#ödüllü filmler
1917, sam mendes imzası taşıyan teknik olarak oldukça başarılı bulunmuş 2019 yapımı savaş/dram filmidir. schofield ve blake'in savaş bölgesini geçerek iletmeleri gereken mesajı yerine ulaştırma yolculuğunu onların ardından tek plan sekans gibi görünecek şekilde bir teknik ile çeken yönetmen oscar, bafta, altın küre de dahil olmak üzere çok sayıda ödül almayı başardı.
imdb: 8.2
imdb: 8.2
yönetmen:
sam mendes
oyuncular:
dean charles chapman
george mackay
daniel mays
colin firth
pip carter
andy apollo
sam mendes
oyuncular:
dean charles chapman
george mackay
daniel mays
colin firth
pip carter
andy apollo
*abd akademi ödülleri (2020) - en iyi görüntü yönetimi oscar'ı / en iyi görsel efekt oscar'ı / en iyi ses miksajı oscar'ı
*bafta ödülleri (2020) - en iyi yönetmen [sam mendes] / yılın en iyi ingiliz filmi
film toplam 134 ödül almıştır.
*bafta ödülleri (2020) - en iyi yönetmen [sam mendes] / yılın en iyi ingiliz filmi
film toplam 134 ödül almıştır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "inşaatbey" tarafından 15.01.2021 19:52 tarihinde açılmıştır.
1.
ı. dünya savaşı sırasında askerlerin hayatını etkileyecek önemde bir mesajı iletmekle görevlendirilen iki askerin hikayesini anlatan filmin de başrolleri george mackay, mark strong, andrew scott. yönetmeni de sam mendes'tir
devamını gör...
2.
sinematografi ve kullanılan çekim teknikleri açısından son yılların en iyi filmlerinden.
bir filmi anlamadığım ya da sevmediğim zaman ışık kullanımına dikkat ederim. bu film hem çok sevdim hem de ışık kullanımına bayıldım. aynı tadı stanley kubrick'in barry lyndon filminde almıştım. filmin herhangi bir sahnede dondurup çıktısını alsanız tablo niyetine duvara asasınız gelir. diriliş filminde de aynı tadı almıştım ama kasvetli atmosferi çok boğucu bir hal alıyordu.
ışık deyince aklıma gelen 3 filmden biri olacak.
barry lyndon
the revenant(diriliş diğer ikisine göre bir adım geride)
1917
bir filmi anlamadığım ya da sevmediğim zaman ışık kullanımına dikkat ederim. bu film hem çok sevdim hem de ışık kullanımına bayıldım. aynı tadı stanley kubrick'in barry lyndon filminde almıştım. filmin herhangi bir sahnede dondurup çıktısını alsanız tablo niyetine duvara asasınız gelir. diriliş filminde de aynı tadı almıştım ama kasvetli atmosferi çok boğucu bir hal alıyordu.
ışık deyince aklıma gelen 3 filmden biri olacak.
barry lyndon
the revenant(diriliş diğer ikisine göre bir adım geride)
1917
devamını gör...
3.
tamam görüntü yönetmenini tebrik ederim ama bir sürü şahane savaş filmi varken nedir bunun esprisi çözemedim, basit bir senaryoya sahip, şişirilmiş bir filmdir bence. sanki televizyona yapılmış bir belgesel vari yapım tadında kurgusu var.
devamını gör...
4.
çekimlerinde plan sekans tekniğinin kullanılması ile öne çıkan birinci dünya savaşı konulu film. kör baykuş başlığında da yazdığım üzere, bir kurgu (roman ya da film olabilir) sadece üslup ve anlatım özellikleriyle anılıyor, içeriğine dair elle tutulur sözler edilemiyorsa en hafif tabirle "abartılmış" demektir. 1917 yılında avrupa cephelerinde çarpışan yüz binlerce askerin, bir o kadar sayıda öyküsü vardı muhakkak. ancak bu filmi çekenler muazzam teknolojik imkanlara sahip olmalarına rağmen aynı özeni içeriğe yansıtamamışlar maalesef. sanat eserleri arasında mukayese yapmak pek uygun düşmez ancak meramımı daha iyi anlatmak için 1928 yılında kaleme alınan garp cephesinde yeni bir şey yok'u örnek vermek zorundayım. sam mendes gibi dedesinden işittiklerini değil, bizzat cephede gördüklerini yazan erich maria remarque, henüz 10 yıl önce içinde bulunduğu cehenemmî muharebe sahasını hakkını vererek tasvir etmeyi başarmıştır. gerek diyaloglar gerekse olay örgüsü bizi tam manasıyla cephe ortamına (aynı zamanda cephe gerisine) götürmeyi başarır. üstelik gırtlak gırtlağa girdiği düşman askerlerini "kalleş, pislik, şerefsiz" olarak anlatmaz. aynı çukurun içinde çıplak elle mücadele etmesi icap ettiğinde görevini yapar ancak bunu soğukkanlı biçimde ifade etmez. duyduğu derin pişmanlığı ve vicdan azabını okurlara da hissettirir. savaşın her anına lanet ettirebilmek (sürekli kötülediklerine bakmayın, çoğu insanın özünde savaşa karşı bir merak vardır) ve böyle cazip bir bataklıktan gençleri uzak tutmaya çabalamak herkesin harcı değildir. romandan hareketle 1930 yapımı sinema uyarlamasına gelirsek, başkarakter paul baumer'in dramı mükemmel bir biçimde izleyicilere aktarılmış ve birinci dünya savaşı filmleri denince mihenk taşı olma özelliğini 90 senedir muhafaza edebilmiştir. 1917 filmine dönelim: yönetmen ve senarist düşmanı öcü göstererek alışılagelmiş bir basitlik sergileyip sınıfta kalmıştır. sinema seyircisi dokümanter bir yapım izlemek, savaşın acımasızlığını ve insandaki kötücül hisleri bütün çıplaklığıyla görmek isterse açar ışid veya meksika karteli videoları izler. sinema seyircisi dram izlemek istiyorsa ve yapımcılar bu iddia ile bir film çekip piyasaya sürüyorsa, gerçek ile kurgu yoğrulurken içine mümkün mertebe tarafsızlık ve insaniyet katılması beklenir. aksi takdirde saving private ryan tarzı görsel bir şölen ortaya çıkar ve maalesef şiddet pornosu olmaktan öteye geçemez.* karşılaştırma yapmayalım dedim ama aynı yıl çevrilen the thin red line'a bakınca aradaki farkı göreceksiniz. neyse, konu fazla dağıldı. zihnimdeki duygu ve düşünceleri ancak bu kadar toparlayıp aktarabildim. okuduysanız teşekkür ederim. 1917 filmi için verilen emeğe saygı duyuyorum ama "kahrol hain düşman" klişesi de aşılsın artık diyorum.
bu konuda tavsiye edebileceğim bazı filmler:
birinci dünya savaşı konulu:
(bkz: all quiet on the western front)
(bkz: paths of glory)
(bkz: johnny got his gun)
(bkz: uomini contro)
ikinci dünya savaşı konulu:
(bkz: stalingrad) (1993)
(bkz: the eagle has landed)
(bkz: der hauptmann)
(bkz: the thin red line)
vietnam savaşı konulu:
(bkz: apocalypse now)
(bkz: born on the fourth of july)
(bkz: platoon)
iç savaş konulu:
(bkz: wals im bashir)
(bkz: sepa sela lepo gore)
(bkz: lebanon)
(bkz: mandariinid)
(bkz: go-ji-jeon)
(bkz: incendies)
bu konuda tavsiye edebileceğim bazı filmler:
birinci dünya savaşı konulu:
(bkz: all quiet on the western front)
(bkz: paths of glory)
(bkz: johnny got his gun)
(bkz: uomini contro)
ikinci dünya savaşı konulu:
(bkz: stalingrad) (1993)
(bkz: the eagle has landed)
(bkz: der hauptmann)
(bkz: the thin red line)
vietnam savaşı konulu:
(bkz: apocalypse now)
(bkz: born on the fourth of july)
(bkz: platoon)
iç savaş konulu:
(bkz: wals im bashir)
(bkz: sepa sela lepo gore)
(bkz: lebanon)
(bkz: mandariinid)
(bkz: go-ji-jeon)
(bkz: incendies)
devamını gör...
5.
yönetmen sam mendes senaryoyu krysty wilson-cairns ile birlikte yazmış.
filmin çıkış noktası ise sam mendes’in, büyük babası kıdemsiz onbaşı alfred mendes’ten duyduğunu söylediği cephede yaşanan bir hikayeye dayanıyor.
çekimlerde son teknoloji olan arri alexa mini lf dijital sinema kamerası kullanılmış.
yeşil perde teknolojisinin ise bu film ile görsel efekt dalında zirve yaptığı eleştirmenlerce belirtilmiş.
diğer yandan new york times'da yer alan bir iddiaya göre film almanların cephedeki yeni pozisyonlarına geri çekilme harekâtı olan “alberich operasyonu” (9 şubat – 20 mart 1917)'dan esinlenilmiş.
filmin gerçekçi sahnelerini beş bafta ödüllü usta görüntü yönetmeni roger deakins çekmiş .
savaş filmleri kronolojisinde nadide bir yer edinmiş muhteşem bir şölen denilebilir bu film için.
filmin çıkış noktası ise sam mendes’in, büyük babası kıdemsiz onbaşı alfred mendes’ten duyduğunu söylediği cephede yaşanan bir hikayeye dayanıyor.
çekimlerde son teknoloji olan arri alexa mini lf dijital sinema kamerası kullanılmış.
yeşil perde teknolojisinin ise bu film ile görsel efekt dalında zirve yaptığı eleştirmenlerce belirtilmiş.
diğer yandan new york times'da yer alan bir iddiaya göre film almanların cephedeki yeni pozisyonlarına geri çekilme harekâtı olan “alberich operasyonu” (9 şubat – 20 mart 1917)'dan esinlenilmiş.
filmin gerçekçi sahnelerini beş bafta ödüllü usta görüntü yönetmeni roger deakins çekmiş .
savaş filmleri kronolojisinde nadide bir yer edinmiş muhteşem bir şölen denilebilir bu film için.
devamını gör...