim bir hiç olduğunuzu düşündüğünüz, üzülüp belki de biraz ağladığınız noktada bir uyuklama gelir. o esnada birden fazla kişi tek bir ağızdan: "bir seslenelim bakalım orada mı? tık tık tık, hiçkimse?" diye seslenir ve fenafillah haberini alırsınız. (kişiden kişiye sesleniş değişebilir.) sonrasında namaz tesbihi esnasında uyuklayarak sağ kulağınızdan bildirim almaya devam edersiniz.
devamını gör...

sözlükte başınıza gelen en ilginç olay

iki olay paylaşacağım: ilki sözlükle ikincisi allah ile ilgili. sözlüğe kısa bir öykümü yazmıştım. gerçi sonra belki bir yerde yayımlatırım diye sildim. ben öyküyü girdim 15 dakika sonra sözlükte oldukça popüler olan bir kadın yazar bana mesajla ulaştı. beni erkek zannetmiş. kadın olduğumu öğrenince uzaklaştı. sonra onun da kadın değil erkek olduğu anlaşılmıştı.
ikincisi burada bir erkek yazarla sohbet ediyordum. oldukça zeki, moderasyon gücü epey yüksek, sohbeti güzel biriydi. aramızda bir yanlış anlaşılma oldu ve ben kendisine yazmayı aniden kestim. birkaç ay sonra yeniden yazıp kendimi ifade etmek istedim. bana çok kötü, kalp kırıcı şekilde davrandı. biraz ağladıktan sonra: "allahım, keşke x karşıma yeniden çıksa" dedim. x de başka bir sözlükten tanıştığım kibarlığı ve doğallığı asla elden bırakmayan biri. ertesi gece aynı saatlerde x'e bambaşka bir radyoda kendisi radyo yayını yaparken rastladım :)
devamını gör...

sözlük yazarlarının fotoğrafları

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yeraltı

orta dünyanın altında, çukurun üstünde bulunan yer.
yeraltında kendi kendini suçlayan masumlar kolay tutunabilir ve yaşar.
orta dünyaya en yakın katmanında tutunabilenler, gördüğüm kadarı ile yaratıcılık gerektiren işlerde kolaylıkla başarı gösterebilirler.
devamını gör...

yazarlara öneriler

(bkz: yaşasın şüphe ve korkulu kriz saati!)
sol kulaktan gelen, genellikle hep aynı kötü komutu veren kriz türü.

krizi atlatmak için gereken malzemeler:
(soldan sağa dizilecek.)
- nescafe 2'si 1 arada
- buz gibi soğuk su
- küllük - sigara
- peçete

sırasıyla nescafeden küçük 1 yudum, soğuk sudan 1 yudum içilecek. içecekler yutulduktan sonra ağız biraz aralık kalacak şekilde 2 saniye beklenecek. sonra sigaradan yarım nefes çekilip peçeteye tükürülecek.
önünüzdeki pet şişe, yarım litrelik olsun. peş peşe 3 sigara içmeye gayret edin. şişenin de en az yarım litresini bitirin.
devamını gör...

kötü tohum

1973'te intihar eden nevzat pesen'in yönettiği, filmin ikinci yarısında oyuncularının yarısının telef olduğu, amerikalı yazar maxwell anderson'un oyunundan ve mervyn leroy'un 1956 yapımı the bad seed filminden esinlenerek çekilmiş 1964 yapımı bir türk gerilim filmi.

oyuncu kadrosu sağlam: baş rolde alev - lale oraloğlu; yan rollerde öztürk serengil, suna pekuysal, bedia muvahhit, nedret güvenç var. film evin salonunda bir koltuğun tepesinde geçiyor. ara sıra da bir okul bahçesi görüyoruz. o dönem 9 yaşında olup 8 yaşında bir kız çocuğunu canlandıran alev oraloğlu'nun oyunculuğu ne kadar iyi ise annesi lale oraloğlu'nun oyunculuğu da o kadar kötü. gerilim filmi diye geçiyor ama tabii çekildikten 60 sene sonra izleyince sıkça gülümsüyorsunuz.

başlangıçta çocuğu kötü çıkan aileleri temize çıkarmanın hikayesi gibi geliyor. sonra yoksul ailelerin asil insanların çocuklarından daha üstün çocuklar yetiştirebileceğinin hikayesi mi acaba diyorsunuz. sonunda kötü tohumun temellerinin nereye dayandığını anlıyorsunuz, odak sürekli değişiyor. çekildiği döneme göre ilginç bir hikayesi olması açısından izlenebilir diye düşünüyorum. film, tuhaf hikayesine uygun tarzda mutlu bir son ile de bitiyor.


alev, dost okulu 2. sınıf öğrencisi, sınıfta sıra arkadaşı cemal hariç kimse ile konuşmayan, zengin bir ailenin sorunlu, şımarık kızıdır. cemal de garibim kendini beğendirmek için giriştiği türlü numaraların karşılığını alev'in eziyeti olarak alan aşık, kibar, başarılı bir öğrencidir. hatta o kadar başarılıdır ki 1. ve 2. sınıf öğrencileri arasında düzenlenen güzel yazı yarışmasında birinciliği kazanıp madalya sahibi olur. alev, arkadaşının kazandığı madalyayı hazmedemeyince okulun düzenlediği piknikte ayakkabısının demir topuğu ile cemal'i öldürür. olay, pikniğin düzenlendiği alandaki gölde gerçekleştiği için başta cemal'in gölde boğulduğu sanılır ama cemal'in ardından göle indiği de bilindiğinden alev'in okul ile ilişiğinin kesilmesine karar verilir.

olaydan kısa süre sonra alev'in öğretmeni, ardından da oğlu öldükten sonra alkolik olan nuran, lale'nin evine gelirler. sarhoş nuran konuşmaya başlayınca olay birden cemal'in cinayete kurban gitmesi odağından kaymış lale'nin ne kadar asil bir aileden geldiği, ne kadar güzel olduğu, ne kadar güzel giyindiği; kendisinin ise bir berberin yanında çalışan, hayatı boyunca aşağılanmış bir kadın olduğuna gelmiştir. (vah gidene!)

lale de cemal'in kazandığı güzel yazı madalyasını evdeki çekmecede bulmuş ve kızının cemal'i öldürdüğünden emin olmuştur. madalyayı cemal'in öldüğü göle atarak güya çocuğa iade etmiştir. sonra birden lale'nin babası iş gezisinden gelir ve lale "kızım katil olduğuna göre ben o kadar da asil biri olmamalıyım" düşüncesi ile babasına evlatlık olup olmadığını sorar ve aslında asilzade lale değil de ünlü bir katil kadının kızı nahide olduğunu öğrenir.

ilgili bilgiyi edinene kadar inanılmaz zarif, naif, kibar, müşfik, anlayışlı olan lale, gidip alev'e kafa göz dalar ve cinayeti itiraf ettirir. o arada eski komşuları yaşlı refiye hanım'ı da alev'in öldürdüğü ortaya çıkar. evin yardımcısı memo, alev'i sürekli sıkıştırmakta, yaptıklarını bildiğini söyleyerek cinayeti herkese anlatmakla tehdit etmektedir. belli ki o da canına susamıştır. alev, evde misafirlerin bulunduğu bir akşam memo'nun uyuyakaldığı samanlığı ateşe verip onu da öldürür. sonra lale, aynı evi paylaştıkları uzak bir akrabasından aldığı bir şişe sakinleştiriciyi bir gece alev'e vitamin diye yutturarak alev'i öldürmeye teşebbüs eder. fakat alev'in ölmesine fırsat kalmadan tabancayla kendini öldürünce evdeki gürültüye uyanan akrabalar, küçük kızın kurtulmasını sağlar. alev iyileşir iyileşmez herkesin uyuduğu yağmurlu bir gecede göle inip madalyayı aramaya kalkınca yüce mevlam cezasını verir ve yıldırım çarpması ile cemal'in öldüğü göle düşüp ölmesine sebep olur.
devamını gör...

film önerileri

2018'de 71.si düzenlenen cannes film festivali'nde altın palmiye kazanan bir hirokazu koreeda filmi.

herkesin vicdanının kendi bildikleri ile sınırlı olduğunun, hiç kimsenin bilmediklerinin yükünden sorumlu tutulamayacağının hikayesi. bir suç işleyince ortada faili meçhul başka suçlar varsa eli değmişken topundan sorumlu tutulmanın da hikayesi.

