ablamın yedi yıl sonra türkiye'ye ve doğrudan antalya'ya gelmesi. her zamanki gibi bir tartışma konusu bulmamız. bana "sen hep haklısın zaten" diye serzenişte bulunması. sonunda benim haklı olduğumu teslim etmesi.
konu: devletin kadınların sezaryenle doğum yapmasına karışma hakkı olup olmadığı. ben parası olanın yurt dışına, gürcistan'a türkistan'a, bulgaristan'a gidip sezaryen doğum yapacağını, devletin de eli böğründe bakacağını, gidemeyenlere zulüm olacağını söylüyorum. o devletin müdahale hakkı olduğunu söylüyor.
not. ben vajinal doğumdan yanayım ama buna karar verecek olan doğum yapacak olandır. erkeklere söz söylemek değil bok yemek düşer bu konuda.
cezasızlık.
sözde çevreyi kirletmek yasak ve kabahatler yasasına göre para cezsından hapis cezasına kadar cezası var. ama sokağı kirleten adam ensesi kalın biri çıkar de devlet bizi filistin'e sürer diye hiç kimse sesini çıkartmıyor. diğeri de onunki can da benimki patlıcan mı diyerek çöpünü üç metre ötedeki çöpe değil yere atıyor.
gördüğünüz üzere, bu basit konu bile yüce türk devletinin (16ncısı) nasıl bir çöküş içinde olduğunu gösteriyor.
yaw ne koyduysa sırrı bu faşitlere, ağızlarından çıkarmış.
moderasyon bunu da sil. kafana uymayanı küfür diye silip faşitlerin küfürlerini silmiyorsun.
bunu da sil.
çok yedim ama babamın yerinde olsam ben de beni döverdim.
ilkokul 3'te kibrit başlarını patlatmayı öğrendim. orta üçe geldiğimde dinamitle balık tutmayı biliyordum. patlayıcıların her aşamasında ayrı dayak yedim velhasıl. bu patlayıcı işi de tüm sistemin küçük bir parçası.
prokrustes.
yunan mitolojisinde geçen bir haydut olan prokrustes'in meşhur yatağı. prokrustes'in demir bir karyolası varmış. misafirlerini o yatakta yatmaya zorlarmış. yatak misafirin boyundan kısaysa ayaklarını kısaltarak, uzunsa adamı çekerek yatağa tam dığdırmaya çalışırımış. sonunda theus adlı bir kahramna prokrustes'i bu yatağa yatırarak kendi yöntemiyle öldürmüş.
prokrustes'in yatağı günümüzde insanları tek tip bir düşünceye sahip olmaları için zorlama işi için kullanılan bir deyim. örneğin bizim eğitim sistemi tam bir prokrustes'in yatağı. herkesi zorla kemalist yapıyor . herkesi zorla sünni müslüman yapıyor..
sinema ve tiyatronun en büyük eğlence kaynağı olduğu yıllarda ankara'da büyüklü küçüklü yüze yakın sinema salonu varmış. bunlar zaman içinde birer birer kapanmış. bazı büyük salonlar salonlarını parçalayarak üç dört salon haline getirmişler. kapanan sinemalar yerine avm'lerde sinema salonları açılmış.
son altı yılı bilmiyorum ama altı yıl önce bazı filmleri koca salonda dört kişiye (biri ben) gösterdiklerine tanık oldum.
o şanlı sinema günlerinde ankara'da bulunan iki sinemanın fotoğrafları.
ankara sineması
bir ara bir çok bilmiş çıkıp "yulaf hayvan yiyeceğidir" diye bir şey yumurtladı. yulaf temel tahıl türlerinden biridir ve insan yiyeceğidir. 3,000 yıldır tarımı yapıldığı bilinmektedir.
temel tahıl türleri: buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç, mısır .
aslında üçharfli deyince şıp diye anlıyor ve aptal yerine konuldukları için çok kızıyorlar. biriktirip biriktirip toplu halde çarpıyorlar insanları. ben çarpılmamak için doğrudan "cin" diyorum. ne de olsa çok açık sözlüyüm.
#3519484 tarihi bir keleğe gelen bir yazarın iletisi.
bunun simitleri, kerhane tatlısını yere dökenleri, memlekete gitmek için azıcık para isteyen, hadi ben götüreyim denilince tırısa kalkan nice türleri var.
yiyen yiyor işte.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.