reklamı kapat yazar profili

reklamı kapat kapak fotoğrafı
reklamı kapat profil fotoğrafı
rozet
kalbimiz seninle
karma: 3559 tanım: 387 başlık: 0 takipçi: 5

son tanımları


evden çalışmak

evden çalışmaya home ofise/ call canter ile başladım, sonra parasızlıktan heykel atölyesini de odaya kurdum. çağrı merkezi bitti, heykel yapmaya evimde devam ediyorum.

akşam beşte başlayan çağrı merkezi gece yarısı bitiyordu. pazar günler sabah 9 gece 12 ye kadar çalışırdım. istediğim şehire gidebiliyordum, mesai saatleri içerisinde yolculuk yapamazdım, ortamın sessiz ve sakin olması zorunluydu.

elektrik, internet, bilgisayar, telefon dört ana madde olmadığında, çok ciddi sorunlar yaşıyordum, ekrana her 2 dakika da bir bakmak zorundaydım, gelen ve giden aramalardan sorumluydum, açılmayan telefonlar merkeze mail, mesaj yolu ile iletiliyordu, çekmeyen internet, çekmeyen operatör de aramalara cevap veremezdim, açılmamış, yanıtlanmamış gibi görünürdü, çağrı merkezinde 6 sene çalıştım, müdürlerimden memnundum, bir iş arkadaşım dışında diğer iş arkadaşlarımdan da memnundum. (hatta dün yanlışlıkla eski iş yerinde çalışan ahmet abimi yanlışlıkla aradım ve üzüldüm, hatay’da enkaz altında kaldı öldü, onu kurtaramadık.) çağrı merkezi aşırı stresli ve yorucu, psikolojik ruhsal çöküş yaşatıyor, sürekli durmaksızın şikayet, istek, talep, küfür, hakaret, teşekkür eden çok kişi olmuştu, ben hiç şirketi düşünmezdim, hep müşterinin yanındaydım, tam çağrı merkezi çalışanıydım. istanbul, kocaeli, sakarya, ordu, artvin, ankara bu şehirlerde görüşme yapıyordum. sistem ingilizceydi, ilk bir ay ofise gidip geldim, vpn bağlantısı ile sisteme giriyordum, ilk bilgisayar kullanmayı çağrı merkezinde başladım ve öğrendim, bilgisayarı açma kapama tuşu dışında bildiğim bir şey değildi. hatta kocaeli den sorumlu olan müdürümün iç sesini duymuştum, “allah’ım ben kimlen çalışıyorum” gibi bir şey demiştir, o kadar bilgisiz bir insanın bilgisayar kullanması ve bilgisayardan iş yapması çok zor olmalıydı onlar için. akşam saatlerinden gece yarısına kadar sistem bazen çökerdi, hop aramalar hiç susmazdı, sistemin çökmesi benlen ilgili bir şey değildi, ancak o sorunları çözmek zorundaydım. müşteri parası için arıyordu, bazen öğrenciler arıyordu, yolda kaldığını söylerdi, yabancı uyruklu insanlar arardı, bir keresinde pata küte yumruk yumruğa kavga dövüş olmuştu telefon görüşmesi sırasında vurma seslerini pat küt duymuştum, müşteri ve bayi arasında kavga çıkmıştı. istabul da gece kulübü sahibi birisinin sorununu çözmüştüm teşekkür etmek için kendi mekanına çağırmıştı, işletmesi olduğunu çağırınca öğrenmiştim. bende gayet resmi ve mesafeli bir tavırla teşekkür edip teklifini reddettim, zaten onun dışında telefonda kişisel alanıma giren pek olmazdı, izin vermezdim. general olduğunu bile söyleyen oldu; “sen benim kim olduğumu biliyor musun?” gibi tavırlar, “kimsin sen? allah bilir ilk okul mezunu bile değilsindir?” gibi istenci kişisel alanda hakaret etmeler, eşinden korkup acısını bir çağrı merkezinden çıkartanlar, derbi maçlarını izleyemediği için anında sinirini bir çağrı merkezine atmalar, acil bir yeri arayamadığı için kapalı olan hattını açtırmak için ısrarla düzenli hakaretler, parasını kaptırmış bir müşteriye yardımcı olup arayıp sorununu iletmek de çok sorun olurdu, bilmediği bir numaradan aranması ve üstelik işlemi aradığım müşterinin bir yakını yapması durumda, müşterinin bilgisi olmaması durumunda dolandırıcı olarak suçlanırdım, polisi aramalar söylemeler ve sen görürsün demeler olurdu. gürcistan ortaklı bir şirketti, işin ne olduğunu şimdilik yazmak istemedim. turkcell’ e borcu olduğu için şirket battı ve batana kadar çalışmıştım.
devamını gör...

