yazar: orhan kemal
yayım yılı: 1978
türk edebiyatının sevilen yazarlarından orhan kemal'in anadolu'yu, dönemin şartlarını, yoksulluğu anlattığı kitabıdır. kaptan ali hapishanede bir mahkumdur, annesinin kendisine para göndermesiyle koğuş arkadaşları tarafından sevilip sayılmaya başlar. ancak koğuşun kurnazlarından bobi kendisine bir oyun düzenleyip kaptan ali'yi zor duruma düşürecektir.
yayım yılı: 1978
türk edebiyatının sevilen yazarlarından orhan kemal'in anadolu'yu, dönemin şartlarını, yoksulluğu anlattığı kitabıdır. kaptan ali hapishanede bir mahkumdur, annesinin kendisine para göndermesiyle koğuş arkadaşları tarafından sevilip sayılmaya başlar. ancak koğuşun kurnazlarından bobi kendisine bir oyun düzenleyip kaptan ali'yi zor duruma düşürecektir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "armysuzy" tarafından 23.11.2020 20:18 tarihinde açılmıştır.
1.
orhan kemal'in 1954 yılında yazdığı eserdir. incecik bir kitaptan insan ne kadar etkilenirse, kendisini karakterlerin yerine ne kadar koyabilirse işte o kadar bütünleşir kitapla.
72. koğuş, bir böcek gibi ezilen, artıklarla beslenen, çoğu zaman aç yatan ve kabuslar gören mahkumların kaldığı yerdir. olaylar 2. dünya savaşı sırasında 72. koğuştaki ahmet kaptan'ın varlığını dahi unuttuğu, uzun süredir ses soluk çıkmadığından öldü sandığı annesinden 150 lira almasıyla başlar. o zaman ve o koğuş için büyük bir miktardır 150 lira. bu yüz elli lirayla ne yapılır, yatak yorgan alınır, sıcak yemek yenir, hatta belki başka koğuşa geçebilmek için bir şans denenir, kumar bile oynanır. ahmet kaptan başta daha farklı değerlendirir parasını. ''kardaş malı ortakluk'' der. gerçekten kardeşlerinin yerine koyar koğuştakileri. artık ezilmeyelim, az da olsa birlikte sıcak yemek yiyelim düşüncesindedir.
kitabı okuduktan sonra düşündüm de, belki de fazla zorluyoruz, ince eleyip sık dokuyoruzdur. belki de mutluluk uzun bir aradan sonra birlikte yenen etli kuru fasulyedir. belki, tok yatan midelerdir.
72. koğuş, bir böcek gibi ezilen, artıklarla beslenen, çoğu zaman aç yatan ve kabuslar gören mahkumların kaldığı yerdir. olaylar 2. dünya savaşı sırasında 72. koğuştaki ahmet kaptan'ın varlığını dahi unuttuğu, uzun süredir ses soluk çıkmadığından öldü sandığı annesinden 150 lira almasıyla başlar. o zaman ve o koğuş için büyük bir miktardır 150 lira. bu yüz elli lirayla ne yapılır, yatak yorgan alınır, sıcak yemek yenir, hatta belki başka koğuşa geçebilmek için bir şans denenir, kumar bile oynanır. ahmet kaptan başta daha farklı değerlendirir parasını. ''kardaş malı ortakluk'' der. gerçekten kardeşlerinin yerine koyar koğuştakileri. artık ezilmeyelim, az da olsa birlikte sıcak yemek yiyelim düşüncesindedir.
kitabı okuduktan sonra düşündüm de, belki de fazla zorluyoruz, ince eleyip sık dokuyoruzdur. belki de mutluluk uzun bir aradan sonra birlikte yenen etli kuru fasulyedir. belki, tok yatan midelerdir.
devamını gör...
2.
orhan kemal'in kaleminden çıkan ve otobiyografik ögeler de içeren kitap.
orhan kemal, toplumsal gerçekçilik akımında kalemini kullanmış bir yazardır. dönemin sosyal sorunlarını hafif ve etkili bir üslupla okuyucuya anlatır. 72 koğuş da tam olarak böyle bir eserdir aslında. her birinin farkı bir hikayesinin bulunan ve pis koğuş olarak adlandırılan yerde insana ait her türlü dramı görmek mümkün. bir çatal ya da yastık için hunharca birbirlerinin üzerine basan adembabalar, para için yapmadıkları şebeklik kalmayan mahkumlar ya da görevini kötüye kullanan gardiyanlar...
72, koğuş toplumda roman olarak bilinse de aslında bir uzun öyküdür. hapishane şartlarının ağırlığını okurken üzerinde hissetmemizin sebebi orhan kemal'in betimlemeleri ve yoğun karakter analizlerinin başarısıyla ilgilidir. aynı zamanda yazarın 1940 yılında girdiği hapishanede yaşadıkları da kitapta mevcuttur. hatta, girdiği bu yerde edebiyatın başka bir ustası nazım hikmet'le tanışmıştır. bu tanışmayı buradan okuyabilir ya da dinleyebilirsiniz.
72. koğuş, okuduğum ilk orhan kemal kitabı olduğu için bende ayrı bir yere sahiptir. çok çabuk okunabilen ancak etkisi uzun bir süre okuyucuyu bırakmayan nadide bir kitaptır.
ahmet kaptan ve tayfasının hikayesini vincent van gogh'un tutuklular çemberi tablosuna benzetirim. kitabı okurken gerek hapishane, gerekse mahkumların ruh halleri ve aralarındaki hiyerarşi böyle canlanmıştı gözümde.
1890 yılında çizilen ilgili tablo:
orhan kemal, toplumsal gerçekçilik akımında kalemini kullanmış bir yazardır. dönemin sosyal sorunlarını hafif ve etkili bir üslupla okuyucuya anlatır. 72 koğuş da tam olarak böyle bir eserdir aslında. her birinin farkı bir hikayesinin bulunan ve pis koğuş olarak adlandırılan yerde insana ait her türlü dramı görmek mümkün. bir çatal ya da yastık için hunharca birbirlerinin üzerine basan adembabalar, para için yapmadıkları şebeklik kalmayan mahkumlar ya da görevini kötüye kullanan gardiyanlar...
72, koğuş toplumda roman olarak bilinse de aslında bir uzun öyküdür. hapishane şartlarının ağırlığını okurken üzerinde hissetmemizin sebebi orhan kemal'in betimlemeleri ve yoğun karakter analizlerinin başarısıyla ilgilidir. aynı zamanda yazarın 1940 yılında girdiği hapishanede yaşadıkları da kitapta mevcuttur. hatta, girdiği bu yerde edebiyatın başka bir ustası nazım hikmet'le tanışmıştır. bu tanışmayı buradan okuyabilir ya da dinleyebilirsiniz.
72. koğuş, okuduğum ilk orhan kemal kitabı olduğu için bende ayrı bir yere sahiptir. çok çabuk okunabilen ancak etkisi uzun bir süre okuyucuyu bırakmayan nadide bir kitaptır.
ahmet kaptan ve tayfasının hikayesini vincent van gogh'un tutuklular çemberi tablosuna benzetirim. kitabı okurken gerek hapishane, gerekse mahkumların ruh halleri ve aralarındaki hiyerarşi böyle canlanmıştı gözümde.
1890 yılında çizilen ilgili tablo:
devamını gör...