wing yazar profili

wing kapak fotoğrafı
wing profil fotoğrafı
rozet
karma: 245 tanım: 29 başlık: 7 takipçi: 2

son tanımları


toki soygununa tepki veren yörük kadını

ellerinden öpülesi, doğayla, ormanla iç içe yaşayıp tabiatın parçası olmuş yörük kadınıdır. atamızın övdüğü türk kadınıdır. üstünde hiç bir baskı aracı olabilecek bir giysi de yoktur. ne giymişse erkeklerin ölçü alamadığı, din adı altında burunlarını sokamadığı geleneksel giysisidir.

15 temmuz'u 16 temmuz'a bağlayan gece bir anda ortaya çıkan ilahi mesajlı döviz ve pankartlardan sonra yangınların ertesi, tokicik hemen bir proje ortaya koydu. hadi hızlısınız diyelim; insan acının üstüne rant peşinde koşar mı? devleti temsil ediyorsunuz, insanları borca sokmadan yaralarını saramaz mısınız? insan insana borç dayatır mı?
devamını gör...

bir kadının zeki olduğunun en önemli göstergesi

sizin zekanızı görüyor ve gördüğü anda bunu övebiliyorsa zekidir. ve aynı zamanda kendisiyle barışık bir zeki kadındır. kadının da hayatla barışık olanı güzeldir ya. ne yaşadıysa yaşasın hep bir mutluluk sebebi yüzünü güldürür ya, işte stresten kurtulabildiği ölçüde taşıdığı pozitif ruh hali ona çok çok yakışır.
devamını gör...

90'lar ve z kuşağı

90'larda sosyal medya ve herkeste kişisel telefon olmadığından en büyük ekran eğlencesi televizyondu. tüm izleyişler aile ya da arkadaşlarla bir sosyallik içinde gerçekleşirdi. havalar güzelse zaten oyun alanları da bizi beklediğinden evde çok durmazdık. muhabbet ve goygoy ile sportif faaliyet içinde bolca oksijen alırdık. ekran karşısındaki hareketsizlikle dışarının devinimi hep bir denge içindeydi.

z kuşağı da genel olarak apartmanlarda ikamet ediyor. bizim zamanımıza göre boş arsalar hayli azaldığından bir mahalle kültürünün kolayca parçası olamıyorlar. ama ekran karşısında bir dünya ile iletişim halindeler. sorgulamayı daha cesur yapıyorlar. sanal dünyadan öğrendikleri onlara ayrı bir cesaret aşılıyor. daha iyi bir türkiye'de yaşamayı hak ediyorlar.
devamını gör...

çingene yüreğim

90'lar denilince akla bir sonbahar yaprağı gibi düşen, ilk ona girecekken kendini kalitesiyle apayrı bir yerde bulan, klibiyle de bir çok yaralı gönlün bir akşamına konuk eden bir nezih ünen klasiği. 1997 yazında çıkan karnaval albümünde yer alan bu hareketli ama gayet hisli yapıt, ogae uluslararası şarkı yarışması'nda da ikinci olmuştu. klibinde sevdalar peşinde tükenmiş ömürlerle masumiyetin simgesi tatlı mı tatlı bir kız çocuğunun varlığı, ölümlere koşarken doğumlarla da bir umuda sarılan insanın ve büyük acılar yaşamış balkan coğrafyasının savaşıyla barışının hikayesi olarak okunuyor. bir ozan anlatısına yakışırcasına kulaktan ruhumuza doluyor.

