ben ülkenin en iyi, en ünlü, en harikulade kitabı olan reşat nuri’nin çalıkuşu kitabıyım. benim sayemde bir sürü öğretmen idealist bir öğretmen oldu. bu ülke şu an ayaktaysa en önemli sebebi benim bence. ancak dangalak sahibim ahmet kıymetimi bilmiyor. altın çantalarda taşınacağım yere, ne bileyim evin en nadide köşesine koyacağı yerde beni, har vurup harman savuruyor. hatta biliyor musunuz okurken benim sayfalarımı büküyor. insan bi kitap ayracı alır be.
(sahne ahmet’e geçer)
ben ahmet, edebiyat öğretmeniyim edebiyat öğretmeni olmamdaki asıl etken canım kitabım reşat nuri’nin çalıkuşu kitabı, bugün idealist bir öğretmensem bu kitaptaki feride karakteri sayesindedir. kitabım ilkokul 8. sınıftan beri bende, maalesef biraz hoyratça kullandım kitabı, cahillik işte, eskidi, buna o kadar fazla dertleniyorum ki.
(sahne tekrar kitapta)
işte bu dangalak ahmet efendi, tüm ülke sel uyarısıyla çalkalanırken, fırtına, dolu uyarısı verirken meteoroloji, sakın dışarı çıkmayın derken tüm memur camiası, eline beni aldı üniversite kütüphanesine gitti ders çalışmaya. hadi gittin ben ne alaka, 50 kere okudun zaten arkadaş beni.
(sahne ahmet’e geçer)
bir haftasonu tekrar başmak istedim benim emektara, marmara üniversitesi’nin göztepe kampüsüne yürümeye karar verdim, sessiz bir kütüphane, beni de içeri alıyorlar. ama o gün fırtına, sel uyarısı veriyormuş tüm haber kanalları, ben haberleri takip etmem, nereden bilebilirdim ki?
(sahne kitapta)
ışte benim salak ahmet efendi aldı beni moda’dan göztepe’ye yürüyecek.
ikisinin arası nereden baksan 10 kilometre falan, bin otobüse git işte, adamda beyin yok ki. cimri dangalak. bu yürürken bir fırtına başladı bir dolu başladı, ben zaten o zaman anladım son günlerim olduğunu.
(ahmet’te)
ben yürümeyi severim, benim için bir hobi bu, o gün de her zamanki yürümeye, yürüyerek gitmeye karar verdim. hava kapalıydı ama önemsemedim, ne salakmışım, bir fırtına başladı, bir dolu başladı, nereye kaçacağımı şaşırdım, ben önemli değildim o an, ah kitabım, ah emektar, kendimi nasıl affedeceğim ki?
(kitaptayız)
fırtına ve yağmur başlayınca ben bildiğim bütün duaları ediyorum ama önce önlem sonra tevekkül değil midir azizim? benim sahibin elinden kayıp yağmur suyuna kapıldım, benimki bağırıp çağırıyor, ağlama numaraları yapıyor, rolcü pezevenk. benim orada gözüm bi karardı, sonrasını hatırlamıyorum, gözümü açtığımda cennetteydim.
(ahmet)
fırtına başlayınca hemen kitaba sarıldım ama nafile, kitabım sulara kapıldı, arkasından koştum ama olmadı, annem öldüğünden beridir böyle bir acı yaşamamıştım, ağladım, zırladım ama ne işe yaradı ki, kitabımı kurtaramadım. günlerce evden çıkmadım, psikiyatriye gittiğimde doktor intihar riskinden dolayı yatış verdi. gözümü açtığımda erenköy ruh ve sinir’de yatışım başlamıştı.
(kitaptayız)
sahibime kızgın olsam da cennette rahatım, yediğim önümde yemediğim arkamda. sahibimi yine de affediyorum, dünya hayatından kurtuldum, belki de iyi oldu, son cümlemi feride için sarfediyorum:
“kamran allah belanı versin”
(ahmetteyiz)
kitabımı kaybettiğim için çok üzülüyorum ama erenköy ruh ve sinir bana iyi geldi. insan her acıya alışıyor. buradan çıkmama da çok az kaldı. hayat devam ediyor. son cümlemi canım feride’m için sarfediyorum:
“kamran allah belanı versin”
devamını gör...