sestod yazar profili

usta yazar emile zola’nın 20 kitaptan oluşan, rougon ve macquart ailelerinin kuşaklar boyu hikayesi üzerinden fransa tarihini gözler önüne seren eserler dizisi.

1. rougonların yükselişi
serinin ilk kitabı. öncelikle çok güzel bir seriye giriş kitabı olduğunu düşünüyorum. diğer kitaplarda daha önem kazanacağını ve daha ayrıntılı işleneceğini düşündüğüm karakterlerin soyağacının oluşturulması, karakterlere toplu bakış, 1848/1851 fransa’sındaki devrim ve karşı devrim olayları ile bir potada eritilerek okuyucuya sunulmuş. insanı ve zaaflarını çok usta bir şekilde yansıtan zola; mevki ve zenginlik hırsının insanı hangi noktaya getirebileceğini, bunlar için insanın ne kadar çirkinleşebileceğini, ihaneti, ikiyüzlülüğü, dönemin adamı olmayı çok ustaca yansıymış. bazı sahneler çok etkileyici ve kendini soluksuz okutan bölümlerdi. birçok yerde gözlerimin önünde sahnenin yaşandığını hissettim.

2. tazı payı
ikinci kitabı seriden bağımsız olarak okusaydım bu kadar severek okur muydum bilmiyorum bence serinin “geçiş” adı verilebilecek kitaplarından. ama emile zola’nın usta kalemi yine bu eserde de kendini göstermiş. dönemin parisindeki yaşam, para hırsı, ilişkilerdeki çarpıklık yine çok iyi yansıtılmış okura. yine çok güçlü karakterler çok incelikle işlenmiş. sadece bu kitapla değerlendirmek gerekirse madame bovary ile benzeyen çok noktası var belki esinlenilmiş olabilir diye düşünürdüm. ama serinin ikinci kitabında olmama rağmen emile zola’nın anlatmak istediği ve anlattığı çok farklı şeyler olduğunu, yazarın bu çarpık ilişkiler arasında aslında derdinin çok farklı olduğunu ve bunları araç olarak kullandığını anlıyorum.

3. paris’in karnı
19. yüzyılın ikinci yarısında paris sokaklarında dolaşıyoruz bu sefer. manav, kasap, balıkçı, şarküteri... paris esnafının gündelik hayatını, birbirleri ile ilişkilerini mercek altına alıyoruz. yine diğer kitapları gibi dönemin politik olayları zemininde bunların halkın hayatına yansımaları, gündelik hayat içinde çok güzel harman yapılarak okuyucuya sunulmuş. bir taraftan para hırsı, aşklar, entrikalar, bir taraftan hazırlıkları tam gaz devam eden halk isyanı... kitabın ilk yarısında marul, domates, balık tasvirleri biraz bunaltmış olsa da yarısından sonra kitap akıp gitti, elimden bırakamadım.

sıra ile kitapları okudukça editleyeceğim.

john fowles’ın güçlü kurgusu ve alt metni ile etkileyici olan romanı.
ingiltere viktorya döneminde bir aşk üçgeni kurgusunun arka planında dönemin ahlak anlayışı ve toplumsal değerler sorgulanıyor. muhafazakarlık, kuralcılık ve bağnazlığın hakim olduğu bu dönemde kadına baskı, katı ahlak kuralları, sınıf ayrımcılığı hüküm sürerken, bir taraftan da darwinizm ve varoluşçuluk güçlü bir koldan ilerlemektedir. geleneklerine bağlı bir viktoryan beyefendisi olan charles’ın iki kadın arasındaki seçimi aslında çağın bağnazlığı ve muhafazakarlığı ile özgürlükçü düşünce ve bilim arasındaki seçimini temsil ediyor. ve yazar bunu öyle güzel anlatıyor ki anlatıcı hikayeyi zaman zaman kesip araya girerek, okuyucunun hikayeye değil, alt metne odaklanmasını sağlıyor. çok severek okuduğum bir eser oldu.

beni herman melville kalemiyle tanıştıran eserdir. bir istimbotta yolculuk yapan, toplumun her kesiminden insan arasındaki dialoglar aracılığı ile toplum, ahlak, güven, dostluk, din kavramları tartışılıyor. bunu yaparken de edebi, felsefi, mitolojik, psikolojik ve dini birçok noktaya dokunuyor yazar. kitabı okurken sanki bir tiyatro sahnesi izliyormuşum gibi bir hisse kapıldım. aynı sahne, sahneye giren ve çıkan insanlar dialoglar üzerinde ilerleyen bir hikaye… tiyatro sahnesine benzetmemin bir nedeninin de karakterlerin çok başarılı bir şekilde resmedilmesi olduğunu düşünüyorum.
kurgunun sürükleyiciliğini önemseyen okurlar için biraz zorlayıcı olabileceğini düşünüyorum ama felsefi, psikolojik alt metni güçlü olan eserler okumayı sevenlerin keyifle okuyacağını düşünüyorum.

damacanaya tecavüz eden insanlardan bahsediyoruz. damacana da mı makyajlıydı?

tüm sezen aksu şarkıları

fuckbuddynizin size aşık olmasından daha kolay sıyrılabileceğiniz durumdur.

önemli! birisinin yakını olma olasılığı yüksektir.

yazdığım öyküyü bir projeye göndermek

reçete

heyecan, can sıkıntısı, özlem (4 kelime oldu ama)

son bir haftada kara kara “n’aptım ben” diye düşünen kişidir. *