çingene yüreğim
devamını gör...

superman

kripton gezegeninden dünyamıza gönderilen bir nevi iyi niyet elçisi; dc comics'in bünyesinde yer alan en popüler süper kahramanların başında gelir. 1933 yılında jerry siegel ve joe shuster tarafından yaratılmış, çeşitli değişikliklerle 1938'de nihai kimliğini kazanarak dc comics'te ilk sayısı yayınlanmıştır. o gün kararlaştırılan mavi-beyaz taytlı kostümü aynen korunmuştur. uçabilen en sempatik kahramandır.
devamını gör...

dört başı mamur

arzu ve istekleri tamamen karşılayan, tam olan. kusurdan, noksanlıktan arınmış, mükemmele ulaşmış anlamını taşır.
devamını gör...

sanatın içine siyaseti karıştırmak

siyaseti düzgün yapmak omurga gerektirir. pek kimseyi siyaset sahnesinde erdemli göremeyiz bu yüzden.

sanatçı sanatını toplumdan bağımsız düşünemez. söz yoksa bile ne yapıyorsa toplumdan yansıyan duygularla sanatını icra ediyordur. ama bu sanat haksızca nemalanma, hükümet sanatçısı gururunu yaşama olayı değildir. bu, tabandan tavana doğru toplumun eşitlik ve adaletle ayağa kalkmasına katkıda bulunmaktır. sömürülmeye karşı bilinci yükseltmektir. devletin değil de hükümetlerin sanatçısı olmak bu sebeple her toplumda mide bulantısı yaratır.

sanatın içinde siyaset doğal olarak vardır ve istemeseniz de her sanat yapıtına yansır. sanatçının onu nerden aldığına göre bunun omurgası değişir.
devamını gör...

sokakta dayak yiyen kadına yardım etmek

öncelikle karşınızda ne tür bir atmosfer olduğunu bilmeden görürüsünüz olanları.. gerçekten yardıma ihtiyacı olan bir kadın vardır ve sonuç ne olursa olsun şövalye ruhunuzla olaya müdahil olursunuz. burda anahtar mevzu kadınla erkek birbirini tanıyor mu? önce onu anlamak lazım. tabi düşünürken uzaktan değil onlara doğru dostça yaklaşmak lazım. uzakta kalırsak ciddi bir eyleme yetişemeyiz. olayı anlayana kadar yakınlarında durup işe fazla karışmadan varlığımızı belli etmeliyiz. varsa yakınlardaki başka insanları davet etmeliyiz. ama her şartta biz erkekler araya girmeye bayılırız. iki sevgili olabilirler ve araya girip adama da biraz yüklendiyseniz suçlu çıkma ihtimaliniz yüzde kaçtır acaba? o kadın tarafından suçlanmak bu tür olayların en belirgin klişesidir.

en iyisi her ihtimali düşünerek bir ingiliz soğukkanlılığı ile akıl baştan uçmadan sakince bir yanımızla mevzuyu algılayıp diğer taraftan müdahale etmek en doğrusu gibi geliyor. tabi bunlar kavga gürültü olursa göze alınması gerekenler. ortada dayak varsa mecburen önce araya girmek lazım, gerekirse dayağa maruz kalmış kadını adamdan uzaklaştırmak gerekebilir. kavgada kendinize güveniyorsanız daha kolay bulaşabilirsiniz. ama hırgür ile işiniz yoksa biraz mesafeli durup herkesin duyabileceği bir tonda ayıplayıcı sözler söylemeniz gerekir. şiddete uğrayan kadın imgesi o kadar kanıksanmış ki toplumda, bunu aşmak için herkes kendi gücü ve cesareti ölçüsünde bir şeyler yapabilir.
devamını gör...

john williams

john towner williams, 8 şubat 1932'de newyork'ta doğmuş abd'li klasik besteci. dünya çapında film müziği bestecisi olarak tanınsa da hem skorları hem de filmler dışındaki marş formunda eserleriyle klasik bir besteci olarak kabul ediliyor.

george lucas ve steven spielberg ile yol arkadaşlıkları kendisini ve onları başarıdan başarıya koşturmuş diyebiliriz.

john williams 5 oscarlı bir besteci. 1971 damdaki kemancı'nın uyarlama müzikleri, 1975 jaws, 1977 star wars, 1982 e.t. ve son olarak 1993'te schindler's list ile oscar ödüllerine layık görüldü. toplamda 50 oscar adaylığı bulunuyor. akademinin sevdiği bir isim olduğu da buradan anlaşılıyor.

