5 şubat 2021 boğaziçi protestolarına katılan iki öğrencinin tutuklanması

ülkemde demokrasinin tam kalbine saldırılması olayıdır. bu tutuklamalarla birlikte cezaevine gönderilen öğrenci sayısı dörde ulaşmıştır. özgür bir üniversite istemek, bunu belirtmek için meşru protesto hakkını kullanmak suç değildir. önce öğrenci arkadaşlarımızı, sonra da üniversitelerimizi siz gerici zihniyetin elinden kurtaracağız.

tutuklama sebebi.

işbu öğrenciler hakkında tck m. 216/3 gereğince işlem yapılabilecekken, tck m. 216/1 gereğince tutuklanmaları kanun maddesinin abartılı bir yorumu olmuştur. tck m. 216/1'de "halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile ..." denilmekte olup, tutuklanan öğrencilerin yapmış oldukları eyleme kızmış, (ağır) eleştiriler getirmiş insanlar olabilir ancak kin ve düşmanlık duyguları ile tahrik olan kimse olmadığı gibi suçun kanunda belirtilmiş temel unsuru olan "kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması" durumu vuku bulmamıştır. (işbu durumda "kin ve düşmanlık duygularının alenen tahrik olmasının kırmızı çizgilerinin nerede başladığı hususu müphem olup, takdir ve yoruma kalmış gibi durmaktadır.)

gerçekleşen tutuklamalar, tutuklananlar için ceza, yeni protesto eylemlerine katılmayı düşünen diğer öğrenciler için göz dağı, bırakın hukukçuları sıradan insanlar açısından bile kepazeliktir, çünkü kanundaki temel kural, kanunun genel ve önceden bilinen bir şey olmasıdır. hâkim, bir yorumcu olarak, kanunun “yorum ilkeleri”ne uymalıdır. eğer hâkim, bu ilkelere uymadan yorum yaparsa, hukuk kuralının önceden bilinmesinin bir anlamı kalmaz. hukuk kuralı uygulayıcının elinde oyuncak olur. böyle bir durumda, kişiler davranışlarını önceden bildikleri kurala göre ayarlayamaz, hukuk güvenliği sarsılmış olur ve neticede insan, kurala itaat eder olmaktan çıkar, hâkimin keyfi yorumuna göre kanuna itaat emiş ya da kuralı ihlal etmiş hale gelir. oysa hukuk devleti insanın insana değil, insanın kurala tâbi olduğu devlet demektir. kuralın anlamı hâkimden hâkime değişiyor ise, böyle bir durumda insanın kurala tâbi olduğu söylenemez; gerçekte insan hâkime tâbi olmaktadır ki, bu keyfilikten başka bir şey değildir.

geçmişte kabe veya kur'an fotoğrafının yer aldığı pastalar kesilip yenirken, alenen kin ve düşmanlığa tahrik olmamış bir kitlenin, bugün boğaziçi üniversitesi'ne rektör ataması ile başlayan süreçte algıları başka yöne çekmek için tahrik olduklarını öne sürmeleri bile en hafif tabirle riyakarlıktan başka bir şey değildir.

öğrenciler hakkındaki soruşturma, yanlış maddeden açılmıştır. delil karatma ihtimalleri de yoktur. yurtdışı çıkış yasağı ve adli kontrol şartı ile serbest bırakılabilecekken tutuklanmış olmaları kesinlikle izahtan varestedir.

bu tutuklamaları yapanlar cmk 100 ü anlamamışlar muhtemelen.

ülkede isteyen istediği şeyi istediği gibi anladığı için ,kimin neyi nasıl anladığının bir öneminin olmadığını anladığım anlaşılmazlık.