13 şubat 2024 erzincan maden faciası

erzincan'da bir altın madeninde çökme meydana gelmiş ve çok sayıda çalışanın göçük içinde olduğu bildirilmiş. kayıp var mı henüz bilinmiyor sanırım.

kaynak: buradan

geçen sene havuz sızıntı yapmıştı, çok fazla radyasyonun toprak ve havaya sızdığı yazıldı ,sonra olay kapatıldı.

şu an canlı yayında vidoyu izliyorum muazzam bir toprak kayması var.
koca bir dağ erimiş ,akmış..bu arada servis yolu bile yok olmuş.
vali telefonda hala caz yapıyor.,400 personelle olay yerinde içişler:, yazık..


işçi sınıfının başı sağ olsun.

9 işçinin kayıp olduğu kaza. umarım bir an önce kurtarılırlar.

üzücü.
yine evlere ocaklara ateş düşmüştür.
umarım müfettişler kılı kırk yarar ve sorumlu olanlara ağır cezalar uygulanır.

2 yıl evvel ümit özdağ kamuoyu oluşturup madeni kapattırmıştı bugünün yaşanmaması için. sonrasında tekrar açıldı ve sonuç ortada. allah hepinizin binbir türlü belasını versin. yaktınız çaldınız sattınız böldünüz zehirlediniz güzelim ülkemi. soyunuzdan sopunuzdan çıksın.

ister kızın, ister ne halt ederseniz edin
oy verdiğiniz adamlar sizi ölüme götürüyor
sizi kıçını sileceği bir tuvalet kağıdı gibi görüyor
tonlarca zehiri de önce doğaya salıyor, sonrada aptala yatıyor.

o zehirli sulardan da nalları dikerseniz
kader deyin haaaaa!!!
mukadderaaaattt
o çok sevgili partinizin bir suçu yoooookkkk..............

alın bu seçim sonucunu da nerenize sokarsanız sokun.
%72 rte................................
öyle başa böyle tıraş.
secim.cnnturk.com/28-mayis-...

kaza değil cinayet. tek sebep de para. para için bunlar götünü bile satar.

çok yazık dağ resmen erimiş akmış.

z kuşağını bilgilendirelim:
facianın sorumlusu anagold madencilik'in yüzde 80'i kendi ülkesinde siyanür ile maden araması yasak olan kanadalı ssr mining, yüzde 20'si ise yerli çalık grubu'na ait.
çalık holding ceo'su zamanında berat albayrak idi. berat bey 2013 de bu görevinden ayrılmıştır.
anagold'un 7,200,000 $ vergi borcu silinmiştir.finansal raporlarına göre ssr mining'in türkiye'de önceki dönemlerden kalan 8,6 milyon dolarlık vergi borcu bulunuyordu. şirket, 12 mart 2023'te yürürlüğe giren yasa uyarınca yaptığı vergi affı anlaşması uyarınca 7,2 milyon abd doları tutarında vergi, faiz ve cezayı sıfırladığını, 8,6 milyon yerine 1,4 milyon dolar nakit ödeme yaptığını beyan etti. ayrıca 322,8 milyon dolar gelir elde eden şirketin karı da 46,5 milyon dolar oldu. şirket, bu madenden 2020'den bu yana ise yaklaşık 1,5 milyar dolar gelir ve 334,6 milyon dolar kar elde etti.
bu gün yıkılan dağın olduğu bölgede siyanürle altın araması yapan anagold'un maden sahasında kapasite artırımına geçen yıl murat kurum'un imzasıyla izin verildi. üstelik 2022'de madende siyanür havuzundan sızıntı olmasına rağmen. tabii onay bir mahkemenin 'çed gerekli değil' kararı sonrası verilmiştir.
özetle bu olanların hiçbiri “fıtrat” değildir… bilin isterim .
not : yetkili ve sorumlusu olan kimseler umursamıyor ama 400,000 kamyonla kaldırılabilecek “10 milyon metreküp” toprak altında kalan 9 insanımız var orada hala!!!
meraklısı için bir link:
buradan

sanki maden bulsalar ülkenin ekonomisini, halkın refahını çok ileriye götüreceklermiş gibi arıyorlar bir de. yav bütün doğayı mahvettiniz; insanlığı, hukuku, güvenliği, ekonomiyi, eğitimi, futbolu, doğayı, barışı, her şeyi un ufak ettiniz gidin artık ne olur gidin ya. bu ülke bu hâle gelecek ülke değildi, tepki de veremiyoruz kısıldık kaldık kapana. ulan erzincan'da da altın bulmayıverin anasını satayım her seçim öncesi petrolüydü, madeniydi buluyorsunuz neyinize yetmiyor. altını da eksik kalsın canına yandığımın yerinde. tövbe tövbe...

doğa katliamıdır. ne denli korkunç bir sansür varsa sabahtandır çok az tweete denk gelebildim konuyla ilgili. çok büyük bir pislik var gibi.

olayın yaşanmasında da bir zamanların çevre bakanı murat kurum'un ihmali var deniyor, ona göre rey ver istanbullu.

hatırlıyorum da bir kaç sene önce bölgede yaşayan mühendis bir vatandaş internette yayın açıp durumun vehameti hakkında sesini duyurmaya çalışıyordu. olan oldu bu saatten sonra ah ah vah vah geçmiş olsun..

işçi hayatının zerre öneminin olmadığı ülkede artık sıradanlaşan manzara. sanırım maden facialarında açık ara zirvedeyiz, diğer her kötü konuda olduğu gibi.

yine kadere, fıtrata, şehadete bağlanır. maden sahibine hiçbir yaptırımı olmaz. hak arayanlar yerlerde tekmelenir. bayrak inmeyecek ezan dinmeyecek marşıyla konu kapatılır.
biz bu senaryoyu daha önce izledik.

belki size kel alâka gelecek ama şu herşeyi gören duyan tanrı ne zaman adaleti sağlayacak. hani kimsenin yanına kâr kalmıyormuş da hesap soruluyormuş da, ne zaman babacım ne zaman. şu servetine servet katabilmek için milletin sırtına basan, hakkını yiyenlerin de çocuklarının madende öldüğünü, askerde şehit olduğunu falan hiç göremeyecek miyiz? adalet mı intikam mı bilmiyorum ne dersiniz ama ben millete çektirdiklerini kendilerinin de yaşadığını görmek istiyorum.

nefret ettirdiniz lan ülkeden de hayattan da. evli olmasam, biraz daha genç falan olsam hani yurtdışının bir potansiyel görüp almaya niyetleneceği koşullarda olsam fırsatını bulduğum anda giderdim ülkeden. ülkesini bu kadar seven adamı şu hale getirenlerin, ülkemi bu hale sokanların gelmişini geçmişini...

uzun zamandır yapılan uyarılara kulak asmayan hükümet yüzünden gerçekleşen facia. ne can kaybı ne çevre hiçbirisi bu kötü adamların umurunda değil.

karl marx'ın şu tespitine bayılırım. böylesi facialar bu tespitten bağımsız değildir. ve bu tespitin asıl sahipleri iktidarın en tepedekileridir...

"yeterli kâr olunca sermayeye bir cesaret gelir. güvenli bir yüzde 10 kâr ile her yerde çalışmaya razıdır; kesin yüzde 20, iştahını kabartır; yüzde 50, küstahlaştırır, yüzde 100, bütün insani yasaları ayaklar altına aldırır; yüzde 300 kâr ile, sahibini astırma olasılığı bile olsa, işlemeyeceği cinayet, atılamayacağı tehlike yoktur." (kapital, birinci cilt)

facia değil, kasten ve göz göre göre, neoliberal siyasal islam iktidarı tarafından işçi ve çevre katliamı yaşanacağı bile bile göz yumulan katliamdır. facia denerek doğal afet muamelesi yapılamaz.
bu katliamdır, bu cinayettir. bu akpnin emekçileri para için göz göre göre katlettiği bir katliamdır! çünkü biliniyordu. o siyanür havuzu 2 senedir sızıntı yaratıyor bunu herkes biliyordu. çevre aktivistleri ve denetlemeciler ''bakın burası sızdırıyor, bir gün patlayacak'' diyordu koca 2 sene boyunca. bu 2 sene boyunca önlem alınmak bir yana, kapasitesi arttırıldı siyanür havuzunun ve maden sahası genişletildi.

akp ibb adayı murat kurum döneminde ilgili emperyalist kanada şirketinin 200 küsür milyon dolar vergi borcu silinmiş ve üretim ve depolama kapasitesi gerekli önlemler alınıp denetlemeler yapılmadan 3 kat arttırılmış.

5 milyon ton siyanürden bahsediliyor. sorumlusu sensin murat kurum!
kaç canımız toprak altında kaldı, her birinin sorumlusu sensin murat kurum!
doğa ne kadar zarar gördü, fırat'a karışan siyanür kaç yurttaşı zehirleyecek? hepsinin sorumlusu sensin murat kurum!

halka hesap vereceksiniz patronun recep tayyip erdoğan ile beraber. katlettiğiniz her emekçinin, zehirlediğiniz her bir damla suyun ve her bir avuç vatan toprağının hesabını vereceksiniz!

buradan
muhtemel felaket sonuçları böyle diyorlar...

müsadesini murat kurum vermiştir, eyyorlamam bu kaddaarr.

(bkz: binali yıldırım'ın erzincan maden faciası açıklaması)

kimsenin umrunda olmayandır (ne yazık ki durum böyle). millet o maden işlerken de duyarsizdi, çökünce de duyarsız, siyanürlü toprak akarken de duyarsız... burda 2 gerçek yazsam başım belaya girer. ben bu ülkede artık öncelikle siyasetçiyi falan suçlayıp eleştirmiyorum. milleti suçlayıp eleştiriyorum. o madene kaç kişi karşı çıkmış? iliç liler madene veya mafene izin verenlere karşı çıkmış mı? şimdi sosyal medyada aglanip sizlanacak, vefat edenlerin (acılı sevenlerine sabır diliyorum, mekanları cennet olsun) fotoları 1-2 gün paylaşılacak, sonra herşey olduğu gibi devam edecek. kimse ceza almayacak, kimse yargilanmayacak. 1 yıl önce depremden sonra ne oldu? 2 müteahhit yargılandı diye tüm sorumlular cezalandırıldı mı? kimse ders çıkardı mı? bu konuyla ilgili de haber yapan gazeteci veya eylem yapan aktivist yargılanır.
insan hayatına verilen değer yerlerde, insan hakları yerlerde, doğaya çevreye verilen değer yerlerde... öyle bir coğrafyaya öyle bir zamana düştük ki bazen gerçekten simülasyon diyorum.