insanların birbirlerini incitmeye çalışması
başlık "arturo bandini" tarafından 31.03.2021 10:35 tarihinde açılmıştır.
1.
çevremizde sıkça gördüğümüz olay.
hepimiz farklı konularda farklı insanlardan baskı görmekteyiz. bu, 21.yy'ın bir gerçeği haline geldi. hayat artık çok hızlı ve herkes bu hıza yetişmek adına bireyselden kurumsala kadar olağanüstü bir çaba içinde. insanlar artık gündelik işlerinin dışında kendilerine yeni yetenekler kazandırarak, modern yaşamın enstrümanlarına daha fazla ulaşabilmek, daha rahat bir yaşama bir kapı açıp, aşağıda kümelenen kalabalıktan ayrılmak istiyor. hepsi bizde var ve yeni dünyanın reklam anlayışı ve bunun benliğe olan etkilerini göz önüne alırsak gayet kabul edilebilir.
lakin bu süreç, insanlarda çok ilginç bir tepkiyi ortaya çıkardı: baskı kurmak. farklı sebeplerle yaşamın gürültü patırtısından yorulan insanlar, en sevdikleri insanların bile üzerine gitmek için garip bir hevese sahipler. lafı, "sevgiydi, dostluktu, arkadaşlıktı" diyerek eğip bükmek istemiyorum; bildiğimiz kırıp dökmek istiyorlar. en kötü ihtimalle birkaç cümle konuşacaklarsa, mutlaka kişinin onuruna dokunacak bir söz çıkıyor ağızlardan. şimdi birkaç olay üzerinden örnekler vererek konuşalım.
söz gelimi bir olay yaşanıyor ve bu olayda a kişisi, bir eylemiyle ya da alışkanlığıyla b kişisini bir şekilde rahatsız ediyor. b kişisi, önce kendi anlayış şeklini değiştirmeye çalışmak gibi bir çabanın içine hiç girmiyor. bunu, tepkilerin hızlı verilişinden ve karşısındakini incitmeye yönelik söylemlerinden anlıyoruz. sonra a kişisi, bu konunun kendi alışkanlıklarından olduğunu, hatalı olduğunu bildiğini ama kolay değiştiremeyeceğini bilerek bir savunma atıyor ortaya. sonra bu lanet olası b kişisi, bir türlü bu durumu kavrayamıyor, bir şekilde güzel bir yaklaşım getirmek istemiyor. sanki karşısındaki, çayı içerken ses çıkardığı için beynine kazmayla vurmuş gibi adamın canına okumaya çalışıyor. bunun üzerine de a, ad hominem yapıyor ya da tartışmayı başka şekillerle farklı noktaya taşıyor çünkü adamın üzerine gidilmiş.
sonra, bir şekilde insanlara ihtiyaçları olduğunu anladıkları için ya da o insanı sevdiklerini hatırladıkları için sakinleşiyorlar ve kaldıkları yerden devam etmeye çalışıyorlar. bu, bir süre sonra birikerek gidiyor çünkü bir kere zedeleniyor insanlar. güvensizlik baş gösteriyor. kendi bazı özelliklerini değiştiremeyeceğini bir şekilde anlayan insan, bu sefer oklar kendisine yönelmeden karşısındakine karşı ofansif hareket ediyor ve bu şekilde yeni bir dengeleme mekanizması ortaya çıkıyor: üzerine gidilmesindense üzerine git.
bu olaylar farklı şekillerde çevrenizde yaşanıyor ya da bizzat siz a ya da b kişisisiniz. bu insanları baskılama hevesi, şahsi anskiyetelerin başkalarına bu şekilde yansıtılarak iyileştirilme çabası olabilir ama bununla kendimiz mücadele etmeliyiz. öyle insanlarla tanışıyorum ki adamlar gülerek birbirlerinin onurlarını zedeliyor. öyle kabullenmişler vaziyeti, zorlarına gittikleri yüzlerinden belli olmasına rağmen sanki yaşamın doğal bir olayıymış gibi kabullenmişler. buraya kadar okuyabilen olduysa, böyle olmayın. insanlara karşı baskı unsurları oluşturup, sıkıştırmayın. bir insanın bir konuda yaptığı hatayı, ancak sizi ciddi anlamda rahatsız ettiği, hiçbir şekilde olduramadığınız durumlarda yüzüne vurun. siz sakız çiğnemeyi sevmiyorsunuz diye sakız çiğneyen adama "şunu karı gibi çiğneyip durma" dememelisiniz. bu değildir bunun olayı, birçok farklı yolu, üslubu vardır ve söz gelimi adam o sakızı çiğnerken yüzünüze tükürüyorsa bu ortaya atılır. biraz analiz meselesi bu.
daha birçok mesele var aslında anlatacak ama zamanım yok ve entry uzuyor. anlayanlar anladılar beni. bu ülkede ciddi bir şekilde insanlara adabı öğretmek, sosyal ilişkilerin nasıl geliştiğini anlatmak lazım. herkes farklı sebeplerle mutsuz olabilir ama çoğumuz mutsuzken mutsuz etmeyi maharet sayıyoruz ve bu, tahammül edilemez bir seviyeye gelmiş durumda.
