orijinal ad: the french lieutenant's woman
yazar: john fowles
basım yılı : 1969
viktorya dönemine yönelik eleştirel bir üslupla kaleme alınan roman, ingiliz edebiyatının usta ismi john fowles tarafından tarihsel dönem kritik ediliyor. geleneklerin, feodal bağların, güçlü bir şekilde varlığını koruduğu bu dönemde, özgürlüğüne düşkün ve bunun için mücadele veren bir kadının aşkını anlatıyor.
yazar: john fowles
basım yılı : 1969
viktorya dönemine yönelik eleştirel bir üslupla kaleme alınan roman, ingiliz edebiyatının usta ismi john fowles tarafından tarihsel dönem kritik ediliyor. geleneklerin, feodal bağların, güçlü bir şekilde varlığını koruduğu bu dönemde, özgürlüğüne düşkün ve bunun için mücadele veren bir kadının aşkını anlatıyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "sestod" tarafından 26.05.2021 21:59 tarihinde açılmıştır.
1.
john fowles’ın güçlü kurgusu ve alt metni ile etkileyici olan romanı.
ingiltere viktorya döneminde bir aşk üçgeni kurgusunun arka planında dönemin ahlak anlayışı ve toplumsal değerler sorgulanıyor. muhafazakarlık, kuralcılık ve bağnazlığın hakim olduğu bu dönemde kadına baskı, katı ahlak kuralları, sınıf ayrımcılığı hüküm sürerken, bir taraftan da darwinizm ve varoluşçuluk güçlü bir koldan ilerlemektedir. geleneklerine bağlı bir viktoryan beyefendisi olan charles’ın iki kadın arasındaki seçimi aslında çağın bağnazlığı ve muhafazakarlığı ile özgürlükçü düşünce ve bilim arasındaki seçimini temsil ediyor. ve yazar bunu öyle güzel anlatıyor ki anlatıcı hikayeyi zaman zaman kesip araya girerek, okuyucunun hikayeye değil, alt metne odaklanmasını sağlıyor. çok severek okuduğum bir eser oldu.
ingiltere viktorya döneminde bir aşk üçgeni kurgusunun arka planında dönemin ahlak anlayışı ve toplumsal değerler sorgulanıyor. muhafazakarlık, kuralcılık ve bağnazlığın hakim olduğu bu dönemde kadına baskı, katı ahlak kuralları, sınıf ayrımcılığı hüküm sürerken, bir taraftan da darwinizm ve varoluşçuluk güçlü bir koldan ilerlemektedir. geleneklerine bağlı bir viktoryan beyefendisi olan charles’ın iki kadın arasındaki seçimi aslında çağın bağnazlığı ve muhafazakarlığı ile özgürlükçü düşünce ve bilim arasındaki seçimini temsil ediyor. ve yazar bunu öyle güzel anlatıyor ki anlatıcı hikayeyi zaman zaman kesip araya girerek, okuyucunun hikayeye değil, alt metne odaklanmasını sağlıyor. çok severek okuduğum bir eser oldu.
devamını gör...
2.
geceyi kitapla kapatayım bari çok sıkıldım. okuyacaksınız eğer az biraz victorya dönemi hakkında bilgi edinmenizi tavsiye ederim çünkü giydirmeler yer yer çok teknik.
(bkz: john fowles) romanı. bu herifi bilen bilir, kurgu ustasıdır. ingilizlerin (bkz: victorya) dönemi gibi bir buhran dönemi olmasa kitap çıkmayacaktı sanırım. her ülkeye dram lazım ki; kitapları güzel olsun. şaka şaka... ingilterede; victorya dönemi ülkenin en hızlı kalkındığı ve en şatafatlı dönemdir. her yükselmenin arkasında pis işlerin döndüğü ve politik ve sömürge anlamında da iyi işler yapıldı. yazar burada ironi yapıyor çünkü kitabın içinde sürekli (bkz: charles darwin) göndermeleri geçer. (bkz: jane austen) göndermeleri geçer. o dönemde yaşanan saçma sapan tezatlıklar nedeniyle mesela bir yandan kadın hakları savunulurken öte yandan kadınların katı bir kuralcılıkla özgürleşmemesi mecliste savunulur. deli gibi sanayileşme yaşanırken, salgın hastalıklarla kimse adam akıllı ilgilenmiyordu. hani meşhur iki şehrin hikayesinin girişi var ya hah charles işte bu dönemin saçmalıkları için bir girizgah yapmıştır o yüzden bu kitabı okuyacaksınız döneme biraz hakim olmalısınız yoksa sadece aşk hikayesi okuyup geçersiniz.
