taytay yazar profili

oldukça yerinde olan boykot. hakkında çevremi uyarmaktan helak oldum ama umutluyum, bir gün büyük fark yaratır. desteklenmesi gereken bir eylem.

olaylar başladığında ilk olarak trendyol, hepsiburada gibi sitelerden üyeliğimi sildim.

2 nisan günü hiçbir şey almamak dışında, uzun vadede de özellikle benim en çok para harcadığım kalem olan kozmetik alışverişini durdurdum.

mümkün olan durumlarda nakit kullanarak temel ihtiyaçları boykot listesi dışında kalan markalardan veya bizzat üreticiden almaya çalışmak gerekiyor. mükemmel olmak zorunda değil ama uzun vadeli olmak zorunda.

bu şekilde günlük ya da haftalık alım durdurulması da oldukça yapılabilir olduğundan destekliyorum.

hiç aklımdan çıkmayan ve yeniden aydınlığa kavuştuğumuzda mutlaka hatırlanmasını istediğim. bebeklerimize, çocuklarımıza, gençlerimize yapılan eziyetler unutulmamalı ve asla zaman aşımına uğramamalı. kökleri kurumadan bu ülkede nefes alamayız.

bu ve bu tarz açıklamalar gündem oldukça diyorum ki daha yeni eşelemeye başladık, ne pislikler çıktı, acaba derine indikçe nasıl bir cehennemle karşılaşacağız?!

charles cunningham boycott, 12 mart 1832’de ingiltere’nin norfolk bölgesindeki burgh st. peter köyünde doğmuş bir ingiliz toprak yöneticisidir. (dictionary of irish biography)

1880 yılında kötü geçen hasat nedeniyle charles boycott çiftçilere %10 kira indirimi teklif etti. ancak çiftçiler bu indirimin yetersiz olduğunu söyleyerek %25 indirim talep etti. bu talep reddedilince bazı çiftçiler protesto olarak kira ödememeye başladı ve 11 kiracı hiç kira ödemedi. (grunge)

charles parnell, irlanda toprak ligi’nin liderliğini devraldıktan sonra yaptığı bir konuşmada, adaletsiz tahliyelere karşı halkı şiddet yerine barışçıl bir direnişe çağırdı. tahliye edilen bir çiftçinin arazisini alan kişiye nasıl davranılması gerektiğini sorunca, kalabalıktan “öldürün” gibi tepkiler geldi. ancak parnell, daha etkili ve insanî bir yöntem önerdi: bu kişiyi toplumdan dışlamak. onu sokakta, dükkânda, pazarda ve hatta ibadethanede bile görmezden gelmek gerektiğini söyledi. bu sözleriyle, halkın eline şiddet içermeyen ama güçlü bir direniş aracı vermiş oldu. (brooksysociety)

sonuç olarak, boycott’un işçileri ve hizmetçileri işlerini bıraktı, yerel tüccarlar ona hizmet vermeyi reddetti ve komşuları onunla iletişimi kesti. bu toplumsal dışlama, boycott’un mahsullerini toplamasını engelledi ve ciddi mali kayıplara uğramasına neden oldu. durum, ingiliz basınında geniş yankı buldu ve boycott’un mahsullerini toplamak için diğer bölgelerden işçiler getirildi, ancak bu süreç büyük maliyetlere yol açtı.

bu olaylar sonucunda, “boykot” terimi, bir kişi veya kuruluşa karşı toplu olarak ticari veya sosyal ilişkileri kesme anlamında kullanılmaya başlandı ve birçok dile bu şekilde geçti. (britannica)

beni umutlandıran haber. ülkemiz böyle subayları hak ediyor. pırıl pırıl, yetenekli, çalışkan, donanımlı, güçlü… bu nedenle onu da arkadaşlarını da yine üniformalarıyla görebilmeyi hayal ediyorum.

ön not olarak benzer başlık açıldıysa bulamadım, sözlükte çok yeniyim, özür diliyorum.

konuşmanın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

oldukça net mesajların verildiği kapsamlı bir konuşma yaptı özgür özel. beni şaşırtıyor bir süredir. dik duruşundan çok memnunum kendi adıma. dikkat çeken bazı konu başlıkları şu şekildeydi:

güzel sanatçımız volkan konak’ın anılması

imamoğlu’na yapılan operasyonun zamanlaması ve yöntemi

gençlere yapılan kötü muamelenin detaylandırılması

uluslararası mesajlar

geçmişe sünger çekilmeyeceği ve hak yerini bulmadan, adalet sağlanmadan temiz bir sayfa açılmayacağı oldukça yerinde bir vurguydu. özellikle gençlerimize yapılan muamele kabul edilemez ve bu konunun üstünün örtülmeyeceğini sık sık vurgulamak gerekiyor. zaman aşımına uğramayacağını unutmasınlar.

bundan sonra da aynı çizgide devam etmelerini diliyorum. hem uluslararası hem de ulusal mesajların yerine ulaştığını umuyorum.

son anlarına kadar bizlere ilham olmayı başarabilmiş, duruşuyla da örnek olmuş ve hep güzel hatırlanacak sanatçıdır. mekanı cennet olsun, kalpten özlenecek.

ileride derslerde marka yönetimi nasıl yapılmamalı case study örneği olarak okutulacağını öngörmekteyim bu hamleleri okudukça.

kodak – dijital devrimi kaçırmak

nokia – akıllı telefon trenini kaçırmak

blockbuster – değişime direnmek

d&r - direnişe direnmek

espressolab - halkı komple kaçırmak

yalnızca bir miting değil, direnişin bir parçası, bir halkın özgürlük ve adalet talebini net bir şekilde ortaya koyacağı sembolik bir oylamadır aynı zamanda.

fiziken orada olamasam da aklım da yüreğim de orada. ayrıca yalnızca bugün değil, bu düzen değişene dek boykot yoluyla da direnmeye devam edeceğiz. birbirimize sahip çıkmaya, yardımcı olmaya da öyle. bölünmek yok, birlikte ve umudumuzla çok güçlüyüz.