hepimiz farklı konularda farklı insanlardan baskı görmekteyiz. bu, 21.yy'ın bir gerçeği haline geldi. hayat artık çok hızlı ve herkes bu hıza yetişmek adına bireyselden kurumsala kadar olağanüstü bir çaba içinde. insanlar artık gündelik işlerinin dışında kendilerine yeni yetenekler kazandırarak, modern yaşamın enstrümanlarına daha fazla ulaşabilmek, daha rahat bir yaşama bir kapı açıp, aşağıda kümelenen kalabalıktan ayrılmak istiyor. hepsi bizde var ve yeni dünyanın reklam anlayışı ve bunun benliğe olan etkilerini göz önüne alırsak gayet kabul edilebilir.
lakin bu süreç, insanlarda çok ilginç bir tepkiyi ortaya çıkardı: baskı kurmak. farklı sebeplerle yaşamın gürültü patırtısından yorulan insanlar, en sevdikleri insanların bile üzerine gitmek için garip bir hevese sahipler. lafı, "sevgiydi, dostluktu, arkadaşlıktı" diyerek eğip bükmek istemiyorum; bildiğimiz kırıp dökmek istiyorlar. en kötü ihtimalle birkaç cümle konuşacaklarsa, mutlaka kişinin onuruna dokunacak bir söz çıkıyor ağızlardan. şimdi birkaç olay üzerinden örnekler vererek konuşalım.
söz gelimi bir olay yaşanıyor ve bu olayda a kişisi, bir eylemiyle ya da alışkanlığıyla b kişisini bir şekilde rahatsız ediyor. b kişisi, önce kendi anlayış şeklini değiştirmeye çalışmak gibi bir çabanın içine hiç girmiyor. bunu, tepkilerin hızlı verilişinden ve karşısındakini incitmeye yönelik söylemlerinden anlıyoruz. sonra a kişisi, bu konunun kendi alışkanlıklarından olduğunu, hatalı olduğunu bildiğini ama kolay değiştiremeyeceğini bilerek bir savunma atıyor ortaya. sonra bu lanet olası b kişisi, bir türlü bu durumu kavrayamıyor, bir şekilde güzel bir yaklaşım getirmek istemiyor. sanki karşısındaki, çayı içerken ses çıkardığı için beynine kazmayla vurmuş gibi adamın canına okumaya çalışıyor. bunun üzerine de a, ad hominem yapıyor ya da tartışmayı başka şekillerle farklı noktaya taşıyor çünkü adamın üzerine gidilmiş.
sonra, bir şekilde insanlara ihtiyaçları olduğunu anladıkları için ya da o insanı sevdiklerini hatırladıkları için sakinleşiyorlar ve kaldıkları yerden devam etmeye çalışıyorlar. bu, bir süre sonra birikerek gidiyor çünkü bir kere zedeleniyor insanlar. güvensizlik baş gösteriyor. kendi bazı özelliklerini değiştiremeyeceğini bir şekilde anlayan insan, bu sefer oklar kendisine yönelmeden karşısındakine karşı ofansif hareket ediyor ve bu şekilde yeni bir dengeleme mekanizması ortaya çıkıyor: üzerine gidilmesindense üzerine git.
bu olaylar farklı şekillerde çevrenizde yaşanıyor ya da bizzat siz a ya da b kişisisiniz. bu insanları baskılama hevesi, şahsi anskiyetelerin başkalarına bu şekilde yansıtılarak iyileştirilme çabası olabilir ama bununla kendimiz mücadele etmeliyiz. öyle insanlarla tanışıyorum ki adamlar gülerek birbirlerinin onurlarını zedeliyor. öyle kabullenmişler vaziyeti, zorlarına gittikleri yüzlerinden belli olmasına rağmen sanki yaşamın doğal bir olayıymış gibi kabullenmişler. buraya kadar okuyabilen olduysa, böyle olmayın. insanlara karşı baskı unsurları oluşturup, sıkıştırmayın. bir insanın bir konuda yaptığı hatayı, ancak sizi ciddi anlamda rahatsız ettiği, hiçbir şekilde olduramadığınız durumlarda yüzüne vurun. siz sakız çiğnemeyi sevmiyorsunuz diye sakız çiğneyen adama "şunu karı gibi çiğneyip durma" dememelisiniz. bu değildir bunun olayı, birçok farklı yolu, üslubu vardır ve söz gelimi adam o sakızı çiğnerken yüzünüze tükürüyorsa bu ortaya atılır. biraz analiz meselesi bu.
daha birçok mesele var aslında anlatacak ama zamanım yok ve entry uzuyor. anlayanlar anladılar beni. bu ülkede ciddi bir şekilde insanlara adabı öğretmek, sosyal ilişkilerin nasıl geliştiğini anlatmak lazım. herkes farklı sebeplerle mutsuz olabilir ama çoğumuz mutsuzken mutsuz etmeyi maharet sayıyoruz ve bu, tahammül edilemez bir seviyeye gelmiş durumda.
devamını gör...