kitaba dönelim; kitap bir aşk üçlemesini anlatıyor. üç kişinin arasında dönen bu hikayenin amacı dediğim gibi üst metini aşk ile besleyip, alt metni giydirmek. o yüzden bu bir aşk romanı değil bu bir ağır eleştiri bombardımanıdır. o dönemde yaşanan şatafatlı sosyal hayata dair, hani o balo salonları var ya hepsi victorya döneminden kalmadır. işte bu yüzden john denen adam, ben bir hikaye yazayım ama bunu sadece azıcık, birazcık tarih bilgisi olanlar anlasın demek istemiştir. okurken mecburen google amcaya danıştım. teknik ve sosyal hayata dair az buçuk bilgim olsada çoğu eleştiri anlamak için biraz araştırmak gerekebilir. yoksa tadı çıkmaz. aşk metnini anlatmama gerek yok. bir adam ve iki kadın. birinden birini tercih edecek. sosyal baskıları, politik konumları ile bu aşk biraz siyasi aslında. bu kitap o dönemin bir haritasının edebi halidir.
kurgusu güzel, anlatımı akıcı ve göndermeleri bolca olan bu kitabı okuyun efenim... ayrıca; sayın (bkz: jane austen) denen kadının gezdiği yerlere gitmen ve bizi de gezintiye çıkarman çok hoş. üçüncü tekil şahıs ile başlayıp, birinci tekil şahıs ile bitirmesi ise; bakış açınızı azıcık kurcalayayım demek istemiştir. ortalarından sonra laps diye birinci anlatıcıya döner. bu da yazarın, postmodern kitabın babasını ben yazarım deme şeklidir.
(bkz: john fowles) romanı. bu herifi bilen bilir, kurgu ustasıdır. ingilizlerin (bkz: victorya) dönemi gibi bir buhran dönemi olmasa kitap çıkmayacaktı sanırım. her ülkeye dram lazım ki; kitapları güzel olsun. şaka şaka... ingilterede; victorya dönemi ülkenin en hızlı kalkındığı ve en şatafatlı dönemdir. her yükselmenin arkasında pis işlerin döndüğü ve politik ve sömürge anlamında da iyi işler yapıldı. yazar burada ironi yapıyor çünkü kitabın içinde sürekli (bkz: charles darwin) göndermeleri geçer. (bkz: jane austen) göndermeleri geçer. o dönemde yaşanan saçma sapan tezatlıklar nedeniyle mesela bir yandan kadın hakları savunulurken öte yandan kadınların katı bir kuralcılıkla özgürleşmemesi mecliste savunulur. deli gibi sanayileşme yaşanırken, salgın hastalıklarla kimse adam akıllı ilgilenmiyordu. hani meşhur iki şehrin hikayesinin girişi var ya hah charles işte bu dönemin saçmalıkları için bir girizgah yapmıştır o yüzden bu kitabı okuyacaksınız döneme biraz hakim olmalısınız yoksa sadece aşk hikayesi okuyup geçersiniz.
kitaba dönelim; kitap bir aşk üçlemesini anlatıyor. üç kişinin arasında dönen bu hikayenin amacı dediğim gibi üst metini aşk ile besleyip, alt metni giydirmek. o yüzden bu bir aşk romanı değil bu bir ağır eleştiri bombardımanıdır. o dönemde yaşanan şatafatlı sosyal hayata dair, hani o balo salonları var ya hepsi victorya döneminden kalmadır. işte bu yüzden john denen adam, ben bir hikaye yazayım ama bunu sadece azıcık, birazcık tarih bilgisi olanlar anlasın demek istemiştir. okurken mecburen google amcaya danıştım. teknik ve sosyal hayata dair az buçuk bilgim olsada çoğu eleştiri anlamak için biraz araştırmak gerekebilir. yoksa tadı çıkmaz. aşk metnini anlatmama gerek yok. bir adam ve iki kadın. birinden birini tercih edecek. sosyal baskıları, politik konumları ile bu aşk biraz siyasi aslında. bu kitap o dönemin bir haritasının edebi halidir.
kurgusu güzel, anlatımı akıcı ve göndermeleri bolca olan bu kitabı okuyun efenim... ayrıca; sayın (bkz: jane austen) denen kadının gezdiği yerlere gitmen ve bizi de gezintiye çıkarman çok hoş. üçüncü tekil şahıs ile başlayıp, birinci tekil şahıs ile bitirmesi ise; bakış açınızı azıcık kurcalayayım demek istemiştir. ortalarından sonra laps diye birinci anlatıcıya döner. bu da yazarın, postmodern kitabın babasını ben yazarım deme şeklidir.
devamını gör...
"fransız teğmen’in kadını" ile benzer başlıklar
teğmen
2