ömür törpüsüdür, kronik hastalık azdırıcıdır, hayatınızın en kötü anıları listesinde ilk beşe oturandır. bu süreçte başıma gelmeyen kalmadı ve hala direniyorum. bence çok zeki, bilgili, çalışkan olan değil sabredebilenler tamamlıyorlar doktoralarını. bittiğinde türlü küfürler haykırarak o yokuştan koşarak inmeyi ve bir daha o üniversiteye adım atmamayı planlıyorum. o günleri görebilecek miyim acaba?

bir türlü kurtulamadığım toksik ilişki misali yapıştı üstüme. ders aşamasında eziyet gördüm, nasıl olsa bitecek diye bırakmadım. yeterlik öncesi danışmanımın tacizine uğradım, ben değil o gidecek diyerek bırakmadım. o süreç yüzünden depresyon tedavisi görmek zorunda kaldım, ortalamam 4.0, yazık olacak bu saatten sonra diye bırakamadım. tez önerim kabul edildi, bunca emeğe kıyamadım, yine bırakamadım. sürekli hasta hissediyorum, nefret ede ede tez yazıyorum, midem bulanıyor her aşamadan, hala bırakamıyorum. sanırım ya bu süreç beni öldürecek ya da bittiğinde ben yeniden doğacağım.

ilk zamanlarında profesyonel dünyaya yönelik bir sosyal medya platformuydu. sonradan instagram facebook arası, garip bir platforma dönüştü ve uzun süre hesabımı kapattım. kendi alanımla ilgili kişileri takip etmek istediğim için yeniden döndüm ama nasıl ki instagram’da çok mutlu (!) kişileri görüp kendi hayatınız hakkında umutsuzluğa kapılıyorsanız, burada da iş hayatınızla ilgili benzer hislere kapılıyorsunuz. kimse iş yerinde mobbinge uğramıyor, herkes üçer beşer başarı basamaklarını tırmanıyor, her gün kendini geliştiriyor da siz yerinizde sayıyormuşsunuz gibi bir duygu…

sebebinin benim gibi ekşi yazarlarının olduğunu tahmin ettiğim durum. itü sözlük ve ekşi sözlük ardından burada da yazar olabilmeyi umuyorum.

sözlük yazarlığıma başladığım ilk platformdu. buluşmalarda çok güzel arkadaşlıklar edinmiş, üniversite hayatım boyunca keyifle yazmış ve takip etmiştim. sonra iyi olan çoğu şey gibi o da değişti, bozuldu, tarihe karıştı. yazdığım her şey de çöp oldu. özlenenlerdendir.

benim için dünyada en değerli şeyler emek ve zamandır. bunların boşa gittiğini görmekse bu sorunun benim dünyamdaki yanıtıdır.

bir manipülasyon yöntemidir ve genel olarak “peki ya şu?” şeklinde dilimize çevirilebilir. amaç konuyu, gündemi, odağı saptırmaktır. geçmişteki sessizlikle susturma da denilebilir.

tutarlılık iyidir ancak vicdanını dinlemek ve hazır hissettiğinde geçmiş tercihlerinden bağımsız olarak harekete geçebilmek daha iyidir.

dikkat dağıtma girişimlerini fark etmek ve mevcut duruma odaklanılmasını sağlamak gerekir. geçmişteki sessizlik bugünkü susmayı meşrulaştırmaz. herkesin her an her olaya tepki gösterebilmesi zorunluluk değildir, bu tepki gösterme hakkını elinden almaz. bir şeyi savunmak demek diğeri için sustuğun anlamına da gelmez.

ancak bu noktada sessiz kaldığı için eleştirilen kişilere de bu yapılmıyor mu sorusu akıllara gelebilir. malum özellikle bazı ünlüler ve influencerlar haklı olarak tepki aldılar. onlara yapılan manipülasyon değildir. kısaca açıklamaya çalışayım.

whataboutism genelde birini susturmak, haklıyken haksız duruma düşürmek için yapılırken, bu kişilere sadece sorumluluk çağrısı yapılmaktadır. konuyu değiştirmek değil konuyla yüzleştirmek, gündemi dağıtmak değil aksine gündemi paylaşmak istenmektedir. bazı hamleler de zamanında yapılırsa anlamlıdır.

imamoğlu’nun seçim sloganının mimarı, bizlere de umut olmuş pırıl pırıl bir gençtir. (bkz: her şey çok güzel olacak)

aynı zamanda ne yazık ki tutuklanan gencecik insanlardan yalnızca biridir. onu da bu gençleri de şu an onlara yaşatılan travmaları da sürekli gündemde tutmak bizlerin borcudur.

bana göre genel anlamıyla canlılara, topluma, veya bir gruba karşı fiziksel, psikolojik, ekonomik ve/veya sembolik yollarla zarar vermektir. örneğin hak ihlali ve ayrımcılık oldukça yıkıcı sonuçlar doğuran bir şiddet türüdür.

halkın haber alma özgürlüğünü doğrudan hedef alan bir müdahaledir. ifade özgürlüğü sadece bir kesimin kabul ettiği fikirler için geçerli değildir. ancak kuşkusuz bu hamle, toplumun tepkisinin -bazıları tarafından aksi iddia edilse de- dikkat çektiğinin ispatı niteliğindedir.