88 yaşında olmasına rağmen bulunduğu yaşa kadar eserler verdi. ömrü devam ettikçe de vermeye devam eder diye düşünüyorum. en son viyana filarmoni ile verdiği konserde orkestranın üst düzey performansı john williams'a coşkulu anlar ve haklı bir gurur yaşatmıştı. o konserden bir klasik marş ile entriyi sonlandıralım.

imperial march
devamını gör...

800 tanım giren 100 yazara kitap hediye edilmesi

ucunda kitap olsa da hem yazarlar hem de sözlük açısından hızlı gitmenin ve çabuk büyümenin bir anlamı olmayacağı kanısını taşıyorum. bu aynen şuna benzer; (geçmişte mimarlar odası, trafikle ilgili bu yorumu yapmıştı) bir şehri otomobil ile ana arterler üzerinde ışıklarda da durarak 10 saatte dolaşıyorsak; o şehrin belli kavşaklarına alt ve üst geçitler inşa edildikten sonra o yollardan durmadan geçmeye başlayınca bu süre 8 saate düştü diyelim. iki saat kazandık belki ama aracın da hızı arttı ve şehir araba kullanırken yollarından hızlıca geçtiğimiz bir yer haline geldi. yani birazcık şehri ve dolayısıyla yaşamı kaçırıyor gibiyiz.

belki sözlük, ekonomik açıdan büyümeye ihtiyaç duyuyorsa elbette ona söylecek bir sözüm yok. biz yazarlarsa işin keyif kısmını kaçırmayalım yeter. şehri hissedelim.
devamını gör...

kuruyemiş

ara öğünlerde herhangi soğuk, alkollü ya da sıcak içeceklere eşlik eden fıstık, fındık, badem, kaju, ceviz, leblebi gibi nispeten sağlıklı atıştırmalıkların tamamına verilen isimdir. karışık olanı makbuldür, aynı zamanda satıldığı yerlere de isimlerini vermişlerdir. kuruyemiş dükkanları her şehir merkezinde bulunan ve insanlar tarafından oldukça rağbet gören satış yerleridir. kuruyemiş, özellikle ülkemizde çay sofralarının vazgeçilmez ikramıdır.
devamını gör...

pul

mektupların postalanması sırasında zarf üstüne yapıştırılması zorunlu minik kare çıkartmalara verilen isimdir. posta ücreti olarak pul satın alınıp zarfa yapıştırıldıktan sonra posta memuruna teslim edilirdi. dijital dünyadan önce yer yüzündeki her yerleşim yerine özgü pullar üretildiği için başlıca koleksiyon aracı da olmuştu. pul defterleri bir dönem flört için en etkili araçtı.
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının nicklerinin hikayesi

özgürlüğü, gökyüzü ve kuşlarla anlatırlar. uçmak için bir kuş da olsan; bir uçak içinde de bulunsan onlar kanatsız uçamazlar. kanat hayallere, hürriyete, erdeme, şahsiyete açılan kapıdır. atmosferden sonraki uçsuz bucaksız boşluğa ulaşmak için de gereklidir. wing'i ise west wing, dark wing gibi ikili nickler ile düşünürdüm ama kafa sözlüğe kayıt olduğum o gece sadece wing; tüm sadeliğiyle süper kahramanlara, uçan cisimlere, canlılara ve yıldızlara ulaşma metaforuna uygun düştü kafamda. wing dört harfli, onun hayalleriyse dört başı mamur.
devamını gör...

normal sözlük online listesi

baktığımda kendimi ilk sıranın sonunda görüyorum. benden sonra birkaç yazar geçince a harfinde yeni bir liste aşağı doğru uzuyor. bu yerleşme online olmakla mı ıigili yoksa yazar olma sırası mı bunu belirliyor?

her halükarda sözlüğe canlılık ve sıcaklık katan bir liste. yazarlara sosyalleşme cesaretini aşılıyor.
devamını gör...

evli birinin eşinden başka birine aşık olması

bir an birisi aklınızdan geçer ama onun imgesi hayatınızı kaplamaya başlarsa beraber olduğunuz insanın özlük hakkına ve eş alanına girmiş olduğunuzu unutmayın. dışardaki insana duyduğunuz duygu güçlü ve karşılıklıysa bunu en başta eşinizle paylaşın. onu aldatmak ve kandırmak daha da kötüdür. itirafınızla onu üzersiniz ama işin doğrusu, onun da kendi hayat yolunu belirlemesine onay vermiş olursunuz. evlilik bir bağlanma halidir ama bu prangayla olmaz. özgür olmak isteyen serbest bırakmalı.
devamını gör...

zülfü livaneli

bir türk aydını. yazar, müzisyen, siyasetçi tanımları, yaptığı işlerin üç ana başlığı dersek yanlış olmaz zannımca. 1993 yazında nerden duyduysam yeni çıkan 'saat 4...yoksun' albümünü almıştım. sesini ve müzikte dile getirdiklerini ilk o albümle keşfetmiştim. uzun yıllar boyunca vatan gazetesinde yazılarını okudum. albümlerini ve kitaplarını aldım. 1994 yerel seçimlerinde istanbul'da shp'nin belediye başkan adayı olurken sol partiler karşısına bir halt edeceklermiş gibi dünyanın belki de en onursuz duruşunu sergileyerek her biri birer aday çıkarıp zülfü livaneli'nin oylarını kuşa çevirmişti. oyları bölerek toplamda kendilerinden çok daha geride olan refah partisi'nin adayı rte'nin siyaset sahnesine çıkışını sağladılar. özellikle uzan medyasının ipe sapa gelmez iftiraları, yıldırma politikaları ile o dönem livaneli'yi karalamaya çalıştılar. elleriyle yaptıklarının sonucu olarak; türkiye'nin 30 yıllık kaderi sağ ve solun ortak ahmaklıkları neticesinde belirlenmiş oldu. acaba 1994 istanbul büyükşehir seçimlerinde zülfü livaneli seçilmiş olsaydı türkiye'nin yazgısı bugün daha farklı olur muydu? bence yüzde yüz olurdu.

kendisi hakiki bir sanatçı olarak siyasetle doğmamıştı; kaybedince de sadece türkiye adına üzüldü ama sonuçta makam ve mevki peşinde değildi ve sevdiği işlere, uğraşlara geri döndü ve birbirinden güzel şarkılar ve kitaplar yazdı. müziklerini ve sohbetlerini dinlemekten; yazılarını okumaktan her devirde büyük haz duydum. türkiye'nin yaşayan en değerli sanatçılarından biridir. umarım bu aydın aklından ve sanatçı vicdanından türkiye hakkıyla yararlanabilsin.
devamını gör...

tuhaf takıntılar

cezveye kahve ve suyu koyduktan sonra kahve koyduğum kaşıkla cezvenin içindekileri karıştırırım. işlem bittikten sonra o kaşık genelde tepsi üstünde diğer fincanlar adına da cezveye su koyma işi için seçilmiş amiral fincana konur. ben de öyle yapmakla beraber önce o kaşığı suya tutar kahve tortusunu akıtırım. sonrasında temiz bir tatlı kaşığı ile ağır ağır pişen kahvenin oluşunu izlerim.
devamını gör...

şaka maka normal sözlük’ün keyifli olması

5. günde fena sardı. sırlı ayna gibi net bir gece görüşü üstünde uzay karanlığı dışındaki her detayın turuncu oluşu, muazzam bir canlılık katıyor sözlüğe. kafacı yapmanın bug'ını bulmuşlar anlaşılan.
devamını gör...

takipçisi olmayan yazar

benim de takipçim şu an için yok ama bu iş zamanla olur. bu süreyi de çaylaklık gibi görmeli. peki bu sırada ne yapmalı? aktif olup, biraz da oyları esirgememek lazım. adım atmak biraz naiflikle anlamlı olur.
devamını gör...

adam

sibel alaş'ın büyülü bir yorumla icra ettiği mustafa sandal mutfağından 90'lara armağan edilmiş harikulade bir aşk şarkısı.

adam
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim