21’inci yüzyıl türkiye'sinde kuduzdan ölmek

21nci yüzyıldayız. cumhuriyetin yüzüncü yılı ve bu ülkede insanlar kuduzdan dolayı ölüyor.
bugün de köpeğini gezdirirken bir sokak itinin saldırısına uğrayan genç bir mimar kuduz olarak hayatını kaybetti.
twitter.com/Haberturk/statu...
bu sokak itlerini tümden hayatımızdan çıkartmak için ne bekliyor acaba devlet? daha fazla insan ölmesini mi? insanların canına tak deyip kendi işlerini kendilerinin görmesini mi?
sokak itlerinin hayatımızdan ivedilikle çıkartılması gerekiyor. yarın bile çok geç.
-------------------------------
ekleme
1) ölen mimar kuduz aşısı olmuş. ölen mimar kuduz aşısı olmuş. ölen mimar kuduz aşısı olmuş. ölen mimar kuduz aşısı olmuş. ölen mimar kuduz aşısı olmuş. ölen mimar kuduz aşısı olmuş. ölen mimar kuduz aşısı olmuş. ölen mimar kuduz aşısı olmuş.
tekrar tekrar yazdım ki, yukarıda defalarca yazıldığı halde halâ "aşı hayat kurtarır" diye ölen genci suçlamaya kalkışan okuma özürlüsü geri zekalılar bir daha aynı şeyi yazmazlar diye umut ediyorum.
2) bir başka süper zekalının yazdığı gibi "ühühü, sıkık kıpıklırı tıhlıkılı" diye konuşmuyorum. çok güzel türkçe konuşurum ve odtü'de bir stadyum dolusu insana aynı güzel dille hitap etmişliğim ve bir anfi dolusu insana eğitim vermişliğim vardır. yazarın çevresi ""ühühü, sıkık kıpıklırı tıhlıkılı diyin tırzdı insınlırlı dılı ıldığı ıçın hırkısı kındi gıbı sınıyır" galiba.
3) dünya sadece insanlar için değil evet. ama şehirler insanlar için. şehirleri insanlar doğanın tehlikelerinden korunmak için inşa etti. artık öyle hale geldi ki insanlar, doğaya bırak 24 saat geçmeden açlıktan, susuzluktan, donarak, güneş çarpmasından, hayvan saldırısı sonucu ölür. şimdi bu mekanlara aslı kurt, yetişkin bir erkeği öldürebilme kapasitesinde, bin çeşit hastalık taşıyan, asalak bir canlıyı sürüler halinde sokup, geri zekalıca, aptalca, cahilce bir söylemle "biz onların yaşam alanlarını işgal ettik" diyor ve it saldırılarını rasyonelize etmeye çalışıyoruz.
4) kuduz, yukarıda bir yazarın belirttiği gibi memelilere özgü bir hastalık. tam kökeni yarasalar mı, tilkiler mi bilinmiyor. ama bilinen bir şey var: insanlarda görülen hastalığın kökeninin %95'i köpek ısırmalarına bağlı. ve bu kadar çok hayvan ısırmasının olduğu bir ülkede (700bine kadar çıkmış) aşı %99.5 korusa ölüm olması kaçınılmaz. ölüm olmamasının tek yolu ısırılmayı engellemek. o da şehirlerden itleri uzaklaştırmak.
5) gelelim kısırlaştırmaya: bu sayıda hayvanı kısırlaştırmanız mümkün değil. kısırlaştırma yapmak için yakalamanız lazım. açın youtube'ı ve catching the stray dogs yazın ve yakalamanın ne kadar zor olduğunu görün. çin ordusunu istihdam etseniz mümkün değil. üstelik birkaç günde yakalayıp kısırlaştırmalısınız. neden? çünkü yakalanmamışlar ürer. kısırlaştırmanın süresi, gerekli insan gücü, veteriner sayısı, önce ve sonra bakımından söz etmiyorum.
6) barınak işi de hiç olmaz. antalya'ya bir barınak yaptılar. 1000 hayvan kapasiteli. 93 mlyona mal oldu. 10milyon hayvan var. kpss sınavına hazırlanan arkadaş, 10 milyon hayvan için ne kadar para gerekir. sınav sorusu. tabi bir de bakımı, beslenmesi vesaire var. it başına günde 0.5 kg'dan her gün 5000ton mama. kaç para tutar, nasıl taşınır, nasıl dağıtılır.
7) bu yüzden, hadi itlaf etmeyelim. insanlar tarafından beslenmesini yasaklayalım. aç kaldığı için insanlara yönelik saldırganlaşan hayvanları "etkisiz" hale getirelim sadece. en fazla üç ay içinde çözülür bu sorun. hayvan sayısı şehir ekosisteminin taşıyacağı boyuta iner.

itlerden insanlara bulaşan bir diğer hastalık da uyuz. özellikle güney illerinde bir uyuz salgını var. üstelik uyuz "bağışıklık" kazanılan ve hemen tedavi edilen bir hastalık değil. gördüğüm itperestlerden bazıları hatır hutur göbeklerini kaşıyorlardı. beter olsunlar.

alayına döksünler zehri gebertsinler.

bütün garabetler bu ülkeye özgü gibi gelmeye başladı artık. kuduzdan ölüm mü kaldı diyorsun veremden ölen olduğu haberi düşüyor ekranlara. her tarafı denizlerle çevrili ülkede her yaz birçok vatandaş göl de gölet de boğularak ölüyor. bayram dönüşü ölenlerin önüne bir türlü geçilemiyor. avrupa'da yaşadım, bir kez bile ölümlü trafik kazasına denk gelmedim. cinayet işleyeni bırak kavga bile görmedim. nasıl bir cografyadir kardeşim, ölen ölene.

işte sorunları çözmek yerine üstünü örter sen böyle olur.

abi benim 4. hanım niye öldü bilmiyoz, türkiye de sağlık çok kötü. lütfen biraz daha çalışın abi.

ölümlerden ölüm beğenme cumhuriyeti burası. türkiye falan geçmişte kaldı. çalışırsın üstüne asansör düşer pestil olursun, yerin altına inersin maden çıkarmak için canlı canlı gömülürsün, öyle evinde durduğun yerde bile bir deprem olur yine ölürsün, sokakta kafasına esen biri canı istediği için samuray kılıcıyla gelir yine ölürsün, yağmurlu bir günde sel olur boğulur ölürsün, bir yere gitmek istersin tren raydan çıkar ölürsün, kurallara uyarsın ölmemek için biri trafikte makas atarken seni karşı şeride atar yine ölürsün, fikirlerin kabul edilmez yakılırsın yine ölürsün, suçsuz bir askersindir ama binlerce insanın önünde yine ölürsün, mama üreticileri zengin olsun diye kuduz olur yine sen ölürsün.


bu ve bunun gibi binlerce sebebin olduğu bir ülkede canlı kalabiliyor musun kardeşim, sen bir ermişsin.

yok köpekler toplatılsın yok öldürülsün falan filan. geçin bu işleri. her gün et yiyen yamyam tipler "ühühü, sıkık kıpıklırı tıhlıkılı" diyor.

#2649945 #2649942 bitkiliğin, hayvanlığın ve insanlığın ne olduğunu daha çözememiş bazı arkadaşlar, dünyanın kendilerine tapulandığını sanmaya devam ediyorlar. ısrarla bilmek istemiyorlar ki : mahkeme kadıya mülk değil. dünya da insana mülk olmaz. her zamanki zalimlikleriyle tek suçu zavallı hayvanlara yükleyip soykırımdan bahsetseler de; dünyada neredeyse yok olan bu hastalıktan insanımızı öldüren kuduz değil, cahillik ve ihmalkarlıktır.

bir o değil; 21. yüzyılın türkiye'sinde veremden, sıtmadan, tifodan ölen, çocuk felcinden sakat kalan insanlarımız var. bunların temel sebebi olarak, kamu kaynaklarını çalan, memleketi soyup sağlık alanında yeterli önlem almayan şerefsiz hırsız dinci bürokratları zehirleyip itlaf edelim mi? etmeyelim bence....

tamam da neden anında sağlık ocağına gitmez ki bir mimar? kuduz öyle ısırılınca oracıkta öldüren bir virüs değil ki. genç ve yetişmiş bir insanmış, üzücü tabii.

not: 12 yaşındaydım, köpek elimi 2-3 cm lik ufak şekilde ısırdı , dr. sağ olsun köpeği bulana kadar iş işten geçer belki diyerek hemen aşıya başlamıştı. bir iki gün sonra aynı köpek başkasını da ısırıp yakalandı , kuduz çıktı ve telef edildi. genç kadın bir dr.du. annem kıza sarılıp ağlamıştı. oğlumu sen kurtardın diye diye.

şimdi arkadaşlar allah aşkına laf sokma kaygısını bırakıp sakince konuşalım. ama duyguları değil olguları konuşalım

- sokak köpeklerinden insana geçiş, tarihsel olarak en yaygın insana kuduz bulaşma nedenidir. hatta pastör, kuduz çalışmalarına yaşadığı bölgedeki sokak köpeklerinden kuduz kapan insanların ölümlerinin artması üzerine başlamıştır. serumu ilk denediği vaka da kuduz köpek tarafından ısırılmış dokuz yaşında bir çocuktur.

- kuduz aşısı %100 koruma sağlamaz. hiçbir aşı sağlamaz. en basitinden aşı bozuk çıkabilir vs. zaten bu mimar kardeşimiz de aşısını olmuş. bakın bu kurban bir köpek dostu. adam köpeklere agresif falan değil, tersine kurtarıp bakıyor.

- serum kolay kolay bulunmuyor. bir süredir bu konuda sıkıntı var anlaşılan. hastalık ilerledikten sonra bildiğim kadarıyla gerekli tedavi bu. halk sağlıkçı vs. bir hekim yazarın bilgisi varsa doğrusunu yanlışını anlatsın.

yani sokakların on milyondan fazla başıboş köpek olan, yedi kişiye bir sokak köpeği düşen bir ülkede kuduz riski altındayız. bu olayda saldıran köpek de kaçıyor, bulunduğunda kuduz çıkıyor. yani köpekler arasında salgın başlamış. temmuzda da urfa'da başlamıştı. bunlar artacak korkarım ki. aşılama mı artırılır, kısırlaştırma mı, kimilerinin dediği gibi toplayıp uyutma mı bunu tartışmamız lazım.

her konuda "ama şu konuda bir başka sorun var, o dururken bunu mu konuşalım?" tepkisi geliyor. bir sorunun çözülmesi için kalan tüm sorunların çözülmesini bekleyemeyiz, bunu her bir soruna uygularsak hiçbir sorunu çözemeyiz.

21. yüzyıl türkiye'sinde açlıktan, soğuktan, en kötüsü de mülteciler tarafından tecavüz edilerek ölen çocuklar var.
önce oraya odaklanalım, sonra kuduza da çare buluruz.

son 20 yıllık akp'nin iktidarında türkiye, öyle bir yozlaştı ki modern dünyadan kopup bambaşka bir şey olduk...

sizi bir köpek,kedi,fare,at,tilki,yarasa ısırdığında ısırılan bölgeyi bol sabunlu suyla suyu sürekli akıtarak ve ovmadan yıkamanın sizi kuduzdan koruyucu etkisi vardır

21. yüzyıl da değil, ortaçağ koşullarında yaşadığımızın kanıtıdır . bununla ilgili upuzun bir yazı yazılır ama içimden gelmiyor. yoksa liyakattan girer yanlış yonetimden çıkarsın.

bunula ilgili çok hüzünlü ama aynı zamanda hangi insanların gerçek düşmanımız olduğu hakkında geçen günlerde gerçekleşen bir olaydan bahsedeceğim.

kendisine bir kaç yavru sahiplenip onların aşılarını zamanında yapan biri yavrunun birini kardeşine vermiş ve aynı şekilde diğer yavruyu aşılarını eksiksiz yapıp büyütmüş aradan bir yıl kadar zaman geçmiş ve diğer kardeşin köpeği saldırganlaşmış ve veterinere götürmüşler köpeğinin aşılarını tam yapan kardeş de kardeşiyle beraber gitmiş tabi sonra veterinerde köpek asistanlara ve veterinere saldırınca adam araya girmek istemiş ve köpek onu ısırmış. adama kuduz aşısı yapılmış ama aradan bir kaç gün geçince adam kendisinde bir sorun olduğunu anlamış tabi kolunu hissetmez hatta kulağı duymaz olmuş doktora kaldırılmış tabi ama durumu gittikçe kötüye gitmiş. sonu ben de kalsın...

demek istediğim kardeşiniz bile olsa eğerki gerekli olan şartları yerine getirmiyorsa o insan topluma her zaman zarar verir. köpek bakacaksan aşısını yapmamak olur mu?