punkçıserpil yazar profili

punkçıserpil kapak fotoğrafı
punkçıserpil profil fotoğrafı
rozet
karma: 1925 tanım: 40 başlık: 19 takipçi: 84
hey there i am using whatsapp

son tanımları


kamusal insanın çöküşü

harvard üniversitesi mezunu büyük sosyolog richard sennett’in 1977 yılında ilk kez basılmış, 1996 yılında dilimize çevrilmiş kitabı. eserde günümüzün kamusal ve özel alanını şekillendiren tarihsel koşullar, 18. ve 19. yüzyıllar bağlamında incelenmiştir. söz konusu incelemelerde 1750'ler, 1840'lar ve 1890'lar sanat, mimari, moda, politika gibi çeşitli alanlardaki incelikleri ile değerlendirilirken post holing yönteminden yararlanılmıştır.

kamusal yaşamın aristokrasiden merkantilist burjuvaziye kaydığı ve göçlerin artık kitleler halinde yaşanmaya başladığı bir dönemi işaret etmesinden ötürü yazar, anlatımına 18. yüzyıldan başlar. yoksa daha önce de kamusal hayat var ama işler bu dönemden sonra iyice karışmaya başlıyor. yine yeni bir sınıfın ortaya çıkışını da o dönem batının en kalabalık iki şehri olan londra ve paris'teki yaşam üzerinden örneklendirmeyi seçiyor.

18. yüzyılın aktör misali kendini teatral numaralarla ve gösterişli giysilerle tanıtmaya çalışan insanı, 19. yüzyılda profesyonel azınlık ve duygularını dışa vurmaktan çekinen korkak izleyiciler olarak asimetrik iki gruba ayrılır. 18. yüzyıl elitlerinin coşkunluğunun bir ifadesi olan katharsis, 19. yüzyıla gelindiğinde emekçilere ve taşralılara ait ilkel bir dışavurum olarak algılanmaya başlanır. bu yüzden 18. yüzyılda coşku içinde kendilerini göstermenin peşine düşen insanlar, 19. yüzyılda meydanlarda sessizce dolanıp kısık gözlerle birbirlerini süzen sinsilere dönüşür. artık iletişimde alınan kadarının verildiği, samimiyet ilerletilirken kendine ait küçük sırların avans; karşı tarafa ait olanların ise gözdağı olarak kullanıldığı döneme gelinmiştir. 20. yüzyıla gelindiğinde ise 19. yüzyılın coşkun ama artık kol gücünün bir anlamının kalmadığı taşralısı, bürokrasinin tabanını oluşturan beyaz yakalısı derken tamamen kimliksiz bir sınıf ile iyice tekinsiz bir ortam oluşur. richard sennett, bu hikayeyi birçok farklı disiplinden yararlanarak çok akıcı bir üslupla anlatmış.
devamını gör...

no rest for the wicked

1988 çıkışlı ozzy osbourne albümü.
devamını gör...

katibim

ud derslerinde öğretilen ilk şarkı. üzerinden 29 yıl geçmesine rağmen notalarını unutamıyorum:
mi fa mi re do si do re mi fa mi re do si la
mi fa mi re do si do re mi mi mi mi
mi fa mi re do si do re mi fa mi re do si la
si la do si si la la sol la la la la
devamını gör...

sözlüğün en yakışıklı 3 yazarı

sabata
serseri kaptan
siyah mantolu adam
devamını gör...

punkçıserpil (yazar)

teşekkür ederim *)
devamını gör...

punkçıserpil (yazar)

çok zarifsin, teşekkür ederim.
devamını gör...

medicine

tindersticks’in güzel bir şarkısı.
devamını gör...

sözlük yazarlarının gençlik fotoğrafı

siyah saçlı olan benim. yıl 2017.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bütün parçaların güzel olduğu albümler

dream theater - scenes from a memory
devamını gör...

ikonik film sahneleri

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

solosuna aşık olunan şarkılar

tool - vicarious
devamını gör...

punkçıserpil (yazar)

40 yaş üstü bekar erkek yok ki. genç göstermek de yaşını söylemek durumunda kalana kadar iyi.
devamını gör...

neden sevgilin yok sorusu

çünkü 41 yaşındayım.
devamını gör...

şairlerin şiirlerinde sorduğu sorular

ben ruhi bey nasılım
devamını gör...

uykuda allah dostlarından olduğun bilgisini almak

benim bildiğim bir hiç olduğunuzu düşündüğünüz, üzülüp belki de biraz ağladığınız noktada bir uyuklama gelir. o esnada birden fazla kişi tek bir ağızdan: "bir seslenelim bakalım orada mı? tık tık tık, hiçkimse?" diye seslenir ve fenafillah haberini alırsınız. (kişiden kişiye sesleniş değişebilir.) sonrasında namaz tesbihi esnasında uyuklayarak sağ kulağınızdan bildirim almaya devam edersiniz.
devamını gör...

sözlükte başınıza gelen en ilginç olay

iki olay paylaşacağım: ilki sözlükle ikincisi allah ile ilgili. sözlüğe kısa bir öykümü yazmıştım. gerçi sonra belki bir yerde yayımlatırım diye sildim. ben öyküyü girdim 15 dakika sonra sözlükte oldukça popüler olan bir kadın yazar bana mesajla ulaştı. beni erkek zannetmiş. kadın olduğumu öğrenince uzaklaştı. sonra onun da kadın değil erkek olduğu anlaşılmıştı.
ikincisi burada bir erkek yazarla sohbet ediyordum. oldukça zeki, moderasyon gücü epey yüksek, sohbeti güzel biriydi. aramızda bir yanlış anlaşılma oldu ve ben kendisine yazmayı aniden kestim. birkaç ay sonra yeniden yazıp kendimi ifade etmek istedim. bana çok kötü, kalp kırıcı şekilde davrandı. biraz ağladıktan sonra: "allahım, keşke x karşıma yeniden çıksa" dedim. x de başka bir sözlükten tanıştığım kibarlığı ve doğallığı asla elden bırakmayan biri. ertesi gece aynı saatlerde x'e bambaşka bir radyoda kendisi radyo yayını yaparken rastladım :)
devamını gör...

sözlük yazarlarının fotoğrafları

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yeraltı

orta dünyanın altında, çukurun üstünde bulunan yer.
yeraltında kendi kendini suçlayan masumlar kolay tutunabilir ve yaşar.
orta dünyaya en yakın katmanında tutunabilenler, gördüğüm kadarı ile yaratıcılık gerektiren işlerde kolaylıkla başarı gösterebilirler.
devamını gör...

yazarlara öneriler

(bkz: yaşasın şüphe ve korkulu kriz saati!)
sol kulaktan gelen, genellikle hep aynı kötü komutu veren kriz türü.

krizi atlatmak için gereken malzemeler:
(soldan sağa dizilecek.)
- nescafe 2'si 1 arada
- buz gibi soğuk su
- küllük - sigara
- peçete

sırasıyla nescafeden küçük 1 yudum, soğuk sudan 1 yudum içilecek. içecekler yutulduktan sonra ağız biraz aralık kalacak şekilde 2 saniye beklenecek. sonra sigaradan yarım nefes çekilip peçeteye tükürülecek.
önünüzdeki pet şişe, yarım litrelik olsun. peş peşe 3 sigara içmeye gayret edin. şişenin de en az yarım litresini bitirin.
devamını gör...

kötü tohum

1973'te intihar eden nevzat pesen'in yönettiği, filmin ikinci yarısında oyuncularının yarısının telef olduğu, amerikalı yazar maxwell anderson'un oyunundan ve mervyn leroy'un 1956 yapımı the bad seed filminden esinlenerek çekilmiş 1964 yapımı bir türk gerilim filmi.

oyuncu kadrosu sağlam: baş rolde alev - lale oraloğlu; yan rollerde öztürk serengil, suna pekuysal, bedia muvahhit, nedret güvenç var. film evin salonunda bir koltuğun tepesinde geçiyor. ara sıra da bir okul bahçesi görüyoruz. o dönem 9 yaşında olup 8 yaşında bir kız çocuğunu canlandıran alev oraloğlu'nun oyunculuğu ne kadar iyi ise annesi lale oraloğlu'nun oyunculuğu da o kadar kötü. gerilim filmi diye geçiyor ama tabii çekildikten 60 sene sonra izleyince sıkça gülümsüyorsunuz.

başlangıçta çocuğu kötü çıkan aileleri temize çıkarmanın hikayesi gibi geliyor. sonra yoksul ailelerin asil insanların çocuklarından daha üstün çocuklar yetiştirebileceğinin hikayesi mi acaba diyorsunuz. sonunda kötü tohumun temellerinin nereye dayandığını anlıyorsunuz, odak sürekli değişiyor. çekildiği döneme göre ilginç bir hikayesi olması açısından izlenebilir diye düşünüyorum. film, tuhaf hikayesine uygun tarzda mutlu bir son ile de bitiyor.


alev, dost okulu 2. sınıf öğrencisi, sınıfta sıra arkadaşı cemal hariç kimse ile konuşmayan, zengin bir ailenin sorunlu, şımarık kızıdır. cemal de garibim kendini beğendirmek için giriştiği türlü numaraların karşılığını alev'in eziyeti olarak alan aşık, kibar, başarılı bir öğrencidir. hatta o kadar başarılıdır ki 1. ve 2. sınıf öğrencileri arasında düzenlenen güzel yazı yarışmasında birinciliği kazanıp madalya sahibi olur. alev, arkadaşının kazandığı madalyayı hazmedemeyince okulun düzenlediği piknikte ayakkabısının demir topuğu ile cemal'i öldürür. olay, pikniğin düzenlendiği alandaki gölde gerçekleştiği için başta cemal'in gölde boğulduğu sanılır ama cemal'in ardından göle indiği de bilindiğinden alev'in okul ile ilişiğinin kesilmesine karar verilir.

olaydan kısa süre sonra alev'in öğretmeni, ardından da oğlu öldükten sonra alkolik olan nuran, lale'nin evine gelirler. sarhoş nuran konuşmaya başlayınca olay birden cemal'in cinayete kurban gitmesi odağından kaymış lale'nin ne kadar asil bir aileden geldiği, ne kadar güzel olduğu, ne kadar güzel giyindiği; kendisinin ise bir berberin yanında çalışan, hayatı boyunca aşağılanmış bir kadın olduğuna gelmiştir. (vah gidene!)

lale de cemal'in kazandığı güzel yazı madalyasını evdeki çekmecede bulmuş ve kızının cemal'i öldürdüğünden emin olmuştur. madalyayı cemal'in öldüğü göle atarak güya çocuğa iade etmiştir. sonra birden lale'nin babası iş gezisinden gelir ve lale "kızım katil olduğuna göre ben o kadar da asil biri olmamalıyım" düşüncesi ile babasına evlatlık olup olmadığını sorar ve aslında asilzade lale değil de ünlü bir katil kadının kızı nahide olduğunu öğrenir.

ilgili bilgiyi edinene kadar inanılmaz zarif, naif, kibar, müşfik, anlayışlı olan lale, gidip alev'e kafa göz dalar ve cinayeti itiraf ettirir. o arada eski komşuları yaşlı refiye hanım'ı da alev'in öldürdüğü ortaya çıkar. evin yardımcısı memo, alev'i sürekli sıkıştırmakta, yaptıklarını bildiğini söyleyerek cinayeti herkese anlatmakla tehdit etmektedir. belli ki o da canına susamıştır. alev, evde misafirlerin bulunduğu bir akşam memo'nun uyuyakaldığı samanlığı ateşe verip onu da öldürür. sonra lale, aynı evi paylaştıkları uzak bir akrabasından aldığı bir şişe sakinleştiriciyi bir gece alev'e vitamin diye yutturarak alev'i öldürmeye teşebbüs eder. fakat alev'in ölmesine fırsat kalmadan tabancayla kendini öldürünce evdeki gürültüye uyanan akrabalar, küçük kızın kurtulmasını sağlar. alev iyileşir iyileşmez herkesin uyuduğu yağmurlu bir gecede göle inip madalyayı aramaya kalkınca yüce mevlam cezasını verir ve yıldırım çarpması ile cemal'in öldüğü göle düşüp ölmesine sebep olur.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim