ay aydınlık gece kara
gözlerimin ardında karanlık ölesiye
canlı ve cansız ne varsa sımsıkı
bu saat daha yakın daha el ele
şimdi yalnızlığımdan utanıyorum
durdum bekliyorum, gelme
bunu ta başından biliyordun
bir gün buralarda sonuncu kalışım olacaktı
ellerinin bir anlık şeklini tutacağım
bozkırdan günün son treni geçecek
ben her şeye ardından bakacağım
bunu ta başından biliyorum
durdum bekliyorum, gelme
artık ne sen konuşmalısın ne başkası
yaşamak adına geçtik bütün değerleri
beyazın en orta yerinde duydu yürek
bu rüzgar tutmaz insanı uzun boylu
bu rüzgar serseri
şimdi kavramların ve cümle rüzgarların dışında
durdum bekliyorum, gelme.
üçüncü şahsın şiiri
gözlerin gözlerime değince
felaketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem
öldüreceğimden korkardım
felaketim olurdu ağlardım
ne vakit maçka\'dan geçsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgar aklımı alırdı
sessizce bir cigara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin bakardın
üşürdüm içim ürperirdi
felaketim olurdu ağlardım
akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felaketim olurdu ağlardım
yalnızlık alıp karşına kendini,
öteki kendinlerle konuşmaktır.
bakışmaktır, öteki kendinlerle;
dövüşmektir.
kimi zaman da, öldürmektir
içlerinden sana en çok benzeyeni,
benzemiyor diye.
tepki verememenin yanında hissettiğin acının hafif olduğunu düşünmek... geçen aylarda elimi yaktım ve nedense acı hissetmedim. ağlayamıyorum, konuşmak istemiyorum duygular yok gibi bir şey. insan alıp başını kaçmak,gitmek istiyor. çünkü biliyor ki durursa duygusuz değil katil olacak herkesin gözünde
bu şarkıyı ilk bir filmde duymuştum ve daha on iki yaşındaki tamirci çırağı mahalleye yeni gelen kendinden yaşça oldukça büyük kıza karşı birşeyler hissettiğinde çalıyordu. açıp dinleyince pek sevemedim belki uzun bir süreden sonra dinlediğim içindir bilmiyorum ama o zaman, o sahneyle oldukça güzel gelmişti. film de sanırım "bana masal anlatma"
bir eser ortaya koymak yetenek işidir. dahilik; tembellikle ortaya çıkan bir olgudur biraz da kalıtımsal yani ebeveynlerimizin zekasına -çoğunlukla annenin zekiliğine- göre değişiklik gösterebilir. çok çabalayan herkes bir icraat ortaya koyabilir dehâyla pek ilgisi yoktur ama dehayı ortaya çıkarmanın en iyi yolu ne, derseniz söyleyemem net tanımını.
arkadaşlar birçok yerde ve denemelerde rastladım ve yazım yanlışları, eklerin -özellikle "de" ve "ki"lerin ayrı yazılması gereken cümlelerde birleşik yazılmaları okuduğum en güzel makale, deneme veya herhangi bir leyse bile bir raddeden sonra yazı ne kadar özgün ve yaratıcı olursa olsun zevk alamıyorum okuduğumdan. çok sinirime gidiyor ama anlamıyorlar, anlatıyorsun anlamıyorlar, tekrarlıyorsun anlamıyorlar. ne demek istediğimi biliyorsunuzdur umarım...
attığım mesajları ciddiyr almadın di' mim
hayvan gibi içmişim yine tutamadım kendimi
yoktu hiçbir beklentim
olsaydı bile, ne farkeder?
şarkı mısrasıyla hayatıma girmişti. o günü çok iyi hatıtlıyorum oysaki çok sıradan ve belki biraz da sıkıcı bir gündü benim için. ama şarkıyı baştan sona dinleyince uyuşturucu sigara gibi bağımlılık yaptı bırakamadım.
gittim saydım ve bir gün okurum diye aldığım ama asla okumadığım kitap az var ve bunlardan birkaçı da kamelyalı kadın, şehir ölüsü ve savaş ve barış. okuduklarımın hepsi ya cinayet ya da psikolojik romanlar. benden de bir seri katil olur herhalde :) bütün yöntemleri, teknikleri ve az çok polisin çalışma tekniklerine hakimim. işin şakası bir yana bu kitapları ilk iki sayfadan sonra bırakmak beni üzse de devam edemiyorum bir türlü.
allah kümseye yalnız bir ömür vermesin. yanınızda birçok kişi duruyor gibi görünse de çay - sohbet edebilecek dostlarınızın olması, bazen en saçma şeylerde bile gülüşüp şakalaşmaları özellikle saygı çerçevesi içinde bir parkta çimlerin üzerinde oturulup kola-çekirdek-cips üçlüsü bana göre kurulan rakı masalarına da yalnız başına içiken alkole de bedeldir.
sıkıcı diyenlere saygım sonsuz. çoğu kişi -ben de dahil- birçok bölümünde kendimi buldum. ki yazarı bir erkekken yazdığı cümlelerde beni yazıya çekmesi kadın-erkek ortak duygu ve düşüncelerin olabileceğini gösterdi ve hissettirdi bana. bazı başlıklarda tuh bulamamışken bazılarında düşündüm "acaba ben de mi böyle hissederdim" diye.
bütün avrupa devletleri, batı'nın yaramaz çocuğu yunanistan'un tarafını tutar ve gerekçe olarak da "bir nato ülkesine yapılan saldırı bütün nato devletleri'ne yapılmış sayılır." altbaşlığına sığınıtlar. kaldı ki sığınmalarına bile gerek kalmazlar, safları kesinlikle yunanistan olur -din, devlet ve geçmiş bakımından düşünürsek-. adamlar zaten islamafobiyken danmıyorum türkiye'nin yanında yer alsınlar
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.