1.
rene
(editör)
God save the most judgmental creeps who say they want what's best for me sanctimoniously performing soliloquies I'll never see
son tanımları | başucu eserleri
2.
la grande famille

"to be a surrealist means barring from your mind all remembrance of what you have seen, and being always on the lookout for what has never been."
sürrealist olmak, gördüklerinin tüm anılarını zihninden uzaklaştırmak ve hiç olmamış olanı aramaktır.
rene magritte
en sevdiğim tablolarda ilk 10'a rahatlıkla girebilecek olan bu tablo rene magritte tarafından 1963 yılında yapılmıştır.
bu tabloyu tabii ki sadece ben değil epey bir sanatsever çok seviyor. peki neden?
resmin başlığından başlayalım. la grande famille yani büyük aile olarak isimlendirmiş ressam fakat resme baktığımızda aileye dair hiçbir şey görmüyoruz. konu magritte olduğu için tabii ki bu şaşırtmıyor. fakat resimdeki imgeleri tek tek incelediğimizde sebebini anlayabiliriz.
arka plan olarak kasvetli bir gökyüzü yaratılmış. karanlık bulutlar fırtına habercisi gibi. ufuktaki pembelik ise küçük bir umut ışığı mı yoksa kötü bir şeyin habercisi mi diye düşündürür bakanları. hemen altındaki dalgalı deniz de bu kasvete büyük bir katkı yapıyor. tüm bu bunaltıcı tasvirler bir ailenin yaşadığı zor zamanları, kavgaları ve anlaşmazlıkları temsil eder diyebiliriz.
aynı zamanda resmin tam ortasında tüm dikkatleri üzerine çeken, ışıl ışıl, umut dolu bir kuş figürü görüyoruz. bu kuş adeta bir pencere gibi, bahar mevsiminden mutluluk uyandırıcı bir gökyüzünü bize gösteriyor. bembeyaz bulutlar, masmavi gökyüzü bir ailenin yaşadığı mutlu anları, sevinçleri, iyi anıları, birlik ve beraberliği hatırlatıyor.
her ne kadar ilk bakışta bir aileye dair hiçbir şeyi anımsatmıyan bir resim gibi görünse de detayları incelediğimizde magritte'in aile kavramını ustaca ve sürrealizmin doğasına uygun bir şekilde resmettiğini görüyoruz.
devamını gör...
3.
momo
her ne kadar adını bu kitaptan almış olmasa da kitabı okuduktan sonra iyi ki kızıma bu ismi vermişim dedim.
çocuklar, yetişkinler, yaşlılar, uzaylılar kim var kim yok okuması gereken bir kitap.
yazarın hayal gücüne hayran kalacaksınız. bahsettiği konu, vermek istediği mesaj insanın kalbine dokunuyor. sevgili yazarlarımız söylenecek tüm güzel şeyleri söylemiş zaten. ben de tekrar etmeyeceğim, sadece bu kitabı henüz okumamışsanız çok şanslısınız, keşke beynimden silip tekrar tekrar ilk defa gibi okuyabilsem.
bu da aslında adını avatar'ın momo'sundan almış ama bu kitabı okuduktan sonra kitabın momo'su olan kara kızım.
çocuklar, yetişkinler, yaşlılar, uzaylılar kim var kim yok okuması gereken bir kitap.
yazarın hayal gücüne hayran kalacaksınız. bahsettiği konu, vermek istediği mesaj insanın kalbine dokunuyor. sevgili yazarlarımız söylenecek tüm güzel şeyleri söylemiş zaten. ben de tekrar etmeyeceğim, sadece bu kitabı henüz okumamışsanız çok şanslısınız, keşke beynimden silip tekrar tekrar ilk defa gibi okuyabilsem.
bu da aslında adını avatar'ın momo'sundan almış ama bu kitabı okuduktan sonra kitabın momo'su olan kara kızım.

devamını gör...
4.
isot
hem ekşi hem acı kendine has bir lezzeti olan baharat.
benim için anlamı bambaşka tabii. şanlıurfaya taşındıktan yaklaşık 1 sene sonra site bahçesinde doğum yapıp ölen bir kedişin yavrularından birini sahiplendim. aslında biraz da o kendini sahiplendirdi, siteden bir arkadaş bakıyordu sağ olsun, hepsini sahiplendirmiş bu kalmış, biraz çirkince bir çocuktu kardeşlerine göre. bakan arkadaş da gidecek, bırakacak yeri yok. e tamam madem benim olsun bu deyip koynuma sokup eve götürdüm.
kendisi halis muhlis %100 orijinal şanlıurfalı olduğu için ismi isot oldu. yalnız kendisinin ufak bir kusuru var, zihinsel engelli. öğrenme kapasitesi sıfır. sürekli tuvaletten su içmeye falan çalışıyor. olsun, ıslak burnunu suratıma sürtünce unutuyorum.
benim için anlamı bambaşka tabii. şanlıurfaya taşındıktan yaklaşık 1 sene sonra site bahçesinde doğum yapıp ölen bir kedişin yavrularından birini sahiplendim. aslında biraz da o kendini sahiplendirdi, siteden bir arkadaş bakıyordu sağ olsun, hepsini sahiplendirmiş bu kalmış, biraz çirkince bir çocuktu kardeşlerine göre. bakan arkadaş da gidecek, bırakacak yeri yok. e tamam madem benim olsun bu deyip koynuma sokup eve götürdüm.
kendisi halis muhlis %100 orijinal şanlıurfalı olduğu için ismi isot oldu. yalnız kendisinin ufak bir kusuru var, zihinsel engelli. öğrenme kapasitesi sıfır. sürekli tuvaletten su içmeye falan çalışıyor. olsun, ıslak burnunu suratıma sürtünce unutuyorum.

devamını gör...