kimseyi takip etmeyen yazar

bir kez bile takip butonuna basmadım, sözlükte hepinizi biliyorum zaten, akışı takip ediyorum.

takip edilmekten rahatsız olan bir çok insan vardır eminim, gereksiz bir özellik, sosyal medya kuralları içerisinde beğeni ve takip sayıları yükseldikçe insanlar yok oluyor, geriye sadece rakamlar düşer, boş ve anlamsız.
devamını gör...

hayat kalitesini yükselten alışkanlıklar

sosyallik, çalışmak, yeni farklı insan.
devamını gör...

içmedeyiz normal sözlük başlığına tanım girmeyen yazar

“içki” yazınca dalga geçip başlık açarlar, “alkol” neden yazılmamış. karga hafızası var bende hatırladım… artistlik yapan bir yazarın içtiği bir iki şişeli kadehli görgüsüzülüğü ile yazdığı, paylaştığı tanımlarını ile bu tanımı bırakasım geldi. iyi kafası güzel olsun.
devamını gör...

bir yazarın tüm entrylerini okumak

ben basorexia’ ya söz vermiştim, beğendiğim tanımlarını artılarım demiştim, dedim de dediğimle kaldı, hesabını dondurmuş. her zamanki gibi bir sözü daha yerine getiremedik.
devamını gör...

saatlerce anlam aramak

hayatın bir anlamı yok! saçma sapan bir şey/ doğa insan her şey saçma.
devamını gör...

sabırla beklenen şeyler

rüzgar’ ı bekliyorum, kaybolan papağanım eve dönerse, herkese benden sek shot votka, içmeyene de kuruyemiş veririz.
devamını gör...

geceye bir şarkı bırak

kafes hayvanları yer değişikliğin den hiç hoşlanmazlar, başka bir ev, ortam onları huzursuz eder. mecburiyetten, gittiğim yere papağanımı alıp götürdüm, gıcık rüzgar terk etti beni, bulsam iki şomarı yapıştırcam nerdesin sen deyip bağrıma basacağım. çok üzüldüm, sonra dedim ki o hayvan bir kuş, kanatları var uçabiliyor, çok sağlıklıydı, kolay kolay kedi, baykuş, atmaca gibi yırtıcı hayvanlara yakalanmaz, korkağın tekiydi ama ben onu biliyorum kolay kolay pes etmez, yarı yabandı, şimdi olmuştur tam yabani.

uçup gittiği yerde buradaysa kışa kadar zilyon tane doğa harikası ağaçların arasında yiyecek, su kolay bulabilir, (kocaeli de bir sürü sürü halinde papağanlar yaşıyor, hatta evimin önünde kestane ağacın üstünde çok görmüştüm, onlar yaz kış marmara iklim şartlarında yaşayabiliyorlarsa benim rüzgar da yaşayabilir.) ilk evden kaçtığı yeri terk ettiyse, işi zor, yön bulma kabiliyeti yoktu. ilk iki gün onun için zor geçmiştir ama biliyorum ki alışmıştır, o bilerek evden kaçmadı, geldiği evin odalarını bilmiyordu, ortamı tanımıyordu, şuursuz bir şekilde uçup gitti, çok özlüyorum evime gidersem daha çok özleyeceğim, kaybolduğu yerde belki gelir diye balkonda ağaç oldum, rüzgar rüzgar demekten her ağacın altından seslenmekten bakmaktan başka yaptığım bir şey yok.

arabada radyo açıktı, dedim bu şarkı rüzgar’ dan gelsin, kaçtığı günün ilk günü, şarkıyı duyar duymaz ağlamaya başladım, ne yapıyor, nerede acaba derken; aşık veysel’ in - uzun ince bir yoldayım şarkısı çalmaya başladı, gidiyorum gündüz gece, bilmiyorum ne haldeyim, gidiyorum gündüz gece, gündüz gece diyordu.

kesin gitti burdan, yoksa sesimi duyardı.
devamını gör...

acımasızca geçip giden zamandan geriye kalan

30' lu yaşlarımda 40 yaştan nedensiz bir şekilde korkardım, sürekli bunu söylüyordum hatta cinleri olduğunu söyleyen bir amcaya denk geldim oda bana "40 yaşından çok korkuyorsun" demişti. adam beni tanımaz etmez ve kimsenin bilmediği yaşadığım bir çok hikayeyi olduğu gibi anlatmıştı, genel geçer fal bakar gibi şeylerden bahsetmedi, şaşkınlıktan ağzım açık kaldı ve hatta evde 24 saat ne yapıyorsam kimle konuşuyorsam olduğu gibi, isimlere kadar söylemişti o gün, sonra bana bir iki dua okuduktan sonra o korkularım geçti, 40 yaş sendromum kalmadı, sadece kendimi geç kalmış ve başarısız bir heykeltıraş gibi hissediyorum. sanat gerçi, yaş aldıkça belli olur, çalışırsan ne olduğun zaman geçince anlarsın, şu an gerçi bir şey değilim de hala yaşıyorum.

30' lu yaşlarımda 40 yaş hem çok yaşlı hem de çok hayat bitmiş gibi hissettirirdi bana, şimdi cinli amcanın söylediklerini hatırlayınca delirmekten korktuğumu da hatırlıyorum, şu an yazınca hatırladım, geldik işte, olduk 40! abart emenike, daha yaşım 39, seneye belki bir başka ülkede yaşarım.
devamını gör...

her şeyin haber yapılması mantığı

yasaların, habercilik adı altında güya basın özgürlüğü gibi vızırtısına gıcık kapıyorum, gazeteci kim ki? benim babam mı, annem mi, arkadaşım mı, iş arkadaşım mı? kim ki öğretmenim, ustam mı? ne hakla gelip de benim kişisel haklarıma müdahale edip, fotoğrafımı izinsiz yayınlayabiliyor, o videolarda sorgulanıyorsa, twetter' rın baş patronuna iletin, o patronları koruyan ana yasa maddelerine, adaleti sorgulayın.
devamını gör...

kelimelik

facebook' dan kalma eski bir oyunu yayınlandığı ilk senesinden beridir oynuyorum, en eski oyuncusu benim, facebook' u kapattım, uygulamanın canı cehenneme hala telefonumda oyun oynamaya devam ediyorum, mail hesabımla oynadığım oyunda kaç sene geçti bende bilmiyorum, orada olan gelişmelerin hepsini ilgi ile takip ediyorum, gözüm sürekli kelimelik uygulamasında onu fütursuzca takip ediyorum, kelimelik te yıllardır beni takip ediyor. (he! ben bipolarım ,hasta ruhlu bir psikopat, narsist, kendisini önemseyen, en ünlü kişisi, cıa ajanları peşimde falan, benim gibi bir ruh hastasını takip etmeyecek te kimi edecek), (sikerim kelimeliği, bu yazdığım küfür de entegre olarak onlara girsin.)

daha önce normal sözlüğe, bu başlığın altında asker olan bir rakibimden bahsetmiştim, küfür etmekten bir şey yazamamışım, açıklayım, oyunu oynamamış, bilmeyen sözlük yazarları belki vardır, oyunda, saçma sapan sohpet et butonu var, orayı ister kapatırsınız isterseniz açarsınız, benim derdim; eli sikinde, hayatında porno izlemekten başka bir haltı yapamamış sapık ruhlu erkeleri şikayet etmek gibi bir derdim yok onlar denk gelirse zaten ağızlarının payını veriyorum, bahsettiğim sinir olduğum beni sinir eden durum daha rahatsız edici, bu asker mesela; babam yaşında, emekli bir askermiş, doğruysa tabi, yersen, belki de doğrudur. daha ilk dakikada oyun açılır açılmaz bana direkt özel hayatımla ilgili ve hatta kimsenin bilmedi, tek bir kişinin bildiği, en yakın dostuma bile söylemediğim bir şeyi biliyormuş gibi buna benzer bir hikaye yazıp attı, sosyal çevreme bahsetmediğim, yaşadığım bir olayı tek bir kişinin bildiği insana bahsettim oda, duyunca çok şaşırmıştı.

teknoloji entegre bir sistem, daha sonraları whatsapp konuşmalarımda son kullandığım cümlelerin aynıları, nedense kelimelikte hiç tanımadığım bir adamın satırlarında görüyorum ve daha ötesi normal sözlüğe onun hakkında bahsettiğim tanımda yanlışlıkla rakip yerine rahip yazmıştım sonra o tanımı yazar yazmaz bana gülerek "rahip", rakip demeye başladı. düzenli heykel yapıp her allah' ın günü heykelimi açıp çalışmıyorum, çalışma saatlerim düzensizdir, uyku saatlerimde aynı şekilde, çok alakasız bir şeyde durduk yere, heykel çalışması mı? diye soru soruyor, üstelik o esnada hara güre heykel yaparken, ve ona bahsetmemişken, görmemişken, bir arkadaşımla buluştuğumda beraber karşılıklı konuştuğumuzda, arkadaşımın söylediği hayret verici cümlelerin, ilgili şeylerin aynısını gelip bana kelimelikte yazıyordu. defalarca buna benzer bir çok şeye tesadüfü olayların doğruluğunu ispatlamaya kalkışsam size önce normal hayatımı kameraya alıp, sonra o adamın söylediği şeyleri saat tarih ve zamanda olan denk gelen denklemleri gösterirsem inanırsınız, bilgisayar kullanmayı bilen insanlar zaten benim ne demek istediğimi anlıyordur. o sözde eski emekli asker sahiden beni hiç tanımıyor ve bilmiyordur, teknoloji entegre bir sistem; benim yazdığım, ortamda konuştuğum, fotoğrafladığım belgelediğim her şey, bir diğer rakibin hesabına aktarılıyor, entegre olan insanlar birbirine yakın düşünceleri, zıt düşünceleri düşünen kişileri bağlıyor, ya da aynı oyuncuda olağan üstü bir tesadüf silsilesi yaşayıp bu konuyu abartıp yazıyorumdur.

kelimelik te buna benzer tesadüfü, olağan dışı garip şeyleri sürekli yaşıyorum, bir kaç sene önce oyun bu kadar garip davranmıyordu ve hatta sadece teknolojiye sorgulayarak oyunun içinde gerekiyorsa yazıyordum. burada yazdığım teknoloji ve insan ile ilgili şeylerin daha fazlasını kelimeliğe yazdım. ben orada denk gelen konuşmak isteyen rakiplerime yeşil anarşist olduğumu hep söyledim, bazen ima ettim, üstü kapalı yazdım. rakibim belki de beni takip ediyordur, beni bilen birisi de olabilir neden olmasın?

internet işte; yüz yılın icadı, belki de kanımda beynimde nano teknoloji, bir çip vardır.
devamını gör...

kişisel verilerimizin sürekli çalınması

"kişisel veri mi kaldı?" bende saçma sapan normal sözlükte anonim takılıyorum; sözlük ten üç gün önce uzaklaştırma aldığım anda! birisi benim hakkımda sedat peker' li beylik laflar etti, aklıma birden sedat peker geldi, bir dakika geçmeden telefonuma baktım youtube da kısa short videolarda ne alakaysa, sedat peker karşıma çıktı. hakkımda konuşulan, yazışmalarda ve ya düşündüğünüz her şey telefonuma yansıyor. bu entegreyi ister deli saçması olarak kodlayın, umurumda değil.
devamını gör...

ırak'ta kızların evlilik yaşının 9'a düşürülmesi

bir saattir kendimi zor tutuyorum, şuraya bir şey yazmamak için, insanı sinir hastası yapıyorlar, ya insanlıktan çıktım sizin yüzünüzden. insanlığımı sorguluyorum, şeriat rejimi gibi halka açık bir yerde hepsini taşla kafalarına vura vura parçalayasım geliyor.

bir zamanlar orta doğu da, orta doğu savaşlarının başladığı ilk yıllarda "ırak'ta savaşa hayır" sloganını yazıp, insan hakkını savunuyorduk, resimler çiziyorduk, tahta dan yapılmış kuşların üzerine yazıyorduk, şimdi o yıllara gittim ve yakın zamanda da ekranlarda gösterilen savaşın etkisini oldukça kaybettiğimi, bir gram üzüntü yaşamadığımı hatta insanlığımı sorgulayarak, nasıl bir caniye dönüştüğümü düşünerek, küfür ederek, dine ve orta doğu siyasetine, kusuyorum.
devamını gör...

geceye bir şarkı bırak

(bkz: nirvana)- the man who sold the word (live and loud, sattle / 1993)
devamını gör...

normal sözlük dövüş kulübü

uykum var, uykusuzum, mutsuzum. uyuyup, uyanınca katılırım.
ponulu korno adlı kod yazarla başlarız..
devamını gör...

geceye bir şarkı bırak

the chemical brothers - believe (official music video)

bu şarkıyı araba fabrikasında çalışan bir elemana göndermiştim, oda fabrikanın içinde tarzı olmayan asla dinlemeyecek bir şarkıyı gönderdiğim için açmıştı, şarkının videosunu izleyip, dinledikten sonra mesai arkadaş grubunun whatsapp grubuna gönderdi. "şarkı konum olarak; bir araba fabrikasının, bir sürü fabrika işçisinin yorumları ile birlikte dinlendi, seyredildi." hayatımda en eften büften başarılı olduğum şeylerden bir şeyi yazmasaydım çatlardım.

videoda oyunculuk yapan işçinin eli iş kazasında kırılmış bir hali ve robotların üzerine gelmesini anlatan hikayede, gerçekte seyreden her işçinin söylediği, yaptığı yorumlarda "oha aynı ben!", " aynı bizim fabrika ve çalışma alanı", "robotlarla kafayı yediğimizin aynısı" gibi bir sürü yorumlar yapılmış ve bir başka tanıdığım iş kazasında yine aynı bölüm ve fabrika da iş kazası geçirip parmağını kopartmıştı, şarkıyı ben yıllar önce müzik çalarımdan çok dinlerdim şimdi denk geldi, youtube hatırlattı, o zamanlar konum gereği gönderdiğim şarkı aynı anda açılması beni geçici bir süre mutlu etmişti.
devamını gör...

yapıcı eleştiri

internette yapıcı eleştiri yapılma ihtimali çok kısıtlı benim için, tamamen yıkıcı oluyor, internetin başındaysam.
devamını gör...

dm'den perva sözlük davetleri almak

aynı anda bir kaç sözlük kullanmak, oradan oraya göçüp gitmek, ne biliyim ya bana aşırı saçma geliyor, nasıl bir enerjiniz var bir sürü başlık konu ve tanımlar arasında okumaya ve yazmaya heveslisiniz. mesela ekşi sözlük te yazıyor, orada pof pofu alamayınca normal sözlüğe gelip tanımlar yazıyor, ekşi sözlük yazarı olduğu için artılar favorilerle yeterli gelince, olduğu yere geri dönüyor. perva sözlük' e teşekkür ediyorum davet ettikleri için, gidemem, burada yeteri kadar veri paylaştım zaten, normal sözlüğe sövüyoruz diye kişisel algılanmasın, gıcık yazı yazma sitilimin nedeni yeşil anarşizm, burayı kapatırsam hiç bir sözlükte yazmam. burası da kapanır inşallah, amin.
devamını gör...

geceye bir şarkı bırak

(bkz: the mob) - witch hunt ep (1980)
devamını gör...

güne bir şarkı bırak

"berlin calling intro scene - song hd 1080p"

uyanır uyanmaz bu şarkı ile uyandım, sanki uyku perileri bilerek bana bu şarkıyı dinletti, şarkı kulağımda çalıyormuş gibi uyandım. uyan hadi "ne kadar onurlu bir insan olduğunu kutla" der gibi. gideyim asitli bir kola içeyim, kola almam lazım.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim