6 şubat 2023 depreminin asıl öğretmesi gereken

çok önemli ön edit 2: (bkz: kuran kursundan canlılardan önce kasanın çıkarılması) muhteşem bir örnek daha

çok önemli ön edit:
twitter.com/ajans_muhbir/st...
sanırım şu video dediklerimi tamamen tasdiklemekte. elbette sosyal medyanın tılsımı ile bu hale gelen dayı gibi değil hepsi, ama işte öyle olmayanlar da baldırı çıplaklar hak etti noktasında; temsili iki üç taziye ile geçiştiriyorlar. bu ülkenin paraziti kim, kan emicisi kim hepimiz çok iyi biliyoruz.

bir iki tarikatın göstermelik fotoğraf kareleri dışında türkiye'de hiçbir dini oluşumun bu felaketin yaralarını sarmada en ufak rol üstlenmediğidir.

minik edit: pek anlaşılamadım sanırım; zaten ''din''den hesap sormuyorum; dini oluşumların bu felakette nasıl rol üstlendiğini sorguluyorum. yıllarca halkı maddi manevi sömüren bu yapıların bugün ne yaptığına dikkat çekmek istiyorum.

konu eğer dinse;
dinin hiç bir yarayı sarmadığıdır. din kişisel bir inançtır. dinden toplum olarak bir şey beklenemez.

konu depremden çıkarılacak dersse;
ülkenin 24 yıldır hiç bir zeka belirtisi göstermemesidir. cehaleti yenebilirsen, çoğu şeyin üstesinden gelebilirsin.

he bu arada japonlar müslüman değiller, fakat toplum bilinçlenmesi ve toplumsal gelişim sayesinde ne durumda olduklarını tüm dünya görüyor.

1) türkiye hiçbir şekilde bir doğal afete hazırlıklı ve yeterli değil önceden olduğu gibi.
2) insan kalitemiz çok kötü (bkz yağma olayları, depremden sonra fırlayan battaniye, gıda fiyatları, sosyal medyadan depremzedeler ile dalga geçen insanlıktan yoksun pislikler vs...)
3) iş her şekilde siyasete geliyor çünkü emir, talimat tek yerden. (bkz: başkanlık sistemi) bu da bakanlıkları, valilikleri, orduyu vs... yavaşlatabiliyor.
4) müteahhitlere bu gibi durumlarda yurt dışına çıkış yasağı konması gerekliliği. onları denetleyenlere de aynı şekilde.
5) sosyal medyanın gücünün ne kadar önemli olduğu bir kez daha görüldü. twitter, instagram vs.. pek çok sosyal medya platformundan insanlar konumlarını bildirdiler. birçok kişi bu sayede enkaz altından kurtulabildi.

kaderin karşısında durulmaz şaka şaka tabiki.
olayın dinle de bence pek alakası yok. biz hristiyan hatta komple ateyiz olsak yine aynısı olur. kabul edelim abi. biz de şu var.
biz kaçak ev yapalım belediye vs siyasi devlet görmesin veya tapu versin biz de onlara oy verelim.

başımıza gelene kadar hiçbir şeyi görmüyoruz görmemezlikten geliyoruz.
her şeyi de en kötüsü çok çabuk unutuyoruz. ders almıyoruz.
uzun vadeli planlarla değil günübirlik plan yapiyoruz günü kurtarmak için anca göstermelik şeyler yapıyoruz.

herkes suçu baskasina atıyor.
küçük bir örnek vereyim. belediye dediki . bundan sonra esnaf kaldırımları kapatmayacak. yola tasmayacak. esnaf isyan etti. belediyeye hakaretler oy vermeyeceğim demeler. halk rahat etti. dedi belediyeye helal olsun.
belediye bu seferde haklı olarak. yollara araç parkedilmeyecek öyle gelişigüzel dedi. polis uyardı ceza yazdı işte belediye anons ettirdi çekin şu plakayı yoksa biz çekeceğiz vs.
bu sefer halk isyan etti biz arabayı nereye koyacağız bu nasıl belediye.
üstelik orda sel olmuştu ve kimse yardıma gidememisti büyük araçlar .

biliyorsunuz aslında her sektörde her kurumda baştan aşağı sorunlar belli. ama uygulama yok. olunca birilerine dokunuyor.
ee o zamanda göstermelik çözümler oluyor.

şimdilik herkesin gönlü kadar olduğu.

afet öngörülemeyecek kadar büyüktü.
bundan sonrası için tedbir almak için baz alınacak bir afet. önce yaralar sarılacak sonra ülkenin tüm sektörleri yarın böyle bir deprem olabilir gibi önlemlerini alacaklar ve denetlenecekler. tüm stk'lar bu afeti baz alarak organize olmayı yeniden öğrenecekler. mobil hatlar, çekemediğinden ders alıp nasıl çekebiliriz üzerine çalışacaklar.*

ailesi hatay'da olan bir arkadaşımla görüştüm. kendisi bir mv'nin danışmanı.ailesi hatay'da araçta yaşıyor. neye ihtiyaçları var dedim. devlet gerekenleri yapıyor, dedi.
para yollayalım, dedim. afad ya da kızılay'a bağış yapın, onlar depremzedeler için çalışıyorlar, dedi. dua edelim, dedi.
sabrına hayran kaldım.

umut kurt deprem gününden beri yardım için seferber oldu. adamı beğenirdim gönlünü de takdir ettim. adam şişli belediyesi asker olmuş.

yaptığını gösteren göstermeyen herkes bir şeyler yapıyor. afet çok büyük ama insanlık da çok büyük. bunu da aşacağız. umutvar olalım.

hayır bu bölge de yakın zamanda deprem olacağı ve büyüklüğü, derinliği ve şiddeti biliniyordu. 3 sene önce rapor hazırlanıp verildi. verildi de ne oldu? "red edildi".
-sadece akp hükümeti değil, cumhuriyet tarihinde olan her deprem de hükümetler yetersiz oldu.
- 99 depremin de yaşadıklarımı ve gördüklerimi ben bilirim.
- hükümetler bilime inanmayıp "allah'a emanet" diyerek fay hatları üzerine sanayi kurdu.(kocaeli)
- ülkenin yüzde 96'lık kısmı aktif fay hatları üzerinde.
- özellikle ege bölgesi (izmir) imar konusunda çok sıkıntılı.
- istanbul'da 150 bine yakın bina "kumburgaz"çukurunda olacak deprem de maks (6.5) yerle bir olacak.
- gölcük bölgesinde ki fayın döngüsü 30 ila 50 sene arası ( şu an 24.senesine girdi ve hiç bir şey yapılmadı)
- kaf'ın trakya ucu da tarihte çok büyük yıkımlara yol açtı. oranın zemin ve yapı kalitesi çok kötü durumda.
- herkes istanbul'da deprem olacak mı diyor! yemişim istanbul'u ( istanbul- adalar'da yaşıyorum). şu an izmir, çeşme, seferihisar, bodrum büyük risk altında ama kimsenin umurunda değil. izmir körfezi çevresinde ki bölgelere o balçık zemine yüksek katlı binalar yapıldı. oranın imarı maksimum 3 kat olması gerekiyordu.
- erzincan'da olacak büyük bir depremden sonra ki bu bölge ülke tarihinin en yüksek büyüklükte depremi üretecek seviye de ( kaf'ın en tehlikeli kolu), bölgenin geçmişi belli, olanlar belli. oradan başlayacak bir deprem fırtınası tarihte hep görüldü!. önlem var mı? "yok"
-yazacak çok şey var . yapılması gerekenler belli. hükümet asla arkamız da olmayacak.
bireyseler olarak kendimizi depremden nasıl koruruz bunu
öğrenmemiz gerekiyor.
internet çağındayız günde 1 saat vakit ayırarak çok şey
öğrenilebilir.
deprem öldürmez. bilgisizlik öldürür.

bugün öğrenmemizin beklendiği şeyleri bugüne kadar çoktan öğrenmeliydik.halâ öğrenemediysek daha da öğrenemeyiz.bi anlamı da kalmadı zaten.

deprem öldürmez bina öldürür, seref yoksunu mütahitler öldürür, egitimsiz, hazirliksiz olmak öldürür.

her depremin öğrettiği şey aynı ama öğrenen yok. işlerine gelmiyor.

sen işini doğru yapmazsan kimse yapmaz.

tek bir cümle yazacağım 17 ağustos 1999 gölcük depremini yaşamış bir abiniz olarak;
liyakat, denetlenebilirliğin kişi/kurum, mevki ayırt etmeksizin kanunen sağlanması, kanunlar kaşısında iş yapanların mutlaka cezalandırılması
ve tüm milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması.
bu kadar, herkes hesap vermeli, ki siyasetten başlarsan gerisi de gelir zaten, bunu sağlayacak hukuku oturtmalı ve talep etmeliyiz.
halk olarak bunu talep edip sağlamadığımız her gün bok çukurundan hallice hayatlar yaşarız.
bu kadar.

deprem değil depreme hazırlık yapmayan hükümet öldürür.

şu an 4*4 kamyonet bakıyorum afet durumunda kullanılabilir duruma getirmek için üstünde modifikasyonlar yapmak için.

neden biliyor musunuz? devlet yok dolayısı ile iş biz halka düşüyor.

orman yangını olur halk yangın söndürme çalışmasına koşar,
deprem olur halk koşar,
üstüne küfürünü hakaretini yar zaten bakanlar siyasetçiler ortada yok varsa yoksa belediye başkanı.

tamam demokrasi halkın kendi kendini yönetmesi lakin biz yönetilmiyor yalnız bırakılıyoruz karınca kararınca herkes başının çaresine baksın devlet bize bunu söylüyor artık.

iktidar yanlılarına gözlerini açması gerektiğini, seküler kesime ya da muhalif kesime ellerini taşın altına sokması gerektiğini öğretecektir. uyanış bir anda olmuyor ama bu bir şekilde başlangıç olacaktır. artık bu depreme bu gözle bakmak zorundayız. yandaşlar artık böyle devam etmeyeceğini görmeli, seküler kesim de bi zahmet konfor alanından çıkmalı. ya hep beraber ya hiç birimiz. en büyük dersi de küçümsediğiniz z kuşağından, nasıl azimle çalıştıklarını ve organize olduklarını gördükçe alacaksınız. bu deprem hepimize ders niteliğinde. ben bu kuşağın içinde yaklaşık 2 senedir bulunuyorum bir sebepten, yaşım 41. 2 senedir beni içlerinde bulunmak tahmin edemeyeceğiniz kadar manevi açıdan tatmin ediyor. birbirlerinin siyasi düşüncelerine aldırmadan nasıl sevgi besleyebildiklerini gördüm çünkü. bu yüzden kötü günde değil iyi günde de mutlaka bir stkda yer almanızı tavsiye ederim. kötü günde herkes yer alır, ülkede bir şeyleri düzeltmek istiyorsanız iyi günde de yapmalısınız, emin olun çok mutlu hissedeceksiniz. hislerime erhan kolbaşı tercüman olmuş zaten.

bu felaketle arkasında bıraktığı acı gerçekten, bir şekilde her gün biraz daha uzaklaşıyoruz. orada acı gerçeği, hikayesi ve çaresizliğiyle kalan insanlarsa her gün biraz daha yalnızlaşıyor. orada bulunmasak bile zihnimizde orayı bulundurmaktan vazgeçmemeliyiz. ilk günlerde duyduğumuz büyük üzüntü ve bir şeyler yapma isteğimizi diri tutmalı, bu motivasyona sadık kalmalıyız.
aksi takdirde, tüm kayıplarının üzerine varmış gibi görünenlerin de kaybolması, o insanlar için başka bir travmaya dönüşecektir.
hala hiçbir yara gerçek anlamıyla sarılabilmiş değil, hala dağ gibi aşılması gereken yığınla sorun karşımızda dururken insanları bir kere de bu sorun enkazının altında bırakmak, doğal bir felaket değil insani bir felaket olur. acı ve can sıkıcı da olsa orayı konuşmaktan vazgeçmemeliyiz.

insanın kötü olduğu.

doğayla ilgili bir kötülük yok ortada, doğayla ilgili bir durum var.
bütün kötülük insan ile ilgili. çünkü insan kötü olan biricik şey.
çok kısa süre için deprem bölgesine gittim gönüllü olarak
ve sosyal medyadan bolca takip ettim her şeyi.
oraya gitmem ile sosyal medyadan takip etmeme kadar her santimim insan kötülüğü ile ve hissettiğim insan nefretiyle dolu.
başka hiçbir şey yok!

bişey yazmayayım. ne söylesem cezaevine girerim.

ben çok uzun zamandır biliyordum da burada ve toplumun büyük bir kesimindeki devlet yalayıcılarının öğrenmiş olmasını dilerim: devletin gözünde yüzünüzdeki tardigradalar kadar değeriniz yok. harcanabilirsiniz. makamınız, mevkiniz, mesleğiniz, yaşınız, cinsiyetiniz, eğitiminiz, topluma o güne kadar kazandırdıklarınız... bunların hiçbirinin devletiniz nezdinde üstü silinmiş bakır metelik kadar önemi yok. eğer devlet uygun görmüyorsa kafanıza dünya yıkıldığı zaman sizi kurtarmayabilir. cenazenizi, sizi hiç tanımayan birisine verip siz sorduğunuzda verdik ya cenazenizi der. gözüne bakamadığınız kız çocuğunuzun cesedini kepçe darbesiyle ikiye bölüp, üst yarısını çöp poşetine koyar ve traktör sırtına atar.
çadıra ihtiyaç varken çadırı satar. ses çıkartanları dövmek, tutuklamak için kurtarma ekiplerinden daha fazla polisi deprem bölgesine sevk eder. o polisleri de çadırsız, susuz, aç bırakır.
bu ve nicesi. sayarak bitmiyor. gördüğünüz her şey bu devletin insanlara bakış açısıdır. hükumetten bağımsızdır bu. a kod p böyle demeyeceğiz. çünkü biz 99 depremini de gördük. her şey aynıydı.
çıkarmamız gereken ders budur. devlet sizin dostunuz değildir.

deprem degil bina öldürür'ü 99'da ogrendik. sagolsun buna rant pesinde kosan siyasal islam canavarinin da öldürdügü bilgisini ekledik akp sayesinde.

ders aldik mi, hayir. malatya'da once hafif, artcilarla ortaya yakin hasara donen, ama oturulabilir durumda denen 10 senelik iki katli evinde ikamet edip, "biz gidersek pkk azar" yalanina kanan kayinpeder ve kayinvalidenin akp'ye oy verme karari almalari; bende son iki senede yuzde 5 civarinda seyreden adam olabilme ihtimalimizi sifira indirdi. adam kazanacak. umarim yanilirim.

asıl öğretmesi gereken değil öğrettiğidir.
insan hayatının beş kuruş değeri yok bazıları için.