seni doğurduğuna pişman olan bir annen varsa bizden birisin demektir cümlesi film ile ilgili pek çok şeyi anlatıyor zaten ama genel kanının aksine "aile olmak için kan bağından daha fazlasına ihtiyaç vardır" temasından daha fazlasını aktarmayı amaçlayan film. "bir aileyi aile yapan şey ve çocukların ihtiyacı olan temel motivasyon, sevgi ise de aile olarak kalmak için iyileştirici nasihatlere de ihtiyaç vardır"ın filmi.

uzun zamandır bu kadar fazla şeyi bir arada anlatan bir film izlememiştim. sakin, beklentisiz ve iyimser bir anınızda izlemenizi tavsiye edebileceğim film.


film, 40larının sonunda bir adamın oğlu olduğunu tahmin ettiğimiz 10-11 yaşlarında bir çocuğa -kendisini tanımayan bir müşteri gibi alışveriş yapar pozunda- siper olarak hırsızlık yapmasında yardımcı olması ile açılır. iki arakçı, biri yaşlı 3 kadın ile paylaştıkları evlerine dönerken yol üstündeki bir barakada yaşayan 5 yaşındaki juri'nin evde yalnız olduğunu fark ederler. adam, karnını doyurmak üzere juri'yi yanlarına alır ve birkaç saat sonra kızı karısı ile evlerine bırakmaya gittiklerinde kızın babasının annesini darp ettiğine şahit olup juri'yi evine teslim etmekten vazgeçer.

evde yaşayan herkesin bir işi vardır aslında. daha sonra isminin eroki shota olduğunu öğrendiğimiz adam, geçici işlerde çalışmakta ve arakçılığı, çaldığı eşyaları satarak çalışmaktan bir süreliğine de olsa yırtmanın bir yolu; bir çamaşırhanede çalışan karısı ise makineye atarken kurcaladığı müşteri giysilerinin ceplerinden çıkan eşyaları kendi cebine atmayı, iş arkadaşı ile kıkırdayarak paylaşabildiği bir özel zevk olarak görmektedir. adamın oğlu shota*'nın ise hırsızlığı tam bir meslek olarak gördüğünü bir gün juri ile yolda yürürlerken okula giden iki çocuk gördüklerinde: "sadece çalışamayan çocuklar okula gider," demesinden anlarız.

juri kaybolduktan 2 ay kadar sonra polisin kızın kaybolduğunu öğrendiğine dair radyo ve televizyon haberleri yayınlandığına şahit oluruz. oysa kızın annesi ve babası, herhangi bir kayıp haberi vermemiştir ve özellikle de bu yüzden kızlarını öldürüp bu olayı sakladıklarından şüphelenilmektedir. juri'nin yeni ailesi, kızın saçlarını kesip eski elbiselerini yakıp ona yeni elbiseler alarak kimliğini gizleyebileceklerini düşünürler. oysa shota'nın karısı tanebe'nin iş arkadaşı durumu fark etmiş ve çalıştıkları çamaşırhanenin patronu: "ikinizden birini işten çıkarmam lazım, aranızda konuşup halledin" dediğinde tanebe'ye karşı koz olarak kullanmıştır bile.

bir gün küçük shota ve juri* hırsızlık için ufak bir dükkana girerler. artık shota, babasının kendisine yaptığı gibi kendisine siper olarak yeni kız kardeşinin hırsızlık yapmasına yardım etmektedir. dükkan sahibi, juri'nin şeker çalıp dükkandan ayrılmasının ardından shota'ya seslenerek 3 tane şeker uzatır ve: "kız kardeşine hırsızlık yaptırma" der. işte filmi çözen de düğümleyen de ailelerin yapamadığı bu tek bir nasihat olur.

yine bir gün birlikte hırsızlık yaparlarken shota bilerek kendini ele verir. sonra işin içinde iş, hikayenin içinden hikaye çıkar.


o kadar olumsuzluğa ve ahlaki sıkıntıya rağmen karakterlerin birbirlerini yargılamadan olduğu halleri ile kabul etmeleri ve kendi yaşamlarının bir bölümünü yakmak pahasına da olsa korumaları da bir yere kadar güzeldi. bir yerde de "kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş" mesajı verilmiş. kafalar karışık.

bir miko ukdesi idi.
devamını gör...

tayfun pirselimoğlu

henüz başlığının açılmamış olmasına hem şaşırdığım hem şaşırmadığım 1959 trabzon doğumlu ressam, yazar, senarist, yönetmen. ilki 1988 yılında viyana'da açılmış toplam 15 sergiye katılmıştır. kendisi zaten viyana uygulamalı sanatlar akademisi'nde resim öğrenimi görmüştür.

çöl masalları, kayıp şahıslar albümü, şehrin kuleleri, berber, malihulya ve kadastrocu isminde 6 romanı; otel odaları ve çölün öbür tarafı isminde 2 öykü kitabı, harry lime'in en yeni hayatları ya da üçüncü adam'a övgü ve kerr adında 2 denemesi bulunmakta. sanatçının hiçbir kitabını okumadım* fakat okuyanların yorumlarına bakılacak olursa beklenenden iyi çıktığı yönünde geribildirimler var. tayfun pirselimoğlu, ön yargı sözcüğüne bakınız verilebilecek iyi bir örnek bence.

neyse yönetmenliği ile ilgili daha fazla fikir sahibiyim. kendisinin dayım (1999) ve silenzio é d'oro (2002) adında 2 kısa metrajlı; hiçbiryerde (2002)- rıza (2007), pus (2009)- saç (2010) ("vicdan ve ölüm üçlemesi bu filmler), ben o değilim (2013), yol kenarı (2017) ve kerr (2020) adında 7 uzun metrajlı filmi var. yönetmenin o karanlık ve sıkıcı bulunan tarzını, sıradan insanların sıkışmışlık hissini anlatan hikayelerini çok seviyorum. vicdan ve ölüm üçlemesinden en çok rıza sevilir ama ben nedense saç filmini çok sevmiştim. bazı sahneleri izlerken hissettiklerimi, yusuf atılgan'ın anayurt oteli isimli kitabını okurken kafamda yarattığım tuhaf dünyaya çok uygun bulduğumdandır belki de.

sinemada da edebiyatta olduğu gibi hak ettiği ilgiyi göremeyen sanatçı, kerr ile bu yıl 58. altın portakal film festivali'nde en iyi yönetmen ödülünün sahibi oldu. altın portakal'ın kalitesi elbette tartışılır ama ödül, umarım pirselimoğlu'nun değerinin daha iyi anlaşılmasına vesile olur.
devamını gör...

yanlış telaffuz edilen kelimeler

+ kapatmak -> kapamak olmalı.

+ katil -> katil sözcüğünü kullanırken a harfini uzatırız ama katil zanlısı derken katilin a'sı kısa okunmalı.

+ ikame - ikamet -> a harflerinde inceltme filan yok, a'yı hafif uzatarak kaba saba ikame, ikamet deyip geçiyoruz.

+ geleceğim, gideceğim -> artık iyice oturdu ama yine de yazalım, eze eze kasmıyoruz. gelicem, gidicem. biddi.

+ terörist -> terorist diye okunmalı.

+ kent, kendi -> e harfi kapalı: (é)

+ kimyasal -> ilk a harfini uzatıyoruz. (kimya:sal)

+ spiker, miting -> ingilizcedeki gibi ilk i'leri uzata uzata (spi:ker, mi:ting)

+ sözcük içinde ğ harfinden sonra gelen ve sonrasında sessiz harf bulunan "ı" harfini "a" diye okuyoruz:
bağış -> bağaş
yağış -> yağaş
ağır -> ağar ... gibi.

+ belirtme durum eki almış sözcükler, türkçe ise sözcükte geçen a harfi uzatılmaz.
mesela yarın sözcüğü, yaaarın diye okunmaz, yarın der geçeriz.
fakat sözcük arapça ise belirtme eki aldığında sözcük içinde geçen a harfi (çift a varsa ikinci a) uzatılır:
zarar-ı -> zara:rı
ahlak-ı -> ahla:kı

+ cümle içinde iki sesli harf arasına gelen ğ harfi okunmaz geçilir:
adamcağız -> adamca:z (bu sözcük, iki üst maddede belirttiğimiz ğ harfinden sonra gelen ı harfinin "a" olarak okunması durumuna da örnek.)
devamını gör...

çirkin bir kadın olmak

bazılarına züğürt tesellisi gibi gelebilir ama iyi düşünmek iyi hissettirir. iyi hissetmek, halinize, tavrınıza ve yüzünüze yansır. bu hali de sizin gibi hissedenler mutlaka fark edecektir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

distopik eserlerdeki bazı benzerlikler

#127736 nolu girdiden esinlenerek açtığım başlık. burada yevgeni zamyatin'in biz (1920), alduous huxley'in cesur yeni dünya (1931), george orwell'ın 1984 (1949), william golding'in sineklerin tanrısı (1954), ursula kroeber le guin'in mülksüzler (1974) ve josé saramago'nun körlük (1995) romanları arasındaki bazı benzerliklerden bahsetmek istiyorum:

+ biz ve cesur yeni dünya: her iki kitapta da ana karakterler, kendileri gibi yaşamayan eski yasaksız dünya ile karşılaşırlar. (biz'de yeşil duvar'ı aşarak gizlice; cesur yeni dünya'da izin alıp "new mexico ayrı bölgesi"ne ulaşarak bu deneyimi yaşarlar.)

+ biz, 1984 ve cesur yeni dünya: 3 kitapta da baş kahramanlar, bulundukları dünyayı kuran ana unsurları gerçekleştiren kişilerdir. (biz-enregral muciti, 1984-tarihi yapılandıran winston smith, cesur yeni dünya-kuluçka şartlandırma merkezi'nde embriyoların aşılamasını yapan lenina)

+ sineklerin tanrısı, biz ve körlük: 3 kitapta da roman kahramanları bir alanda sıkışmışlık yaşar. (sineklerin tanrısı'nda bir adaya kısılan çocuklar, biz'de etrafları bir duvarla çevrilmiş insanlar, körlük'te salgına yakalanıp bir akıl hastanesinde karantinada kalan insanlar)

+ cesur yeni dünya ve mülksüzler: cesur yeni dünya'da "ford aşkına!"; mülksüzler'de "asal sayı aşkına!" söylemleri.

+ biz ve 1984:
- biz'deki "iki artı iki"li
şiiri ile 1984'teki "iki artı iki beş eder"
- iki kitapta da günlük var. biz, zaten tam bir günlük şeklinde yazılmışken 1984 romanında winston'un başlarda yazıp sonra sakladığı bir günlüğü var.
- iki kitapta da hafıza yıkama teknikleri uygulandı. (biz'de ameliyatla, 1984'te işkenceyle)
- iki kitaptaki kahraman da sevgilileri dolayısıyla başkaldırmaya cesaret edebildiler.
devamını gör...

al karısı

bekâr, çocuksuz, seks düşkünü, feminist, özgür ruhlu, kıskanç ve haysiyetsiz bir cin. kökeni sümer'e kadar uzanan yahudi-hristiyan dünyasındaki lilith'in kendisine islam inancındaki hurafelerde yer bulmuş hali. anadolu'nun çeşitli yerlerinde ümmü sübyan, sübyan, al karısı, al bastı ya da umacı isimleriyle bilinir.

al karısının genellikle lohusa kadınlara dadanarak onları güçsüz düşürdüğü, bebeğe zarar verdiği ve hatta daha geçmiş dönemlerde bebeği kaçırdığına inanılırdı. hâlâ anadolu'nun birçok yerinde kırkı çıkana kadar babasının ceketinin filan battaniye niyetine koruması için bebeğin üstüne örtülmesi, yatak odasının kapısının arkasına tel süpürge dayanması gibi adetler sürdürülmektedir.

bahsi geçen cin, sadece lohusalara zarar vermez. inanışa göre al karısı, insanlığın soyunu yok etmek istediğinden erkek bebeğe hamile olan kadınların da düşük yapmasına neden olur. eğer doğan bebek kız ise ümmü sıbyan da miras gibi anneden, doğan bebeğe geçer.

bebek eğer anasının karnından hasarsız kurtulup kırkını da atlatırsa tehlike yine de bitmiş sayılmaz. yine inanışa göre al karısı, çocuk 7 yaşına gelene dek ona zarar verebilmektedir.

insan çaresiz kalınca birçok şeyden medet umar hale gelebiliyor. bu yüzden bir yerine kadar ibn-i sina referansı olan, kalan kısmı da akademik makalelerden alınmış bir dua paylaşmak istiyorum. ibn-i sina'ya göre mıknatıs evdeki cin, kötü şans, bereketsizlik gibi şeyleri def edebilme gücüne sahiptir. eğer kendisinde al karısı ya da ümmü sıbyan olduğunu düşünülen biri varsa su dolu temiz bir kabın içine mıknatıs koyup 7şer kez fatiha, mu'avvezeteyn, ihlas, kâfirun, ayet-el kürsi, la havle ve lâ kuvvete okunmalı ve okunmuş su bahsi geçen kişiye içirilmelidir.

yine hekim ebu bekir er-razi'nin el-havî eserinde çocukların geçirdiği epileptik nöbetin halk arasında ümmü sıbyan olarak algılandığı, bu rahatsızlığın asıl kaynağının ise mide ve barsağa bağlı problemler olduğu belirtilmiştir. bunu için en kestirmeden çocuğun sütüne misk karıştırıp içirilebileceğini söyleyebiliriz.
devamını gör...

ludizm

makineleşme ile emekleri değersizleşen ve ücretleri düşen işçilerin yaşadıkları haksızlıkların sorumlusu olarak gördükleri makinelere, tezgahlara karşı uyguladıkları fiziksel şiddet, makine kırıcılığı.

adını ustasına duyduğu öfkeyi çorap dokuma tezgahına çekiç ile girişerek çıkarmaya çalışan çırak ned ludlam'dan almıştır. bazı tarihçiler, bu isme "ned ludd" diyor, bazıları "böyle bir adam hiç yaşamadı," diyor. ama gerçek şu ki artık öncüsü her kim ise makinelere karşı taş ve sopalarla girişecek kadar öfkelenen işçi eylemleri yaşandı. mesela rüzgarla çalışan hızarların üzerine yürüyen bir işçi grubu oldu. 1812'de büyük bir işçi grubu isyan edince önce yasa çıkarttılar makine kırmak suçtur diye. o da işe yaramayınca 1813'te hareket önderlerini idam ettiler. sonra ortalık biraz sakinleşti ama makinenin insan emeği yerine geçmeye başladığı yerlerde eylemler, ufak dalgalar halinde devam etti.

mesela osmanlı'daki kadın emekçiler cephesinden bakarsak sivas'ta 1908 yılında günde 16 saat çalışmalarına karşı aldıkları 2 kuruş yevmiye ile 1 ekmek bile satın alamayan kadın emekçiler, sivas belediye başkanı'nın evini taşlayıp buğday depolarına saldırdılar. "ama bu tam bir ludist hareket sayılmaz," derseniz de aynı dönemde sofya samokov'da bir grup dokuma işçisi kadın, balta ve sopalarla mekanik tarağa girişmiştir. komik gibi duran üzücü bir hareket.
devamını gör...

4 ekim hayvanları koruma günü

mamalarda indirim olan gün, yumulun.
devamını gör...

kendinle dalga geçebilmek

çok da güvenmediğiniz birinin yanında kendinizle dalga geçin, haddinden fazla gülüyorsa o kişi ile iletişiminizi derhal kesin.
devamını gör...

hoşlandığın birine açılma yöntemleri

tüm sarhoş duygusallığımı gece gece en üst seviyeye taşımış olan başlık. sene olmuş 2021 ortalıkta bu kadar seks, virüs, seks, doğal afet, seks, enflasyon, seks ve bir de seks ve seks varken hâlâ "birinden hoşlanmak"tan bahseden insanlarla karşılaşmak beni gerçekten duygulandırdı.
devamını gör...

parkalı ibrahim paşa

"ser verip sır vermeyen paşa" olarak da bilinir, devlet elden gidiyah iken topukları yağlayıp kaçmamıştır.
devamını gör...

müge anlı ile tatlı sert

salgında fena sardım. bilinçli mi yapıyor bilmiyorum ama kadın, tartışmaların en hararetli yerinde boynundaki kolyesini sıvazlamaya başlıyor. dikkat ettim, her seferinde yapıyor bunu. kavga ve itiraf faslı 15 dakika sürsün, 15 dakika aralıksız sıvazlıyor. totem midir nedir sapık sapık şeyler...
tanım: tatlı mı bilmiyorum ama sert olduğu kesin olan program.
devamını gör...

masumiyet müzesi (kitap)

son kitabı hariç bütün eserlerini okumuş biri olarak söyleyebilirim ki orhan pamuk'un en sıkıcı kitabı. hiç mi saplantı duymadık, hiç mi pişman olmadık, hiç mi hem ayranımız hem arka planımız demedik... mesele o değil, kitap gerçekten bir yerden sonra hiç akmayıp sonunda da fazla trajik bağlanıyor. ha füsun'un kemal'e ayar vermesi, davetlerde purolarla vals eyleyen adamı alt sınıf evlerden izmarit toplar hale getirmesi hoşuma gitmedi diyemem ama 465 sayfa da yazmazsın be kardeşim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim