1.
herkesin para konuşması
maalesef günden güne hayatımızın merkezine oturdu bu parasızlık problemi. şimdilerde liselilere baktığımda çoğu zaman iki cümlelerinden birinin ''ama ona para yok ki '' olduğunu farkediyorum. bu durum tabiki keyfimi kaçırıp, ister istemez bu duyduklarım beni kendi 15-16 yaşlarımı hatırlamaya itiyor.
(hiçbir zaman durumu çok iyi bir çocuk olmasam da) biz o zamanlar, okuldan çıktığımızda genelde planlarımızı pahalılık yerine lokasyona göre yapardık. hayatın ilk isyan etme dönemine denk gelen bu yaşlarda, en azından cepte akrebin olmadığını bilmek bize eğlenebilmek ve sınırları zorlamak için fırsatları önümüze sunardı. şimdi düşündüğümde kendimi niye bu kadar zorlamışım dediğim yemek yeme iddiaları, defalarca el oynanan bowlingler, parklarda kurulan o her şeyin olduğu dost meclisi sofraları ve aileden gizli saklı yapılan onlarca deneyim hayatımda gülümseyerek hatırladığım anılar olarak hafızamda en güzel yerleri almış durumda.
lakin günümüzde, koronavirüs dönemi sonrası hayat artık bana o eski günlerdeki tadını vermemeye başladı. günden güne insanlar daha materyalist ve gözü açık hale büründü. bunun doğal sonucu olarak da insanların birbirine toleransı azaldı ve o eski samimi ortamlar maalesef yok olma raddesine geldi.
kısacası yazımı şu cümlelerle özetlemek fena olmasa gerekecek ki: o yaşlardayken biz ergenler '' o yere nasıl gidebiliriz ki ?'' diye konuşurduk, günümüz ise maalesef '' iyi de oraya gitmek bize kaç liraya patlar?'' durumuna dönmüş durumda. bunun sonucunda aslında hayatta çok güzel bir anı olarak hafızalara kazınacak onlarca gezi, hiç başlamadan, daha para engelini geçemeden, planlama aşamasına bile gelemeden yok olup gidiyor. maalesef bu vaziyet, o kanın kaynadığı değerli yıllar için çok ama çok acı bir durum...
dipnot: siz yine de iyimser kalmaya devam edin. bahaneler mutluluk getirmiyor, dışarı çıkın ve o geri gelmeyecek anların keyfini çıkarın. unutmayın ki zor zamanlar güçlü insanlar yaratır :)
(hiçbir zaman durumu çok iyi bir çocuk olmasam da) biz o zamanlar, okuldan çıktığımızda genelde planlarımızı pahalılık yerine lokasyona göre yapardık. hayatın ilk isyan etme dönemine denk gelen bu yaşlarda, en azından cepte akrebin olmadığını bilmek bize eğlenebilmek ve sınırları zorlamak için fırsatları önümüze sunardı. şimdi düşündüğümde kendimi niye bu kadar zorlamışım dediğim yemek yeme iddiaları, defalarca el oynanan bowlingler, parklarda kurulan o her şeyin olduğu dost meclisi sofraları ve aileden gizli saklı yapılan onlarca deneyim hayatımda gülümseyerek hatırladığım anılar olarak hafızamda en güzel yerleri almış durumda.
lakin günümüzde, koronavirüs dönemi sonrası hayat artık bana o eski günlerdeki tadını vermemeye başladı. günden güne insanlar daha materyalist ve gözü açık hale büründü. bunun doğal sonucu olarak da insanların birbirine toleransı azaldı ve o eski samimi ortamlar maalesef yok olma raddesine geldi.
kısacası yazımı şu cümlelerle özetlemek fena olmasa gerekecek ki: o yaşlardayken biz ergenler '' o yere nasıl gidebiliriz ki ?'' diye konuşurduk, günümüz ise maalesef '' iyi de oraya gitmek bize kaç liraya patlar?'' durumuna dönmüş durumda. bunun sonucunda aslında hayatta çok güzel bir anı olarak hafızalara kazınacak onlarca gezi, hiç başlamadan, daha para engelini geçemeden, planlama aşamasına bile gelemeden yok olup gidiyor. maalesef bu vaziyet, o kanın kaynadığı değerli yıllar için çok ama çok acı bir durum...
dipnot: siz yine de iyimser kalmaya devam edin. bahaneler mutluluk getirmiyor, dışarı çıkın ve o geri gelmeyecek anların keyfini çıkarın. unutmayın ki zor zamanlar güçlü insanlar yaratır :)
devamını gör...